Türkiye'nin En İyi Liseleri

En iyi liselerden bahsederken halihazırda zengin çocuğu ağırlıklı liselerden ziyade işçi, emekli veya memur çocuklarını sosyo ekonomik açıdan yukarılara taşıyan liseleri düşündük. Buyrun.
Türkiye'nin En İyi Liseleri


galatasaray lisesi

bu okul yaşayan bir tarih, ekol. türkiye'deki ortalama eğitimin 10 sene önünde. sadece verdiği eğitimle değil, kazandırdığı vizyon sayesinde, geçmiş mezunlarının başarısıyla böyle. mesela gs'de hocan ile arkadaş gibi oturur sohbet eder sigaranı içersin. en aydın hocalar burada çalışmak ister. zaten sınavda başarı da mecburi. fransız ekolü.

darüşşafaka lisesi

konsept, büyüklük, vizyon olarak diğer elit okullardan fazlası var eksiği yok. kampüsü, imkanları hepsinden daha geniş. tamamı burslu öğrencilerden annesi/babası ölmüş öğrencilerden oluştuğu için ayrı bir yeri de var. ayhan şahenk stadı bile kampüs içinde kalıyor. maalesef öğrenci kalitesi, öğrenci havuzu daha düşük olduğu için üstteki okullar kadar kaliteli değil. fransız ekolü olarak kuruldu, şu anda daha bir kolej havasında.

izmir fen lisesi

normalde devlet okulunun akademik başarıdan değil fakat sağladığı imkanlardan, kattığı vizyondan bu listeye girmesi "imkansızlık"lardan ötürü çok zor. ama bu lisenin akademik başarısı yaklaşık 20 yıldır tek tık düşmeden devam ediyor. buraya gidip de kötü üniversite okumuş tanıdığı, eşi dostu olan bana ulaşsın.

kadıköy anadolu lisesi

henüz okurken anlaşılamasa bile, kişiye ileriki yaşamında kendisini diğerlerinden ayıracak farklı bir dünya bakışı kazandıran; mezun olduktan sonra kaç yıl geçerse geçsin, her daim insanın burnunu sızım sızım sızlatan; üzerine lisans, yüksek lisans, ne yapılırsa yapılsın, her zaman "okul" denince akla ilk gelen yerdir.

kabataş erkek lisesi

110 yıllık tarihi bir okuldur. yerleştirme puanına göre en yüksek puanla alan 3. lisemizdir. boğazın kenarında, ortaköy'de yer alır. binası tarihi feriye saraylarıdır. bünyesindeki almanca bölümünde üç alman hoca barındırır. ingilizce bölümünde ise bir native speaker vardır. eğitim dili türkçedir. öğretmenlerinin çoğunun doktorası vardır veya halihazırda yapmaktadırlar. ayrıca çoğu öğretmeninin yayınlanmış kitapları vardır, gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadırlar, televizyonda program yapanları dahi vardır. okulda yaklaşık kırk civarı öğrenci kulübü vardır ve hepsi aktiftir. en samimi okul olduğunu söyleyebiliriz. ayrıca ciddi bir kurum kültürü vardır. camiasına baktığımızda kabataş mezunlar derneği, kabataş erkek lisesi eğitim vakfı, beşiktaş kabataş eğitim vakfı en öne çıkan kurumlardır. beşiktaş jimnastik kulübü ile ortaklığı vardır. beşiktaş'ın kendini feshetmesi durumunda tüm malvarlığı kabataş erkek lisesi eğitim vakfına geçecektir (allah korusun). 

istanbul erkek lisesi

iel'i başka okullarla karşılaştırmayın diye yıllarca tekrar ettik ama görünüşe göre pek duyulmadığına göre bir defa daha söylemekten zarar gelmez. hatırlatmak gerekirse iel'den bugüne kadar çeşitli fraksiyonlardan başbakanlar (necmettin erbakan, mesut yılmaz, davutoğlu gibi), ayrıca (buradan itibaren ne kadar aşırı uçlara gittiğine dikkat edin) nihal atsız, münir özkul, savaş dinçel, sait faik abasıyanık, edip cansever, erol evgin, sadri alışık, çeşitli holding patronları (aralarında murat ülker'in de bulunduğu), bir adet ahmet çakar, bir adet de naçizane spacetimereality kulunuz çıkmış (arıyorsanız dahası da var, yazmaya üşendim şimdi). eğitimde iyilik-kötülük kriterinizi bilmiyorum ama okulun mezunlar arası dengesizlikte bir numara olduğu kesin.

