Türkiye Neden Bu Kadar Ciddi Oranda Beyin Göçü Veriyor?

Beyin göçü, özellikle son zamanlarda Türkiye'de daha fazla gerçekleştirilen bir eylem. Hatta sadece iyi eğitimliler değil, kariyer üzerine büyük hedefleri olmayanlar arasında bile sık görülen bir şey haline geldi. Sözlük yazarı "the real book" ise kendi tecrübeleri üzerinden yola çıkarak Türkiye'de beyin göçünü anlatmış.
Türkiye Neden Bu Kadar Ciddi Oranda Beyin Göçü Veriyor?
Nobel ödüllü bilim adamı Aziz Sancar


beyin göçü, odtü üzerine itü master'ı yapmış biri olarak bir süre önce gerçekleştirdiğim durum. geçtiğimiz temmuz türkiye'ye bilgilerimi tecrübelerimi paylaşmak, yeni bir girişimin içinde yer almak için geri dönmüştüm, ancak 2-3 hafta önce ben böyle ülkenin ta ... deyip, avrupa'da doktora mı yapsam işe mi girsem aşamasına geldim. hali hazırda defolup gitmiş durumdayım. büyük ihtimalle bu noktadan sonra da türkiye'ye geri dönmem. hatta bu konuda tükürdüğümü yaladığım bir entry'm bile var. (bkz: #42372039

öncelikle belirteyim, konunu parayla bir ilgisi yok, istanbul'un anadolu yakası merkezinde şahane bir semtinde tek başıma yaşayabildiğim kendime ait bir evim, türkiye'de çok iyi maaşlarla işe girebilecek, veya iş kurabilecek eğitimim ve tecrübem var.
ancak bu tükürdüğünü yalama durumunun nedenlerini, gerçekten beyni olan insanların neden o ülkeden defolup gitmesi gerektiğini madde madde özetlemek isterim. bunu yapabilmek "şanstır".

1- insanların özgür yaşayabildiği 3 büyük şehir dışında yer yok. bu şehirlerin merkezi ilçeleri dışında her yerde korkunç bir dini baskı var. alkol yasak, kadınlar sosyal hayatta yok, bütün hayat din üzerine şekillenmiş durumda. inançsız biri için bu bir işkence.


2-
istanbul bütün işlerin toparlandığı yer. tartışmasız dünyanın en huzursuz şehirlerinden bir tanesi. istediğin semtte otur, seyahat etmek olağan dışı büyük bir problem. trafik denetlemesi yok, bu durum sıkışıklıktan ziyade, üzerine süren arabalar minibüsler yaratmakta. araba çok pahalı ve trafik iğrenç, toplu ulaşım berbat. marmaray'a 500m., kadıköy kartal metrosuna, metrobüse, vapura ota boka 500m. mesafede yaşamaktaydım. yine de bir noktada insan müsveddelerinin kullandığı otobüs ve minibüslere mahkumsun ve en az haftada bir canın tehlikeye giriyor. yaya olarak bir yere yürümeye çalışmak birkaç yüz metrede bir öküzün üzerine arabayı sürmesi, yaya geçidini işgal etmesi sonucu kamyon altına girme tehlikesi gibi distopik olaylarla son buluyor. yürünmüyor, araba sürülmüyor, toplu ulaşım kullanılmıyor. e ne lan bu?


3-
toplumsal huzursuzluk işini yapmanı engelliyor. eksiksiz her iş yerinde bir güvensizlik bir mutsuzluk, moral bozukluğu hali var. insanların parası bok gibi de olsa bu herkeste var. hükümete yakın işyerlerinde bu yok, ama zaten kendinden olmayanı kapıdan içeri sokmuyor. her aşamada bir yerlerden soruşturulduğunu, bir takım fişlerin ortaya döküldüğünü hissediyorsun.


