8 Maç Sonra FB'nin Kazandığı Galatasaray-Fenerbahçe Derbisinin Teknik Analizi

21 Kasım Pazar günü oynanan olaylı derbinin sıkı bir analizi.
8 Maç Sonra FB'nin Kazandığı Galatasaray-Fenerbahçe Derbisinin Teknik Analizi

taktik olarak belirgin biçimde üstün olan bir taraf yoktu

iki takım da genel olarak kadroları ve rakibin zaafiyetine göre etkili olabilecekleri oyunu iyi kurgulamış, iki takım da kendi kurgularını sahaya yansıtamadığı anlarda karşılıklı olarak zaafiyet yaşamış fakat galatasaray adına ayrıca kendi kurgusuna ihanet olarak görülebilecek iki süreçten dolayı, pozisyon açısından daha üretken olunmasına rağmen haklı bir mağlubiyet alınmıştır.

galatasaray ilk 15-20 dakikada fenerbahçe'yi topa yüksek pozisyonda sahip olmaya zorladı. rakibin oyununu kendi yarı sahasında kabul etti, topla oynadığında da set kurmaktan ziyade alçak pozisyonda top gezdirip hızlı çıkmaya çalıştı. fenerbahçe ise deplasmanda oynamanın verdiği baskıyı kırmak ve erken baskı yemeyip atmosferi bertaraf etmek için hem topu ayağında tutma, hem ritmi belirleme açısından bu oyunu kabul etti. bu tercihler her iki takım açısından mantıklıydı. galatasaray bütün çekişmeli maçlarda yaptığı ve kadronun müsait olduğu alçak savunma / 2. bölge presi / çabuk çıkışlarla etkili oldu. fenerbahçe bu süreçte topu kontrol ettiğinde bile galatasaray bu şablonda oynadığı neredeyse tüm maçlarda olduğu gibi net bir pozisyon vermedi. terim gayet çalışılmış olduğunu düşündüğüm - ve genelde yapmaya tenezzül etmediği için kendisini bolca eleştirdiğim - detaylı bir analizle fenerbahçe'nin 3'lü mu 4'lu mu oynayacağı sorunsalına maç başında her iki ihtimalde de rakip top çıkışlarında topun sağ merkezli bir yoğunlukla (yani galatasaray'ın solu) oyuna katılacağını öngörmüş, bunun akabinde de fenerbahçe'nin 2. bölge presinde kaybedeceği toplarda zayıf noktasının sol iç/sol beki (novak/sosa bağlantısı) yani galatasaray'ın sağ iç/sağ açığı olabileceği çıkarımını yapmış.

fenerbahçe ikinci bölgeyi aşabildiği tüm süreçlerde olgun ama kısır bir topa sahip olma stratejisiyle maçı soğutabileceği ve 0-0 gittikçe ağırlığını koyabileceği izlenimi verdi, fakat galatasaray'ın yıldırım planı bu süreçte tuttu.

galatasaray kendi soluna kayan ikinci bölge presiyle hızla fener'in sol bek arkasına paslarla sarktı ve maçı daha ilk çeyrekte koparacak pozisyonları buldu: önce kaptığı topu doğrudan sağ iç/sağ kanada aktardı, feghouli sağ çaprazdan berke'ye nişanladı; ardından yine bir sol iç presiyle kapılan top önce sağ iç/kanada aktarıldı, sonrasında ise st-johnstone/hatay/trabzon maçlarında analizini yaptığım şekilde kerem'in merkez kat edişiyle göbekten gol geldi; golden biraz sonra aynı şekilde kapılan ve hızlı hücuma çıkılan bir topta bu kez feghouli'ye pas biraz ayarsız atıldı ve kaçırdığı pozisyondakine benzer sütü bulamayıp geriye döndü. daha bu 20 dakikada fişi çekecek keskin, plana uygun 3 pozisyonu buldu galatasaray.

bu 20 dakikalık süreçte daha dinamik ve sağlam ferdi/mert hakan bağlantılı sağ kanadını oyun kurmada ve rakibi karşılamada dengeli kullanmak, daha savurgan ama yaratıcı sol kanadını ise moutan/feghouli'nin fiziken daha kırılgan olmasının da etkisiyle yedlin'i zorlamak amacıyla yüksek konumlandıran fenerbahçe, bu stratejide istediğini elde edemeyip zayıf noktası olan sağ kanattan 3 kez yakalanıp golü de yiyince ilk taktik hamleyi yaptı ve ferdi / novak asimetrisini dengeledi: ferdi biraz daha yüksek konumlandı, novak arkasına önlem aldı. galatasaray bu kez 2. bölgede kaptığı topları aktaracak sağ iç boşluğu bulamayınca tekrar kaptırmaya başladı (beşiktaş, trabzon deplasmanlarında buna benzer sekanslar yaşamıştı) ve oyun klasik bir kısır setler karşılaşmasına döndü: topu daha dengeli tutan bir fenerbahçe, buna karşılık yüksek kapamadığı topları daha geride kapan ve topla set halinde çıkmaya zorlanan bir galatasaray (ilk ihanet). sezon başından beri set oyununda savunma seviyesini ayarlayamayan galatasaray, aslında stoperlerini öne çıkarmaya hiç niyetli değilken duran topta kontrolsüz dizilişle yakalandı ve terim'in yıllardır iyi planladığı maçlarda bile yaşadığı dengesiz kontra golü yemesiyle takım moral olarak darbe yedi. buna benzer bir iki set pozisyonu daha yaşandı, hızlı çıkamadığı anlarda topla rakip sahaya dengeli yerleşemeyen galatasaray önde olmasına rağmen kontra yedi, fakat ilk yarı geri koşmada sıkıntı yaşamadığı için fenerbahçe oyunu yine sete çevirmek zorunda kaldı.

