Olağanüstü İnşaat Yeteneğiyle Hayranlık Uyandıran İlginç Böcek: Termit

Çevrelerine olan etkileri, çok gelişmiş sosyal yapıları ve olağanüstü inşaat yetenekleri ile hayranlık uyandıran araştırılası canlılar Termitlere dair ilginç bilgiler.
Olağanüstü İnşaat Yeteneğiyle Hayranlık Uyandıran İlginç Böcek: Termit

koca popoları, bıcır bıcır hareketleri, son derece sevimli bembeyaz larvaları ve nihayetinde rekorlar, aşırılıklarla dolu yaşamlarıyla termitler, böcek alemin en ilgi çekici sosyal yaratıklarıdır.

biz türkler, onlara beyaz karınca desek de karıncalarla uzaktan yakından alakaları yoktur. aslında ilginç bir şekilde en yakın kuzenleri hamam böcekleridir. genetik araştırmalar, peygamber develeri, hamam böcekleri ve termitlerin 100 milyon yıl önce hamam böceği benzeri ortak bir atadan evrimleştiklerini önerir.


karıncalara benzetilmelerinin temel nedeni olan sosyal yapıları, yakınsak evrimin en iyi örneklerinden birisidir. karıncaların aksine dünya üzerinde bulunan 2000’den fazla termit türü, et yerine temelde selüloz ile beslenirler. bu anlamda bakıldığında termitler için böcek aleminin inekleri/koyunları demek doğru olabilir. ancak besin değerleri inekler ve koyunlardan çok çok daha yüksektir. termitler hayvansal protein bakımından gezegendeki en zengin besin kaynağıdır. insanlar da dahil yeryüzünde ve yeraltında yaşayan bütün etoburlar termitler ile beslenebilir. termit gören kuşlar ve sürüngenler çılgına dönüp bu hayvanlara saldırırlar. hatta sadece termit ile beslenen memeliler bile vardır.


dış iskeletleri diğer böcek türlerine göre çok daha yumuşak ve geçirgendir. güneş altında uzun süre kalan termitler aşırı su kaybı sebebiyle ölürler. bu hassasiyetlerinin üzerine bir de kocaman bir yırtıcı listesi eklendiğinde yaşamın onlar için ne kadar zor olduğu üzerinde düşünmeye başlarız. lakin buna rağmen gezegendeki termitlerin toplam ağırlığı insanlarınkinden fazladır ve böcek aleminin hayatta kalma açısından en başarılı türlerinden birisidir. bu başarı, onların sosyal sistemlerinde, en büyük savunma silahları olan çoğalma hızlarında ve müthiş inşaat kabiliyetlerinde gizlidir.

en büyük düşmanları karıncalardır. sadece termit avlayarak yaşayan karınca türleri bile vardır. hayatta kalma açısından bakıldığında karınca kadar başarılı bir canlı ile baş edebilmek için onlar kadar başarılı olmak zorunda olmalısınız. bu anlamda doğal seçilim, termitlerin karıncalarınki ile neredeyse bire bir aynı kast sistemine sahip koloniler halinde yaşamasını sağlamıştır. tek bir kraliçe tarafından doğurulan işçi termitler, koloniyi koruyan askerler, üreme kabiliyetine sahip prens, prensesler ve karıncalarınkine ek olarak bir de kralları vardır. prens ve prensesler de tıpkı karıncalarda olduğu gibi kanatlıdırlar. bu sebeple de şeklen benzemeseler bile birçok toplum tarafından karıncalar ile karıştırılmışlar ve buna göre isimlendirilmişlerdir.


termitlerin gerdek uçuşu denilen çoğalma döneminde, bir gecede koloniden binlerce, bazı türlerde on binlerce prens ve prenses havalanır. eş seçme işlemi havada gerçekleşir. çiftleşmek için birbirini seçen termitler yere inerler ve bir daha uçmamak üzere kanatlarını bırakırlar. bu aşamada dişi termit feromon aracılığı ile erkeğini peşine takar ve kolonilerini başlatabilecekleri güvenli bir bölgeye çeker. bu aslında tipik bir tandem yürüyüşü gibi görünse de easında prens ve prenses termit için bir çiftleşme ritüelidir ve iki böcek arasında bir diğerinin ölümüne kadar kopmayacak bir bağ oluşturur. evet termitler tek eşlidir. eşleri yaşadıkça başka bir böcekle çiftleşmezler. yaşadıkça diyorum zira termit kraliçeleri böcek aleminin en uzun yaşayan canlısıdır. ortalama ömürleri 30-40 yıl kadardır. bazı araştırmalar, uygun koşullar olduğu sürece 60 yıla kadar yaşayabileceklerini önermiştir.


