Amerikan Spor Liglerinde Ekonomik Dengeyi Korumak İçin Uygulanan Sistem: Salary Cap

Daha çok NBA'den aşina olduğumuz Salary Cap kavramını derinlemesine inceliyoruz.
Amerikan Spor Liglerinde Ekonomik Dengeyi Korumak İçin Uygulanan Sistem: Salary Cap
İllüstrasyon rettilineotribuna

salary cap, özellikle amerikan spor liglerinde uygulanan, hem takımlar hem de oyuncular arası dengeleri korumak ve sürekli rekabeti sağlamak (tekelleşmeyi önlemek) amacıyla kullanılan bir çeşit ücret ödeme kuralları bütünüdür.

salary cap sistemi temel olarak bir takımın;

a) tek bir oyuncusuna
b) bütün oyuncularına ödeyebileceği toplam ücret limitlerini belirler. 

yani çok düz bir örnekle şöyle bir sınırlama getirilir takımlara: 

b) bütün oyuncularına toplam ödeyebileceğin en fazla 94 milyondur en az 85 milyondur,
a) tek bir oyuncuna toplam ödeyebileceğin en fazla 30 milyondur en az bir milyondur, gibi...

peki hiç aşılamaz mı bu rakamlar? 

yani (nba için güncel değerlerle örnek verirsek) salary cap limiti ile en fazla 94 milyon dolar (m$) ödemesine izin verilen takım toplamda 120 milyon ödeme durumunda kalamaz mı? (ki genelde sıkıntılar ve şikâyetler alt limitten değil, üst limitten kaynaklanır)

işte bu sorunun cevabı olarak karşımıza iki farklı salary cap yaklaşımı çıkar: hard cap ve soft cap.

hard cap sisteminde verilen limitler aşılamaz!

soft cap dediğimiz sistemde ise prensip olarak bir üst limit vardır yine, hard cap’te olduğu gibi; ancak, fakat, amma ve lâkin soft cap’in limitin üzerine çıkılmasına izin veren bir sürü “ama”sı vardır. işte tüm bu ama’lar –ki exception denir çoğu kez bunlara– bazen soft cap’i çok karmaşık bir hâle getirebilir, aynı nba soft cap’inde olduğu gibi. (ki genel olarak 30 nba takımının 25’ten fazlası, bu ama’lar: exception yüzünden salary cap’in üstünde olur).
salary cap uygulanan bir ligde hard veya soft cap’in hangisinin uygulanacağı ve varyasyonlarının yani detaylarının nasıl şekilleneceği ligin yönetim kurulları veya (dört büyük amerikan sporunda olduğu gibi) yönetimlerin oyuncular birliği (sendikası) ile yaptıkları görüşmeler/pazarlıklar/anlaşmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır. nba için örnek vermek gerekirse oyuncular sendikasının lig yönetimi ile (komisyoner ve patronlar) yaptıkları görüşmeler sonucunda collective bargaining agreement (cba) denilen bir toplu iş sözleşmesi ortaya çıkar. genellikle altı yıllık bir süre için geçerli olan bu sözleşmede ligin ve oyuncuların çalışma koşulları, gelirlerin hesaplanması ve paylaşılması gibi temel konular ortaya konur.

takdir edersiniz ki, ülkemizde, nfl, nhl, mlb .. veya avustralya ve kanada’daki gibi salary cap uygulamasının var olduğu başka ligleri takip eden kişi sayısı pek az olduğu için salary cap özellikle nba izleyicileri arasında tartışılan bir konudur. ben de bu yazıda nba takipçisi siz okurlarımız için nba’de uygulanan ‘soft’ bazlı salary cap sisteminden – örneklerle de desteklemeye çalışarak – bahsetmek istiyorum, elimden geldiğince. bu yazıda anlatılacak salary cap kuralları da işte en son 2011 yılında yenilenen cba sözleşmesi kapsamında ortaya konmaktadır.

tabii şu da var ki, nba’de uygulanan salary cap çok geniş bir konudur; istisnaları, takas kuralları, draft sistemi, muhasebesi, vergileri derken, alt başlıklara dalınca konu uzar gider; velhâsıl, ben bu yazıda sadece salary cap’in nasıl bir sistem olduğunu ve bir takımın salary cap’inin aşılma sebeplerinin ne olabileceğini anlatmaya çalışacağım.

