Sektörün İçindeki Bir Mühendisten: Türkiye'nin Mühendis Beyin Göçü Neden Artıyor?

Son yıllarda ASELSAN ve TAİ'den yurt dışına mühendis çıkışının hızlanmasının nedenlerini, iş ortamıyla birlikte analiz eden bir değerlendirme.
Sektörün İçindeki Bir Mühendisten: Türkiye'nin Mühendis Beyin Göçü Neden Artıyor?
iStock
TAİ: Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş., Türkiye’de hava platformlarının tasarımı, geliştirilmesi, üretimi, tamamlanması, yenilenmesi ve satış sonrası hizmetleri alanlarındaki teknoloji merkezi.
ASELSAN: 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin haberleşme cihaz ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulan, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın bir kuruluşu.
SAGEM: Çok uluslu bir uçak motoru, roket motoru, havacılık bileşeni, savunma ve güvenlik şirketi.


aselsan, sagem ve tai'den verdiğimiz mühendis göçü, giderek artan bir ivmeyle ilerleyen bir göçtür

yazıyı yazmak için biraz durulmasını bekledim küçük kardeşlerden birinde çalışan başka bir mühendis olarak.

öncelikle beyin göçü bu ülkede her zaman vardı, ama az ama çok, bunu akılda tutalım. mevcutta bu tskgv şirketlerinde ise torpil akp ile gelmiş değildir. ondan önce de emekli askerler ve torpilli tanıdıklarıyla doluydu, bunu da akılda tutalım. torpil bu ülkenin bir gerçeğidir, lafı hiç eğip bükmeye gerek yok.

kişisel olarak değişecek bir durum olmakla birlikte bir şirkette 15-20 sene çalışmaksa bence pek de iyi bir şey değildir, özellikle mesleki gelişim açısından.

15-20 senelik bir mühendis, eğer yönetici değil de teknik pozisyondaysa değişen yönetim kurulu yapısı vs. zaten o kişinin iş yaşamını pek etkilemez. ağır mobbing’e maruz kalmadıkça da bu kadar sene tecrübesi olan bir mühendisin en az 40 yaşında olacağını kabul edebiliriz.

şu durumda, bu mühendisleri alacak olan şirketler arasında ise hedef kitle olmadıkları aşikardır. ister teknik, ister yönetici pozisyonunda olsun bunca senelik tecrübesi olan bir mühendis buradaki rahatını kolay kolay bozmaz. dediğim gibi; eğer çok ağır bir mobbing yoksa.

bu durumun bir başka nedeni ise, maddiyattır. 20 yılını devirmiş bir mühendisin gidişinin ekonomik açıdan mantıklı olması için net en az 40 bin lira alması gerekir. bu da brütte senelik 120-150 bin euro demektir. teknik anlamda üstün vasıflara sahip bir mühendis avrupa’da bu paraları alabilir ama türkiye’deki memuriyetten hallice bir ortamda bu tecrübeye sahip bir mühendis bu vasıflara sahip değildir.

olayın yöneticilik boyutundaysa kimse dışarıdan kolay kolay kimseyi almaz. üst düzey yöneticilik pozisyonları için dünyada hemen hemen her şirkette ciddi bir rekabet vardır. bunun nedeni yüksek ücret ve yetkiye ulaşma hırsıdır. eğer ağır bir şirket içi yolsuzluk yoksa, dışarıdan yönetici kolay kolay alınmaz.

bu yüzden beyin göçü dediğiniz olgu daha çok 25-35 yaş arası, kariyerinin başlarındaki ama yeni mezun da denemeyecek kesimde yoğunlaşır, 20 senedir bu şirketlerde kök salmış kesime yoğunlaşmaz.

asml’in aselsan’dan transfer ettiği mühendis sayısı neredeyse 200’e dayanmışken ben bilmiyorum kim gitti, zaten gidenler de fetöcüydü gibi savunmalar sadece gülünç duruma düşürüyor. sadece türkiye’de değil avrupa’da da türkiye’den gelen beyin göçü ülkelerin gazetelerinde haber olup duruyor. 


son zamanlarda artmasının nedeni tamamen ekonomik

bunun gerek hükümet gerek muhalefet tarafından gündeme sık sık getirilmesinin nedeni ise fed’in para musluklarını kısması nedeniyle beyaz yakanın bir anda kıymete binmesidir.

başta da dediğim gibi beyin göçü ve torpil bu memlekette her zaman vardı. 16 yıl önce de gitmek isteyen nitelikli çok mühendis vardı, bunlardan biri de dayımdı ve abd’ye gitmişti. çünkü 16 yıl önce de ekonomik kriz vardı.

her zaman olmasının nedeni ise memlekette iktidarı elinde tutanın muhaliflere gün yüzü göstermemesi, demokrasi, insan hakları vs. uzatılabilir.

orta sınıfın güçlü olduğu yıllarda bu durum fazla göze batmıyordu. çünkü sermaye el değiştirse de niteliğini korumayı bir şekilde başardığı için uzmanlıklara duyulan ihtiyaç, yani nitelikli iş gücü talebi canlıydı. bu durum hem orta sınıfı canlı tutuyor hem de eğitimin sınıf atlama aracı olarak toplum gözünde değerini az da olsa koruyordu.