tehlikeli gözlerden ve yakıcı güneşten uzak uygun bir yer bulan kral ve kraliçe termit, toprak ve tükürük diyebileceğimiz vücut sıvıları ile ürettikleri bir çeşit çamur harcını kullanarak kendilerini dış dünyaya tamamen kapatan, kolonilerini başlatacakları bir odacık yaparlar. çiftleşme ilk olarak bu odada gerçekleşir ve hayatları boyunca bir daha hiç bir zaman kolonilerini terk etmezler, dış dünyayı bir daha görmezler. ilk çiftleşmeden sonra kraliçe zamanla olağanüstü bir başkalaşım geçirir. abdomeni 10 kat büyür ve sonunda bazı türlerde 10 cm boya ulaşabilen, günde 35 bin adet yumurta üreten dev bir makineye dönüşür. 

termit kraliçesi bir kolonideki en önemli böcektir. kraliçenin nabzı adeta dev bir süper organizmanın kalbi gibi atar:


ona bir şey olursa bütün koloni ölümle burun buruna gelebilir. ancak termitlerdeki ürme kabiliyeti inanılmaz boyutlardadır. sayılara ek olarak döllenmiş ve döllenmemiş yumurtalar ile de üreyebilirler. bazı türler bununla da yetinmemişlerdir. kral ya da kraliçeden bir tanesi hayatını kaybederse, diğer eş koloniye yeni bir kral ya da kraliçe üretmesi için sinyal gönderebilir. bazı türlerde de kraliyet ailesi çoğuldur. birden fazla kral ve kraliçe olduğu gibi yedek kraliçeler de bulunabilir. karıncalarda koloni bireyleri kanatlı prensler haricinde tamamen dişilerden oluşurken, termitlerde erkekler ve dişiler karışıktır, lakin prensler ve prensesler haricinde üreme yeteneğine sahip değillerdir.

termitlerin sosyal sistemlerinin karıncalarınkine benzer olduğunu söylemiştim. sonuçları benzer bile olsa, tamen farklı tipte canlılar olmalarından mütevellit üreme ve gelişme konusunda aslında oldukça farklıdırlar. yumurtadan çıkan karınca larvaları genellikle mobil olmayan bakıma muhtaç bebekler gibilerdir. ancak termit türlerinde yumurtadan çıkan bireylere nemf (ing. nymph) denir. bu kelimeyi türkçeye larva ya da yarı gelişmiş böcek olarak çevirebilsek de aynı zamanda güzel kız, peri anlamı da taşır. kelime oyunu aslında boşa değildir. çünkü termit nemf'leri, bumblebee’den sonra bembeyaz yarı geçirgen görünümleri ve beceriksiz aksak hareketleriyle böcek aleminin en sevimli yaratıklarındandır.


üstteki fotoğrafta da görüldüğü üzere nemf'ler, mobildirler. koloni içerisinde abilerinin ablalarının tepesinde orada burada kendi başlarında dolanırlar ve işçiler tarafından beslenirler. karınca türlerinde kast sistemi, yumurtadan çıkan larvaların, ısı, döllenme, beslenme şekli ve sıklığı ile herhangi bir kast üyesi olarak pupadan çıkmaları şeklindedir. yani larva iken nasıl büyütülürseniz o olursunuz. ancak termitlerin gelişim süreci yarı metamorfoz dediğimiz bir sistem ile olur. nemfler direkt olarak işçi olmak üzere başkalaşırlar. ancak bu başkalaşım tam değildir. 

koloninin ihtiyacına göre bir işçi sonrasında asker termit, 


prens ya da prensese de başkalaşabilir. 

yani bir termit kolonisindeki hayatınıza işçi olarak başlasanız bile, yeterince çalışırsanız sonunda kral olabilirsiniz.

aşağıdaki fotoğrafta aslında aynı tür böcek olmalarına rağmen yarı metamorfozun çeşitli aşamalarındaki beyaz nemfler, küçükten büyüğe doğru yan yana dizilmiş işçi, kral ve kraliçe arasındaki fiziksel farklılıkları görebilirsiniz.


