Televizyonun İnsanları Ciddi Anlamda Yönlendirdiğini ve Devamlı Mesaj Verdiğini Açıklayan Ekme Kuramı

Pskiloji ve medya ile ilgili çalışmalarıyla bilinen bilim profesörü George Gerbner ekme kuramını ilk orataya atanlardan. Geliştirilen bu teoriye göre televizyon gerçeği yansıtma gorevinden çok insanlara başka bir dünya yaratır.
Televizyonun İnsanları Ciddi Anlamda Yönlendirdiğini ve Devamlı Mesaj Verdiğini Açıklayan Ekme Kuramı
iStock.com

george gerbner'in ortaya attığı kuramdır. dünyadaki en uzun süreli ''televizyon etkileri'' konulu araştırmadır. gerbner'e göre, televizyon artık amerikan toplumunda ailenin bir üyesi olmuştur ve anlatıcı konumundadır. sürekli televizyon izlemek düşünceler ve bilinç üzerinde tekel yaratır.

ancak televizyonun etkisi, sandığımız gibi kişinin davranışları üzerinde etkili olmaz, kişinin tutumlarını değiştirmeye yönelik olur. televizyon denen bu illet, gerçek hayattan çok, televizyondaki dünyayla tutarlı tutumlar oluşturulmasını sağlar. örnekleyecek olursak; televizyondaki şiddet gösterimi izleyiciyi direkt bir şiddet eylemine yöneltmez, onu dünyadaki şiddet hakkında bir tutum sahibi yapar. televizyonun istediği tutum ekilir.

iStock.com


yine sanılanın aksine, televizyon, toplumdaki gelenekleri ve yaygın inançları yok etmeye çalışmaz. televizyon her zaman toplumdaki egemen inançları, gelenekleri, değer ve tutumları korur, sürdürür, geliştirir.
insanları gelenekleri bağlamında bir arada tutan şey görevini üstlenir.

 bu açıdan bakıldığında, televizyon, sanayi devrimi öncesi toplumlarında dinin görevini üstlenmiştir. endüstri devrimi öncesi toplumlar için din neyse, sonrası toplumlar için de televizyon odur. televizyon, vahşi kapitalizmin en etkili kültürel silahıdır. dolayısıyla, medya da her zaman orta yol siyasal perspektifi pompalar, bunları ekme eğilimindedir.

televizyon denen bu illette, izleyiciler, özellikle kendi yaşayamayacakları deneyimlere daha çok inanır, onlara daha çok bağlanırlar. özellikle hayata dair deneyimleri az olan gençler ve çocuklar, televizyona daha bağlıdır, çünkü daha az enformasyon kaynağına sahiptirler. ayrıca yalnız yaşayan bir kişi, televizyonun etkilerine her zaman daha açıktır. televizyon, ekme yaklaşımı açısından, gerçeği yansıtan bir araç değil, ayrı bir dünya olarak görülür.

iStock.com


televizyondaki şiddet ve onun aşırı sunumu, izleyiciyi dış dünyada şiddet eylemi eylemeye sevk etmez, ona kanun ve düzen hakkında simgesel mesajlar iletir. hatta aksiyon-macera türü yapımlar, kanuna ve düzene, toplumsal adalete ve statükoya olan inancı arttırır. zaten şu araştırma yeterince açıklayıcıdır umarım: 1960'lardan beri yapılan içerik analizlerinde, televizyonda gündelik yaşama göre daha çok şiddet vardır, erkek karakterler kadın karakterlerden fazladır ve sunulan mesleklerin çoğu, kanunların uygulanması ile ilgilidir. amerika'da izleyicilere şu soru sorulur: iş sahibi erkeklerin yüzde kaçı kanun uygulayıcısıdır ?

amerika'da yaşayan erkeklerin yüzde biri bu tip mesleklere sahipken, televizyonlarda sunulan mesleklerin yüzde on ikisi bu tip mesleklere sahiptir.