Netflix Türkiye'de İzleyebileceğiniz En İyi Dizi, Film ve Belgeseller

Netflix'te ne izlesem diye düşünen bünyeler için ilaç gibi gelecek bir liste. Not: Yalnızca Netflix Orijinal içerikleri derlenmiştir.

Explained

15-20 dakikalık mini belgesellerden oluşan netflix serisi. beyninizin çalışmayı kesinlikle reddettiği dönemlerde onu kandırıp bilgi yüklemek için ideal.

Wild Wild Country

muazzam bir belgesel. osho'ya ilgi duyan duymayan herkesi etkileme potansiyeline sahip. belgeselcinin, röportaj veren tüm tanıklara eşit mesafede oluşu, kötü olduğunu düşündüklerinizin bile insani yönleri ve zaaflarıyla gösterilmesi ve seyircinin herkesle az ya da çok empati yapmasına imkan vermesi belgeselin başarısını artırmış.

Dark Tourist

harika bir netflix belgeseli, insanın turizmle ilgili ufkunu açıyor resmen. izlerken düşündüm türkiye'ye gelse nereyi ziyaret eder diye. muhtemelen antakya'da künefe izdihamı, denizli'de havlu izdihamı izlemeye gelir.

Icarus

galiba hayatımda izlediğim en iyi belgesellerden biri. belgesel sırasında spor tarihinin en büyük skandalı patlıyor, bunun daha dağılması gereken çok daha ince detaylar var ve üstü örtülüyor. biz de bu üç kağıdın parçasıyız ve sessiz kalıyoruz dopingin kullanılmasına.

olimpiyatları geçtim, tüm futbolcular, tüm formula pilotları da var işin içinde.

Dark

mükemmel bir dizi ya. almanlığın dünyaya son armağanı. isminin hakkını da iyi veriyor. gerçekten bu kadar karanlık bir şey izlemedim şimdiye kadar. stranger things ve it arası bir şey diye duyup başlamıştım ama ne alaka anlamış değilim. daha çok predestination tadı var.

Dogs of Berlin

konusu, senaryosu dikkat çekici. anavatan türkiye'de yaşayanlar için almanya'nın diğer yüzünü gösteriyor. her şeyin güllük gülistanlık olmadığı biraz daha anlaşılıyor. farklı bir konu; izlenip hafızaya atılması gereken bir dizi

Perfume

ilk sezonu bitirdim. beklentisiz izledim. kopukluklar yaşadığım yerler olsa da genel olarak bayağı iyi çıktı. filmini sevdiyseniz bunu da kesinlikle izleyin derim. netflix'te keşfedilmeyi bekleyen altın madeni dizilerden.

Cuba and the Cameraman

dünyaya, şimdilerde renkli sokaklarıyla vlogları süsleyen küba'nın devrimden sonra yaşadıklarına dair bir pencere açan, etkileyici bir belgesel olmuş. yukarıda daha detaylı bilgileri verilmiş, jon alpert, 40 yıllık bir süreçte ülkeye belirli aralıklara gidip, ilk ziyaretinde görüştüğü 3 farklı aile üzerinden devrimin sosyal, eğitim, sağlık gibi önemli alanlarında, kısaca günlük hayattaki etkilerini ve değişimleri her gittiğinde yine aynı kişileri ziyaret ederek yıllara sari olarak aktarmış.

Atypical

ilk üç bölüm itibariyle, uzun süredir izlediğim en iyi dizilerden biri.

bitince tekrar dönmeye çalışacağım, otizmli bir gencin (ki durumu iyi iletişim çok zor da olsa kurabiliyor) sevgili arama bulma çabaları ve ailesinin etrafında dönen olaylar üzerine odaklı. komik, sevecen, müthiş bir şey olmuş.