termit kral ve kraliçeleri zar zor görebilen çok zayıf gözlere sahiptir. askerler ve işçiler ise tamamen kördür. gözleri yoktur. feromonlar, dokunma ve fiziksel titreşimler aracılığı ile iletişim kurarlar. lakin sayıları ve hassas bedenleri sayesinde tıpkı bilim adamları gibi çevrelerinde olan biten her şeyden haberdardırlar. termit kolonileri tam anlamıyla birer süper organizmadır. burada kast sisteminden bahsediyor olsak bile kolonide hiç kimse bir diğerine emir vermez ve bir işi zorla yaptırmaz. böceklerin tamamı fiziksel özelliklerine göre ne yapacaklarına kendileri karar verirler. hatta aynı kastın içindekiler kendi aralarında iş bölümü bile yapabilirler. bu kolektif zeka onların çevrelerinde inanılmaz boyutlarda değişiklikler yapabilmelerini, hayvanlar aleminin en büyük yuvalarını inşaa etmelerini ve bu yuvalar içerisinde mükemmel bir iklim kontrolü yapabilmelerini sağlamıştır.


üstteki fotoğrafta koloni yapısı üzerinde açılan bir deliği kapatmakta olan işçiler görünmektedir. burada meydana gelen kolektif hareket tek bir işçi tarafından başlatılır. delik açıldığında işçiler içeri giren farklı ısı ve neme sahip havayı hisseder. bu havanın yolunun kesilmesi gerektiğine karar veren işçi hemen deliği kapatma eylemine başlar ve bu esnada bununla alakalı bir feromon yayar. feromon yolu ile uyarılan ya da feromondan bağımsız karar veren başka işçiler de sırayla eyleme katılırlar ve onlar da feromon yaymaya başlarlar ve delik kapanana kadar da buna devam ederler. delik ne kadar büyükse feromonun yayılma süresi, feromon yayan işçi sayısı o kadar fazladır ve bu zincirleme bir reaksiyon yaratarak o bölgeye deliğin büyüklüğüne oranla daha da fazla işçi toplanmasını sağlar. işçi sayısının dolayısı ile panik ve inşaat kokusunun bir bölgede artması da asker termitlerin işçileri korumak için bu bölgeye toplanmasını sağlar. bu sayede termitler kolektif bir şekilde kolonide meydana gelen, stres, panik ve belki kolonin varlığınını tehlikeye sokabilecek olaylara en hızlı, en etkin ve sadece gerektiği kadar bireyin müdahale etmesini sağlayabilirler.

işçi kastı tüm koloni için yemek toplar, inşaat yapar, kral, kraliçe ve askerleri tek tek besler, kraliçenin bakımını üstlenir kısacası koca bir şehri çekip çevirirler. prens ve prensesler bile çiftleşme uçuşu öncesi koloni içi işçilerin iş bölümüne dahil olurlar. asker kastı tek bir amaç için başkalaşmıştır. koloni savunması. başka hiç bir iş yapamazlar. hatta kendi kendilerine beslenemezler bile. askerler koloni giriş çıkışlarını, yapı üzerinde açılan delikleri, tandem yürüyüşleri esnasında da işçileri hayatları pahasına korurlar. bazı termit türlerinde askerler kafalarında bulunan büyük çenelerinin yanısıra kocaman kimyasal silah fırlatan tabancalara sahiplerdir. bu sıvı türden türe yapışkan rahatsız edici varyasyonlardan, zarar verici asitlere kadar çeşitlilik gösterir. 


