Almanya, 2. Dünya Savaşı'ndan Sonra Düşman Ülkeler Tarafından Neden Paylaşılmadı?

Kendi tarihimizdeki Sevr Antlaşması'na bakınca İtilaf devletlerinin, kaybettiğimiz I. Dünya Savaşı sonrası Anadolu'yu paylaşma planlarını görürüz. Peki bir benzeri, II. Dünya Savaşı'nı kaybeden Almanya'nın başına neden gelmedi?
Savaş sonrası Almanya'nın hangi ülkelerin güdümüne girdiğini gösteren bir harita.

birinci dünya savaşı'ndan sonra artık direkt olarak işgal edilen pek toprak kalmadı

daha çok işgal edilen bölgede bir kukla rejim (puppet state) kurulup o bölgeden dolaylı olarak faydalanma yolunu seçmeye başladılar çünkü böylesi hem daha az masraflıydı (çünkü almanyanın yarısını kontrol altında tutmak için orada ciddi bir güç bulundurmanız gerekir), hem abd öncülüğündeki uluslararası kamuoyu artık buna sıcak bakmıyordu (wilson prensipleri, manda-himaye geyiği), hem işgalci kimliğiniz meşruiyetinize gölge düşürecekti, hem insanların kendini özgür sanması ekonomik verimliliği artırıyordu, hem yeni bir müttefik kazanıyordunuz ve ekonomik olarak faydalanmak bir yana insan kaynağı açısından da faydalanıyordunuz, hem de en önemlisi halklar artık bir başka unsur tarafından kontrol edilemeyecek kadar milliyetçiydi. 19. yy ve 20. yy başları biraz incelenirse anlaşılabilir. biz osmanlı'dan dolayı yakından biliyoruz gerçi bu isyanları. ekonomik teşviklerle (marshall yardımları mesela) ve ülkenin yöneticilerini ve elitini memnun ederek kontrol etmek çok daha masrafsız. öyle işte. sömürü form değiştirdi sadece. bir de kültürel emperyalizm var etki aracı olarak.

ayrıca türkiye'nin nato ve dolayısıyla abd eksenine kaymasında sovyetler'in boğazlar, kars ve ardahan'da hak iddia etmesinin yanında ekonomik yardımların da ciddi etkisi vardır. demokrat parti dönemine bakabilirsiniz detay için.

hatta işgal edilen topraklara yenilerin eklenmek bir yana, mevcut işgal toprakları da elden çıkmaya başladı. fransa için cezayir ve hindiçin; ingiltere için hindistan ilk aklıma gelen örnekler. keza ispanya da 19. yy ve 20. yy'da çok ciddi topraklar kaybetti.

ekleme: evet, almanya ikinci dünya savaşı'nın hemen ardından fransa - ingiltere - abd ve rusya arasında paylaştırıldı ve işgal bölgeleri kuruldu ancak bu bölgeler ülke görece normalleşene ve yeni yönetim kurulabilecek bir ortam oluşana kadar kontrol edildi. sonrasında bahsettiğim şekilde doğu ve batı almanya olarak ikiye ayrıldı.

almanya savaş sırasında yugoslavya, yunanistan, norveç, danimarka, belçika, hollanda gibi yerleri ele geçirdi ve oralarda kukla rejimler kurmadı, bu söylenebilir, ama sanıyorum ki buna fırsat da bulamadılar, çünkü şartlar olağanüstüydü ve yukarıda bahsettiğim gibi yeni bir yönetim kurulabilecek bir ortam yoktu. almanya bunu çekoslovakya'nın paylaşımında etkin olarak yaptı ama. çekoslovakya'nın alman ağırlıklı südet bölgesini işgal ettiler (treaty of munich), ardından bir süre sonra çekoslovakya'nın geri kalan kısmını işgal ederek orada slovakya kukla hükümetini kurdular.

tabi bir de vichy fransa'sı var. orada da benzer bir uygulama vardı.

yukarıdaki bölgelerde kurulan reichskommissariat'lardan söz edersek, doğrudur, ukrayna, belçika, polonya, hollanda gibi yerlerde kommisariat'lar kuruldu ancak bunlar puppet state değil, sömürge valiliği gibiydi ve yönetenler almandı. puppet state ise yönetimin işgal edilen topraklardaki işbirlikçilere bırakılması durumu. aradaki fark o.