Roma

keyifle, hayranlıkla izlediğim film. senaryosu, görüntü yönetimi, kurgusu... sıradan bir konuyu derin ve incelikli bir sinema hikayesine dönüştürüvermek her yönetmenin harcı değil. üslup o kadar estetik ki... aldığı alacağı tüm ödüller helal.

The Guernsey Literary and Potato Peel Pie Society

şimdi filmi yeni izlemenin heyecanıyla abartıyor olabilirim ama dünyanın bittiği yerdeymiş gibi görünen bir adada azıcıkla mutlu olan çok güzel insanların hüzünlü ama sıcacık hikayesiyle resmen münir özkul'un baba, adile naşit'in anne olduğu yeşilçam filmlerindeki huzur ve sevgi dolu aile tadını yeniden aldım.

Mindhunter

polisiye sevenler için armağan niteliğinde bir dizi olmasının yanında fincher imzasının görüldüğü sahne ve müziklerle pastaya krema çalınmakta. bunlara ek olarak psikolojiye ilgi duyan izleklere full odaklanma keyfi yaşatıyor.

Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes

aşırı rahatsız edici belgesel seri. duygudan duyguya sürüklüyor insanları, çok şey sorgulatıyor.
on numara ruh hastası bir adamın yaşadığı psikozlar, savunma avukatları savcılar, gazeteciler, tanıklar... hepsi ama hepsi en ince detaya kadar irdelenmiş bu belgesel serisinde.

Making a Murderer

bir insanın sahte deliller ve tanıklar ile tamamen yasal yollar kullanılarak ayrıca bu yolları kullanan kişilerin üst düzey memurların olduğu, hakiminden savcısına, polisinden amirine kadar herkesin yapay bir suçlu yaratma çabasını günümüz açısından değerlendirip izlemeniz gereken muhteşem bir hukuk rezaleti belgeselidir.

Evil Genius

netflix'te izlediğim son zamanların en etkileyici suç odaklı belgesel yapımı.

pizza dağıtıcısı 50 yasındaki yaşlı bir amcanın boynuna demir taşmayla takılı bir bomba ile banka soygunu yapmasını ve sonrasında gelişen olayları konu alıyor.

Afflicted

netflix'in hazırladığı son derece başarılı yapımlardan bir diğeri olmuş. gerçek hayatta zaman zaman kendimizi ve ruhumuzu sorguladığımız olası hastalıkları gerçekten yaşayan ve içselleştiren insanların yaşamlarına konuk olmak etkileyici.

Chef's Table

insana açtığı kapılar, dingin, derinlikli anlatımı, özenli kurgusu ve alçakgönüllü, varsıl içeriğiyle olağanüstü bir kitabı andıran netflix dizisi. insanın evrenini genişleten gerçek bir sanat yapıtı.

The World's Most Extraordinary Homes

harika keyifli bi iş yapıyorlar, izlerken eriyorum resmen. evler i n a n ı l m a z. her tür içinde çoktan aza sevme sıralı listemi oluşturup gördüğüm ekstrem evlerin hangisinde yaşayabilirim’i sorguluyorum. bi nevi kendimi tanımanın sağlaması.

The Toys That Made Us

özellikle 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmak'la ilişiği olanların izlemesi gerektiğini düşündüğüm belgesel. sırasıyla star wars, barbie, he-man ve g.i. joe'nun anlatıldığı 4 bölümden oluşan ilk sezonda ilginç hikayeler vardı. her şey tam bir netflix yüzeyselliğiyle anlatılmış yine tabii ki.

Disenchantment

esprilerin öküz gibi güldürmediği ama gülümsettiği, grafiklerin ve animasyonların aşırı derecede şirin olduğu animasyon serisi. izlenir ki bu!

BoJack Horseman

simsiyah, kara delik gibi karanlık bir mizah anlayışı vardır. netflix'in açık ara en iyi yapımlarından biri olmanın yanı sıra, günümüz dünyasında izleyebileceğiniz en başarılı animasyon serilerden de biridir.

