Sırf Çocukları Olduğu İçin Boşanmayan Ailelerin Evlatlarına Verdiği Zararlar

Toplumun gizli kanayan yaralarından biridir bu. Anlaşamadıkları halde yalnızca çocuklarını korumak için boşanmayan ailelerin evlatları nasıl bir psikolojide büyüyor, ilişkilere nasıl bakıyorlar? Bunu tecrübe etmiş Sözlük yazarı "kineme" anlatıyor.
Sırf Çocukları Olduğu İçin Boşanmayan Ailelerin Evlatlarına Verdiği Zararlar
iStock

çocuk var diye boşanmamak olayının çocuk tarafından bildiriyorum, hayatınız berbat geçer.

okulda stres, evde stres, bir uyku vakti var kavganın son bulduğu, onda da kabuslar...

öğretmene, arkadaşlarına anlatamazsın, çünkü çevrende herkes mutlu ve mutsuz aile çocuğu olarak dışlanmak istemezsin. onlar haftasonu aileleri ile yaptıkları mutlu hikayeleri anlatır, sense nasıl kıvırsam diye düşünüp konuşmazsın, ya da yalan söylersin.

keşke boşansalar diye düşünürsün ama dile getiremezsin, çünkü onlar ailen, onları birlikte sevmen gerekir. kavgalarda birbirlerine zarar vermesinler diye araya girmeye çalışırsın, zarar gördüklerini görürsen yüreğin dağlanır, zararı sen göğüslemeye çalışır, hissettiğin acıya aldırmamaya çalışırsın.

kavgaları bazen sessiz yaparlar, ama havadaki gerginliği, sevgisizliği hissedersin.

çocuksun ama kör değilsin, görüyorsun işte dışarıda aileler birbirine nasıl davranıyor, eğleniyor, çocukları nasıl mutlu. 2'sini bir araya getirecek bişeyler yapmak istersin, ya da kendileri bi planla gelir, ama sonunda acaba ne tatsızlık çıkacak diye içinde hep bi sıkıntı. hep bir yanın yarım, ama ailen tam gibi göründüğü için mutlu olmaya çalışırsın.


çocukken büyük gibi davranmak zorunda kalırsın, 2'sine de hep anlayışlı davranmaya, kızdırmamaya çalışırsın. 2'si birbirini yemekle öyle meşguldür ki arada sana nasıl davranacaklarını da unuturlar. sevgi sözcüklerinden çok nefret ve hakaret sözcüğü öğrenirsin. ya da sessizdir hep ortalık, sohbetin ne olduğunu unutursun. sonra bu bir alışkanlık olur, sen asosyalleşirsin ve farkedersin ki gerginlik çıkmasın diye hayatında herkese karşı alttan almaya başlamışsın.

benimkiler 20 sene boşanmadığı için uzun süre atlatamadım.

şunları yazarken bile o zamanlar yaşadığım üzüntüyü yine yaşadım. kimseyle yüzde yüz anlaşacağımı düşünmediğim için ileride kesin bi tatsızlık çıkar, anlaşamayız ayrılırız diye evliliğe yanaşamadım. anlaşmanın mümkün olduğunu düşünemedim. aileleri kendileri küçükken boşanmış arkadaşlarım, kuzenlerim daha rahat ve mutlu büyüdü, hepsinin de uzun süreli ilişkileri oldu. küçükler dışında evli olmayanı da yok.

diyeceğim o ki, anlaşamıyorsanız çocuğu gerizekalı yerine koymayıp ayrılın, 6-7 yaşında çocuğun aklı eriyor evde ne döndüğüne. sizin o mendebur hallerinizi görmekten, sözde evli kalarak, evlilik kurumunu yıkan birlikte yaşamanızdan ve sanki çok matah bir feragatta bulunuyormuş havalarınızdan, bu yüzden bir de "senin için yaptım" diye çocuğunuzdan beklenti içine girmenizden gına geldi. çoğu kadın, ayrılınca adam çocukla ilgilenmez ve hepten unutur, sorumluluk bana kalır diye evliliği süründürüyor. böyle sağlıksız bir ortamda stresli bi çocuk büyütmektense, anne ya da babasına hep özlem duyan, eve giderken kalbi sıkışmak yerine huzur dolan çocuk yetiştirmek yeğdir.