şimdi, öncelikle temel prensip -yukarıda da bahsettiğim gibi- her hangi bir sezon için bir takımın oyuncularına ödeyebileceği toplam miktarı belirlemektir. böylece takımlar bazı oyunculara yüksek ücret öderlerse, diğer oyunculara verecek fazla paraları kalmaz ve/veya ellerindeki oyuncular aldıkları ücret doğrultusunda salary cap dediğimiz toplam miktara yetişirse, kadroya yeni -ve özellikle iyi- bir oyuncu katmak için takımların şansları kalmaz.

burada öncelikle şunu vurgulamak gerekir, takımların serbest piyasadan oyuncu alabilmeleri için oyuncunun da aynı şekilde serbest olması gerekiyor. yani başka bir takımla sözleşmesi devam eden oyuncunun opsiyonlar haricinde sözleşmesinden cayma hakkı, sözleşme fesih bedeli (futbolda veya avrupa basketbolunda bazen örneklerini gördüğümüz) gibi uygulamalar salary cap sisteminde yoktur. bir de sistemin sigortalarından biri sayılabilecek draft sistemi diye bir şey vardır, bu yazıda ona hiç girmiyoruz.

tekrar transfer piyasasına dönersek

oyuncuların takımlarla anlaşarak transfer olabilmeleri için (bir nevi bonservisi elinde) serbest olmaları gerekmektedir. nba’de iki tür serbest oyuncu tanımı vardır: restricted free agent ve unrestricted free agent.

bunlardan unrestricted free agent (ufa veya fa) tamamen serbest olan oyuncudur. bu yaz kevin durant, mike conley, al horford, hassan whiteside gibi transfer dedikodularında adını sıklıkla duyduğunuz isimler bu türe giriyor.

restricted free agent’lar ise (rfa) çaylak kontratlarının sonuna gelen sınırlı serbest oyunculardır. bu oyuncular başka takımlarla görüşüp tekliflerini kabul edebilirler (offer sheet imzalamak deniyor buna) ancak mevcut takımları o teklifi kabul edip etmeme konusunda son sözü söyleme hakkına sahiptir. örnek vermek gerekirse geçen sezon enes kanter blazers’ın teklifini kabul etmişti (4 yıl 70 milyon dolar) ancak rfa olduğu için mevcut takımı oklahoma’nın teklifi karşılama hakkı vardı. nitekim thunder teklifi aynen karşılayınca enes ile 4 yıl 70 milyon dolara kendileri anlaşmış oldu. bir başka örnekte ise daha da önceki sezon, rfa oyuncu chandler parsons’ın dallas’tan aldığı teklifi rockets karşılamak istememişti ve böylece oyuncu yeni takımına gitmişti.

bu sezon rfa olan oyunculardan meselâ andre drummond ile ilgili bir dedikodu duymuyorsunuz çünkü takımının gelecek maksimum düzeyde teklifleri bile kesinlikle karşılayacağı zaten beklenmekte. öte yandan yine rfa olan harrison barnes ile ilgili çok dedikodu okuyorsunuz çünkü barnes eğer bir yerden maksimum veya çok yüksek bir kontrat teklifi alıp (offer sheet) bunu kabul ederse, son sözü söyleyecek warriors’ın -lüks vergisi yükü de düşünülünce- bu teklifi karşılayıp karşılamayacağı bilinmiyor.

