Anadolu Efes'in İlk EuroLeague Şampiyonluğunu Kazandığı Barcelona Maçının Analizi

Anadolu Efes, dün akşam TSİ 21:30'da başlayan Barcelona finalini 86-81 kazanarak tarihinin ilk Euroleague şampiyonluğunu aldı. Koraç Kupası'ndan 25 yıl sonra benzer bir başarıyı tekrarlayan takımın kupayı aldığı maça bir bakalım.
Anadolu Efes'in İlk EuroLeague Şampiyonluğunu Kazandığı Barcelona Maçının Analizi

şampiyon efes pilsen!

aslında bir değişimin de hakkını vermek lazım, anadolu efes mahlası da artık o kadar yabancı gelmiyor. bu takımın da kendine has bir hikayesi, kendine özgü bir karakteristiği oluştu. belki de bu kupayla birlikte efes pilsen'in anadolu efes'e dönüşümü de ufaktan tamamlanmıştır; tabi ki mevcut konjektür değiştiğinde bizim de beklentimiz tuncay özilhan'dan efes pilsen ismini yeniden gönüllerimize ve dillerimize kazımasıdır, bunun istisnası olamaz.

28 mayıs 2021 cska moskova anadolu efes maçı için ergin ataman'ın mükemmel maç planı demiştim, gerçekten öyleydi, hoca mükemmel bir maç planı yapmıştı ve bu tıkır tıkır işledi, ta ki son çeyreğe kadar. orada farklı fraksiyonlar oluştu ve maç zora girdi ancak efes ne olursa olsun finale adını yazdırdı. bu maçta ise saras'ın savunma stratejisi kusursuzdu, daha önce bu kadar baskı altında kalan efes kısa rotasyonu inanın görmedim. yani perimetre etrafını inanılmaz savundular. efes'in en önemli özelliği 3 sayı oyunlarıdır, tüm efes sistemi kısalar üzerinden döner ve bunun temelinde de pnr hücum stratejisi yatar. yani efes'i kolay kolay sırtı dönük bir oyuncuya top verip pozisyon alarak göremezsiniz.

PNR: Pick and Roll, ikili oyun.


barcelona bu maçta tüm stratejisini efes'e özellikle pnr oynatmamak üzere kurgulamış, zaten istatistiksel olarak ligin en iyi savunma yapan takımı saras'ın ekibi ve en oversize takımı. tepede efes ne zaman pnr için yerleşse yay etrafına dizilmiş koca koca adamlar buldu karşısında ve istisnasız her pick'e öncelikle yüksek show up ve hareket devam ederse adam değişimi getirdiler. böyle olunca efes biraz ezberinden şaşmak zorunda kaldı, temelde 3 seneyi hücumda tepeden hızlı bir pnr denemesiyle başlatıp olmazsa forvetten dribbling ederek ve dipte boş adam bularak geçiren bir takım için pnr yapamamak aslında büyük sorun. barcelona maça claver ile başlayınca yardımlar kısa forvetten gelecek sandım, bu durumda da simon'un yaratıcılığıyla efes'in rakibini rahat cezalandıracağını düşündüm ancak durum düşündüğüm gibi olmadı. saras claver'i daha çok tepede ani baskılar için ve rebound katkısı için kullandı ve tepede davies'in hızlı ayaklarıyla efes'in kısalarına baskı yaptı. bu durum maç başında baya işe de yaradı.

koç ataman uzun rangeli baskılı savunmaya karşı öncelikle 3-4 hızlı pas üzerinden sertaç'ı bularak bir şeyler üretmeye çalıştı, bu sonuç verdi ancak sertaç faul problemine girince ve rakip gasol'ü sahaya atınca bu defa pleiss ile gasol'ü çemberden uzaklaştırmaya çalıştı. işte öne geçmenin ve o avantajı vermemenin başlangıçı o dakikalar oldu aslında. gasol 41 yaşın verdiği yorgunlukla dışarıda adam kovalamaya, kısa üzerinde kalmaya çalıştıkça efes kısaları hem alan buldu, hem de pnr ile başladıkları birçok hücumu pick and pop ile tamamlayıp pleiss'a boş şut imkanları yarattı. ataman'ın oyun temelinde olan yapılardan biri olan bu durum pleiss sakatlanana kadar devam etti, sonrasında bu yapıyı takım sertaç'a kurdu ancak sezonu müthiş bir performansla geçen sertaç şutları sokamadı, aslında burada barcelona savunma stratejisinin de hakkını vermek lazım, sertaç ve pleiss'ın en etkili olduğu şut açısı tam tepe ve bunu her 2 oyuncuya da vermediler. pleiss nispeten diğer açılardan ve orta mesafeden de yüzdeli atabilen bir isim olduğu için sorun yaşamadı ancak sertaç hem dipten hem de çaprazdan bir türlü beklenen isabeti bulamadı.


