54 Yıllık Pehlevi Hanedanlığını Ortadan Kaldıran Tarihi Olay: İran Devrimi

İran'da 1979 senesinde gerçekleşen ve ülkenin baştan aşağı değişmesine sebep olan tarihi devrimin bir özeti.
54 Yıllık Pehlevi Hanedanlığını Ortadan Kaldıran Tarihi Olay: İran Devrimi

iran devrimi; ülkenin siyasal, ekonomik, toplumsal ve hukuksal yapısını kökten değiştiren bir devrim oldu. şah devrilip cumhuriyet kurulmuş; laik yasaların yerini islami hukuk kuralları almış ve şahın seçtiği siyasal ve askeri liderler yerlerinden alınıp yeni bir seçkinler grubu kurulmuştur. devrimin başarılı olması şahın dayattığı batılı kalkınma modellerinden hoşnutsuzluk duyan, olumlu geleceğin islami kurumların yeriden hayata geçirilmesiyle kurulacağını uman insanları ümitlendirdi.

ortadoğudaki diğer devletlerin hem muhafazakar hükümdarlarında da hem de laik diktatörlerinde de böyle bir devrim korku yarattı. korkunun bir diğer neden de, devrimin amerika'nın körfezdeki politikasını etkilemesiydi. zira şah körfezde abd'nin en büyük müttefikiydi. çıkarlarını korumak ve sovyet rejiminin cesaretini kılmak için milyarlarca dolarlık amerikan silahı almıştı. iran devrimiyle beraber bu silahlar amerikayla ilişkileri reddeden, israil'i suçlayan ve bölgede amerikan etkisini silmeye çalışan bir rejimin eline geçti.


muhammed rıza şah rejimi 1975'te halk üstündeki kontrolünü pekiştirecek bazı adımlar attı. mevcut iki parti sistemini bırakıp diriliş partisi'ni kurdu. rejim aynı zamanda parti dolayısıyla özerklik elde etmiş grupları ve ulemayı kontrol altına almaya çalışıyordu. islam'ın günlük hayattaki rolünü azaltmak ve monarşiyi yüceltmek adına dini kurumlara saldırmaya başladı. örneğin hicri takvimi büyük sirius zamanından kalma bir kraliyet takvimiyle değiştirdi. bu tür hareketlerle hem tüccarları hem de dini kurumları karşısına aldı ve ikisi arasında ittifak kurmaya teşvik etti. o dönem genel olarak hükümetin toplum üzerindeki denetimi bu rejimi sürdürebilecek kadar güçlü görünüyordu.

yine de tam olarak güçlü değildi. bu nedenlerden biri ekonomi yönetimindeki sorunlardı. 1973'te petrol fiyatlarındaki yükselişle beraber hükümetin harcamaları enflasyonun yükselmesine neden oldu ve o dönem bazı gruplar büyük servetler elde ettiler. kimilerine göre şahın ailesi ve çevresi bu servetten milyonlarca dolar çalmışlar. orta sınıfın geçimi ise enflasyonun etkisiyle güçleşiyordu. zaten ilk tepkiler de bu gruptan geldi.

halk muhalefetinin rejime karşı çıkmasındaki bir diğer neden şah'ın yabancı uzmanlara bağlı kalması oldu. gelişmiş silahların alınması ve büyük çaplı kalkınma projelerinin başlatılmasıyla bir çok yabancı teknisyen ve askeri danışmana gereksinim duyuldu. 1977'lerde ülkedeki yabancı nüfus 60 bine yaklaşmıştı. kamuoyuna göre ülkede bu kadar yabancının varlığı, şah'ın müslüman olmayan batı'yı taklit etmesini ve batı emperyalizmine bağlılığını anımsatıyordu.


ilk huzursuzluklar 1977'de uluslararası af örgütü gibi insan hakları örgütlerinin ülkedeki insan hakları ihlallerive siyasal tutuklulara işkence yapılmasını kamuoyuna duyurmasıyla başladı. başkan carter şaha rejimini liberalleştirmesi yönünde baskı yapmaya başladı. abd ile ilişkilerini ve yatırımlarını tehlikeye atmak istemeyen şah siyasal muhaliflerin yargılanması hususunda reformlar getirdi ve 300 civarı siyasal tutukluyu serbest bıraktı. rejimdeki bu değişiklikler muhalefete sesini yükseltmesi için cesaret verdi.

ilk protestolar batılı kentli kesimden ve laik üniversitelerden duyuldu. bunlara daha sonra tüccarlar ve dini okul öğrencilerinden gruplar da katıldı. protestocular birlik ve öğrenci örgütleri kurarak rejimin insan haklarına aykırı uygulamalarını kınayan, basın özgürlüğü isteyen broşürler yayınlamaya başladılar.