şimdi tekrar salary cap’in anlam ve önemi ile ilgili konumuza bir örnek ile dönelim: salary cap bu yaz için tahmin edildiği gibi 94 m$ olsun. şu yıldız oyuncular da serbest kalacak olsun aynı şekilde: lebron, durant, wade, howard.

diyelim ki golden state warriors’un (harrison barnes’ı elde tutarak) toplam salary’si 98 m$ olsun. ve bunlardan birini veya ikisini almak istesin.

sonuç: istese de alamaz,

çünkü zaten salary cap’in üstünde olduğu için (exceptionlar var tabi, bilâhare gelecem o konuya da) yeni bir oyuncu alamaz. böylece zaten curry, thompson, green gibi yıldızları ve ıgoudala, bogut, barnes gibi iyi oyuncuları varken ve sadece bu isimlere ödediği para zaten 90 milyonu aşıyorken, kadronun geri kalanını en düşük ücretli ıvır zıvır oyunculardan doldurmaktan başka şansı olmaz (olmamalı da) warriors’ın.

ancak misal, potansiyel olanlar hariç şimdilik süper yıldızı bulunmayan philadelphia sixers takımının salary’si 35 milyon olsun. o zaman bu salary cap sistemi ile sixers’ın kadrosuna lebron’u ve durant’ı beraber katmak için tek yapması gereken 30 milyonluk maaş çekinin yanı sıra onları philadelphia’da yaşamaya ve oynamaya; hayat ve kariyer açısından da ikna etmek olacaktır.

yani salary cap’in en önemli işlevi şudur ki: zaten iyi oyuncuları olan bir takım ücret sınırlaması yüzünden daha fazla iyi oyuncu alamaz. böylece bir çeşit los galacticos tadında yıldızlarla dolu bir hanedanlık kurmak, “kaç para ulan bir kevin durant, parasıyla değil mi kardeşim, millet fakir alonzo gee alıyor, ben bastırır kevin durant’ı alırım” demekle olmaz bu işler!!

bir nba takımı, ancak; doğru transferler/takaslar (misal: küçük kontratlı oyuncuları verip büyük kontrat almak, doğacak boşluklar için exception’ları yerinde kullanmak gibi) ve/veya başarılı draft seçimleri (ve ileride onlara verilecek kontratlar) gibi yollarla salary’sini ve kadro kalitesini paralel bir şekilde artırabilir (güncel olarak golden state warriors, san antonio spurs, oklahoma city thunder, cleveland cavaliers hepsi yukarıda anlattıklarımı az ya da çok uygulamıştır). ancak öyle durumlarda da salary belli bir limiti geçince (lüks vergisi sınırı) ödenecek ek vergiler takım patronlarının kâbuslarına girecek kadar yüksek miktarda olabilir (tabii ki ağaoğlu nba patronu olsaydı, kâbus kısmı onun için geçerli olmazdı).

yine de genel itibarıyla, yıldız oyuncuları olan takımların -patronların çuvalla paraları olsa da- daha fazla yıldıza önerebilecek daha fazla maaş bütçeleri -yani cap boşlukları- kalmaz; oralardan para kazanamayınca da, açıkta kalan bu diğer yıldızlar gidip hâlihazırda süperyıldızı olmayan (ve salary cap’inde yeterince boşluğu olan) bir başka takımda oynamak zorunda kalırlar.

genel olarak, alt ve üst limitler yüzünden hemen her takımın eninde sonunda oyuncularına toplam olarak üç aşağı beş yukarı benzer maaşları ödeyecekleri düşünülünce, kadrolardaki oyuncu kalitesi de ödenen maaşlara paralel olarak birbirine denk olacaktır. ya da olmalıdır. en azından sistemin temel mantığı budur. yani sistem özünde her takımı bir veya iki süperyıldızı, birkaç iyi oyuncusu, birkaç sıradan veteran oyuncusu ve birkaç sıradan deneyimsiz (çaylak kontratlı) oyuncusu olması yönünde zorlar. aslında gerçekten de az-çok bu şekilde oluşur/oluşmak zorunda kalır nba takımlarının kadroları.

ancaaaak yine de salary cap çoğunlukla aşılır (aşılmak zorunda kalınır) ki bunun da ister istemez sebebi exception’lardır. (not: 2016 yazında salary cap’in bir seferde 70’ten 94’e fırlama durumu olduğu için aslında istisnai bir örnekle karşı karşıyayız ve bu yaz çoğu takım 94’ü bırakın, taban sınır olan 85’i doldurmakta bile zorlanacaktır. ancak geçen sezon misal 30 takımın 26’sı 70 milyon olan salary sınırının üstündeydi. normal bir zamanda görülecek tablo aşağı yukarı böyle olacaktır)