100 milyon yıl önce termitlerin tropikal koşullarda evrimleştiği düşünülmektedir. hala da başka koşullarda yaşayamazlar. güneş altında ya da yeterli nem seviyesine sahip olmayan bir bölgede uzun süre kalırlarsa ölürler. zaten ortalıkla uzun süre dolaşırlarsa mutlaka bir yırtıcı tarafından avlanırlar. ancak termitler yapı ve iklim ustalarıdır ve tüm termit türleri yuvalarının içini tropikal iklim kuşağına dönüştürme yeteneğine sahiptir. yuvalarının içinde ortalama 30c sabit sıcaklıkta nemli bir ortam yaratırlar. bu özellikleri sayesinde kutuplar hariç bütün gezegene yayılmışlardır. yine de etrafta termit görmek çok zordur. yemek toplamaya bile çıksalar mümkün olduğunca kuru alanlardan, güneş gören yerlerden kaçınarak hareket ederler. yiyecek kaynağı uzaktaysa gidiş-dönüş yolu farklı olan tüneller bile inşa edebilirler. yiyecek toplarken kesici - toplayıcı ve taşıyıcı olarak iş bölümü yaparlar. toplayıcılar topladıkları besinleri ağızları açık bekleyen taşıyıcılara verir. taşıyıcılar da kaldırabilecekleri kadar yük miktarına ulaşınca toplanma bölgelerinde birikirler. askerler tüm toplayıcıları ve taşıyıcıları korumaya yönelik pozisyonlarda bekler ve her stres durumunda ölümüne saldırırlar. yeterli birikim olduğu zaman da hep beraber koloniye geri dönerler. bu iş bölümü, gizlilik, korunma ve gerektiği yerde inşaat yapma özellikleri termitleri son derece başarılı böcekler haline getirmiştir.

termitlerle, tropikal bölgelerde 200 kadar bireyden oluşan ve ağaç kabukları altında takılan minik gruplardan, afrika düzlüklerinde 15 milyon bireye sahip, kendi inşaa ettikleri kaleler içerisinde yaşayan süper kolonilere kadar çeşitli formlarda karşılaşabiliriz. bunların içinde en ilgi çekici olanları özellikle afrika, güney amerika ve avustralya’da yaşayan kule inşaat eden termitlerdir. bu termitler insanlar tarafından da taklit edilen, doğal bir havalandırma sistemine sahip dev kaleler inşa ederler. 


bu kaleler, insan dışında tüm canlı türleri arasında kendi boylarına göre üretilen en büyük yapıdır. bu yapıyı insanlar inşaa etselerdi sadece toprak üzerindeki bölümü 1.5km yükseklikte olurdu. kuleci termitler aslında toprak altında yaşarlar. 

inşaa ettikleri, yerden yüksekliği 7.5 metreyi bulan tepelerin esas amacı havalandırma ve iklim kontrolüdür. inşaat malzemesi olarak çiğnenmiş ondun/selüloz, toprak kil ve salya karışımı kullanırlar. bu karışım kuruduğu zaman çimento kadar sert olur. kulelerde inşaat esnası dışında termitler pek bulunmaz. kuleci termit türleri toprak altında sadece belirli koşullarda yaşayabilen, aslında sadece termit yuvalarında yetişen bir mantar yetiştirirler. tıpkı yaprak kesen karıncaları gibi bu termit türleri de tarım yaparlar. yetiştirdikleri mantarlı bitki karışımını yiyerek beslenirler. toprak altındaki koloni içerisinde mantarlar ve termitler tarafından gerçekleştirilen biyokimyasal aktivite sonucu ortaya çıkan hidrojen, metan gibi zararlı gazlar, ısınmış hava ile birlikte kuleye doğru yükselir. bu kule katı bir yapı gibi görünse de içinde odacılar delikler ve yollar olan hava geçiren bir radyatör yapısına sahiptir. esen rüzgarlar kule etrafında bir hava akımı oluşturur. bu hava akımı sayesinde kulenin iç ve dış tarafı arasında bir sıcaklık farkı oluşur. bu fark kulenin ortasında biriken zehirli gazların dışarı atılmasını ve bu esnada temiz ve daha serin havanın kule çevresinden içeri girmesini sağlar. kule aynı zamanda içindeki sıcak havayı da çevresindeki hava akımı ile soğutabilen bir yapıya sahiptir. 


aslında bu kuleler termitlerin oluşturduğu süper organizmanın nefes alıp verme mekanizmasıdır. ciğerleridir. kule içerisindeki, altındaki yollar ve odacıklar bu canlının damarları, kraliyet odası ise kalbi ve çoğalma mekanizmasıdır. termit kulesi buzdağının görünen yüzü gibidir. zira kulenin altında, termitlerin gerçekte yaşadıkları koloni, çapı 12 metreye kadar çıkabilen geniş bir alana yayılır. termitler ihtiyaç duydukları nemi yeraltı su kaynaklarından elde ederler. bunun için bazen yerin 30 m altına kadar tünel kazabildikleri saptanmıştır. buradan yükselen nem, termit yuvası çevresindeki bitki gelişimini de etkiler. bu sebeple bu türlerin yaşadığı bölgelerde tarlalar içinde bulunan termit kulelerine çiftçiler dokunmazlar.