barcelona savunma stratejisini kısalara alan bırakmamak ve uzunlara şut imkanı tanımamak üzerine kurdu demiştim, burada kritik eşik bunu 1 kere kırabilmekte. efes bunu ikinci çeyreğin ortalarında başardı ve bir daha rakibine öne geçme fırsatı tanımadı. 40 dakika efes gibi bir takıma bu denli baskılı savunmayı sürdürebilmek de pek mümkün değil açıkçası ve zaten öyle de oldu. yine bu noktada 2 ismin maç içindeki değişimine değinmek istiyorum, micic ve larkin. bu iki isim efes'in temel karar vericileri, yanlarına simon'u da ekleyebiliriz elbette ancak takımın tavanını da tabanını da bunlar belirliyor. efes yalnızca 4 üç sayı sokabildi bu maçta ve 18 atış kullandı, ligin en çok 3 sayı deneyen takımlarından biri ve oyununun temeli bu atışların yüzdesine bağlı bir ekip efes ancak barcelona'nın savunma stratejileri nedeniyle bundan uzaklaşmak zorunda kaldı.

bundan uzaklaşıp pnr de oynayamayınca ne yapıldı, başta larkin ve sonrasında micic rakip uzunların tepede yaptığı yüksek show up'ları keskin bir şekilde dribbling ederek cezalandırdı, özellikle de tüm maç bunun için mirotic'i seçtiler. yani tepede mirotic'in adamından pnr'e başlayıp akabinde orta saha çizgisine doğru açılıp barcelona defansını adam değişimi yapmaya zorladılar, karşılarında da mirotic'in kalmasını sağladılar. istatistiklere bakmadım, mirotic'in sahada olduğu esnada +- durumu incelemedim ancak ciddi bir fark olduğuna eminim zira hem micic hem larkin her defasında ya faul aldı ya da turnike ile bitirdi bu hücumları. mirotic hücumdaki verimsizliğinin yanı sıra savunmada da barcelona'nın yaptığı stratejiyi çökerten isim oldu. bu durum micic ve larkin'in tüm maç dayak yemesini de beraberinde getirdi elbette ancak aynı zamanda tarihte bir ilk olarak ikisini ortak mvp de yaptı.


son paragraf efes organizasyonunu her şartta maddi manevi destekleyen özilhan ailesine ve takımı en dipte alıp en tepeye çıkaran ergin ataman'a teşekkürle bitecek. tabi unutulmaması gereken bir diğer isim genel menajer alper yılmaz. tuncay başkanın bu kupayı her şeyden çok istediğini çok iyi bilen biriyim, bu uğurda büyük yatırımlar yapıp, aynı oranda hayal kırıklıkları yaşadığı sezonlar da oldu ancak hiç inanmaktan ve istemekten vazgeçmedi, büyük karakter böyle olur; herkesten çok senin hakkında sayın başkan, kutlu olsun. coach ataman, adeta bir ekol yarattı, 3,5 yıl önce takımın başına geldiğinde dibe vurmuş ve harap haldeydik. ivkovic'ten sonra bütçe neredeyse yarıya düşmüş ve perasovic döneminde alabildiğine kötü transferlerle ligin son sırasına demir atmıştık ancak öncelikle yarısında geldiği sezonu tamamladı ve tespitlerini yaptı ardından da kendisinin büyüteceği ve değer katacağı bu kadroyu kurdu ve 3 yıldır inanılmaz inandı. yani bu markette pleiss ve anderson'dan çok daha iyilerini bulabilirdi ancak kesinlikle kadrosunu bozmadı. inanılmaz bir takım yarattı ve sonunda kupayı aldı. helal olsun coach, eline yüreğine aklına sağlık.