After Life

ricky gervais severiz, şöyle bir iki güleriz açıp izlemeye başladım. diyebilirim ki gervais kendine has mizahıyla güldürürken bu kez bolca ağzımıza sıçan bir senaryo yazmış. izlemesi çok keyifli ama tavsiyem siz yine de elinizin altında alkol bulundurun. durup dururken böyle karın boşluğunuza sert bir yumruk yiyebiliyorsunuz çünkü. hatta yetmiyor arada olaya bir de nick cave şarkıları falan gelip yerdeyken tekmeleyebiliyor.

bitmesin isteyeceğiniz dizilerden.

The Kominsky Method

michael douglas ve alan arkin'in, ama özellikle alan arkin'in harikalar yarattığı bir mini dizi olmuş.

komedi diye geçiyor lakin değil, hayatın içinden oldukça gerçek bir dizi. gerçek sorunlar, gerçek üzüntüler, gerçek mutluluklar, gerçek kişiler görmek istiyorsanız, dostluğu ve aşkı görmek istiyorsanız muhakkak izlemeniz gereken bir dizi bu. kısacık bölümler, başladığı gibi bitiyor; ama o kadar dolu ki sahneler, zamanda görelilik kuramına canlı şahit oluyorsunuz.

mutlaka izlenecekler listeniz olsun bu dizi.

Sex Education

cumartesi akşam başlayıp pazar gece 4 te bitirdiğim dizi. dram, hüzün, ergen kafası, cinsellik ne ararsan var. en çok hoşuma giden; galler sen güzel bir memleketsin, sana hayran kaldım. içerisinde birbirinden renkli karakterler var. renk, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeden herkese yer vermişler.

The End of the Fucking World

konu, müzikler, karakterler holly shit, holly fucking shit.  kara mizahtan hoşlanan yazarlar , hayatına renk katmak isteyenler, kendini bu dünyaya ait hissetmeyen ruh hastaları gelin tam bize göre bir dizi yapmışlar. oturun izleyin.

Daredevil

birinci sınıf iş, çok iyi televizyon dizisi. adeta bir süper kahraman dizisi gibi değil de normal dizi gibi çekilmiş olması, özellikle dövüş sahnelerindeki başarı, kartpostalı andıran sahneleri, çekim teknikleri, diyaloglar, oyuncu kadrosu gibi sebeplerden son zamanlarda izlediğim en iyi dizi diyebilirim.

daredevil'in çizgi romanını okurum, karakteri de çok severim fakat bunu normal bir avukatlık dizisi veya polisiye dizi olarak ele alsak bile yine de çok iyi olmuş. insanın içinde bazı bölümleri ikinci, üçüncü kez seyretme isteği doğuruyor. gerçi ilk sezonu orijin amaçlı çekildiği için birkaç bölümde fazla diyalog nedeniyle tempo çok düşüyor ama o kadar da olur, konuyu anlatmak da gerekli ne de olsa. aynı zamanda çizgi roman okuru olarak tiplemelerin de çok başarılı olduğunu ayrıca vurgulamak lazım...

Take Your Pills

dikkat eksikliği için kullanılan ve bazı uyuşturucu maddeler ile aynı etkilere sahip bir ilacın kullanımını ne iyilemek ne de kötülemek amacıyla çekilmiştir.... kararı %90 size bırakmakta olan ve bana göre (bu tür belgesellerde olması gereken bu) güzel bir belgesel.

You

çok değişik veya şaşırtıcı bir konusu ve kurgusu olmamasına, bir sürü mantık hatası barındırmasına rağmen ilginç bir şekilde sürükleyici ve sıkmadan akıp giden bir dizi. oyunculuklar, mekanlar ve çekim iyi olmuş bence. bir de beck'i oynayan kız jennifer lawrence’a benziyor fazlaca.

