Sosyal Medyada ''Çok Mutlu'' İmajı Yaratıp Aslında Mutsuz Olan İnsanlar

Yemeğin henüz çatal değmemiş hali, en güzel halimiz, evlerimizin en güzel köşesi... Sosyal medyada gerçek dünyadaki sıradan şeyleri en güzel biçimde insanlara sunma çabamızın arkasında yatan kocaman bir mutsuzluk hikayesi var.
Sosyal Medyada ''Çok Mutlu'' İmajı Yaratıp Aslında Mutsuz Olan İnsanlar
iStock.com


şöyle ki artık kimse sorunlarını, sorunu olduğu kişiyi karşısına alarak konuşmuyor. durum yalnızca nispet yapmaktan ibaret. arkadaşı olsun, sevgilisi olsun, komşusu olsun, kuzeni olsun hiç farketmez. kim olursa olsun sadece nispet.

hatta bu öyle bir hal almış ki sen sorununu bu tip insanlarla paylaştığında artık sen sorunlu bir kişilikmişsin gibi bakmaya başlıyorlar. ya da anlamıyorlar çünkü onların dünyasında her şey karşılıklı nispet, gösteriş, çıkar, beklenti ve taktik. en çok da taktikler. bir neslin beynini instagram ve türevleri yıkadı. koca bir nesil bu gösterişli aptallığa ortak oldu. bu değerli nesil yine kendi etti ve kendini psikolojisi bozuk bir birey olarak buldu. işin garibi bu bozukluk normalleşiyor. asla mış gibi yapmaktan bıkmıyorlar, çoluğun çocuğun hevesi neyse de koca koca insanlar kendilerini oralarda ispatlamak peşinde koşuyorlar.


keşke silmek gibi bir özellik barındırmasa sosyal medya. herkes kendinden bir süre sonra da olsa tiksinebilirdi en azından.

bakiyorum facebook'ta adam karisiyla buyuk ask yasiyorlar. gezmeler ,tozmalar, resim altinda ask konusmalari. sonra bir bakiyorum iki gun sonra ayrilmislar. evde konusmayip internette ask yasayan cok evli cift var. malmisiniz olm siz ya.


reklam insanıdır. ayrıca sosyal medyayı ne kadar yanlış anladığımızı da gösterir. öyle bir noktadaki şu anda, facebook'ta, twitter'da eğlendiğini belli etmezse ölecek insanlar var. muhabbete başlamadan check-in yaparlar, yemekleri gelir fotoğrafı çekilir, kahve içerler durum güncellemeleri havada uçuşur. 

bir de şimdi hissetme durumu eklendi facebook'a, birazcık üşüten hasta hissediyor. yahu bu insan bunu neden yapıyor?


mutlu olmak, bunu paylaşmak elbette güzel, ki ben zaten herkes mutlu olsun, kelebek olsun kafasında bir insanım, ama insanlar artık sadece paylaşmak için mutlu olmak istiyorlar sanki. 'bakın ben mutluyum ve bunu size göstermeliyim' diyerek yaşadığı anın tadını çıkarmayı unutuyorlar. o fotoğrafta da içinden geldiği gibi gül yani çirkin ol nedir, onu da ekleme facebook'a ama tadını çıkara çıkara gül! boşver kaç kişinin beğendiğini, yorum yaptığını. hayat kısa ve başkalarına göstermek için yaşamak bu kısa süreyi heba etmenin en kestirme yollarından biri.

bir araştırma, hoşlanılan, sevilmeyen, kıskanılan kişilerin sosyal medyada takip edilmemesi gerektiğini söylüyor. bu kişileri mutlu görmek insanı mutsuz ediyormuş. bu sebeple insan ben mutluyum, güçlüyüm, özgürüm şeklinde mesaj verir durur. bu mesajı verenlerin % 90'ı fostur.



valla basbayağı da mutludur.

hayatındaki en büyük amacı big chef, nusr-et, reina gibi yerlere gitmek olan ve buralarda çekindiği/çektiği fotoğrafları paylaşmak olan insanlar tanıyorum.

bu insanlar sevgililerini bile onları o ortama sokabilecek kişiler arasından seçiyorlar, yüzünden evvel araba anahtarına bakıyorlar. 

bunu başarabildikleri kadar da mutlular. mutsuz falan değiller yani aslında derin acılar falan çekmiyorlar derin acılar çekebilecekleri kadar derin bir kişilikleri yok.

şu kısa filmde özeti geçilmiştir: