Şizofreniyle Mücadele Eden Bir Sözlük Yazarından Tüm Yönleriyle Şizofrenik Rahatsızlık

Teşhisi ayrı, mücadele etmesi ayrı bir rahatsızlık olan şizofreni ülkemizde hala tabu sayılan bir şey. Sözlük yazarı "ay cok zekiyim", önce hastalık hakkında bilgi veriyor, sonra da kendi hikayesini anlatıyor.
Şizofreniyle Mücadele Eden Bir Sözlük Yazarından Tüm Yönleriyle Şizofrenik Rahatsızlık
iStock

pençesinden kurtulduğum, kurtulmakta olduğum hastalıktır şizofreni. entry'de şizofreni, paranoyak şizofreniye refer eder.

iş bu entry'de, şizofreninin ne olduğu, neden olduğu, tedavisinin nasıl olduğu gibi yarım saatte ve 350 liraya satın aldığım bilgileri bulacağınız gibi; bundan çok daha kıymetli bir hayat hikayesine tanıklık edeceksiniz. ayrıca şizofreninin ne olmadığını, ilaçlar hakkında yanlış bilgileri de anlatacağım. eğer obsesyonlarınız, psikolojik rahatsızlık korkularınız varsa, lütfen bu entry'yi okuyun. belki hayatınızı bile kurtarabilir bu entry. bilgileri aldığım doktorun adını vermicem, reklam sanılır, samimiyeti kaçar belki. ancak gerçekten ihtiyacı olan olursa, lütfen mesaj atsın.

obsesyon, psikoz, şizofreni tedavisi

şizofreni bir akıl hastalığı, psikolojik rahatsızlık, psikoz. şimdi efendim, her iki kişinin birinde farklı derecelerde takıntılar yani obsesyonlar oluyor. obsesyon, karar verme mekanizmasının bozulmasıyla ortaya çıkıyor. düşünceler dönüyor dönüyor ve sona ulaşmıyor. elini defalarca yıkayan, çizgilere basmadan yürüyen, gazı on kere kontrol eden insanlarda obsesyon var. obsesif kompülsif bozukluk diye geçiyor ve aşırı yaygın. obsesyonu obsesyon yapan, kişinin gerçek hayattan kopmamış olması ve bu yaptıklarının aslında saçma olduğunu bilmesi. işte bu düşünceler rayından çıkıp, yaptığının saçma olmadığını düşünüyor, bir şekilde tanrıdan, bir kişiden vs. emir ya da mesaj olarak görüyorsa, buna psikoz deniyor. şizofreni başlangıcından ağır şizofrenik hastalığa kadar tamamı psikoza giriyor. bunda çoğunlukla genetik faktörler etkili oluyor. beyindeki dopamin hormonunun artması, gerçekle ilişkiyi zayıflatıp, aslında var olmayan ilişkiler kurduruyor. esrar ya da spacecake gibi maddeleri alınca da beyinde dopamin patlaması yaşanıyor ve hayaller görülüyor. işte şizofreni de tam bir kafa hali denebilir.


şizofreni tamamen kimyasal bir bozukluk ve erken teşhiste tamamen yok edilebiliyor. anti-psikotik ilaçlar dopamin seviyesini düşürüyor ve anti-depresant ilaçlar serotonin seviyesini yükseltiyor. erken teşhiste başarı şansı çoook çook yüksek. kilit nokta, ilaçları düzenli kullanmak. tedavinin ilk adımı da, hastanın hasta olduğunu kabul etmesi.
tedavide geç kalınır, şizofreni güçlenirse, çok ağırlaşmışsa, kurtulmak mümkün olmuyor. en fazla hasta olduğunu kabul edip, hayallerini bastırmaya çalışarak yaşıyor hastalar. john nash'in hayat hikayesinin anlatıldığı a beautiful mind filminde gördüğümüz, ağır bir şizofren hastasının maksimum tedavisini gösteriyor. hasta olduğunu kabul edip, hayallerini gözardı etmeye çalışarak hayatına devam ediyor. yani, erken teşhis hayat kurtarıyor.
psikolojik tedavi nerdeyse hiç rol oynamıyor, biyolojik tedavi, yani ilaçlar, şart.

