Tarafsız Bir Gözle ve Minimum Yorumla: Kudüs'ün Sorunlarla Dolu Tarihi

Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıklamasıyla alevlenen Kudüs sorunu aslında yeni bir şey değil. Çok ama çok eski bir mevzunun yeni bir uzantısı. Birçok din ve birçok ülke için çok önemli bir yer olan Kudüs'ün tarihine kısaca bakıyoruz.
Tarafsız Bir Gözle ve Minimum Yorumla: Kudüs'ün Sorunlarla Dolu Tarihi
iStock

kudüs'ün tarihini tarafsız olarak hem dini hem de siyasi anlamda objektif olarak değerlendirmek gerekir ki zaman zaman ana haberlerde görülen orta doğu ile ilgili haberler kısmen de olsa doğru yorumlanabilsin.

minimum yorumla nacizane bunları sıralamak gerekirse:

dini tarihi bakımından önemi

- yahudi inancına göre dünya kudusten yaratılmaya başlanmıştır.

kubbetü's-sahra içinde bulunan ilk taş (hacer i muallak) , hz. ibrahim 'in üzerinde oğlunu (yahudilere göre ishak müslümanlara göre ismail) kurban etmek istediği taştır.

hz. muhammed burdan miraca yükselmiş,elinin izini bırakmış, secde etmiştir.

savaş tarihi

aslında m.ö. 1000 yılına kadar sakin bir tarihi olan şehir, hz.davud'un burayı israil in başkenti yapmasıyla hızlı ve kanlı tarihini yaşamaya başlar, ve tüm ayrım israiloğullarının ishak'tan, filistinlilerin de ismailden geldikleri varsayımı üzerine başlamıştır.

coğrafi olarak da şehrin kurulduğu yerlerde hem su bulunması, hem dağlık oluşu sebebiyle savaşa uygunluğu, ekonomik bir geçit konumunda olması şehri her zaman cazip kılmıştır.hz. davudun, hz. musa ya gönderilen 10 emri içeren taş tabletleri koyduğu sandığı ( ahit sandığı) bu şehre koyması dönüm noktası olmuştur şehir için. hz.davud un oğlu süleyman da bu sandığı koymak için bir tapınak yaptırmıştır şehirde.

ahit sandığıyla ilgili

ahit sandığı kutsal emanetlerin bulunduğu kuranda da geçen sandıktır.
taş levhalar, tevratın orjinal nushası, musanın asası bulunduğu rivayet edilir.

islama göre sandık mehdi tarafından ortaya çıkarılıcak,
hristiyanlığa göre ise sandık tapınakla yokolmuştur.

daha sonra bilindik evreler, el değiştirmeler. bunlara dair söylenebilecek önemli noktalarsa :

-asurlular ın ele geçirmesi ve 10 yahudi kabilesini kovması sonucu, hala dna testleri ile bu kayıp 10 yahudi kabilesi mensupları aranmaktadır.

-daha sonra babil kralı nebukatnezar ın ele geçirmesi sonrası tüm yahudi halkını sürgüne yollamıştır, ahit sandığının içinde bulunduğu tapınağı yıkmıştır, hazineler yağmalanmıştır ve yahudiler sürgüne gönderilmiştir. ve bu sürgün aslında yahudilere ulusal bir kimlik kazanmaları yolundaki ilk adım olmuştur.

hatta bu zamanlardan kalan söz için: "seni unutursam ey kudüs, sağ elim hünerini unutsun"

- daha sonra babillileri yenen persler, yahudilere geri dönüş izni vermiş ve tapınak tekrar inşa edilmiştir.

-persleri de iskender yıkmıştır.

- daha sonra roma zamanı başlar kudüs için ve kral herot harem-i şerif i bugünkü haline getirir. ancak imparator neron ikinci tapınağı yıktıktan sonra aziz helena nın kudüse gidip hz isa nın gerildiği çarmıhın parçalarını bulması ve romanın hristiyanlığı benimsemesi ile şehir artık hristiyanlar için de kutsal olmaya başlamıştır.