FYRE: Festival Fiyaskosu

tavsiye eden, muhakkak izle hemen izle hadi izle diye beni dürtükleyen arkadaşıma milyonlarca kez allah senden razı olsun deyip whatsapp'tan da dua eden emoji yollamama sebep olmuş belgesel. bahamalar'a mevsimlik olarak göç eden parti hayvanların dolandırılmasını konu alıyor.

The OA

günümüz insanının kalbine dokunamayacak kadar naif bir hikayeye sahip dizi. gönül gözü denen şeyle seyretmek gerek bu yapımı. aksi halde zevk almak çok mümkün değil. emsali yoktur, hiçbir işe benzemez, şiddetle tavsiye edilir.

The Cuba Libre Story

küba'nın siyasi tarihi hakkında şimdiye kadar yapılmış en ayrıntılı belgesel serisi olabilir.

bu belgesel sayesinde küba'nın tarihi nasıl şekillendi, amerika'nın küba'da niçin bir askeri üssü var, batista nasıl palazlandı, fidel castro nasıl parladı, küba devrimi nasıl gerçekleşti, che guevara'nın yolu küba'ya nasıl düştü, soğuk savaş yıllarında küba'nın fonksiyonu neydi gibi daha pek çok sorunun cevabı alınabilir. eleştirel ve objektif sayılabilecek bir bakış açısıyla küba tarihinin 500 yılı günümüze kadar kademe kademe anlatılıyor.

seri 8 bölümden oluşuyor ve her bölüm yaklaşık 1 saat civarında. yani tüm seriyi izlemek için biraz zaman ayırmak gerekiyor.

Dirk Gently's Holistic Detective Agency

netflix'te denk geldiğim dizi. kitabını okumadım, yorumları ve üstüne elijah bey'i görünce başlayayım dedim. ilk iki bölüm su gibi geçti. bir diziye ilk bölümlerden bağlanmak benim içi bir hayli güç olmasına rağmen, diziyi çok sevdiğimi söylemeliyim. tabii ki dizinin 3.sezonu olmayacağını öğrenince tarlası yanmış dayı moduna girmedim desem yalan olur. ve hikaye ne noktada kaldı bilmiyorum ama çekimler, oyunculuklar şimdilik tatmin etti. 

Hitler's Circle of Evil

nazi dönem belgeselleri arasında ismini en iyiler arasına yazdırmış yapımdır. 10 bölümden oluşmakla birlikte her bölümde yaklaşık olarak 50 dakika civarındadır. bir bölümü bitirdikten sonra bir diğer bölüme geçiş yapma isteği beraberinde gelir.

Polar

izlediğim en iyi aksiyon filmlerinden. senaryosu vesaire çok sağlam değil evet fakat mads mikkelsen gerçekten psikopat, katil, ruhen hasta tipleri oynamak için evrimleşmiş. bir insana bir rol bu kadar mı yakışır?

benim için film evreninde 6/10 puan, aksiyon filmleri evreninde 9/10 puanı hak ediyor.

Bird Box

temposu bana göre son zamanların en iyi gerilimlerinden biri olan a quiet place kadar nefes kesici olmasa da, aynı tarzda olup herşeye rağmen akan giden, beklenti fazla yükselmedikçe keyif alınacak bir film.

Annihilation

finali dışında beğendiğim film. birkaç mantık hatası var ancak filmin tadını kaçıracak düzeyde değiller. çok aksiyon barındırmayan, tek düze de gitmeyen, bilim kurgu-gerilim türü bir yapıt. puanım 7/10. kurguya puanım 6 olması gerekirdi fakat oyunculuklar ve görseller güzeldi. ayrıca kadro ortada. natalie portman başta olmak üzere, tessa thompson, oscar isaac gibi tanıdık yüzler var. yönetmen koltuğunda da alex garland var. izlenir yani. pişman etmez ama bir daha da aratmaz kendini.

