Alp Er Tunga'nın Torunu, Bilinen İlk Türk Kadın Hükümdar: Tomris Hatun

MÖ 6. Yüzyıl civarı yaşayan ve sadece Türklerin ilk kadın hükümdarı değil, dünya tarihinin de ilk kadın hükümdarlarından biri olan bu değerli ikonu tanıyalım.
Alp Er Tunga'nın Torunu, Bilinen İlk Türk Kadın Hükümdar: Tomris Hatun


Kimdir, necidir?

tomris hatun, mö 6. yüzyıl'da yaşamış efsanevi saka türkü kraliçesidir. ismi öz türkçedir ve günümüz türkçesinde "demir" anlamına gelmektedir. ilginç.

yunanlılar ona leydi origana diyor. türkleri birleştirip turan birliğini kuran ve turan kağanı olan alp er tunga’nın torunudur. tarihçiler tarafından dünyanın ilk kadın hükümdarı olarak kabul edilmiştir. eski çağda, savaş stratejileri konusunda uzman olan pers imparatorluğu’na karşı muhteşem bir zafer kazanmıştır.

tomris hatun, barışçıl ama savunmaya önem veren bir yapıya önem gösterirdi. bunu bir zayıflık olarak gören pers imparatoru büyük kiros ise hiç durmadan saka topraklarına akınlar düzenlerdi. persler saka topraklarına girdiği vakit yakılmış tarlalardan başka bir şey bulamazlardı. çünkü sakalar geri çekiliyor ve savaş için uygun bir mevzi ve an bekliyorlar, bu olmadığı takdirde de savaşa girişmiyorlardı. ilerlemek için gıdaya ihtiyaç duyan persler iran’a geri dönmek zorunda kalıyorlardı.


sakaların peşinde koşmaktan yorulan kiros, bir süre sonra tomris hatun'un kendisine tabî olması ve kendisiyle evlenmesi karşılığında sakalar ile uğraşmayacağını vaad eder. tomris hatun bunun bir oyun olduğunu anlar ve teklifi reddeder. pers hükümdarı, aldığı ret cevabından sonra çok kızar ve tomris hatun'a savaş açar. saka topraklarına kalabalık bir ordu savaş için eğitilmiş yüzlerce köpekle girer. tomris hatun uygun bir alan seçip, büyük kiros’un ordusunu beklemeye başlar. iki ordu, aralarında birkaç kilometre kalacak biçimde birbirine yaklaşır ve güneş battığı için savaşa tutuşmayıp mevzilenir.

ancak mertçe savaşmak yerine alçaklığı tercih eden pers imparatoru büyük kiros bir hile düşünür ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurur. içinde güzel kızlar ve yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen tomris hatun’un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki persleri öldürüp eğlenceye dalarlar. ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen pers kuvvetleri çadırı basıp tomris hatun’un oğlu da olmak üzere içerideki sakaları öldürürler. tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. yemin ederek şöyle söyler: "kana susamış kirus! sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!"

ertesi gün yapılan ve bizzat tomris hatun’un yönettiği savaşı sakalar kazanır. ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan sakalar, savaş köpeklerine rağmen persleri bozguna uğratır. ölenler arasında pers kralı büyük kiros da vardır. pers kralı’nın bedeni getirilince tomris hatun kılıcı ile kafasını kopararak kan dolu bir tulumun içine atar ve tarihe geçen şu sözleri söyler "hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni kanla doyuruyorum!"

kaynak:
emrullah özdemir / türklerin ilk kadın hükümdarı tomris
adolf erman / archiv fur wissenschaftliche kunde von russland, cilt 1, reimer, 1968, s.386


Peki gerçekten Türk müydü?

tomris hatun'un türk asıllı mı yoksa fars asıllı mı olduğu tartışmalıdır fakat sağlam veriler bulup bir tahminde bulunmak sonuçsuz kalmasından daha iyi. en azından bir çıkış noktası sağlar.

