Uçuş Fobisini Vücudunun Her Zerresinde Hisseden Birinin Ağzından: Uçak Korkusu

Birçok insanın otobüslerde saatlerce seyahat etmeyi göze alma sebebi uçak korkusu. Sözlük yazarı ''irfangerekli'' de başından sonuna kadar neler yaşadığını çok güzel anlatmış.
Uçuş Fobisini Vücudunun Her Zerresinde Hisseden Birinin Ağzından: Uçak Korkusu
iStock.com

6.000 feet yükseklikte saatte 400 kilometre hızla yaklaşık 200 ton bir demirin içinde sehayat ederken iki endişem var. birincisi ölüme adım adım giderken o anı yaşamak iki öldükten sonra tekrar dirilmek.

uçağa her binişimde diğer yolcuları kesiyorum, yaptığım aslında dış görünüşlerinden bir talih analizi. ben talihsiz olsam bu adam talihsiz olamaz düşmez bu uçak fikriyle rahatlatıyorum kendimi biraz. bir yandan da flight radar'ı açıyorum, oradaki uçuşları izlemek inanılmaz rahatlatıyor beni. bu kadar uçan uçak vızır vızır, her birinde sayısız yolcu, düşeni yok bu normal diyorum, normal. ama kesmiyor beni, tırnaklarımı yemeye başlıyorum. ama uçakların milyon dolarlık değeri var, hadi bizi geç bu milyon dolarlık uçağın düşmesi demek hem para hem ticari itibar kaybı, muhakkak iyi kontrol etmişlerdir uçağı, önlem almışlardır diyorum. bir anlamda o esnada en güvendiğim şey teknoloji değil bizzat kapitalizmin kendisi. düşer mi aga, gerekli kontrolleri yapmışlardır diyerek koltuğuma geçerken, aynı düşünce. insem mi acaba, o esnada inersem bunu gururuma yediremem. lan öleceksin manyak ne gururu çatışması ? düşünceler arasında kalıyorum ve bu zihinsel terör eritiyor beni, ömrümden ömür gidiyor. kafam iyice karışmış durumda, nefes almaya çalışıyorum. hostes uyarıyor:

iStock.com


- kemerinizi takar mısınız ?

işte bu tünelden son çıkış, o kemeri takmam ne için ? kendi elinle kaderini mühürlemek. ne gerek vardı, insene lan manyak,in hadi ! siktir et o kadar insan arasından yürü git, açın lan kapıları de, hayatını düşün. tam o esnada hostesle göz göze geliyorum. selvi boylum al yazmalım'ın son sahnesindeki gibi iç sesle konuşuyoruz. " haydi durma insene " diyor , mağrur gözlerle bakıyorum. yalan yok her defasında sorasım geliyor :

- pardon bu uçak düşer mi ?

ne kadar mantıksız bir soru, düşse o neden burada olsun ? hem kadın müneccim mi ? rezillik, niye bindim ki ? off çıldıracağım. uçak hareketlenirken aklımdan seri şekilde uçak kazaları geçiyor. birgen air’e ait tc-gen tescilli boeing 757, puerto plata’dan kalktıktan dakikalar sonra atlas okyanusu’na düştü. 187 ölü. unut, bu bilgi nerden aklına geldi, neden okuyorsun bunları ? unut bunu, flight radar'ı düşün, binlerce uçak inip kalkıyor, derin nefes al. tc-jao tescilli bir fokker f-28, izmir-istanbul seferi için pistte hızlanmaya başladı. uçak tekerlerini yerden kestikten sonra 8-10 metre yükseldi ve düştü. 66 ölü. siktir et, rahat nefes al, o dergiyi al eline okumaya başla. yanındaki adam rahat, herkes rahat, deliriyorum. hızlanıyoruz, durdur pilot uçağı. inicem lan, inicem !. 

iStock.com


- pardon, güneşliğinizi açar mısınız ?

kafamdaki sesler o an kesiliyor, hostesin jest ve mimiklerini tekrar kontrol ediyorum. gayet sakin, o an aradığım zaten sakinlik. birden ölmeliyiz, ölümün geldiğini bilmemeliyiz. o terör korkutuyor beni, berbat bir seçim bu. rus ruleti gibi geliyor bana. uçak havalanıyor sonra, birden düşme hissi. ellerimi hissedemiyorum, 120'den geriye say. 120... 119... 118... o belgeseli unut. ölümden kaçış yok, kader bu. inmeliyim, inmem lazım derken ding sesi geliyor. kesin düşeceğiz böyle 5.000 feet'ten son sürat aşağı doğru salınırken kaptan pilot " çarpışa hazırlanın ! " diyecek ve ben hazırlanamayacağım.