çünkü, bir örnek ile yola çıkarsak, varsayalım ki cleveland takımı jr smith’e ve/veya dellavedova’ya kontrat vermiş salary cap sınırına dayanmış olsun. ve en önemli oyuncusu olan lebron’un da sözleşmesi bitti!!

yani cleveland’ın yeni sezonda lebron james hariç devam eden kontratlar sebebiyle yükümlü olacağı ödemeleri (farazî) 90 m$ ve buna karşın salary cap (tahmini) 94 m$ oluyor. öte yandan lebron’un biten eski maaş 23 m$, istediği yeni maaş ise maksimum kontrat miktarı kadar olsun (32 m$).

böyle bir durumda, eğer hard cap sistemi olsaydı, cleveland toplam ücrette 94 m$’ı aşamazdı ve lebron’a en fazla önerebileceği meblâğ 94 – 90 = 4 m$ olurdu. lebron’u da “bak hem cleveland’da kalırsan annengillerle yaşarsın, kira ödemezsin; yemek, çamaşır derdin neyin olmaz” diyerekten ikna edemezlerse eğer, oyuncu cap boşluğu olan başka takımlara doğru yelken açardı..

ancak işte soft cap söz konusu olunca durum değişir, devreye istisnalar (exceptionlar) girer ve cavs lebron’a istediği parayı ödeyerek onu kadrosunda tutabilir (tabi bunun bedeli salary cap’in üstüne çıkmak olur).

bird exception (larry bird exception)

velhâsıl, böyle durumlarda bir oyuncu (örnek lebron, tabi illâ süperyıldız olması gerekmez, her oyuncu için geçerli bu durum) mevcut sözleşmesi/sözleşmeleri ile bir takımda en az 3 yıl geçirmişse (waive edilmeden, ve fa: yani free agent olarak takım değiştirmeden; ancak tek bir sözleşme süresince olmak zorunda değil) sonunda bird haklarına sahip olur ve larry bird exception’ı ile takımında kalıp maksimum miktara kadar sözleşme imzalayabilir.

işte soft cap’te salary cap sınırının aşılmasının ilk örneği bu şekilde olur: takım sözleşmesi biten kendi oyuncusunu tutmak için larry bird exception’ı kullanarak ve oyuncusuna maksimuma kadar kontrat vererek cap’in üzerine çıkabilir veya cap’in üzerinde olsa bile kendi oyuncusu ile rahatlıkla yeni kontrat yapabilir.

early bird exception

larry bird exception’ına benzer şekilde bir oyuncu 3 senelik değil de 2 senelik bir sözleşme süreci geçirirse eğer, early bird exception ile sözleşme uzatılıp, cap’in üzerine çıkabilir yine takım. yalnız bu exceptionda oyuncuya verilebilecek kontrat miktarı maksimum değildir, farklı bir hesaplaması vardır. bu da son yıllık salary’sinin %175’i veya lig ortalama maaşından hangisinin daha büyük olduğudur.

non-bird exception

ne larry bird ne de early bird exception’ı da elde edebilmek için yeterince uzun kontrat süreci geçirmeyen, bir takımda bir yıl oynamış oyuncular için de ayrıca non-bird exception vardır. burada da verilebilecek maksimum kontrat oyuncunun son maaşının %20 fazlası veya minimum oyuncu maaşını %20 fazlasından hangisi daha büyükse odur.

kısaca larry bird exception’ı, kontratı biten ve belli kıstaslara göre emektar sayılabilecek bir oyuncu için takımın salary cap durumu ne olursa olsun, oyuncu maksimum ücreti haricinde bir kısıtlama olmaksızın kontrat imzalayabilmesini sağlar. early bird veya non-bird exceptionlarda ise yine takımlar kontratı biten oyuncuyla salary cap’leri ne durumda olursa olsun yeniden imzalayabilirler, ancak ödeyebilecekleri maksimum ücret hususunda bazı kısıtlamalar olur.

