Türk Yapımı Netflix Dizisi Hakan: Muhafız 2. Sezonun Açık Sözlü Bir İncelemesi

Başrolünü Çağatay Ulusoy'un üstlendiği Hakan: Muhafız (The Protector) dizisinin ilk sezonu, genel Netflix kalitesinin altında seyretse de fena eleştiriler almamayı başarmıştı. İkinci sezonu içinse aynı olumlu şeyleri söylemek oldukça zor.
Türk Yapımı Netflix Dizisi Hakan: Muhafız 2. Sezonun Açık Sözlü Bir İncelemesi

netflix, ilk türk yapımı diziye imza atacağı açıkladığında üzerine uzun uzun tartışmıştık

hele ki fantastik olduğunu öğrendiğimizde bir eyvah dediydik. çünkü tür olarak “fantastik” bizim bilmediğimiz alanlar. uzağız bu tarz şeylere. evet, netflix ve seyircisi seviyor fantastik, bol twistli işleri ama biz bilmiyoruz işte. konu da osmanlı'ya bağlanınca duble eyvah olduk. neyse, dizi 2018’de yayınlandı. ne yalan söyleyeyim, sadece işim bu olduğundan ve destek amaçlı izledim. herkes eleştirirken, en çok savunanlar arasında ben vardım. ilk sezonun eleştirisi en aşağıda, okuyabilirsiniz. elimden geldiğince savundum. vasat altı bir dizi olmasına rağmen herkes gibi kötülemek istemedim. neden? bu bir başlangıç dedim. olur böyle dedim. dedim ama… ikinci sezonda ben de taraf değiştiriyorum. hatta en önde bayrak tutan olmak istiyorum.

Bu noktadan itibaren spoiler içerir.


kendi çapımda elde ettiğim bilgiler doğrultusunda yazayım: ilk sezon çekilirken, netflix’ten 3. sezon için gelmişlerdi bile. çağatay ulusoy’un uyuşturucu skandalı çıktığında da ikinci sezon çekiliyordu. daha izlemedikleri dizi için 3. sezonu konuşmaya gelmişlerdi. onayladılar mı bilmiyorum fakat 2. sezonun geleceği kesindi. fakat ikinci sezon keşke gelmeseymiş. keşke dizi ayasofya’nın altında, oracıkta bitseymiş. çünkü ikinci sezon, koca bir saçmalıktan ibaret. amacından kopmuş, sürekli farklı şeylerin olduğu ve bu farklı şeylerin aşırı ucuz olduğu; berbat diyaloglarla süslenmiş kötü bir şakaya dönüşmüş.


nerede kalmıştık?

muhafız, gömleği kaybetti ama sevdiği kadını kurtardı. ölümsüz ise tüm ölümsüzleri uyandırdı. aynı zamanda karısını da. ölümsüzler uyandıkları gibi yeniden istanbul’u yok etmenin yöntemini aramaya başladılar. peki muhafız bu sırada ne yapıyordu? kurtardığı sevgilisi ile öpüşmekle uğraşıyordu. elinde gömlek de olmadığından zaten bir işe yaramıyordu. koca bir sezon, gömleği geri alana kadar, hiçbir işe yaramayan, sıradan bir kapalı çarşı çocuğunun ona buna atarlanması ve ölümsüzler ile savaşması üzerine geçti. sanırım en temiz özet budur. ilk sezonda zaten sormuştuk? muhafız’ın tam olarak gücü ve olayı nedir? maalesef ikinci sezon da öğrenemedik. bildiğimiz bir şey varsa: sevdiği kadının evde kalmasını, çalışmamasını istiyor.


fantastik evrenin diyalogları, eğer doğru yazılmazsa, kulak tırmalar

buna en yakışan dil ingilizce bile bazen bu sohbetleri kaldıramıyor. ilk sezon, ortalama bir diyalog tınısına sahipti. fakat ikinci sezonda diyalogları kim yazdıysa, emin olun işini iyi yapmamış. okuma provasına katılıp bu cümleler kulak tırmalıyor dememiş. netflix -tahmin ediyorum- senaryonun ingilizce çevrimini okumuştur. ingilizceye çevirince belki güzel duruyor olabilir fakat türkçe olunca dizi, baştan aşağı berbat bir tahta gıcırtısına dönüşmüş. üzgünüm.

çağatay’ın, kendini geliştirdiğini ve fena olmadığını dile getirmiştim. oyunculuklar hep vasattı zaten. fakat bu sezon, diyalogların ve senaryonun da etkisiyle çok aşağı düşmüş. özellikle, sadıkların lideri olan kadını nereden buldularsa, aman yarabbi! ilk sezon, aksiyon adına oldukça zayıf bir sezondu. aksiyon derken savaştan/dövüşten bahsetmiyorum, bir şeyler olmasından bahsediyorum. herhangi bir şey. ikinci sezonda bu “bir şeyleri” arttırmışlar. ama bu “bir şeylerin” içini bomboş bırakmışlar. ağırlıkları yok. çoğu zaten saklambaç ve ebelemece gibi kovalamaca üstüne aksiyonlardı. b-film aksiyonları dersek en doğrusu olur.


diyaloglar kötü, oyunculuklar vasat

aksiyon ve senaryo içeriği saçmalık. ikinci sezon, blutv’nin yaşamayanlar’ı ile kapışacak kadar kötü bir iş. her noktasıyla. üzgünüm, bu diziyi savundum ama ikinci sezon o kadar kötüydü ki, ülke sineması ve televizyonu adına biraz endişelendim. netflix’in ise böylesine kötü bir diziyi kabul etmesini anlamıyorum. eğer "bu ülke insanına bu müstahak" diyorlarsa, vallaha üzgünüm. son yıllarda izlediğim en kötü şeydi belki de. ülkenin elinden çıkma bir proje olması ise en çok üzen taraf oldu. daha fazla uzatıp abartmak istemiyorum. kötüydü. üçüncü sezon olacaksa da değişecek bir şey olacağını sanmıyorum...

Birinci sezon incelemesi için buradan buyrun