Nirvana, Pearl Jam, Soundgarden ve Alice In Chains'in Başını Çektiği Yumruk Gibi Müzik Türü: Grunge

90'ların belki de en güzel yanı olan grunge, kısa ömürlü olmasına rağmen etkisi sağlam olan ve pek bilinmese de hâlâ devam eden bir akım. Özlüyoruz.
Nirvana, Pearl Jam, Soundgarden ve Alice In Chains'in Başını Çektiği Yumruk Gibi Müzik Türü: Grunge


nedir bu?

alternatif müziğin ilk örneği olarak gösterilen, tarifen metal ve punk müziğin karışımı olan aslında tam olarak özel bir tanımı olmayan ve kendine özgü bir sound oluşturmuş çok hoş bir müzik akımı.

temsilcileri ve iyi örneklerini şöyle sıralayabiliriz nirvana, alice in chains, pearl jam, temple of the dog, green river, screaming trees, tad, soundgarden, mudhoney, mother love bone, swallow, fluid, melvins and wipers. kendileri imaj kaygıları olmadan bir bölümü daha çok punka bir bölümü daha çok metale yatkın, genelde metal sololarına ve vokaline pek rastlamadığımız ama punk gibi de fazla tekdüze ve hızlı olmayan içinde bolca varyasyonlar görülen müzik çeşidi zamanla tükenmiş ve şu an grunge diye adlandırabileceğimiz pek bir grup (hiç mi desem) bulunmayan bir hale gelmiştir. yine de dinlemesi ve keşfedilmesi had safada tavsiye edilir...

müzik tarihinin bir dönemine damgasını vurmuş, leke izi aşınsa bile asla çıkmayacak müzik akımıdır.

Nirvana solisti Kurt Cobain.

grunge'ın isim babası mark arm'tir

1981 yılında, daha sonradan mudhoney'nin vokalisti olacak ergen mark arm kardeşimiz, o zamanki grubu mr epp and the calculations'ın -bay epp ve hesaplamalar- (isme gel) müziğini, seattle'da yayınlanan bir fanzin olan desperate times'a -umutsuz zamanlar- (isme gel); "pure grunge! pure noise! pure shit!" olarak tanımlamış ve bilmeden tarih yazmıştır. bu da aklınızda bulunsun; hani yarın öbür gün yarışmada sorarlar, boş boş bakıp evde dövünmeyin.

Mark Arm.

grunge'ı çok farklı açılardan inceleyebiliriz

gelip geçici bir akım olarak kalmasına rağmen, yarattığı etki sebebiyle kesinlikle rock müzik tarihinde incelenmesi gereken izler bırakmıştır grunge. birkaç grubun çıkıp da, metal müziğin ana akım zaferine iki sille çakması, kardeş türlerini neredeyse paramparça etmesi, micheal jackson gibi bir adamı bile ikinci sıraya indirecek derecede etki yapması, hem zor hem de takdir edilmesi gereken bir şeydir.

öncelikle bir akım olarak kaldığı kesindir. doksanların başında patlamış, büyük gruplarının buhran dönemlerine girmesiyle popülaritesi düşmüş ve günümüzde, var ile yok arasında yine varlık göstermeye devam edebilmiştir. ama akım olarak büyük bir etki yaratmıştır. piyasayı sarsmış, zevkleri bir anda tersine çevirmiştir. doksanlardan beri bunu başarabilen başka bir akım açıkçası ben göremiyorum.

Pearl Jam

ben de tipik metalci olarak grunge'a uzun süre mesafeli kaldım. büyük grupların popüler şarkılarını bilirdim ama asla derinlemesine incelememiştim. benim için grunge, thrash metal'in eline fermanını verdiği için suçluydu (evet, thrash metal hastasıyım). incelerseniz, metal müziğin, nirvana'nın patlamasıyla yükselişini kaybettiğini görebilirsiniz. tabii, başka faktörler de var, metal müziğin kendi içinde yer altı tarzlara doğru dallanıp budaklanması olsun, mtv'nin müzik endüstrisi üzerinde artan kontrolü olsun ama en büyük darbe grunge'dan gelmişti.

metallica'nın kara kapaklı albümü ile nirvana'nın nevermind'ı arasında bir ay var. metallica, '91 albümüyle kendine bir yol seçti ve hemen ardından gelen nirvana'nın başarısı, birçok grubu metallica'nın ardına dizdi, çünkü firmalar desteklerini kesiyorlardı ve gruplar sıkıntıya düşüyordu. tek yol, garanti bir limana yerleşmekti çoğu grup için, bunu yapmayanlar ise sıkıntı çektiler ya da dağıldılar. metallica, kısa vadede kârlı çıktı ama metal müzik aldığı genel desteği yitirdi ve yer altına kaydı. hangi thrash metal grubunun röportajında doksanlarla ilgisi soru görseniz, hepsi o on yılı "garip" olarak niteler. o eleştirdikleri sistem, sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte tek kalıp, onları yemiştir çünkü... bugüne baktığımızda da görüyoruz ki, metal müzik adına yaşayan en büyük gruplar '70-'80 çıkışlı... '90larda "yeni maiden", "yeni metallica" diye lanse edilen çoğu grup gözden ırak şu an... grunge cidden koymuş yani.

