Tarihin Gördüğü En Psikopat Seri Katillerden Biri: Albert Fish

Yaşlı ve sevimli ihtiyar görüntüsünün altında yatan korkunç gerçeği sadece katlettiği çocuklar görebildi. Çeşitli işkenceler ve sapkınlıklarla küçük çocukları katlederken, kendisine yaptığı ilginç işkenceler de ne kadar cani olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Sözlük yazarları bu ilginç ve oldukça korkunç seri katili anlatmış.
 Tarihin Gördüğü En Psikopat Seri Katillerden Biri: Albert Fish
tahupedia.com


toplumun yarattığı bir diğer manyak. tipi de bildiğin sevimli, kibar, küçüklere kol kanat germeyi kendine görev bilmiş sempatik dede. yani birine çocuk emanet edilecekse o kişi profil olarak bu adam işte.

6. çocuğu 3 yaşına bastığında karısı evdeki tüm eşyayı toplayıp kendisini terk etmiştir. hatta çocuklarını yatırabileceği bir döşek bile kendisine bırakmayacak şekilde karısının kendisini terk etmiş olduğunu söylemektedir. iyi bir aile babası olduğu yargılandığı esnada çocukları tarafından ifade edilir. çocuklarına zarar vermişliği olmamasıyla birlikte çocuklarını her zaman çok düşündüğünü belirtir. çocuklarının manyaklığına dahil olduğu tek vaka, çocukları daha ufak yaştayken oynadıkları bir tahmin oyunu esnasında fish mazoşistliğini doyurmak adına oyun kuralı olarak çocukların kendisinden gizledikleri parmak sayısını bilemediğinde ceza olarak kendisini sopalatması yer alıyor. öyle ki, çoğu zaman fish bir elin parmaklarının sayısında fazla sayı söyleyerek bilhassa kendisini sopalatmışlığı sözkonusu.

yakalandıktan sonra dedektiflerin kendisinin geçmişini sorduklarında göze çarpan ilk detay 15 ekim 1875'te babasının ani ölümünden sonra washington'daki st. john yetimhanesine gönderildikten sonra tecrübelediği olaylar sonrasında "bir şeylerin kötü gitmeye başlaması da burda olmuştur" demesidir. devamında da yetimhanede acımasızca kırbaçlanıyor olduklarını ve yetimhanede çocuklara yapılmaması gereken şeyler yapıldığına şahit olduğunu dile getirmiştir.

fish'in namının arkasında yetkililerin parmağı da vardır. savunma makamının tuttuğu iki ayrı uzman fish'in deli olduğunu rapor etmelerine rağmen savcılığın görevlendirdiği dört ayrı uzman fish için aklı başında tanısı koymuşlardır. ironiktir bu 4 uzmandan biri fish'in, grace budd cinayetinden bir süre sonra tedavi amacıyla yatırıldığı akıl hastanesinin başhekimidir.

iddia makamının uzmanlarından doktor charles lambert, fish ile yaptığı 3 saatlik görüşme sonucunda fish'in akli dengesi yerinde olan bir psikopat olduğu kararına varır. savunma avukatı james dampsey, yamyamlık mevzusunun fish'in deliliğine dair en somut örnek olduğunu öne sürerek bu bağlamda iddia makamına hücum etse de doktor charles lambert "insanların damak zevkine tartışılmaz sayın avukat" ve "toplum içinde her zaman farklı insanlarla karşılaşabiliriz. salatasına çeşni olarak insan eti katanlar olabilir..." vari zevzek beyanlarda bulunmuştur.


fish'in ailesinde de kırıklık oldukça yaygın bir olgu. çekomastik aile ağcındaki bir çok şizofrenik ve sorunlu ferdi bir kenara bırakırsak, 55 yaşında fish halüsinasyonlar görmeye başlıyor, isa ve havarilerini görmesini bir kenara bırakalım kötülüklerden ve günahlardan arınmayla ilgili dini spekülasyonlara yardırıyor. incilden yaptığı alıntıları kendi kurguladığı cümleleri harmanlayarak "küçük olanları alıp kafalarını taşlara vuranlara ne mutlu..." gibi hoppa gangnam style vecizesi bunlardan sadece bir tanesi.