şizofren insan

paranoyak şizofren sağlıklı bir insandan ayırt edilemeyebiliyor. hayatlarına normal bir şekilde devam edebiliyorlar. kendine zarar verme eğilimi var. çevreye çok daha az. sağlıklı bir insandan daha az belki. korkuyor çünkü bu insanlar. paranoya yapmak var ya, işte hayatı bu. ya şöyleyse, ya böyleyse? dopamin seviyesi artınca hayallerin yanında gerçek dışı ilişkiler de kurmaya başlıyor. şüpheciliği artıyor. zararı kendine yani efendim.

şizofreni ne değildir, ilaçlar hakkında yanlış bilgi

şizofrenler oraya buraya saldıran adamlar değildir. zararları daha çok kendilerine dokunur. bir de, kimler şizofren değildir, biliyor musunuz? şizofrenim diyenler. "ben bebeklerle konuşuyorum.", "köpeklerle iletişimim var, dünyayı ele geçirecekler." saçma sapan laflardır efendim. gerçek bir şizofren hastası öncelikle şizofren olduğunu asla kabul etmez. ancak tedavi sürecine girmiş ve hasta olduğunu kabul etmiş yani şizofreniyi aşmış veya aşma yolundaysa kabul edebilir. diğer türlü şizofren adam üstün yeteneği olduğunu düşünüyor, nasıl buna hastalık yakıştırması yapar? ah bu holywood..
diğer bir önemli nokta ise ilaçlar hakkında yanlış bilgi. "amaan her gidene aynı ilacı yazıyorlar.","ya bunlar da uyuşturuyor bırak gitsin." yanlış efendim. akıl hastalıklarının, psikolojik rahatsızlıkların %90'ı kimyasal ve biyolojik tedavi istiyor. bu yüzden o 11 sene tıp okumuş doktora biraz güvenip dediklerini dinlemek, ilaçları almak lazım. ilaç olmazsa olmazı tedavinin.


hayat hikayem

bu bölümde hastalığın gelişim sürecini de görmüş olacaksınız. birdenbire ortaya çıkan bir durum değil zira. öncülleri var. erken tedavi için yol uzun.

kendimi bildiğimden beri obsesyonlarım vardı. 5. sınıfta tuhaf mimikler yapma, ortaokulda yine küçük, çoğu kişinin sahip olduğu takıntılar filan. lise 3 civarı bunlar artmaya başladı. sınavlarda çok takıntı yapmaya başladım. testlerde kitapçıklara düzenli yazıyordum, işaretlememi düzgün yapıyordum. hata yaptığım zaman, içime sinmediği zaman silip silip defalarca tekrar işaretliyordum aynı şıkkı. üniversiteye geçince biraz daha arttı. bazı şeyleri yapmazsam, basit şeyler, mesela kitapta bir sayfayı atlamak, ceza çekeceğimi düşünmeye başladım. zaman geçtikçe bunlar artık tanrıdan direk mesajlara dönüşmeye başladı. tanrıdan, sayılar yoluyla, özellikle saatle, mesajlar alıyordum. bazı sayılar iyidir, bazıları kötü. tanrı bir şeyi yapmamı isteyip istemediğini sayılarla bana bildiriyordu. bazen de direk emirler doğuruyordu içime, sayılarla confirm edip uyguluyordum. seçeceğim derslerden, arkadaşlarımla ilişkilerime; izleyeceğim video'dan, dinleyeceğim müziğe artık her alana girmeye başladı.