Love, Death & Robots

bir çırpıda 18 bölümü bitiveren güzel seri. animasyon becerilerine hayran olmamak elde değil, black mirror tarzı kafalardan çıkan öyküler de büyük oranda ilgi çekici. kolay kolay netflix serilerini beğenmem ama bu baya olmuş.

Russian Doll

son zamanlarda izlediğim en dolu mini diziydi. çıtır çerez diyen olmuş hakkında; bana kalırsa epey dolu, hiç öyle çerezlik bir hali yok. bölümlerin kısa kısa olması konunun ağırlığını düşününce aslında bir çeşit şartmış diye düşünüyorum.

Glow

80'lerde geçen bir netflix dizisi.

ama izlemesi pek keyifli. hikaye hem 80'lerde geçiyor, hem çok farklı hem de gerçekten eğlenceli. ilk sezon bir oturuşta bitirilebilir. 10 bölüm var ve 30'ar dakika. hiçbir şeyini bilmesem bile sırf ismine bakıp izlerdim bu diziyi.

Sense8

2015'in açık ara en özgün ve kaliteli yapımı.

insanlar dizilerden neden hep aksiyon bekler hiç anlayamamışımdır. tabi ki aksiyon dizileri olacak ve onlardan ayrı keyif alacağız ama sense8 onlardan biri değil, beklentiniz o yöndeyse hiç izlemeyin. benim için sense8 görüntü kalitesidir, başarılı müzik seçimleridir, sıra dışı hikayesinin sırıtmayışıdır, yavaş yavaş ilerlerken hiç sıkmaması, dahası hikayenin içine çekip seyirciyi sense9 yapabilmesidir.

Ozark

sürükleyicilik açısından breaking bad ayarında, hikaye ve sinematografi açısından fark yaratır cinsten güzel bir dizi. yeni bir diziye mi sarsam, diyenler için iyi bir alternatif.

The Confession Tapes

ayılıp, bayıldığımız amerikan hukukunun da ucunun bom bok bir yere çıktığını gösteren, 1 günde 7 bölümünü bir izlediğim netflix yapımı belgesel.

The Crown

prodüksiyonuna harcanan her kuruşunun helal olduğu netflix şahanesi. oyunculuk atmosfer, detaylar, hikaye anlatımı hepsi çok iyi. 2016'nın en iyi dizilerinden. emmy'lerde rakiplerini her türlü dövebilecek kalite ve iyilikte dizi.

When They See Us

netflix’in en kalburüstü işlerinden olan, 1989 yılında new york’ta yaşanan bir tecavüz olayı üzerine abd’yi sarsan “the central park five” dosyasını işleyen, izleyenlerin karnına kramp sokacak kadar sinirlerini alt üst eden, (gerçek bir olayı anlatması hasebiyle de) çaresizlik duygusunu iliklerine kadar hissettiren, sarsıcı, 4 bölümlük bir mini dizi.

Dangerous World of Comedy

netflix'te şu ana kadar izlediğim en iyi şey. seinfeld, curb your enthusiasm ve dilbert gibi dizilerde yazarlık/yönetmenlik yapan larry charles'ın üçüncü (hatta dördüncü) dünya ülkelerine giderek oradaki komedi sektörünü, atmosferini incelemesini konu alan bir belgesel.

hayatın terk ettiğini sandığım bu ülkelerde bile komedi yapmaya çalışarak hayatta kalmaya çalışan (hem maddi hem de manevi açıdan) ve konuşarak, gülerek, güldürerek belki de farkında olmadan o gelişmemiş medeniyetlerin ilerlemesine katkı sağlayan insanların var olduğunu anlamamı sağladı. sırf espri yaptığı için öldürülen insanların olduğu ülkelerde bunu yapmaya devam edenlerin olduğunu da. komedinin insanoğlunun ne derece elzem bir ihtiyacı olduğu, dört bölümlük bu belgeselin temel fikirlerinden biri.

Netflix'te Aradığınız Filmleri Daha Kolay Bulmanızı Sağlayacak Gizlenmiş Kategoriler