Sağlıklı Beslenmeyi Takıntı Haline Getiren İnsanlarda Görülen Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza

Sağlıklı yaşam bilinciyle birlikte gelen sağlıklı beslenme modası son yıllarda rüzgar gibi esiyor. Daha organik, daha kaliteli besinler peşinde koşup dururken bu durum da hastalık boyutunda bir takıntı haline gelebiliyor.
Sağlıklı Beslenmeyi Takıntı Haline Getiren İnsanlarda Görülen Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
iStock


ortoreksiya nervoza, "sağlıklı beslenme hastalığı"na literatürde verilen isimdir. çağımızın hastalığıdır. yemeğin lezzetine değil sağlıklı olup olmadığına yönelen insanların bu davranışı zamanla takıntıya dönüşür. düzenleri, arkadaşlıkları bozulur, giderek içine kapanırlar, toplumdan izole olurlar. giderek o yemeğin tuzu var, onun yağı var, onun şekeri var, o kanser yapıyor diyerek tek tip beslenmeye başlarlar. önümüzdeki yıllarda bu hastalığın daha da yaygınlaşacağı düşünülmektedir.

her günlük gazetede, her sabah programında karşımıza çıkan diyet listeleri, kanserojen gıdalarla ilgili yeni haberler, paranoya temelli sağlıklı yaşam önerileri sonucu karşımıza çıkan yeni bir hastalık diyebiliriz bunun için. sağlıklı yaşam hastalığı.

ortoreksiya nervoza, ileri aşamalarında kişiyi, yediği sebzeleri, içtiği sütü verecek ineği, yumurtalarını alacağı tavuğu bahçesinde yetiştirecek kadar ruh hastası hale getirebilen bir hastalıkmış.

ortoreksiya nervoza, orthos (doğru) ve oreksia (iştah) kelimelerinin birleşiminden oluşan nervoza türü. genelde eğitimli orta-üst sosyo ekonomik çevreden insanlarda ortaya çıkıyor. her yediklerinin kalori, katkı maddesi, ırtı, zırtını hesaplama şeklinde görülüyor. yok bitkisel olacak, yok organik olacak, aman da az kalorili olsun, içindeki doymamış yağ oranı şu olsun, hepsi çiğ yensin... vs. şeklinde çeşitlendirilebilecek semptomlarla kendini gösteriyor ve fakat bu "orthos" yani doğru, giderek psikolojik bir yanlışa götürüyor insanı. yemek yemeye oturulduğunda iştah kesiliyor, stres beliriyor, ardından kaygı -anksiyete- geliyor. bildiğin psikolojik bozukluk. ama bu bozukluk çevredeki insanlara bunlarla aynı sofraya oturanlara da sirayet ediyor haliyle.

işkenceye dönüyor geçirilen zaman, aynı sofrada oturmak. beslenmeden başka bir şey konuşmak mümkün hale gelmiyor, yediğiniz yemek boğazınızda düğümleniyor. ıslatıp ıslatıp meşe odunuyla dalmak istiyorsunuz, ama hasta... yapılacak birşey yok.

bu nervozanın devamı bir de mağdur kişinin yalnızlaşmasıyla sonuçlanıyor yani. bazı şeyleri de pişirip yemek gerek kardeşim, kurt yapar kurt! sende değilse, etrafındakilerde...

sıkı bir takiple ve diyetisyen destekli psikolojik tedaviyle çözülebilen yeni çağ nevrozudur.

bu hastalığın alametleri şöyleymiş

-sürekli ne yiyeceğini planlama,

-sağlıklı beslenmenin her şeyden önemli olması,

-çoğu yiyeceğin sağlıksız olduğu fikri,

-bütün gıda maddelerinin paketlerini, içindeki katkı maddelerine kadar aşırı titizlikle inceleme,

-sadece sağlıklı olduğu düşünülen yiyeceklerin tüketilmesi ve miktarın gittikçe azalması,

-sürekli beslenmeyle ilgili haberler izleme.

sanırım tek eksiğimiz orhorexiaydı...

Bu içerik de ilginizi çekebilir