- daha sonra ise hz ömer 'in 637 de kenti fehtetmesiyle kudüs 450 yıllık bir barış dönemide girmiştir.. ta ki haçlı seferlerine kadar.

haçlı seferleri

haçlı seferlerinin en bilinen sebepleri, o zamanlardaki batı avrupadaki çatışmalar, bizansın zayıflaması, yaklaşan türk tehditi, vatikan ın hristiyanları birleştirme isteği olsa da, asıl amaç bu hristiyanlığın doğduğu kutsal toprakları müslüman tehditinden kurtarmaktır.

herkesin bildiği üzere anadolu üzerinden kudüse ilerleyen bu ordu kudüsü ele geçirmiş, tüm cami ve sinegogları yıkmıştır. ama kurulan krallık 88 yıl ayakta kalabilmiştir. 1187 de selahattin eyyubi kudüsü fethetmiştir, haçlı ordusunu yenmiştir ve hz isa nın bazı eşyalarını da ele geçirmiştir.

2. haçlı seferinde fransız ve ingiliz kumandanlar akdenizden ilerlemesine rağmen alman kralı barbaros yine anadolu üzerinden ilerlemek isteyince

selçuklu sultanı ii. kılıçarslan 100.000 kişilik orduyu yok etmiştir.

fransızlar daha sonra geri dönmüştür ancak ingiliz kralı richard ( aslan yürekli richard) kudüse varmıştır. selahattin eyyubi ile savaşmadan anlaşmaya çalışmış, kardeşiyle selahattin kardeşini evlendirmek istemiştir.

bu seferler 200 yıl devam etmiş ve sonucunda:

papalık zayıflamış, bizansın ömrü uzamış, avrupanın sosyo ekonomik durumundaki etkiler reform rölesans ın çekirdeğini oluşturmuş, o da bugüne kadar olan olayların sebepleri olmuştur.

- daha sonra 1517 de yavuz sultan selim fethetmiştir kudüsü ve 400 yıllık barış sağlanmıştır. ( 9 yıl hariç- 9 yıl mısır valisi mehmet ali paşa yönetmiştir kudusü)

ve theodore herzl dönemi

1885 de yahudi düşmanlığının sonunun gelmeyeceğini düşünen theodore herzl, yahudi bir devlet kurmak amacıyla siyonizmi dinden siyasi bir boyuta taşımıştır. ilk siyonist kongre de 29 ağustos 1897 de basel de yapılmıştır ve filistin den toprak almak için banka kurulmuştur.

bu döneme ait bir anektod:

theodore herzl bu zamanlarda ii. abdulhamit den filistinden toprak istemiştir. karşılığında da osmanlının borçlarını yahudilerin ödemesini teklif etmiştir.
ama abdulhamit " kanla alınan topraklar ancak kanla verilir." cevabıyla tarihe önemli bir not düşmüştür.

birinci dünya savaşı öncesi

birinci dünya savaşı öncesi ingiltere, hem serif hüseyin e arap krallığının başına geçme sözü, hem de yahudilere kutsal topraklarını geri verme sözü vermiştir. 

yahudiler buna karşılık görevlerini yerine getirmişlerdir. hatta çanakkale savaşında 800 kişilik bir yahudi katır birliği (alayı) ulaştırma alanında hizmet vermiştir. ayrıca ortadoğudaki bazı yahudi kesimler de ajanlık yapmıştır. karşılığınıda da 1917 balfour deklarasyonu nda almıştır.
bundan sonra yahudiler kudüste haganah gibi örgütlerle araplara ve ingilizlere direnmişledir.

bu döneme ait bir anektod ise:

o dönemlerde ingilizlerin karargah olarak kullandıkları king david oteli dinamitlenmesi ve bunun çoğu terör uzmanı tarihçiler tarafından modern terörün ilk gerçek eylemi olarak nitelendirmeleridir.

1948

bu yılda kudüs, yarısı israil yarısı ürdün de olmak üzere bölünmüş bir kent olmuştur. ancak daha eski olan taraf ürdün tarafında kalmıştır.

daha sonra der yasin( filistin'de bir köy) katliamı yaşanmış, 90 kadar arap ölmüştür. şu anda bile israil haritarında bu yerleşim yeri yoktur.