larry bird tüm exception’lar içinde muhtemelen en çok kullanılanı olsa da bir iç transfer çözümüdür ve basının ilgisini dış transfer her zaman daha fazla çektiği için, takaslar ve free agency ile beraber, mid-level exception adı transfer dönemlerinde en fazla duyduğumuz terimlerdendir.

mid-level exception

mid-level exception, kısaca mle, salary cap’in üzerinde olan bir takımın transfer konusunda elini kolunu bağlamayıp, makul bir miktara, ortalama bir veya birkaç oyuncu transfer edebilmesi için verilen bir exception’dır.

makul dediğimiz miktarın ise aslında bir nba oyuncusunun ortalama maaşı kadar (average salary) olması öngörülmüştü. ancak yapılan son toplu iş sözleşmesinde (cba) mle ve diğer bazı exceptionların (mini mid-level, minimum player, room, bi-annual) değerleri sabitlenmişti. o yüzden salary cap’in öngörülenden fazla artması mid-level’ın ortalama maaş bedelinin altında kalmasına sebep oluyor bu sezonlarda. buna göre 2016 yazı için mle 5,63 m$ düzeyinde olacaktır.

yeniden ana konumuza dönersek, takımlar çoğu zaman mle ile düşük profilde birkaç oyuncu almak yerine, daha iyi özelliklere sahip tek bir -kilit- oyuncu almayı hedefler. kaldı ki zaten düşük maaş verebileceğiniz oyuncuları almak için minimum salary serbestîsi vardır. bu yüzden mle’yi parçalamak nadiren tercih edilen bir yöntemdir.

mle her yıl sadece bir kez kullanılabilir. kullanılmazsa sonraki yıla devretmez. tamamı kullanılmak zorunda da değildir. yalnız son cba düzenlemesinde mid-level’ın kullanılmasına bir sınırlama getirildi. buna göre lüks vergisi sınırını geçmiş takımların mid-level exception ile oyuncu eklemesine izin verilmez, ancak bunun yerine mini mid-level (mmle) da denilen taxpayer mid-level exception adlı daha düşük değerli bir exception olur.

mle kullanan takım daha sonra lüks vergisi sınırını en fazla 4 m$’a kadar geçebilir. bu sınıra “apron” denir.

taxpayer mid-level exception (mmle)

kullanım mantığı mid-level ile aynı olup, lüks vergisi ödeyen veya transferler sonrasında ödemek durumunda kalacak takımların kullanabileceği bir istisnadır. 2016 yazı için mmle 3,48 m$ düzeyinde olacaktır.

örnek olarak, 2016 için lüks vergisi ödemesi neredeyse kesin olan cavs, warriors gibi takımlar mid-level istisnası ile yapacakları ekleme için 5,63 m$ yerine 3,48 m$ harcayabilirler. amaç, iyi takımın daha da iyi olmasını kısıtlamak.

iki istisnanın kıyaslanmasına ilginç bir örnek 2011 yazında brooklyn nets ile mirza teletoviç arasındaki anlaşmadır. buna göre yazın başında nets teletoviç ile bütün mle karşılığında anlaşmıştı. ancak sonradan yaptıkları diğer hamleler sonucunda apron’un üstüne çıkmalarını gerekince teletoviç ile yaptıkları anlaşmayı, oyuncunun da kabul etmesiyle, mmle seviyesine çekmek zorunda kalmışlardı.

room exception

normalde cap boşluğu olan takımların önemli exceptionları olmaz. sadece minimum player ve rookie exceptionları olur. yani bir takım hem cap boşluğu ile serbest oyuncu alayım hem de cap dolunca mid-level ile daha da çok oyuncu alayım gibi bir yol izleyemez. ancak 2011 cba ile yeni gelen bir istisna oldu. buna göre cap boşluğu olan takımların, mle, taxpayer mid-level veya bi-annual exceptionları olmamakla beraber cap boşlukları dolduktan sonra bir seferlik kullanabilecekleri bir istisna kategorisi oluşturuldu: room exception.