bitti sandınız öyle değil mi? hayır genç adam/hanım...

fiziksel acı ve kendi kendine işkence yaparak ya da canlı kurbanlar vererek günahlarının kefaretini ödeyebileceğine inanmaya da başlayan fish, tanrının kendisine küçük oğlanları işkence ederek hadım etme görevi verdiğine de inanıyor. fish'in kendi çocukları bir keresinde babalarının, üzeri çivili bir tahta kürekle kendi çıplak bedenini kan içinde kalana kadar dövdüğüne şahit olmuşlar. bir keresinde de fish'in bir tepenin üzerinde kollarını iki yana açıp "ben isa'yım!" diye haykırdığına tanıklık etmişler...

fish psikiyatrist doktor fredric werthama, yakalandıktan sonra gizli kalacak şekilde anlattığı -kanımca bu dava sürecinden çok sonra halka hatırat şeklinde ulaştırılıyor- bu kopuk olayları şu cümleyle özetliyor;

"yaptıklarım doğru olmalıydı... aksi taktirde bir meleğin beni durdurması gerekmez miydi? tıpkı ibrahim peygamberin kendi oğlunu kurban etmesini engellemeleri gibi..."

bu yazdıklarım tabii ki fish'i sempatik göstermek gibi bir amaca hizmet etmiyor. keza kendisinin kurbanlarını ne sikimsonik şekilde katlettiğini detaylarıyla okuduktan sonra bu adam aslındabugs bunny'nin ta kendisiymiş aga deseler ıslak odunla kovalarım. özellikle sağlık personelinin büyük ihmali ve polisin zaman gereği tecrübesiz ve konu üzerine yeterince odaklanmayışı en az fish'in manyaklığı kadar kan dondurucudur.***

grace budd cinayetinde öyle bir an varki okuduğumda içim parçalandı birader.

... i took her to an empty house in westchester i had already picked out.. when we got there, i told her to remain outside. she picked wildflowers...
(...onu önceden gözüme kestirdiğim westchester'da boş bir eve götürdüm. oraya vardığımızda ona dışarıda beklemesini söyledim. kır çiçekleri toplamaya başladı...) 

lan nasıl bir halet-i ruhiye bu emenike... şu yukardaki satır bildiğin 10 schindler's list afiş görseli gücünde. o 10 yaşında küçük kız çocuğu gitmiş kır çiçeği toplamış. yeni edineceği arkadaşları düşünerek ya da evin büyüklerine minik br jest yapmak için...** hassiktir be albert fish nasıl bir dürtü bu amcacım? adam boşuna kendi durumuna kana susama dememiş.

kapanış ted bundy'den gelsin;

"we serial killers are your sons, we are your husbands, we are everywhere. and there will be more of your children dead tomorrow." 

kaynakça

diger bircok seri katil gibi albert fish de bir din manyagiydi ve gunahlarinin cezasi olarak kendisine tuhaf iskenceler yapmisti.

deri kayislarla ve her yerinden civiler firlamis sopalarla kendisini dovmek, kendi diskisini yemek, kasiklarina dikis igneleri sokmak(rontgende 29 adet igne bulundu ve doktoru ''bu rontgen filmlerinin tip biliminde bir esi daha yoktur.'' yorumunu yapti.)

idam kararinin aciklanmasindan sonra ''elektrikli sandalyede olmek buyuk bir zevk olacak. simdiye dek tatmadigim tek zevk.''yorumunu yapan parafili hastasi.

newslookup.com

16 ocak 1936'da 65 yaşında idam edilmiştir.

incil'e büyük ilgi duymuş, rahip olmayı hayal etmiştir. hapishanede bir psikiyatra söylediğine göre, çocuğun etini yemesini ve kanını içmesini kutsal rabbani ayini düşüncesine bağlamıştır.
kurbanlarından grace budd'u öldürdükten sonra 9 gün etleriyle beslenmiş kırık katildir.

incil'de en sevdiği bölüm şöyledir:
"onlara oğullarının, kızlarının etini yedireceğim. canlarına susamış düşmanları onları kuşattığında sıkıntıdan birbirlerini yiyecekler" yeremya 19:9