Son Dönemin Sürükleyici Suç Dizisi La Casa de Papel'deki Mantık Hataları

İspanya'daki Antena 3 kanalı için çekilen ve daha sonrasında Netflix tarafından satın alınarak son dönemin ses getiren yapımı olan La Casa de Papel'de maalesef birçok mantık hatası da bulunuyor.
Son Dönemin Sürükleyici Suç Dizisi La Casa de Papel'deki Mantık Hataları

dizi bence fena değil, bir şekilde kendisini izletiyor. üstelik verdiği mesaj da benim felsefeme çok uygun. bu yüzden insanların diziyi izlemesini isterim, arkadaşlarıma da önereceğim. ancak kimseye "ooo, kusursuz senaryo" demeyeceğim. bir şeyi sevmiş olmamız, hatalarını/eksiklerini görmezden gelmemizi gerektirmez.

dizi, konu ve mesaj açısından çok başarılı, senaryo ve çekimler açısından ise kötü. buradan sonrası spoiler, haberiniz olsun.

- darphaneye giriş sahnesinde berlin, polis aracında gidiyor. kapıdaki görevli zaten tanıyor olduğu polisin kimliğini incelerken berlin'in kimliğini incelemiyor ve bunları kapıdan geçiriyor. gerçekten üstün bir güvenlik anlayışı. darphane lan orası it.


- ilk bölümde darphane müdürü sarı kafalı kıza ayakta durdukları bir sahnede "benim çocuğum olmuyor, eşim de üç kez yapay döllenme ile çocuk doğurabildi" diyor. ancak ilerleyen bölümlerdeki bir flashback esnasında adam bu cümleyi otururken kuruyor. hayır, otururlarken söylemedi bu cümleyi bu adam. çüş yani, buna nasıl dikkat edilmez lan?


- 5. bölümde darphane müdürü çatıda vuruluyor. bu esnada soygunun 30. saatinde falanız yani tüm haber kanalları bu olayı yayınlıyor. aynı haber kanalları müdürün polis tarafından yanlışlıkla vurulduğu bilgisini de geçiyorlar haberlerde. ardından müdür, eşiyle telefonda görüşmek istediğini söylüyor. bunun için eşini operasyon merkezine getiriyorlar. işte saçmalık burada başlıyor; kadına "eşiniz bizim tarafımızdan yanlışlıkla vuruldu" diyorlar ve kadın şaşırıyor. yani şimdi benim eşim 30 saat boyunca rehin tutulmuş olsa gözümü kırpmadan haberleri takip ederim. kadın, eşini pek umursamıyor sanırım ya da senaryomuzda ciddi bir salaklık söz konusu.


- 12. bölümde deponun kapısı patlatıldıktan sonra polis içeri girmek üzere hamle yapıyor. önce bizim soyguncular m16 ile karşılık veriyorlar. m16 hakkında ufak bilgiler vereyim; 5.56 mm'lik otomatik bir silah. dakikada 15 taneye kadar atabiliyor.

sonrasında makineli tüfek getiriyor tokyo, polisler "vay anam hele hele" diyerek kaçışmaya başlıyorlar. görebildiğim kadarıyla kullandıkları alet browning m1919. 7.62 mm'lik mermileri var, dakikada 600 taneye kadar atabiliyor. yani bu iki silah arasında ciddi bir fark var, bu nedenle polislerin makineli tüfeği görünce kaçmaları normal. ancak kaçış şekillerinde bir sorun var. barikatı bırakıp, arkalarını dönerek koşuyorlar. dakikada 600 mermi atabilen bir alet var karşılarında ve aralarındaki mesafe de olsa olsa 20 metre. nasıl korunmasız bir şekilde geri dönüp, 5-10 metre gidebiliyor bu polisler? hiçbiri vurulmuyor mu? böyle bir geri çekilme şekli mi var? hiç taktik eğitim almadı mı bunlar? babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?


- çocukluğumda 3 sene kadar gözlük kullandım, ne zaman çıkartsam ya elime alıp oynardım ya da sağına soluna bakardım. bizim polisin gözlüğünün yanına dinleme cihazı yerleştiriyorlar, herif farkına varmıyor. hiç çıkartmıyor mu bu adam gözlüğü? eline aldığı anda ağırlık farkını hissetmesi ve bir şeylerin yanlış olduğunu anlaması lazım. hadi yerleştirildikten sonra anlamadın, yerleştirdikleri esnada adamlarla aranda 3 metre var ve herif matkap kullanıyor. onun sesini duyup ondan da mı kıllanmadın be adam? ne biçim polissin lan sen teşkilatın yüz karası?

- gözlükle ilgili bir saçmalık daha var. angel kaza yaptıktan sonra istihbaratçı albay gözlüğü getirip "bunun içinde böcek bulduk, bizi dinliyorlarmış" diyor. öyle bir trafik kazasında gözlüğü incelemek nasıl aklınıza geldi ki? yani o kadar şeyi gözden kaçırdıktan sonra bunu yapıyor olmaları hiç mantıklı değil.


- her yerden radyo çıkıyor. bakın, benim ev arkadaşım radyo manyağı. aklınıza gelebilecek her türde radyo evimizde var. evde 5 tane tivoli var lan. yine de darphane ile yarışamayız. tamam, orada daha çok insan var bunu anlıyorum da bu insanlar neden kasaya falan radyo koyuyorlar mesela? paralar neşelensin diye mi, nedir mevzu?


