ABD'nin Hafif Psikopatlığı ve Sertliğiyle Tanınan Komutanı: George S. Patton

11 Kasım 1885-21 Aralık 1945 arası yaşayan ve tam 36 yıl ABD ordusuna hizmet eden Patton'ı tanıyoruz.
ABD'nin Hafif Psikopatlığı ve Sertliğiyle Tanınan Komutanı: George S. Patton

Genel bilgilerle başlayalım

patton akıllı ve acımasız olmasıyla ün salmış, askeri liderlik bakımından çok önde bir komutan. amerikan ordusu pancho villa'yı yok etmek için harekete geçtiğinde, aklına müthiş bir fikir gelmiş ve tüfeği tanka bağlamıştır. böylece via'nın en iyi adamlarından birini öldürmüştür. 1. dünya savaşı'nda tank taburunu komuta etmiş, 2.'de ise tanklarla adeta savaşın kaderini değiştirmiştir.

Pancho Villa: Meksikalı devrimci, general, asi. 1913 devriminde Zapata ile birlikte Huerta'ya karşı savaşmıştır. 

2. dünya savaşı sırasında müttefikler italya içlerinde ağır kayıplar vererek ilerlerken, patton tek bir askere bile ihtiyacı olduğunu düşündüğünden, bir gün savaşmak istemeyen bir askeri 'sen nasıl savaşmazsın ulan korkak' diyerek tokatlamış, haber kamuoyuna sızınca da roosevelt onu aktif görevinden uzaklaştırmıştır.

başlarda askeri kariyeri bitmiş gibi gözükse de, 1944 baharında müttefikler onu ingiltere'ye gizlice yolladı. burada çıkarmayı kontrol etmeyecekti, onun yerine şişirilmiş balon tanklardan ve araçlardan oluşan bir ordu yapıldı ve bu sayede hitler'e kale limanından çıkarma yapılacağı düşüncesi verildi. hitler başından beri bir tokat yüzünden önemli bir komutan uzaklaştırılamaz diye düşündüğünden bu oyuna kolayca geldi. esas çıkarma normandiya üzerinden yapıldı, müttefikler kolayca fransa'yı geri aldı ve berlin'e doğru ilerledi.

bu adamla ilgili bir başka ilginç anektod ise askerleriyle birlikte almanya içlerine doğru ilerlerken fabrika benzeri binalarla karşılaşması ve bu binalarda ölümün eşiğinde yirmi bin kişi bulmasıdır. hitler'in işlediği savaş suçlarını göstermek için çevredeki asker sivil demeden bütün almanları toplamış ve onlara bu korkunç manzarayı göstermiştir.

Detaylandıralım

george s. patton... şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybettikten sonra, hatıraları eşi tarafından 1947 yılında “war as i knew it” adıyla yayınlanmıştır. bu kitabı, “benim bildiğime göre harb” adıyla 1952 yılında genelkurmay başkanlığı’nca türkçeye çevrilerek yayınlanmıştır.

askerliğinin daha ilk yıllarında (1914/17), meksika’nın amerika’ya kaptırdığı (1848 meksika-abd savaşı) toprakları geri almak üzere, meksikali ihtilaci general panco villa’nın örgütlediği hispanik çeteler (veya gerilla) villistas’lara karşı mücadelede epey bir savaş deneyimi kazanmıştır. bu savaş deneyimini, ikinci dünya savaşı’nda savaş boyunca artırarak devam ettirmiştir. bu savaşta, müttefik kuvvetler önce afrika (fas/cezayir)’da, almanlar, rus (sovyet)’ların işini bitirsin diye oyalanırken, burada abd’nin zırhlı birlikler komutanıdır.

sonra almanlar, moskova önlerinde bozguna uğrayıp yüzgeri ettiklerine, arkalarından hızla ilerleyen kızıl ordu’nun avrupa içlerine kadar dalmasının aynı zamanda buralara “komünizm” ihracı anlamına geleceğini gören müttefikler, sicilya ve italya üzerinden avrupa’ya ayak basarak normandiya’dan elbe’ye kadar anakaranın özgür dünya tarafında kalmasını temin için harekete geçerler. bu harekatın öncü kuvvetlerinin komutanı yine generalimizdir. üstelik hızını kesmek için gazını (akaryakıtını) kesmek zorunda bile kalırlar.