- pardon su alabilir miyim ?

sorma sebebim susadığımdan değil, hostesin jest ve mimiklerini süzmek. bir terslik olsa fark eder ve bunu yansıtırdı. gayet rahat geliyor, suyu verirken korktuğumu belli etmemeye çalışıyorum ama anlıyor sanırım. sağımdaki adam inanılmaz rahat, bir sorun olsa en azından endişelenirdi, benim ki bir fobi o zaman ne işim var burada. suyun tadı o an çok lezzetli geliyor, suyun bu kadar lezzetli olduğunu daha önce fark etmemiştim. başımı cama dayıyorum, önümdeki koltuktaki uçağın kanadını çekiyor. nasıl bu kadar sakin olabilir ? delirmiş olmalı.

iStock.com


uçak tam havalanırken o anlık düşme hissi ile dinlerarası diyaloğa geçiyorum. o esnada bir müminleşiyorum, bu işkence bitsin bir şekilde. bir çaresi vardır, uyumalı mıyım ? içki mi alsam, oyun mu oynayayım, uçak hafif sallanıyor. 120'den geriye sayıyorum tekrar sebepsiz. uçak gök yüzüne çıkınca aynı soru; insem mi acaba ? nasıl inicem ki ? kalkmadan önce kontrol esnasında bir vida yerinden çıkmış, çıkan vida sebebiyle elektronik aksam bozulmuş ve kendine aşırı güvenen pilot bunu fark etmemiş olabilir. dağa çarpabilir veya uçak havada durup hızla yere çakılabiliriz. her an anons gelebilir derken ses geliyor:

- kaptan pilotunuz konuşuyor, şu an uçuş yüksekliğimiz 8.800m, ankara'da beklenen sıcaklık 1 derece ve hava parçalı bulutlu...

sonra sözcükleri yuta yuta ingilizce telafuza dönüyor, bu bende geçici bir rahatlama yaratıyor. biraz dinlenebilirim derken kafamda aynı sesler, işkence. tamam hazırım düşsün, tam şu an düşsün rahatım. yoo hayır son bir şans verilmeli, bir daha binmeyeceğim lan. neden bindim ki ? neden ?! o sesi bekiyorum " ding ! " 

iStock.com


- çarpışa hazırlanın !

diyecek mi ? ya derse, nasıl hazırlanacağız, son bir telefon, bir an, neyi düşünmeli. ölüm ile yaşam arasındaki o inci çizgideyim. pilot inişe geçiyoruz diyor. en korktuğum an, ya inişe geçerken düşerse ? inmeliyim, nasıl incem, kalp atışlarım hızlanıyor, tempo çok yüksek. tırnaklarımı yerken artık ellerimi hissedemiyorum, nefes alış verişimi duyuyorum, kalbim göğsümden fırlayacak gibi sert çarpıyor. o an tek güvendiğim kaptan pilot, o tanrı konumunda biz ise mısırlı köleler gibiyiz. şehrin üstünden alçalırken uçağın piste çarpma görüntüsü geliyor aklıma. 29 aralık 1994, 76 kişi taşıyan boeing 737-400 nolu uçak, ankara-van seferi sırasında düştü. 57 ölü. unut bunları, bunlar istisna. ne demişlerdi uçak kazasında ölme ihtimali yolda araba çarpmasından daha düşük. ama ihtimal var düşenler de böyle demişti. 30 kasım 2007, istanbul-ısparta seferini gerçekleştiren md-83, süleyman demirel havalimanı’na inişe hazırlanırken düştü. 57 ölü. bak yine aklımda o an, korkunç uçak kazaları belgeselindeki sahnelerden uçağı izliyorum. göğsüm sıkışıyor, artık konuşamıyorum, " flaş haber, uçak kazası ! " ; kırmızı bir arka plan üzerine yazı, hurriyet.com.tr ana manşette yayınlanıyor. aynı anda ntv ve cnnturk canlı bağlantıda. spiker bakana bağlanıyor, yanarak mı öldük basınçtan mı, kemiklerimiz mi kırıldı ? inmek istiyorum, nasıl inicem ?

iStock.com


uçak hız keserek biraz da sarsıntıyla piste yaklaşıyor, en önemli an bu. o an burnu piste vurabilir, ve birden koltuklarımızdan fırlayabiliriz. ben neyse de bu yanımdaki adam ölmeyeceğinden çok emin ve sakin. o an güvendiğim tek şey onun şansı. piste uçak değdiği an, kara deliğe düşmüş gibi hissediyorum kendimi. defalarca aynı an yaşanıyor, ve ben defalarca düşüyorum, ocak 2003 , avro rj-100 tipi uçak diyarbakır havaalanı’na inişe geçtiği sırada düştü. 75 ölü. bu bir kabus olmalı, uyanmalıyım artık. insem mi ? ama nasıl inicem ? su mu istesem, off, nefes alamıyorum, bu son an galiba. gözümün önünde hurriyet.com.tr manşetleri, cnnturk flaş haber geçiyor, sert çarpış, koltuklarımızdan fırlıyoruz, tüm kemiklerimiz kırılıyor. anons geliyor:

iStock.com


- çarpışa hazır olun !

hay aksi hiç binmeyecektim o ilk an inecektim. derken uçak pistte yavaşlıyor oh diyorum lan oh. tek jetonla oyun bitirmiş gibiyim, inanılmaz bir duygu. öldüm ve bir şans daha verildi ölüm anım silinip tekrar kaldığım yerden devam ediyorum diye düşünüyorum. kemeri çözdüğüm anın mutluluğunu tarif edemem, hayatımdaki en büyük başarı gibi geliyor o an sağ salim uçaktan inmek. hemen inmeye çalışıyorum, uçaktan indiğimde ise aklımda yine tutamadığım aynı söz geliyor:

bir daha bineni siksinler !