özellikle 2008-9 krizi sonrası başlayan qe2 dönemiyle beraber, sermaye türkiye’de niteliksizleştirildi. bu durum da, nitelikli işgücüne olan talebi azalttığı için siyasi söylemlerde de okumuş kesim aşağılandı durdu. çünkü ucuz dolar kredileriyle içeride inşaat üzerinden ekonomi iyi dönüyordu.

2013 mayıs'ta abd tarafından genişlemenin sonlandırılacağı açıklamasından sonra ise ne tesadüf ki beyin göçü de artışa geçmeye başladı. çünkü özellikle başta dediğim 25-35 yaş arası profesyonel kesimin maaşları ciddi erozyona uğradı.

bu durum sürekli alım gücünü azalttı. çünkü tüik’in enflasyon sepetiyle, bu şirketlerde çalışan mühendislerin enflasyonu aynı değilken sürekli tüik enflasyonu kadar zam alındı. nitelikli talep yaratan bu çalışanların harcamalarındaki dolar etkisi ülke genelinden farklıydı.

buradaki bir başka unsur ise, yönetsel kademelerde çalışan maaşlarıyla, ortalama mühendis maaşlarının aynı oranda artırılmamasıdır. bu da neden 20 yıldan uzun süredir bu şirkette çalışanların pek beyin göçüne meyletmediklerinin başka bir açıklamasıdır, zira nitelikli talebin yönetici kesimi zaten enflasyonu hissetmemektedir.


bu durum türk iş yapısına özgü başka bir sıkıntı da yaratmaktadır

mühendislik ve tıp olarak bir karşılaştırmayı zamanında ege cansen yapmıştı. bir hastanede en yüksek maaşı hiçbir zaman başhekim almazken, bir şirkette yönetici pozisyonundakiler her zaman teknik vasfı yüksek mühendisten fazlasını kazanır.

ileri teknoloji üreten şirketler için ise avrupa’da mesela eğer yeterince üst düzey teknik vasıflara sahipseniz, şirket ceo’sunun maaşını katlama ihtimaliniz her zaman var. bunu ben bizim toplum yapımızın ağır hiyerarşik ve bireyselliğe önem vermeyecek şekilde gelişmesine bağlıyorum. savunma sanayi gibi yüksek teknolojili bir sektörde dahi yöneticilik hedef olarak uzmanlaşmayı gölgeliyorsa diğer sektörlerin halini siz düşünün.

10 sene önce ben bu sektörde çalışmaya başladığımda, dolar bazlı maaş ile avrupa’daki yeni mezun maaş farkı tl bazında iki kattan azdı. zaten bu ülkelerde yaşam masraflarının da daha pahalı olduğu dikkate alınınca da ekonomik açıdan yurt dışının çok bir cazibesi yoktu.

10 sene sonunda geldiğimiz nokta ise maalesef bombok. şu an yurt dışına giden arkadaşlarım tl bazından benden 3.5-4 kat daha fazla kazanıyor. bu durumda da ekonomik açıdan türkiye’de kalmak anlamsızlaşıyor.

daha acıklı tarafı ise şu ki 8 sene yeni mezun olarak işe başladığımda aldığım dolar bazlı maaşın şu an 300 dolar altında kazanıyorum. güya iki kere terfi ettim, her sene enflasyon zammı aldım ama pratikte 8 sene çalışıp maaşımı düşürdüm aynı parayı bile kazanamdım.

benim gibi olan onlarca mühendis de aynı saiklerle gitmek için elinden geleni yapmaya başladı.


kısacası şu anki göçün temel nedeni ekonomik; yan nedenleri ise demokrasi, insan hakları, kültür ve bunun gibi sebeplerdir

bu yan sebepler her zaman vardı ama merkeze ekonomik nedenler 5 yıl öncesine kadar bu sert oturmamıştı. dolayısıyla 10 sene önce bu kadar göç var mıydı diye sormaya gerek yok, çünkü 10 sene önce göç etmek ekonomik açıdan çok anlamlı değildi.

devletin politikalarını beğenmeyecek kadar demokratik idealleri olan ve/veya devletin politikalarına şiddetle karşı çıkan kesim dışında gitmeyi düşünen pek kimse de yoktu. çünkü hiç kimse, kendi dilini konuştuğu, kendi kültürüne benzer insanlarla bir arada bulunduğu bir ortamı bırakıp gitmek istemez.

yan sebepleri bu şirketlerin değiştirecek hali olmadığı ortada, ekonomik sebepler deyince ise standart x kuşağından yöneticilerin aklına maaştan başka bir şey gelmemesi kendi vizyonsuzluklarından başka bir şey değil.

maaşı geçtim, bir tarafta yasa böyle diye senelik yıllık izinlerin kısıtlanması, 45 saat haftalık mesai, beyin göçüne teşvik eden centilmenlik anlaşmaları varken diğer tarafta senelik 35 gün yıllık izin, haftalık 38 saat mesai, enflasyona uğramayan para birimiyle alınan maaş, yüksek yaşam standartları, haftada bir gün home office çalışma imkanı var.

milliyetçilik ucuz bir şey değildir, bu nedenle 25-35 yaş arası mühendisler milliyetçilik yapamayıp yurtdışında giderken, gitmek isterken bu şirketlerde milliyetçiliği +20 yıldır orada çalışan mühendislerin yapmasında tuhaf bir durum yoktur. bence her şey gayet mantıklı ve olması gerektiği gibi ilerliyor.

Çok Çalışkan İki Ülkenin Kıyası: Alman Mühendisliği vs Japon Mühendisliği