Soundgarden - Black Hole Sun


hadi, ben metal müzik dinleyicisi olduğumdan bu açıdan bakıyorum. o sarı saçlı deli ve iki yandaşı, micheal jackson'un dangerous'unu bir numaradan indirdiler. dangerous bildiğin kalın albümdü, zirveden indirmesi zordu. adamlar bunu başardı. mtv gazladı diyin, reklam yıkama yağlama diyin ama o zaman zor işti bu...

grunge aslında sade bir akımdı, fakat aynı zamanda bir geçiş türü olarakta görülebilirdi. alternative rock'ın bir formu olarak değerlendirirsek, temelinde bulundurduğu heavy metal, punk rock, indie rock kökenleri sebebiyle bu türler arasında geçiş de sağlıyordu dinleyicilerine... bu açıdan, seksenlerde geçiş işini üstlenen glam metal dalgasının bayrağını taşıdığı da söylenebilir. fakat glam metal sürekli sevişen öpüşen maço erkek imajını, mizahi feminen imajıyla süsleyerek sunarken; grunge daha yalın bir sunum izledi. bir zamanlar "sinyalciler" diye andığımız "konur sokak'ta falan bolca görülen umutsuz tipler"in prototipleriydi grunge müzisyenleri. kimileri için ergen tripleriydi onların yaşadıkları ve anlattıkları, müzikleri de gereksiz ve basitti. fakat grunge kendi içinde samimiyet taşıyan bir türdü. kurt cobain şarkılarında mutsuz olduğunu bahsediyordu, çünkü öyleydi. layne staley de şarkılarında genelde umutsuz sözler yazıyordu, o da mutsuzdu. bu iki adamın ölüm şekilleri bunu gösteriyordu zaten...

Alice In Chains - Nutshell


grunge'ın ardından akım olarak nu-metal geldi. yine gençliğin sorunları temel alındı. ama nu-metal sanatçıları, parayı pulu cukka etmelerine rağmen hala aynı şeylerden bahsediyorlardı. samimiyetleri açısından sorgulanır oldular. grunge ise bu açıdan daha yakındı dinleyicilere. doksanların kapitalizme verdiği zafer tacının, müzik endüstrisini "endüstriyelleşme" adına çıkar çarkına döndürmesinden önceki zamanların naifliği vardı icracılarında... zamanla onlarda dönüştüler belki. ama grunge'ın zirvesini yaptığı dönem daha farklıydı. o samimiyet ile onca güzel şarkı bestelendi, icra edildi. ayrıca, grunge şarkıları belki basit olabilirdi ama zaten önemli olan şey o şarkıların taşıdığı ruh ve duygu yükü olduğundan, bu gruplardan aksak ritmli, saniyede 10 nota basılan progresif şarkılar beklenmesi saçmalık olurdu. ki müzikte basitlik de kötü birşey değildir.

benim grunge ile alakamı arttırmam, alice in chains'i detaylıca dinlemeye başlamama dayanıyor. alice in chains bence hala grunge'ın en iyi grubudur, bu fikrimde grubun müziğinin metal müziğe nispeten yakın olması da etkili olabilir. ama nirvana'nın, soundgarden'ın, pearl jam'in, mother love bone'un da hakkını yemem. bu grupların hepsi, '90-'95 arası önemli işler yaptılar, müzik piyasasını sarstılar. bir alt kültür oluşturup, insanları peşlerine takmalarının ötesinde, rock müzik tarihinde önemli bir yere sahip olmaları bence incelenmelerini gerektiriyor. birçok tarz ile ilgili "şu an niye böyle değil?" sorunuz varsa, grunge dönemini ne sıyrıklarla atlattıklarına bakmanız gerekir.

Nirvana - Come As You Are


ömrü neden kısa oldu?

bu çok doğal. grunge hayata karşı isyan içerir ama bu isyan güçlü değildir, aslında isyandan çok şikayettir çünkü güçsüzdür. şarkılar şikayetçidir, anlamsız gözüktüğünde bile duygu yüklüdür. idare etme amacıyla yapılan müziktir. 

baziları gibi "sahte depresyon" pazarlayan değildir. aslında grunge'da sahte olan tek şey dirençtir. direnmeye çalışır gibi yapar, bir işe yaramaz, beceremez. direnç artarsa grunge azalır.

güzellik kaygısı olmaz, yapaylığı sevmez. bir de bununla uğraşmanın bir faydasının olmayacağını bilir.

bazıları kazanamaz, sonu ölüm olur. bazıları yenilmez, ayakları üstünde durmayı öğrenir, hayat normale döner. hayatta olanlar temsil etmeye calışır onu ama yaptıkları grunge'a terstir, bu yüzden başarılı olamaz.

bir şeyin sonu olacaksa o şey ya grunge olur, ya da hayat.

Paranın Evriminin Son Halkası Bitcoin'in Yükselişi Neden Durdurulamaz?