çalışma mantığı mle ile aynı olup değeri daha düşüktür. 2016 yazı için room exception 2,9 m$ değerindedir. ayrıca mle ile dört yıllık anlaşmalar yapılabilirken room exception ile en fazla iki yıllık sözleşme yapılabilir.

bi-annual exception

bi-annual exception vardır daha başka. adından anlaşılabileceği gibi iki yılda bir kullanılabilir veya daha doğru bir deyişle iki yıl üst üste kullanılamaz. yıllık (2016 için) 2,2 m$ civarına tekabül eder. bi-annual istisnası da mid-level gibi parçalanarak kullanılabilir ancak buna hiç gerek yoktur. çünkü onun yerine minimum player exception zaten o maaş düzeylerinde işinizi görür.

minimum player exception

minimum salary player exception de denilen bu istisnaya göre belirlenen minimum bir ücret karşılığı, takımlar istedikleri kadar oyuncu ile sözleşme imzalayabilirler. bu exception’daki temel amaç şudur: diyelim ki takımın oyuncu sayısı az, transfere ihtiyaç var, ama dolup taşmış salary cap ve (başta varsa bile) sonuna kadar kullanılan exceptionlar yüzünden gm’in eli kolu bağı…

ki misal 2007 yazında boston aynen böyle bir durumdaydı, kevin garnett ve ray allen’ı takas edebilmek için, karşılığında, paul pierce hariç neredeyse kadroda kim var kim yoksa, draft hakları dahil, göndermişlerdi. mle’dir, ikinci tur çaylaktır derken eldeki avuçtaki tüm exceptionlarını kullandıkları zaman bile kadroda arka dörtlüyü komple doldurabilecek büyüklükte bir boşluk görünmekteydi.

işte oluşabilecek böyle durumlarda bu boşlukları doldurmak için sınırsız (daha doğrusu kadroyu tamamlayacak) sayıda minimum kontrat imzalama hakkı vardı her takımın, boston’ın yaptığı gibi. bir diğer popüler örnek de 2010 yazının miami takımıdır. wade, lebron ve bosh’u aynı cap içine doldurunca geriye (mike miller’a ayırdıkları pay hariç) bişey kalmamıştı. onlar da kadronun kalanını veteran oyuncuları minimum kontratlarla bağlayarak doldurmak durumunda kalmışlardı.

velhâsıl salary cap’i ne durumda olursa olsun, her takım, minimum salary kontratı ile, kadrosunu ister 13’e ister 15’e tamamlayabilmek adına dilediği kadar oyuncu ile sözleşme imzalayabilir.

rookie exception

çaylak oyuncu istisnasıdır. teorik olarak her takımın, her sene, kadrosuna draft’tan iki tane oyuncu katması beklenir (birinci ve ikinci turlar). işte takımlar seçtikleri bu oyuncular ile, salary cap’in üstünde olsalar dahi, sözleşme imzalama hakkına rookie exception ile sahip olurlar. çaylak oyunculara ödenecek kontratlar ve şartları sıralarına göre değişmekte olup önceden belirlenmiş sabit değerlerdir. daha doğrusu belirlenmiş sabit bir ölçek vardır ancak takımlar oradaki değerini %80 ila %120’si arasında bir bedel belirlemek zorundadır.

rookie exception ile bir takım drafttan seçmiş olduğu oyuncuyu salary cap’inde yer olmadığı için kaybetme durumu ile karşılaşmaz. bazı hard cap türlerinde cap’in aşılmasına sadece çaylak istisnası ile izin verildiği de olur. takımlar geçmiş yıllarda seçmiş oldukları çaylaklar ile yıllar sonra sözleşme imzalasalar bile bu haklarını kaybetmezler.