ikinci yarıda terim, fenerbahçe'nin oyunu topla geçirme ve sonlarda kontra ile tehlikeli olma ihtimalini önlemek için hem hızlı çıkış oyunundan kısmen vazgeçip çok adamla yüklendi (dikey dengeyi rakip yarı alana çekti), hem de novak'ın arkasına sarkma ihtimali ortadan kalktığı için kerem/pva destekli sol kanat varyasyonlarına gitti. skoru erken bulmak ve tekrar maç başı şablonuna dönmek istedi. bu süreçte galatasaray ayrıca ilk 20 dakikada iyi yaptığı fakat işlevini kaybeden 2. bölge presini; duruma daha uygun, forvetlerin orta sahaya yaklaşarak gegenpress şeklinde bastığı ve topla çıkan rakibi sıkıştırdığı bir düzene çeviremediği için takım boyu uzadı. galatasaray maçı kazanacak kadar pozisyon bulmasına rağmen gol yemedikçe bu oyun fenerbahçe'nin işine geldi. mesut, irfan, sosa, alan buldukları anda; kaleden uzaklaştıkça takım dengesi bozulduğu için performansı düşen marcao-nelsson tandemini zorlayan çıkışlar yaptılar, bu alanları bulamadıklarında ise takım boyu uzamış ve ikinci bölgede artık top kapamayan galatasaray'ı, topu dolaştırarak geri koşmaya mecbur bıraktılar. bulunan pozisyonlara rağmen kanımca galatasaray'ın ikinci yarıdaki bu tercihi, biraz da iç sahada olmanın ve rakibin gerçekten yenilebilir olmasının da etkisiyle kendi oyununa ikinci ihanet olarak yorumlanabilir. çünkü bu kadro çok adamla hücum edildiğinde kalabalık rakip ceza sahasında soğukkanlı kalıp doğru tercihleri yapacak olgunlukta henüz değil. pozisyon olarak nicelikten ziyade nitelik önemli bu oyuncu kadrosuyla. aanholt'un ortaladığı top, cicaldau'nun vurduğu top, bunlar bu sene galatasaray'ın yaşadığı onlarca pozisyona benzer. bir takım "iyi oynadığı" süreçleri skoru elde edemeden geçiyorsa burada yapısal bir sorun vardır, artık şanssızlık, beceriksizlikle açıklanabilecek şeyler değil.

irfan çıkıp osayi girince orta sahayı görece kaybeden ama kontraları kendi planı dahilinde daha iyi oynayabilecek olan fenerbahçe, 10 kişi kalmanın da etkisiyle planına sadık kaldı. yiyebilirdi, atamayabilirdi ama elindeki tek mantıklı oyunu oynamaya devam etti, karşısında ise son 10 dakikada rasyonel biçimde rakibin eksik bölgesini aramaktan ziyade çok adamla yüklenip duygularına yenik düşen takımı bulunca, telaşla top çıkarıp top karşılayan ve bu sekanslardan birinde doğaçlama oyunun etkisiyle yanlış saha parselleyen galatasaray (taylan) orta sahasının boş bıraktığı alandan aniden sızıp ikinci yarıdaki belki de tek etkili atağında golü buldu.

ben galatasaray'ın yapılanmasına da, oyuncu grubuna sabır gösterilmesine de sonuna kadar varım

ama bir takım yapılanma sürecinde aynı hataları tekrarlıyorsa, üstelik kendi oyununa sabretmeyip maç içinde küçük varyasyonlardan ziyade kendi yapısına ters işler deniyorsa, burada sorgulanması gereken bir şey var. üstelik bu süreç bu sezon bazında ilk kez yaşanmadığı gibi, uzun vadeli geçmişe bakınca da ilk kez yaşanmıyor. bu şekilde kaybedilen önemli maçlar, yapılanmayı sekteleyen süreçler sürekli yaşanıyor.

galatasaray kaybetmeyi futbol (genel taktik) olarak belki hak etmedi ama duygusal açıdan da, maç yönetimi açısından da fenerbahçe kazanmayı hak etti. galatasaray nicel değil, nitel zenginlikle maç kazanabilecek bir takım artık. ama maç içinde, ilk 20 dakikada uyguladığı stratejiyi tümden değiştirmek yerine adapte etmeyi, baskıyı daha iyi kaldırmayı, çıkışlarını çeşitlendirmeyi ve topla oynamak zorunda kalınca setleri daha dengeli, gerekirse maçı öldürmek amaçlı kurgulamayı öğrenmeli.