ikinci dünya savaşı'nın bu efsane komutanı, bütün bunlara rağmen hatıralarında açık yüreklilikle kendisini de sorgular. şöyle der: “bir subayın mesuliyetleri tamamiyle bir polisin veya itfaiyeninkine benzer. günlük vazifesini ne kadar iyi yaparsa o nispette sonradan doğrudan doğruya hareketi de daha az olur. oldukça uzun süren askeri hayatımda dönüp baktığımda şuna hayret etmişimdir ki, mesela, aldığım maaşı hak ettiğim zamanlar pek az olmuştur. oysaki ciddi tedbirleri nadiren almaya mecbur olduğum vakalar da şunu gösterir ki vazife süresinde ben görevimi yapmışımdır.” (sf:471)

ya günümüzdekiler, darbeci generaller, onlar, aldıkları maaşı ne zaman ve ne sürede hak ettiklerini düşünmektedirler; düşünmüşler midir!?

kitabın tamamı için bknz: george s. patton jr., benim bildiğime göre harb, genelkurmay 2 no.lı basımevi, istanbul, 1952, 544 sf.

patton, doğru mesleği seçme konusunda en iyi örneklerdendir

sağlamlığı, cesareti, gözü karalığı ve adamlarına sonuna kadar güvenmesi ile ön plana çıkmıştır ve bu özellikleriyle askerlerinin gözünde efsane haline gelmiştir. hafiften psikopattır ve savaşlarda bu sayede başarılı olmuştur ama kontrolden çıkması ve geri plana çekilmesi de bu sebeptendir. oğlu da general olmuştur ve vietnam savaşında bulunmuştur.

önemli sözlerinden bazıları şunlardır:

"şimdi ivedilikle uygulanacak iyi bir çözüm, on dakika sonra uygulanacak mükemmel bir çözümden daha iyidir."

"komutanız altındakilerden yapmalarını istediğiniz her şeyi kendiniz de yapın."

"sizden beklenenden daha fazlasını yapın ve başarısızlıktan korkmayın. sizin hatanız olsa da olmasa da, asla bahane uydurmayın."

"görevinizi en iyi bildiğiniz şekilde yapın. sonuçların canı cehenneme."

"iyi taktikler en kötü stratejiyi bile kurtarabilir. kötü taktikler ise en iyi stratejiyi bile mahvedebilir."

"şüpheye düştüğünüz anda, taarruz edin ve savaş alanını düşmanın seçmesine asla müsaade etmeyin."

"iyi kararlar hiç bir zaman makam koltuklarında alınmamıştır."

"herkes aynı şeyi düşünüyorsa, kimse düşünmüyor demektir." (favorim)

"savaşın amacı ülkeniz için ölmek değil, karşı saftaki piçin kendi ülkesi için ölmesini sağlamaktır."

"yenilgiyi kabul etmediğiniz sürece yenik sayılmazsınız."(diğer favorim)

"insanlara neyi nasıl yapacaklarını asla söylemeyin. sadece ne yapmaları gerektiğini söyleyin ve dehalarıyla sizi şaşırtsınlar."

"bana komuta et, bana itaat et, ya da yolumdan çekil."

"benim askerlerim siper kazmazlar. kazmalarını da istemiyorum. siperler sadece taarruzu yavaşlatırlar. devamlı hareket edin. ve düşmana da siper kazma imkânını vermeyin."

"tanrı düşmanlarıma merhamet etsin, çünkü ben etmeyeceğim." 

gelibolu savunması - bir karargah çalışması kitabında şöyle der

"bütün operasyondan çıkan en önemli ders şudur ki, kazanmak için komutanın bizzat başta bulunması şarttır. türk tarafında yarbay mustafa kemal'i elinde haritayla alayının başında savaşa girdiğini, yüz askerden az bir kuvvetle taarruz ederek kazandığını görmekteyiz. öbür tarafta ise, sahilde oturduğu yerden birliklerini savaşa sokan ve kaybeden avustralya tümen komutanı general bridges portresi yer almaktadır. bu sözlerle amacım, 26 nisan'da bir asker gibi ölen general bridges'in cesaretini küçümsemek değil, bana göre dünya savaşının en ölümcül dersine, bir komutanın geride durup askerlerini çatışmaya göndermek yerine onlara liderlik etmesi gerektiğine dikkat çekmektir.

ileride yine aynı türk ile yani cephede liderlik yapan kemal paşa ile yerlerinde oturmakta olan başka ingilizler, yani general stopford ile general sitwell arasındaki farkı ortaya koyan bir örnek daha göreceğiz."