insanların neden böyle bir tarihi figürü sahiplenmek isteyebileceğini anlıyorum. ilk kadın hükümdar, baya da taşaklı. isminin etrafında efsaneler var filan falan. pers kralı cyrus ii (ii. keyhüsrev)'in kafasını kesip, vücudunu çarmıha gerip, kafasını da insan kanı dolu bir şarap varıline batırmış. üstüne de "kana susamışlığını dindireceğimi söylemiştim" gibi bir şey demiş. herodotus'a göre cyrus, tomris'in oğluna hileli bir pusu kurup öldürdükten sonra olaylar bu şekilde gerçekleşmiş. fakat farklı varyasyonlar da var. xenophon'da diyor ki cyrus (keyhüsrev) savaşı kaybetti ama savaştan çok sonra, kendi yatağında huzur içinde vefat etti.

gelelim tomris türk mü fars mı meselesine. bu soruyu cevaplamak için scythians (iskitler) hakkında biraz ön bilgi sahibi olmak lazım. çünkü tarih bu ablayı iskit olarak kaydetmiş. fakat iskitler dediğimiz şey birçok etnik kökenin bir araya gelmesinden oluşan bir konfederasyon. içinde farslar, slavlar, türkler, hatta moğollar filan var. haritayı şuraya bırakayım:


iskitler ilk tanımlandıkları dönemde indo-iranian bir dil konuşuyor. fakat federasyon genişledikçe yeni etnik kökenler ve diller dahil oluyor. late iron age döneminde doğudan batıya doğru azalarak gradientleşen bir türkleşme gözlemleniyor. konuyu dağıtmayayım.

tomris bir iskit. daha spesifik olmak gerekirse bir massagetae. massagetae, "saka haumavarga" ile sinonim. yani anlamdaş. (according to guive mirfendereski at the circle of ancient iranian studies). yani saka. bunu dedikten sonra şunu belirteyim, tomris indo-iranian bir dil konuşuyor olabilir, turkic bir dil konuşuyor da olabilir. bu, etnik kökeni konusunda bir ipucu verir ama hiçbir şeyi ispat etmez. elimizde bilimsel bir kazı çalışması veya ispatlanmış bir uluslararası makale yok, fakat wikipedia'dan bile ulaşabileceğimiz başka bilgiler var.

1. tomyris => tomris => tomur => temir (kazakh, uzbekh, kyrgyz) => demir (türkçe) biraz zorlama gelebilir ama bu isim varyasyonları hep böyle. ıı. keyhüsrev'i bile herodot kiros, latinler cyruş olarak kaydetmiş. kardeşim hiç mi kulak yok diyor insan.

2. şu anki saka konfederasyonu bölgesindeki devletler şu şekilde türkmenistan, batı uzbekistan and güney kazakhstan.

3. sakalar (massagetaens) güneşe ve gökyüzüne taptı. mö 6.yy'da perslerin her şeyin yaratıcısı olan tek tanrılı, daha gelişmiş bir dinleri var.

4. bakalım eski tarihçiler sakalar hakkında neler söylemiş.

procopius writes in history of the wars book iii: the vandalic war: "the massagetae whom they now call huns" (xi. 37.), there was a certain man among the massagetae, well gifted with courage and strength of body, the leader of a few men; this man had the privilege handed down from his fathers and ancestors to be the first in all the hunnic armies to attack the enemy (xviii. 54.).

ingilizce bilmeyenler için önemli kısmı çevireyim. "kendilerine hun demeye başladılar" diyor.

evagrius scholasticus (ecclesiastical history. book 3. ch. ii.): "and in thrace, by the inroads of the huns, formerly known by the name of massagetae, who crossed the ister without opposition"

başka bir şeyden bahsederken diyor ki "...ve trakya'da önceden massagetae olarak bilinen hunların baskınlarından..."

aksiyon sever tarihçimiz herodotus'da diyor ki "in their dress and mode of living the massagetae resemble the scythians. each man has but one wife, yet all the wives are held in common; for this is a custom of the massagetae and not of the scythians."