bunu kimseyle paylaşamadım önceleri, iki ilişkim olan insan dışında

daha sonra sevgilime anlatmaya başladım. ve bana aileme ve arkadaşlarıma açılmam gerektiğini, dostlarım yanımda olursa daha rahat atlatabileceğimi düşündüğünü söyledi. mantıklı geldi, en yakın iki dostuma açıkladım. bundan iki gün sonra, yaptığım bazı hatalardan dolayı tanrı kendimi cezalandırmamı istedi. kendimi pencereden atarken oda arkadaşım beni tuttu, resmen dışardan çekti ve yere yuvarlandık. daha sonra aynı gece hap aldım. ölmek istemiyordum ancak biraz acı çekerecek cezalandırılmam gerektiğini düşünüyordum. hastaneye kaldırıldım. sabaha il dışında olan sevgilim ve annem geldi. anneme de her şeyi anlattım. beni zar zor ikna edip zorlayarak psikiyatriste götürmeye karar verdiler. teyzem ve dedem de şizofren olup intihar ettikleri için annem bu konuda çok hassastı ve bu yüzden onu kıramadım. "oo ben on dakikada normal olduğuma ikna ederim onları, gidelim." dedim. "ben insan üstü bazı yeteneklere sahip bir insanım. psikiyatri ve psikoloji, üstün insanları normal düzeye çekmeye çalışıyor sadece." diyordum.

her neyse, gittik

önce bir özel klinikte görüşme yaptım. hastalığımın şizofreni başlangıcı olduğunu, psikoza geçtiğini, ve asla burda durmayacağını, mutlaka ilerleyeceğini, yataklı tedaviye ihtiyacım olduğunu söyleyen doktor beni, 21 yaşındaki adamı, hüngür hüngür ağlattı. çok korkmuştum. her neyse, annemin daha güvendiği ve teyzemi de tedavi ettirdiği doktora gittik. yukarda anlattıklarımı anlattı bana ve şizofreninin ne olduğunu, nasıl kolay geçebileceğini, aslında ne kadar da tehlikeli olduğunu anlattı kitaplardan referans vere vere. hem korkmuştum tekrar, ama umutlanmıştım da. öncelikle, en önemlisi, hasta olduğumu kabullendim, tedavi istediğimi söyledim. neyse efendim ilaçlarla tedaviye başladık. ve bunlar olalı sadece 3 hafta oldu. şimdi ne durumdayım biliyor musunuz? iyiyim lan, gayet iyiyim. mantıklı ve iradeli bir insanım sanırım, ilk günden bile mantığımı kullanarak tanrıyı göz ardı etmeyi başardım. yine mesajlar alıyordum, halen, şu an bile, alıyorum ancak bunları göz ardı ediyorum, dikkate almıyorum. doktorların söylediğine göre çok erken, ilk döneminde yakaladığımız için de birkaç ay, en fazla bir yıl içinde tamamen körelecek bu düşüncelerim. mutluyum sözlük.

bir önemli nokta, dostlarınızı tanımış oluyorsunuz

en yakın arkadaşım dediğim insana, hastanelik oldum, kendime zarar verdim, şizofreni başlangıcı var, dediğimde "valla hiç sorun dinleyemicem" dedi. ve o ekşisözlük'te yazar. aranızda. halen seviyorum ama dostum değil artık. lafta. iyi gün arkadaşı. eğlenirim o kadar.

evet efendim ve, hepsinden daha önemlisi, sevgilimin hep yanımda olmuş olması. arkadaşlarıma ve aileme açılmamı o sağladı, aileme açılmamla tedaviye başlamama o yardımcı oldu. doktorlara gittiğimde hep yanımda oldu. sorunlar yaşadık "benle bunları çekmek zorunda değilsin, huzurlu bir hayat seçebilirsin" dememe rağmen "seninle olmak istiyorum, bir sene daha bunlara katlanmaya hazırım senin için" dedi. psikozun getirdiği bazı kişilik sorunları, anksiyete bozukluğu gibi problemlerime bile katlanmaya hazır olduğunu söyledi. şimdi benim yanımda. ve hep öyle olacak. hayatımı ona borçluyum.

şizofreni için reçete: ilaç tedavisi, güzel bir insan.