- para dediğimiz şey basıldığı gibi kullanılabilen bir şey değil. ilk aşama basımın ardından ortalama 72 saat boyunca bekletildikten sonra 16 saat kadar nikel kaplama banyosuna alınması gerekiyor. dizinin son bölümünde nairobi "11 dakika daha duralım, 1 milyar euro'ya tamamlayalım" diyor. işte bu imkansız. gerçekte, bastıkları paraların yarısından daha azını götürebilirler.


- paraların stoklanması konusunda kafam karışık. şimdi bunlar yaklaşık 1 milyar euro'yu kamyonla götürdü. gerçi orada da kafamı karıştıran şeyler var ama yazmayacağım. bu parayı ülke dışına nasıl çıkarttılar? 1 milyon euro'dan bahsetmiyoruz, 1 milyar euro bu. bu kadar parayı avrupa birliği'nde aklamak gerçekten zor iş. "hobareeey hadi kamyonla kaçtık, hop bak filipinler'deyiz" demekle olmuyor işte "mükemmel senaryo" denilen şey.


- profesörün robot resmi çiziliyor, işlem bitiyor. bu esnada profesör bir şekilde polis aracına girip telsizden rusça konuşmaya başlıyor. işte çizimi yaptıran adama "evini biliyorum, akıllı ol" mesajı veriyor. o esnada adam (nasılsa artık) bilgisayarın karşısında tek başına ve yapılan her şeyi siliyor. adamda hayatı boyunca bilgisayar kullanmamış insan tipi varken bu silme işlemini nasıl gerçekleştiriyor o ayrı konu da, hadi herif sildi diyelim ulan çizime yardım eden polis de mi hatırlamıyor tipi? bizim esas dedektif kız hiç mi görmüyor çizim esnasında yapılanları, demiyor mu "ulan bu bizim kafedeki çocuk" diye? bak her şeyi geçtim, adam geri al yapa yapa sildi ya, yinele tuşu yok mu bu uygulamanın? kim geliştirdi lan bu uygulamayı?


- soyguna başlamadan önce profesör 2 kişiyi keşfe göndereceğini söylüyor. işte binadaki kameralara falan bakacak bunlar. o grup içinde aktif biçimde aranan tek kişi tokyo ve her nasıl oluyorsa artık her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayan profesör, tokyo'nun gitmesine razı oluyor. lan daha ilk bölümde bu kız kaçak hayatı yaşamıyor muydu? nasıl böyle bir risk alabiliyorsunuz? mantıklı mı?


- berlin'in, tokyo'yu binanın dışına attığı sahnede de gariplikler var. binanın içinden tekerlekli masaya bağlı bir insan atılıyor ve bu masanın altında da koliler var. içinde ne olduğu belli olmayan kolilerden bahsediyoruz. kız daha merdivenlerden aşağı düşmeye başladığı anda polisler şuursuzca yanına yaklaşıyor. soyguncuların elinde yüklü miktarda patlayıcı olduğu bilinirken polis nasıl direkt yaklaşabiliyor? ya bomba yüklüyse? bunu hiç mi düşünemiyorlar?


- çoğu dizide böyle bunu kabul ediyorum ancak yazılımla ilgili kısımların tamamı kolpa. tek satır gerçek kod görmedim, tamamen uydurma şeyler. hani dizi "kusursuz" ya, o açıdan bunu yazıyorum yoksa alıştım yani. gerçek bir şeyler görmek isterseniz mr. robot izleyebilirsiniz.


- tokyo'nun sorgulandığı sahnede raquel 12 ila 24 yıl arası hapisten bahsediyor. lan bu kadın zaten birini vurduğu için aranıyordu, onun üstüne darphaneye girip elli tane daha suç işledi. nasıl bu kadar kısa olabiliyor? rio'yu aradıkları zaman 400 bilmem kaç yıl hapisten bahsediliyordu, tokyo'nun özel bir durumu mu var?


- müfettiş yardımcısının komadan çıktığı haberi yayıldıktan sonra profesör hastaneye gitmeye karar veriyor. güzel bir palyaço olayı hazırlamışlar, aferin. ancak orada da bir hata var. şimdi bu adam komadan çıktıysa zaten haber yayılana kadar geçen sürede profesörün kimliğini söyler. bu durumda profesörün hastaneye gitmesinin hiçbir manası yok. haber yalansa zaten gitmesine gerek yok. iki durumda da hastaneye gitmek saçmalıktan başka bir şey değil. bize dizinin başından itibaren dünyanın en zeki adamı gibi tanıttıkları profesöre böyle malca bir hareket yaptırmaları komik. sırf ortaya bir bölüm daha çıksın diye yapılmış gereksiz bir hareket.


- dizide sayısız defa rehineleri giriş kısmında başlarında adam olmadan bırakıp üst katlarda toplantı yapıyorlar. ulan bunlar hiç mi kaçalım gidelim diye düşünmez, yani bir tuşa basıp kapıyı açabilecek durumları var. aklım almıyor gerçekten.


- tokyo’nun motorla içeri daldığı sahnedeki saçmalıkları yazmaya ömrüm yetmeyeceği için orayı pas geçiyorum.


son bölümleri artık bitse de gitsek modunda izlediğim için kaçırdığım noktalar olabilir. tekrar edeyim; dizi kötü değil. ancak kusursuz da değil. çok özensiz çekilmiş güzel bir konu var ortada sadece.