1941'de Almanya.


manda ve himaye olayı nedir?

1. dünya savaşı’ndan sonra sömürgecilik isim değiştirmiş, manda ve himaye adını almıştır.

bu sisteme göre, güçsüz devletler, bir süre büyük devletlerin yönetimi ve koruması altında yaşayarak gelişimlerini tamamlayacaklardı. 2. dünya savaşı öncesi ve sonrası esaret altındaki birçok ulusun bağımsızlığını kazanmasıyla önemini yitirmiştir.

madde madde sıralayalım

ilk olarak manda ve himaye kısmını araştırıyoruz. daha sonra emperyalizm kısmını araştırıyoruz. arkasından da fransız ihtilali ile başlayıp yükselen milliyetçilik-ulusçuluk kısmını araştırıyoruz. sonra da şu kanılara varıyoruz:

1- toprakları işgal etmek kolay, elde tutmak zordur.
2- elde tutamayacağın toprağı işgal etmemen gerekir.
3- işgal edemeyeceğin yerlerde kukla yönetimler kur ve kendine bu şekilde bağla.
4- kukla yönetim başarısız olacak ise azınlık bölgelerini isyana teşvik et ve sana borçlanmalarını sağla.
5- sana borçlanan devletin kaynaklarını sömür.
6- işgal etmene gerek kalmadı.

konuya dönecek olursak; almanya doğu ve batı olarak 2'ye ayrılmıştır. doğu almanya sscb'nin güdümünde, batı almanya ise abd güdümünde kalmıştır. nitekim batı almanya kendini iyice toparladıktan sonra ve de sscb'nin dağılmasından sonra almanya tekrar birleşmiş, gücü eline almıştır.

yani, topluma empoze edilmeye çalışılan "türk'ün tek dostu türk'tür" anlayışı hatalıdır. zira ülkeler çıkarlarına göre hareket ederler. eğer çıkarlarınızı dünya ile çatıştırmazsanız ve dış politikanızı güzel oturtursanız; kimse size saldırmaz, işgal etmez, kukla devlet kurmaya çalışmaz. siz topluma sürekli bizi işgal edecekler diye korku salmaya çalışırsanız, toplum bir yerden sonra kanıksayacak ve de bu durumun olmasını bekleyecektir.

Savaştan sonra Doğu ve Batı Almanya.

sonuç

ikinci dünya savaşı'ndan sonra esas müttefik planı, almanya'yı tamamen kırsal bir ekonomi ve ona dayalı tarım sanayisi ile donatıp ilelebet kendine mahkum etmekti, marshall planı'yla türkiye'ye yaptıkları gibi.

fakat sovyet tehdidi iyice baş gösterince avrupa'nın komünizme karşı en önemli savunma hattı olarak federal almanya görüldüğü için bu plandan vazgeçilmiş ve almanya'ya büyük iktisadî ve askerî destek verilmiştir ki, "alman ekonomik mucizesi" denilen şey tamamen bundan ibarettir aslında.

kore'nin de japonya'nın da "ekonomik mucizeleri"nin altına bakarsanız, koskocaman bir amerika ve ingiltere gerçeğini görürsünüz. "üretim, istihdam, liyakat" geyiği aslında boş. amerika iyiliğini istiyorsa sonu iyi oluyor her şeyin. japonya 1905'te rusya'yı ingiltere desteğiyle yendi. aynı ingiltere rusya'yla birlikte osmanlıları parçalamaya çalışıyordu.

işte "japonya başardı, biz niye başaramadık" geyiğinin de sonucu orada.

Adolf Hitler'in II. Dünya Savaşı'na Neden Olan Taleplerinden Biri: Lebensraum

Ebeveynler, Karantinadaki Çocukların Psikolojisi İçin Nasıl Davranmalı?