"massagetaelerin kıyafetleri iskitlere benziyor. her erkeğin tek bir kadını var, fakat kadınlar ortak. (artık nasıl oluyorsa) bu massagetae adeti. iskitler böyle değil." herodotus ayrıca sakaların sağlıklı yaşlıları (eğer öldürülecek kişi de razı gelirse) kurban olarak kesip yediklerinden bahsediyor. bir de sakaların çok süt içtiğinden bahsediyor. (muhtemelen kımız-alkollü at sütü) ne kadarı doğru, ne kadarı efsane ve uydurmaca bilemiyoruz tabi. belki de hepsi doğru, merak eden başka tarihçilere de baksın. ama şu kısım kesin bilgi; eski türklerde kadın-erkek ilişkileri eşitlikten daha fazlasıydı. farklı bir toplum. herkes savaşçı, ahlak kavramı cinsellik ile ilişkisiz filan.

mesela başka bir örnek, 10. yy'da bir oğuz ailesini ziyaret eden arap gezgin ahmad ibn fadlan bakalım ne demiş:

when we happened to be staying with a man of them as guests, we came and sat down. the man’s wife was with us, and while she was talking to us, she uncovered her pudendum and scratched it, while we were looking at her. we covered our faces saying, “i seek forgiveness of god.” her husband laughed and said to the interpreter: “tell them she uncovers it in your presence and you see it, but she safeguards it, and it is not attainable. this is better than if she were to cover it, while making it accessible.

bizim arap özetle diyor ki, "kadın bizimle beraber, erkeklerle, oturdu. bir ara bizimle konuşurken gözümüzün önünde kaşıklarını açıp, bacak arasını kasıdı. biz şaşırdık allahım bizi affet filan dedik. kocası bu duruma güldü ve çevirmene dedi ki: sizin önünüzde bacak arasını açabilir ve siz görebilirsiniz fakat kendisi onu koruyabilir, gördüğünüz şey ulaşılabilir değil. bu davranış bacak arasını ulaşılabilir yapıp (muhtemelen kendini koruyamayan kadınlardan bahsediyor) örtünmesinden daha iyi."

Kendisi hakkında Kazakistan yapımı bir film de mevcut.

5. tomris ile alp er tunga'nın akraba olduğu söyleniyor. bu kısım biraz belirsiz. fakat kutadgu bilig'e göre alp er tunga bir türk orası kesin. yine kutadgu bilig'e göre persler "afrasiyab" diyorlar. archenemy gibi bir şey. iranlıların baş düşmanı alp er tunga. kaşgarlı mahmut'un divan-ı lugatüt türk'üne göre isminin anlamı alp= yiğit, er= asker, tonga= sibirya kaplanı. lisede alper tunga oldi mu filan diye dalga geçiyorduk ama herifin adı "yiğit asker sibirya kaplanı" anlamına geliyor. bu isim karşısında cenk, savaş vs gibi maskülen isim sahipleri faso fiso kalıyor. berkecanlar af dileyip tövbe etmeye başladı bile.

ya bu tip kutadgu bilig, divan-ı lugatit türk gibi eserler hep 10. 11. yy ürünleri. yani artık türkler müslüman. dolayısıyla antik dönemde yaşamış alp er tunga hakkında bu kadar çok şey bilirken kasıtlı olarak kadın hükümdar tomris'i gölgede bırakmış olabilirler. islam'a ters bir durum. kadın başına hükümdarlık filan. ama tabi bu benim spekülasyonum.

6. biz tomris'i hala kadın ismi olarak kullanıyoruz. (bkz: tomris uyar) filan. diğer türkic ülkelerde ve iran'da bu durum nasıl bilemiyorum tabi.

bana sorarsanız bu kadın bir türk gibi görünüyor. ama hayata geri dönüp, ben pers'im veya pers asıllıyım derse de şaşırmam. diyeceğim o ki, kazakhstan'da türkiye'de, uzbekistan'da, iran'da bu kadının genlerini taşıyan insanlar olabilir. büyütülecek bir durum yok. görüyoruz ki türkler ve persler birbirlerini anadolu'dan çok çok önceden beri etkilemişler. mo'den bahsediyoruz. herkes sahiplenebilir. bakın elin amerikalısı bile sahiplenmiş, tomyris adına metal şarkı yapmış.

tomyris - a sound of thunder


biliyorsunuz müslüman, yahudi ve hristiyan olmuş farklı farklı türk kabileleri var. insan düşünmeden edemiyor: türkler sami dinlerine geçmek yerine çin uygarlığı gibi kendi inançlarına ve kültürlerine sahip çıksaydı, 21. yy'da nasıl bir toplum kurarlardı? şu anda yaşlıları kurban edip, yemediğimiz iyi olmuş tabi. (ulan herodotus...)

Kadınların Sokağa Çıkmadığı Bir Dönemde Babür Devletini Yöneten İmparatoriçe Nur Cihan