çıkan en önemli muhaliflerden biri mehdi bezirgan'ın kurduğu özgürlük hareketi. mehdi 1950'lerde de şaha karşı musaddıkı savunan kişi aynı zamanda. iran'ın laik bir hükümeti olmasına inanmasına rağmen islamiyet'in terk edilmesini de istemiyordu. ona göre islam iran'ın milli kültürünün önemli bir parçasıydı. islam'ın reformcu bir ideoloji olduğunda ve irancı olan bir modernleşme programına sokulmasında ısrar ediyordu. devrimin ilk aşamasında mezirgan ve çevresindekiler 1906 anayasasının yeniden yürürlüğe girmesi ve şahın liderliğinde bir meşruti monarşi kurulması yanlısıydılar. iran'ın bir yol ayrımında olduğunun farkındaydılar ve bunun yönünü kendileri çizme taraftarıydılar.


özgürlük hareketinin en önemli isimlerinden bir diğeri paris'te eğitim görmüş ve 1970'lerde protesto hareketine önemli katkılar sağlayan ali şeriati'ydi. şeriati 1970'lerin ortalarında şah rejiminin sansür politikasını, laikliğini ve yozlaşmışlığını reddetmesiyle üniversite öğrencileri arasında sevilen bir figür oldu. onlara hem inançlarına sadık kalma hem de devrim yapma isteklerini karşılayan bir ideoloji sunuyordu.

dini kurumun şahın rejimine karşı ortak bir planı yoktu. ulemalardan ileri gelenler din adamlarının siyasal faaliyetlere karışmamasından yanaydı. ikinci grup ise anayasanın yürürlüğe girmesini ve şahın liderliğinde meşruti bir monarşinin kurulmasını kabul etmekteydi. üçüncü grup ise daha militan ve sabit fikirliydi. bu grup ise getirilecek yeni düzenlemeyle yetinmiyordu. ulemanın liderliğinde bir islam devleti kurulması ve başlarında devrimin merkez kişisi ayetullah humeyni vardı.

humeyni 1963'te şahı islam ilkeleriyle uyuşmayan politikalar getirmekle suçladığı için tutuklandı. salıverildikten sonra hala rejimi eleştirmeye devam ettiği için türkiye'ye** gönderildi. bir yıl sonra da ırak'a gönderildi. burada yaptığı konuşmalar ve vaazlar o dönem gizlice iran'a sokulup dağıtıldı. yandaş ve müritleri bu sözleri yaymaya başladılar. kim bu müritler? 1960 ve 1970'lerde iran'da dini kurumlarda önemli yerlere gelen eski öğrencileri.


humeyni'nin en çok üstünde durduğu konulardan biri iran'ın amerika çıkarlarını savunacak politikalar güttüğü ve bunun da islami kimliği yok etttiği üzerineydi. humeyni o dönem verdiği konferanslarda kuran modeline dayanan bir islam devleti kurulabileceği ve din adamlarının devleti idare edebileceklerini anlatmaktaydı. bu düşünceler laik bir hükümet isteyen özgürlük hareketi tarafından tümüyle kabul edilmemekteydi.