4- eğlence ve sosyal hayat içmek, içmek ve içmek üzerine kurulu. herhangi bir kültürel aktivite yok. son 2 ayda birkaç kere iyi grupların, şarkıcıların konserine gittim. sahneye sarhoş çıkmayı ve kötü performans sergileyip götü başı dağıtmayı makbul bişey olarak algılamış sanırım müzisyenler ve kitle. bunun dışında muhabbet dönmüyor, insanlar sadece sarhoş olup, birbirine gösteriş yapıyor. biriyle tanışmak çok zor, çünkü herkes birbirinden korkuyor ve en ufak bir fikir çatışması kavgaya dönüşüyor. kadınlar en ufak yaklaşma deneyimini taciz sayıyor ve belki genel ortamdan dolayı haklılar. topluma yayılan gerginlik eğlence hayatına ağır şekilde işlemiş. herkes aynı modaya uymaya çalışıyor (hipster görüntüsü, ışid sakalı veya dövme), bundan farklı görüntü veya sıradan görüntü aşağılık görünüyor.


5-
sürekli güvensiz hissediyorsun, sokakta, iş yerinde, evde. sürekli hırsız, suriyeli bok püsür tehlikesi var ve hissediliyor. ortalık dilini anlamadığımız mültecilerle dolu, ve inanın bu çok korkunç bir şey. hindistan sokaklarına yıllar önce çok garipseyerek bakardık, şu anda hiçbir farkı kalmamış durumda istanbul'un. ülke güvenliği adına, sürekli savaş, isyan ya da darbe korkusu var. bu ortamda huzurlu olamazsın. milyonlarca insan askerden kaçmaya çalışırken, devlet bunu bir baskı aygıtı olarak insanların kafasında sallandırıyor, paralarını düdüklemeye çalışıyor.


6-
iş kalitesi çok bozuk. her şey artık göstermelik, reklama yönelik yapılıyor. bütün serbest piyasada dolaşan sermaye ilkokul mezunu müteahitlerin elinde ve bu ciddi biçimde kalitesizlik olarak hissediliyor. çünkü bütün işler bu adamları "kandırmak" üzerine kurulu. herkes bir yerlerden para koparıp yırtma peşinde, düzgün iş yapmak isteyenler avcunu yalıyor.


7-
üniversitelerin tamamı sıçmış durumda. yayın çıkmıyor, eğitim bok. bütün kadrolar tamamen siyasi hesaplara göre veriliyor. düzgün akademisyenlerinde sözüne aldırış eden yok. eğitimli insana saygı tamamen yok olmuş durumda. kendini geliştirmeye çalışan insanlara genel bakış açısı, para yerine bunu tercih ettiği için "enayi". bu durum en iyi üniversitelere bile yansımış.


8-
gezi kafası, akp kafası ile yarışır şekilde iğrenç birşey (zamanında destekledim) ve hala devam ediyor. siyaset bilimi veya hukuk alanında en ufak bir fikri olmayan herkes, her şeyi politikleştirmiş. herkes kolayca manipüle edilebilir, düşünme yeteneğini kaybetmiş politik piyonlara dönüşmüş, adeta robotlaşmış. savaş ve isyan atmosferi yaratıyor, bu durum bir süre sonra gerçekten can sıkmaya başlıyor.


9-
gelecekte evleneyim çoluğum çocuğum olsun desen, eğitim, sağlık gibi temel problemlerde faşizan uygulamalar var (zorla imam hatip). gelecek düşünmek çok zor...


10-
sürekli toplumun genelinden üstün olmak zorundasın, aksi halde açlık çekersin. bu sürekli bir mücadele, stres ve haliyle mutsuzluk getiriyor.


kısaca ülke gerçekten bombok. istediğin parayı kazan, orada mutlu olamazsın, çünkü huzurlu olamazsın. bir noktada bu saydığım nedenlerden en az birkaçı hayatını bok edecek..beyni olanın kaçmaya çalışması lazım, kaçıp kaçamamak tamamen şans işi ama denemeye değer. öneririm...