termitler detritivordur. her aşamadaki ölü bitki dokusunu yiyebilirler. ekosistemdeki bitki geri dönüşümüne inanılmaz katkıları vardır. mesela afrika'daki ölü bitki dokusu dönüşümünün %90’ı termitlere aittir. termitler bitki dokusundaki selülozu sindiremezler. tıpkı otobur memelilerde olduğu gibi midelerinde bulunan bakterilerden faydalanırlar. kule yapan termitler gibi bazı termit türleri yukarıda bahsedilen bakterilere ek olarak, odun üzerindeki selülozu parçalayıp sindirilebilir hale getiren bir mantar ile ikinci bir simbiyotik yaşam biçimine sahiptirler. yaprak kesen karıncalarına benzer biçimde tarım yaparlar. karıncalar mantarın kendisini yerken termitler bunun yerine mantarlı ve odunlu karışımı yerler. sindirim esnasında da bitki dokusunda bulunan hidrojen ve metan gibi gazları serbest bırakırlar. gezegenimiz atmosferindeki metan gazının %10 - 11’i termitlerin ürünüdür. yani tüm otobur memelilerin ürettiği gazların toplamına eş değer bir rakamdır. boyları mili metrelerle ölçülen bu canlıların kendi yuvaları dışında gezegenin tamamının iklimine bile etkisi vardır. termit biyokimyası sonucu ortaya çıkan hidrojen, yenilenebilir enerji kaynağı araştırmalarının da ilgi odaklarından birisidir. bir zaman termitler vasıtasıyla enerji üretirsek hiç şaşırmamak lazım.

termitler dünya ekolojisi için önem arz eden canlılardır. lakin insanlarla olan ilişkileri tam anlamıyla karmaşıktır. tropikal bölgelerde ve avustralya'da yerliler için önemli bir protein kaynağıdırlar. termit nimfaları, prens ve prensesleri yerliler tarafından tüketilir. afrika’da tarım arazilerindeki termitler tarım için önem arz eder ve sevilirler. ancak yerleşim yerlerimizdeki termitlerle başımız ciddi anlamda derttedir. ölü bitki dokusuyla beslendikleri için özellikle ahşap yapılarda inanılmaz boyutlarda hasara neden olurlar. dünya genelinde termitlerin binalara verdiği hasar amerika’daki o meşhur fırtına afetlerinden bile fazladır. bu sebeple bu tip yerleşim yerlerinde termitler kontrol edilmesi zor haşaratlar olarak görülürler. o kadar ki internet üzerinden termitlerle alakalı araştırma yapmaya kalktığınızda karşınıza çıkan sonuçların %90’ı termit yok etme şirketlerine ait oluyor.

termitlerle ilgilenmeden önce hamam böceklerine karşı gereksiz bir iğreti ve korku duygusuna sahiptim. termit videoları ve fotoğraflarına bakarken aralarındaki benzerliklere rağmen termitleri sevimli bulduğumu farkettim. termitler ve yaşamlarına olan hayranlığım ve saygım arttıkça zamanla hamamböceği fizyolojisine olan bakışım da değişmeye başladı. hala tam olarak kurtulamamış olsam da artık böceklerden eskisi kadar iğrenmiyorum. bu tip bir fobiniz varsa üzerine gitmenizi, konuyla alakalı bilgi edinmenizi öneririm. bende biraz olsun işe yaradı.

son olarak konuyla alakalı, philippe calderon tarafında neredeyse stüdyoya dönüştürülmüş bir termit yuvası ve makro çekim teknikleriyle bugün bile daha iyisi çekilmemiş bir belgeseli izlemenizi öneriyorum. termitler ve en az onlar kadar ilgi çekici ordu karıncaları arasındaki savaşı ve termitlerin başına gelen türlü felaketleri dramatize eden çok güzel bir belgesel:


bonus-1: termit kuleleri hakkında daha detaylı bilgi


bonus-2: götünü zor kaldıran bumblebee


Sinsice Yatağa Yerleşerek İnsan Kanıyla Beslenen Böcek: Tahtakurusu