1978 başlarında bir gazete humeyni aleyhine yalan bir haber yayınlıyor. bunun üzerine şah rejimini suçlayan bir gösteri düzenleniyor. ordu birlikleri göstericileri dağıtmak için çok sayıda öğrenciyi öldürüyor. buradaki ölümler kimin işine yarıyor? muhalefetin. islami inanca göre bir kişi öldükten 40 gün sonra napılır? toplanılır. irandaki muhalefet üyeleri de bu ölümleri anmak üzere ölümlerin 40. gününde camilerde toplanmaları için insanlara çağrıda bulunmaya başladılar. böylece siyasi bir protesto olarak başlayan hareket dini bir nitelik kazanmış ve bu protestoyu yönetme ve yönlendirme işi dini kurumlara geçmiş oldu. iran'ın büyük kentlerinde başlayan anma törenleri ve barışçı gösteriler tebriz'de şiddete döndüğü için hükümet bu olayları bastırması için tankları gönderdi. bu olaylarda 100'den fazla insan öldü. yine bu olaylardan 40 gün sonra tekrar bir anma töreni düzenlendi ve gösteriye katılan kalabalıklar şah rejiminin sembolü olduğunu düşündükleri lüks otellere ve içki satılan yerlere saldırmaya başladı. şah'ın güçleri buradaki olaylarda da onlarca göstericiyi öldürdüğü için 40 gün sonra tekrar bir anma töreni düzenlediler. -yemin ederim ben yazmaktan bıktım, adamlar bıkmamış- bu anma törenlerinde yine ölümler tekrarlandı.


aynı yıl hükümet enflasyonun baskısını hafifletmeyi amaçlayan bir takım kararlar aldı ve ekonomiyi yavaşlatmaya karar verdi. ücretler dondurulup inşaat projelerinin yavaşlatılmasına karar verildi. bu politika kentte yaşayan işçiler arasında işsizliğe neden oldu. işsiz kalan insanlar kimlerdi? yakın zamanda köylerden şehre yerleşmiş, tahrandaki varoş gecekondu mahallelerinde yaşayan işçiler. kırsal kesimden kopmuş fakat aynı zamanda kente de uyum sağlayamamış işçiler arasında bu protesto çağrıları benimsenmeye başladı.

göstericiler daha da radikalleşerek şah'ın öldürülmesi ve hümeyni'nin geri dönmesi gibi talepler öne sürmeye başladılar. hükümet bunun üzerine sıkı yönetim ilan edip sokak gösterilerini yasakladı. fakat buna uyuldu mu? tabi ki hayır. bu olaylar bizi kanlı cuma adı verilen olaylara götürdü. tahran'daki her kesimden göstericiler hükümetin silahlı kuvvetleriyle çatıştı. asker halkı dağıtmak için elindeki tantan helikoptere varana kadar bütün silahları kullandı. yüzlerce insan hayatını kaybetti. bu olaylar halkı humeyni'ye yaklaştırdı. bu olayı petrol gibi hassas sanayi kollarındaki grevler takip etti. bu protestolar büyük sanayilerin kapanmasına ve ekonomik felce sebep oldu.


şah'ın bu dönemki en büyük hatalarından biri kararsız davranmaktı. yaşanan protestoları tam anlamıyla ortadan kaldırma konusunda abd'den destek görüp göremeyeceğini; görürse de ne kadar olacağını kestiremediği için ara ara kendinden ödün verip ara ara kuvvet kullanarak bu kararsızlığı yansıttı. böyle davranması da protestoları daha da arttırdı. en kötü karar kararsızlıktan iyidir diye boşuna dememişler. tam da bu dönem şah'ın kanser olduğu açıklandı.

protestoların sonu şii takviminin en önemli unsurlarından biri olan muharem ayının on günü içinde oldu. muharrem ayının ilk 3 gününde 700'den fazla protestocu öldürüldü fakat yine de aralık 1978'de tahran'da 2 milyon insan sokağa çıktı.

bu olaylarla birlikte şahın askeri gücü de çatırdamaya başladı. silahsız öğrenci ve işçilerin öldürülmesiyle birlikte birçok asker birliklerinden kaçtı ve göstericilere katıldı. olaylar karşısında ılımlı bir politikacı olan şahpur bahtiyar şah'ın ülkeyi terk etmesi koşuluyla başbakan olmayı teklif etti. tabi böyle ılımlı bir politika için artık çok çok geç olmuştu. bu öneri kendi partisi ve humeyni tarafından reddedildi. humeyni bir bildiri yayınlayarak şah'ın atadığı hükümetin yasadışı olduğunu ve ona hizmet edenlerin islam'a ihanet ettiğini açıkladı.

şah, ocak 1979'da tatile çıkacağı gerekçesiyle iran'ı terk etti ve ayetullah humeyni 1 şubat 1979'da zafer gösterileri arasında iran'a döndü.