trade exception

trade exception takaslar konusunda ayrıca incelenmesi gereken bir istisnadır. kısaca ve en temel hâliyle şöyle bir hikâyesi vardır: cap’in üstünde bir takım, oyuncusunu cap’in altında başka bir takıma takas ederken karşılığında başka bir kontrat almayabilir, almak zorunda değildir. bununla beraber trade exception alabilir ve elindeki trade exception’ı dilerse takip eden bir yıl içinde (takasın yapıldığı tarihe göre net olarak 365 gün, artık yıllarda 366 gün) başka bir takasla oyuncu almak için kullanabilir. kullanmak zorunda da değildir tabii, keyfine ve şartlara bağlıdır. yalnız takımlar fa oyuncu almak için bu exception’ı kullanamaz, ancak takaslarda kullanılabilir!

misal, cleveland geçen yaz brendan haywood’u takas ederken karşılığında başka bir kontrat almayıp yaklaşık 10 milyon değerinde bir trade exception almıştı. daha sonra şubat ayında channing frye’ı orlando’dan almak için bu istisnayı kullandılar. yine cavs, frye’ı aldığı günlerde takımın lüks vergisi yükünü azaltmak için anderson varejao’yu portland’a takas etmişti. o takastan gelen 9,6 milyonluk trade exception 2017 şubatına kadar cavs tarafından kullanılabilir.

veya daha eski bir örnek olarak, lakers odom’u dallas’a takas ederken aldığı trade exception ile sonraki yaz steve nash’i phoenix’ten almıştı. nash örneğinde sign&trade yapıldığı için nash odom’dan gelen takas istisnasına sığacak büyüklükte kontrat yapmak zorunda kalmıştı.

trade exception ile bir takım (cavs gibi) oyuncu kaybetmeden kadrosunu güçlendirebilir (aslında teorik olarak önceki takastan bir oyuncu kaybetmiş oluyorlar). ancak diğer yanda, yeni bir oyuncu eklemek takımlar lüks vergisi sınırını aşacakları/aştıkları için katlamalı lüks vergisinin de etkisiyle çok pahalıya gelecektir . tabi bir de uygun bir takas senaryosu yaratmaları gerekir ki o da bambaşka bir sorundur. nitekim çok görülen bir uygulama olarak, başka bir takımı takasa ikna etmek için trade exception’ın yanında draft hakkı vermek oldukça yaygın bir uygulamadır.

takas istisnası cap’in altında olan takımlar tarafından kullanılamaz. ayrıca serbest oyuncu transferinde (free agency) kullanılamaz. sadece başka takaslarda kullanılabilir (sign&trade dâhil).

disabled player exception

kontratlı oyuncuların sakatlık, ölüm v.b. sebeplerle oynayamayacak olmaları hâlinde kullanılabilen bir istisnadır. buna göre bir sezon için oyuncusundan kesin olarak yararlanamayacak takıma bunu telâfi edebilmeleri için tek bir oyuncu alma şansı verilir. bu exception’ın miktarı “disabled” yani oynayamayacak olan oyuncunun maaşının yarısı veya mle’den düşük olanıdır. yalnız dpe’ye başvuru hâlinde bağımsız nba doktorlarının oyuncunun bütün sezon oynayamayacağını onaylamaları gerekir.

örnek vermek gerekirse önceki sezonda pacers paul george için, lakers steve nash ve julius randle için ve cavaliers ise anderson varejao için dpe almışlardı. ancak bunlarda sadece cavs bunu kadrosuna bir oyuncu katmak için kullanmıştı (ıman shumpert).

velhâsıl, yazının başlarında bir yerde nba’de kullanılan soft cap sisteminin çok karmaşık olduğundan bahsetmiştim

ve şimdiye dek anlattıklarım çok uzun ve karmaşık görünse de aslında buzdağının sadece görünen kısmıydı diyebilirim. çünkü bu yazıda genel olarak tek bir takım perspektifinde salary cap’in nasıl işlediğini ve istisnalarla üst sınırın nasıl aşıldığını anlatmaya çalıştım.

nitekim, özellikle doğası gereği birden çok takımın içinde bulunduğu takaslar, muhasebecilerin devreye girdiği finansal (parasal) mevzular ile draft sistemi de devreye girince, salary cap dediğimiz şey iyice uzay problemi hâline gelir, sonsuzluğa doğru uzar gider…