velhasıl, aramızda kemalisti de komünisti de ülkücüsü de dincisi de straight'i de gay'i de ateisti de agnostiği de olmuştur ve her zaman olacaktır (benzer bir siyasi yelpaze hocalar için de geçerli). ve evet, birbirimizi kesip doğramadan mezun olmayı başarıyoruz. arada -alman sistemi sağolsun- analitik düşünme temeli ve topluluk içinde öne çıkıp kendini pazarlama becerisi da veriyorlar. mezunlar ekseriyetle tıp ve mühendislik gibi sayısal bölümlerde okumaya meyilli olup aralarından ileriki yaşlarda türkiye ve dünya ölçeğinde önemli yerlere gelenleri de oluyor. ama bu işin yalnızca bir yönü.

demek istediğim şu: iel'e gitmek/çoluğunuzu çocuğunuzu tanıdığınızı göndermek gibi bir planınız varsa, buranın homojenlikten uzak, dediğim gibi mezununun ne yöne doğru meyledeceğinin öngörülemediği bir okul olduğunu bilmeniz lazım. amacınız okul yaşantınızı gsl gibi robert gibi nispeten güvenli ortamlarda geçirmek değil, gerçek türkiye'yi öğrenmek/öğretmek olacaksa iel mantıklı bir tercihtir. farkındaysanız bu okulun kapısı hisar'a ya da beyoğlu'na değil, cuma öğlen saatlerinde açık dükkan bulmakta zorlandığınız, elinizde bira şişesiyle ya da kız arkadaşınızla yiyişirken görülürseniz -en iyi ihtimalle- cık cık'lanacağınız cağaloğlu yokuşuna açılıyor. diyeceğimiz o ki iel size akademik bilgiler kadar insan idare etmeyi, yol yordam bilmeyi, gerekli yerde taşı gediğine koymayı, gereksiz yerlerde ise gereksiz kahramanlıklara kalkışmamayı, köprüyü geçene kadar ayıya dayı demeyi, en kısa ve çetrefilsiz yoldan hedefe ulaşmayı yani "hayatta kalmayı" da öğretir. "yontulmamış odun"ları adam ettiği kadar "papyonlu, el bebek gül bebek büyütülmüş tipleri" de adam eder. 2.-3. sınıfa geldiğiniz zaman şu meşhur lise dö sen benua - çeliktepe cengizhan lisesi maçına gidip iki tarafın taraftarıyla da muhabbete girebilecek kadar donanımınız olur.

bu bilgiler size ışık tutabilecekse ne mutlu.

robert koleji

amerikan sistemi temelli bir okuldur. hiçbir fen lisesinin yapamadığı ingilizce eğitimi zaten hazırlıktan halleder. bu güne kadar ingilizce eğitimini beğendiğim iki okul var zaten ülkede, biri robert, diğeri de kadıköy anadolu. diğerleri what is your name çünkü. neyse devam edelim, bu amerikan sisteminde şöyle bir güzellik var, 'free market' aga. muazzam bir seçmeli ders yelpazesi var. hani fen liselerinde resim ve müzik hocası dahi olmadığı için size zorla seçtirilen astronomi dersi ve akabinde fizik hocasının gelip fizik anlatması gibi dramatik ötesi öss mantığı var ya, hah, adamlar sanat tarihi görüyor abi. hem de öyle böyle değil, baya derinlemesine görüyor. hani sen tarih öncesi devirlerle ilgili sadece 'dimir çiği tinç çiği brinz çiği' diyosun ya, adam derste neolitik işliyor neolitik, sen neolitiğin ne olduğunu bile bilmiyor olabilirsin zira öss'de çıkmıyor.

her şeyi geçtim, bakın her ama her şeyi geçtim, bu okulda mezun olabilmek için 50 saatlik gönüllü bir faaliyet yapmanız gerekiyor ve okul maddi olarak size tam destek. neden? sorumlu vatandaş olabilmeniz için yapmışlar böyle bir programı. ister ilk seneniz ister son seneniz olsun, bir grup öğrenci bir araya gelip ister kendisi bir proje başlatıyor, örneği doğuda bir okula kütüphane kurmak gibi, isterlerse de bir stk'da gönüllülük yapıyorlar. 50 saat. bir fen lisesi öğrencisi hayatı boyunca kaç saat gönüllülük yapmıştır sizce? 'ama onlar da bilim adamı olup topluma katkı sağlıyorlar' demeyin, saç diplerimle gülerim.

Onu Hepiniz Tanıyorsunuz: Anadolu Lisesine Giden, NBA Meraklısı ve Metalci Tip

Fen Lisesi ve Sağlam Bir Üniversite ile Başlayıp Kurumsal Şirkette Sonlanan Kariyerin Eleştirisi