1979-1982 dönemi laik ve dini güçler arasındaki mücadeleyle devam etti. buradaki önemli olan konu; iran toplumunun gelecekte izleyeceği yöndü. iran dini kurumun idaresine mi geçecekti yoksa ılımlı reformcular idaresinde anayasal bir rejime mi dönecekti? bu yıllarda binlerce insan hayatını kaybetti ve din kurumları iran'a tümüyle hakim oldu.

iki rakip otorite mevcut o dönem. humeyni başbakan bahtiyar'ı zorla istifa ettiriyor ve mehdi bezirgan'ı atıyor. onun görevi idari düzeni ve ekonomik istikrarı sağlamaktı fakat hareket alanı oldukça sınırlıydı. kabinesiyle birlikte devrimci örgütleri frenleyip laik kurumların kurulmasını teşvik ettiler fakat başaramadılar. karşılarında islami cumhuriyet konseyi olarak adlandırılan bir yönetim vardı ve hümeyni tarafından yönlendirilen bu konsey ülkenin en üst idari kurumu ve yasa koruyucusuydu. aynı zamanda bezirgan hükümetinin de önerdiği politikaları veto etme yetkisine sahipti. bezirgan kendi önerdikleri programları uygulayamadıkları için 1979 sonu görevinden istifa etti.

şah rejiminin yavaş yavaş çökmesiyle yeni yönetimin görevlerini yerine getirecek yerel yönetimler kurulmaya başlandı. bunlardan en önemlisi humeyni'nin zaferinde önemli bir rolü olan ve devrim muhafızları ismiyle anılan yeni bir silahlı gücün kurulmasıydı. kimdi buraya katılanlar? kentlerdeki yoksul gençler.

önemli başka bir kurum da eski parlamenter, başbakan ve yüzlerce yüksek rütbeli subayın idam edilmesine sebep olan devrim mahkemeleri'ydi. devrime örgütsel bir yapı kazandırmak amacıyla camiler aracılığıyla halkla doğrudan ilişki kuran ulemalarla yakın bağları olan islami cumhuriyet partisi kuruldu. kısa zamanda da iran'ın en büyük siyasal gücü haline geldi.

ülkede yeni bir islami düzen kurmanın ilk adımları monarşinin yerine islami sistemin gelmesini onaylayan referandumla başladı. bezirgan islami bir devlet ilkesini benimseyen ama din kurumuna idari ve adli yetki tanımayan bir anayasa taslağı hazırladı. bu halk tarafından seçilmiş "meclise" yollandı ve humeyni burada anayasanın %100 islama dayanması gerektiğine yönelik bir konuşma düzenledi. 1979 sonlarında da yapılan bir referandumla anayasa değiştirildi ve islami cumhuriyet'in ilk cumhurbaşkanı olarak ebul hassan beni- sadr seçilmiş oldu.

bu arada kabul edilen anayasa saklı imam adına islami hukukçunun yönetimini kabul ediyordu. ne oluyor böylelikle? hükümet yapısının en güçlü makamı ve en üst idari sorumluluk humeyni'de oluyor. makam, muhafızlar konseyi üyelerinin çok büyük kısmını atama, silahlı kuvvetlerin ve devrim muhafızlarının başkomutanlarını atama, cumhurbaşkanının niteliklerini belirleme yetkisine sahipti. laik hükümetten yana olan cumhurbaşkanı da zaten 2 yıl sonra humeyni tarafından görevden alındı.

1980'de islamileştirmek adına iran'ın bütün üniversiteleri kapatılıyor. bu dönemde öğretim görevlileri arasında ciddi bir temizlik yapılıyor. müfredat değiştirilerek ders kitapları yeniden kaleme alınmaya başlıyor. 1982'de yeniden açılan üniversiteler sadece islami geçmişi olanların kayıtlarını yapmaya başlıyor ve solcu siyasal faaliyetlere karışmış olanları okullara almıyorlar. misal, devrim öncesi 20 bin civarı olan öğrenci sayısına sahip tahran üniversitesi'ndeki sayı 5 binlere düştü. kadın öğrenci sayısı da %10'lara kadar geriledi. sonra zaten ırak iran savaşı patlak veriyor...