1967

6 gün savaşları bu tarihe olmuştur ve bm bir ateşkes yayınlamıştır iki ülke arasında. bu zamana dair bir anektod da dönemin israil başbakanı golda mayer in radyodan yaptığı konuşmasında söylediği :

"kimse israil sınırlarının 6 gün öncesi gibi olacağını düşünmesin" demesidir.

sonuçta israil toprakları 2 kat artmış, batı duvarı nın ( ağlama duvarı) kontrolü israil e geçmiştir.

bu zamandan sonra ise cenevre sözleşmesi ne göre işgal topraklarında yıkımın yasak olmasına rağmen, kudüs çevresindeki insanlar gitmeye zorlanmışlardır.

ve daha sonra da silahla değil de parayla savaş başlamıştır.

birçok yahudi organizasyonu kudüs çevresindeki müslüman evleri almaya çalışmışlar, yerine göre 3 ya da 4 milyon doları gözden çıkarmışlardır. amaç kudusu yahudi toprağı yapmak tamamen tabii.

bu satışların önüne geçmek için filistinli bazı örgütler de "toprağını satanın katli vaciptir." diyerek direnmeye çalışmış fakat çok başarılı olamamışlardır. satın alınan yerlerin içinde yunan ortadoks klisesine ait imperyal otel de mevcuttur.

bu zamana ait bir haber linki:
http://www.tumgazeteler.com/…berleri/emperyal-otel/

yeni yapılan müslüman binaları ise yıkılıyor, yıkım parası da evi yapandan alınıyormuş.

son yıllardaki durum

-avustralyalı bir hristiyanın tanrıdan aldığını idda ettiği emirle el aksa camii ni yakmak istemesi (1969)

buna ait bir haber paragrafı:

arap devlet adamları, israil ile olan savaşlarında halklarını teşvik edebilmek için din faktörüne sarıldılar, cihat ilan ettiler, fedayinleri cephelere sürdüler. neticede, arap ve yahudi milliyetçilikleri arasındaki bir toprak kavgasını, bir müslüman-musevi çatışmasına dönüştürmek için ellerinden geleni yaptılar. 1969 senesinde avustralyalı dengesiz bir hıristiyanın el aksa camiinde yangın çıkarma teşebbüsünü yahudilere mal edip islam konferansı örgütünü kurdular ve islam dünyasını kavgalarına taraf ettiler.

- arkeolojik çalışmalarının ve tünellerin tartışmalarıları,

http://www.tumgazeteler.com/?a=4709392

-harem-ül şerif in altına tuneller inşa edildiği iddası,

resimler incelenebilir: http://www.izafet.com/…n-altinda-ne-sakliyor-c.html

-ağlama duvarının önündeki havlunun yapım aşamasında yaşananlar,

-fanatik yahudilerin 1969 ve 82 yılları arasında patlayıcılar kullanarak bu camiileri tahrip etme girişimleri,

-1990 da 30 filistinlinin ölmesi ve 800 den fazlasının yaralanmasıyla sonuçlanan kudüs katliamı,

http://tarihportal.blogspot.com/…-kuds-katliam.html

-1996 da israilin ağlama duvarının kuzey uzantısının ortaya çıkması ve sonrasındaki çatışmalar,( 61 filistin 15 israil askeri ölmüştür.)

-ariel şaron un haremi şerif ziyareti,

http://www.hurriyetusa.com/…aber_detay.asp?id=10771

özetle

kudüs varoldukça savaşın her türlüsününü mümkün kılacaktır ve bunun karşısında kutsal özelliklerini korumaya çalışacaktır.

işin aslı sadece teknolojik ve ekonomik şartlar ışığında filistin halkını mağdur görüp taraf olmamaktır. ayrıca türk tarihi penceresinden bakılarak araplarla çok da parlak olmayan ilişkiler geçirdiğimizi bilmek gerekir. hala internette herhangi bir uluslararası platformda deneyin, atatürk e küfür edecek en cüretkar toplumun araplar olduğunu görürsünüz. bizim milletimizin zıpkın delikanlılarının suçu da illaki vardır tabiki.

ancak israil devletinin de gerek uluslararası kanunları, gerek insan haklarını, gerek hümanizmin bir devlet kanunları üzerinde olması gereken etkilerini hiçe saymaları gibi es geçilemeyecek politik hataları vardır.