Ankara Patlamasına Tanık Olan Sözlük Yazarlarının Gözünden Olay Anı

Dün akşam saatlerinde Ankara-Kızılay'da gerçekleşen ve son güncellemeye göre 37 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı sırasında bazı Ekşi Sözlük yazarları da tesadüfen o bölgedeydi. O korkunç anları kelimelere dökmek her ne kadar çok zor da olsa yaşananları anlatmaya çalıştılar.
Ankara Patlamasına Tanık Olan Sözlük Yazarlarının Gözünden Olay Anı
Kaynak: Twitter

patlamanın göğe yükselen alevden mantarını gördüm. üzerimize yağan cam ve metal parçalarından korunmak için refleks olarak yere yattım. kulağım sağır olmuştu, çınlamadan başka bir şey yoktu. üzerimdeki kan benim mi başkasının mı bilmiyordum. önceden, kurşunla vurulan insanların ilk dakikalarda şokun etkisiyle ve yaranın sıcağıyla acıyı fark etmediklerini, vurulduklarını anlamadıklarını duymuştum. kollarımı yokladım, vücudumu yokladım. üzerimdeki camlar yüzünden iki gözümün de yerinde olup olmadığını yokladım. iki kadına iyi misiniz diye sordum. biz iyiyiz de siz iyi misiniz deyip alnımı işaret ettiler. küçük bir çizik ve biraz kan. insanlar kaçışıyordu. dehşet içinde yüzlerce insan.

yaşıyor olduğuna sevinemiyorsun. bir saniye içinde onlarca şey düşünüyorsun. belki de öldüm diyorsun. emin olamıyorsun.

o an ne arzuların, ne kavgalı olduğun hayat, başarısızlıkların, ilkeler ve son gördüğün gülümseme, hiçbiri umurunda olmuyor. bitiyor bir şeyler ve "son sözünü" söyleme hakkı tanımıyor hayat. veda edemiyorsun.

bu şekilde ölmek istemiyorum diyorsun. annen üzülür.

tanıdığım insanlar burada değildi. sevdiklerim hayatta diyorsun.

patlama hakkında sosyal medyada duyarlılık gösteren, korkmuş ve öfkeli insanlar olduğunu, hemen klavyelerine sarılıp bir şeyleri lanetlediklerini biliyorsun. içinden gelmedi yazmak. soluduğun o şey her neyse canını yakıyor ve patlamadan saatler sonra bile kıvırcık saçlarının arasından cam parçaları ayıkladın. yaşıyorsun ve bunun ne kadar süreceğini bilmiyorsun. ölebilirsin. yaşam için amaç edindiğin hiçbir şeyi gerçekleştiremeden, amaçların için çalıştığına hiçbir insanı tanık edemeden ölebilirsin.

şu an, bu yazıyı okuyan sen, beni tanımıyorsun. öldüğümde istatistik olurum senin için. benim de tıpkı senin gibi uyandığımı, zihnimde düşünceler gezdiğini, duygularım olduğunu anlama yetin yok. sadece bu bozuk camın ardından bakıyorsun. anlama yetisi olanlar kafalarını önlerine eğdi ve dünyayı değiştirmek için senin çocukça bulduğun biçimde çabalıyor, kararlılık gösteriyor.sen sadece öfkeleniyorsun. kimin yaşayıp kimin öleceğini bilmiyoruz ama bir potansiyeli olan, dünyaya bir değer üretecek olan insanlar ölebiliyor. sen izliyorsun. şimdi sorum şu; sen yaşadığını mı sanıyorsun?

her canlı ölümü tadacaktır ama sadece bazıları yaşamayı tadar.

yaşadım.

gözlerimle gördüm patlamayı. içimde hissettim o basıncı. kulaklarımın uğultusu hala geçmedi. bakmadım ben o yöne bir daha. 200 metre mesafe ya vardı ya yoktu. insanlardaki o panik koşuşturma çığlıklar... unutamam. kendimi bir dükkanın içine attım ikinci bomba ihtimaline karşı. aileme haber verdim hemen, haberleri daha görmemişlerdi. sonra arkadaşlarım şunlar bunlar derken onlara cevap verdim. yarım saatim bir pasajın alt katında oraya gelenleri sakinleştirmeye çalışmakla geçti. ambulans sesleri. ben bu kadar acısını 10 kasımlar dışında duymamıştım sirenin. sakin kalabildiğime şaşırıyorum hala. 

eve yeni gelebildim. taksi bulmak mucizeydi. otobüsler aktarma otostop ve yürüyüş derken bu saati buldu. 

patlama anı hala gözlerimin önünde. uğultusu hala geçmedi kulaklarımın. çığlıklar ağlamalar unutulacak gibi değil.

durağım başka yerde diye yaşıyorum.
bombacı orospu çocuğunun canı orada patlatmak istedi diye yaşıyorum.
diğer insanlardan 3-5 dakika daha önce oradan geçtim diye yaşıyorum.
5 dakika geç çıkmadığım için yaşıyorum. film şeridi hikayesi gerçekmiş bunu öğrendim.

yaşıyorum ama şansa.

hayatta 5 dakika insana bir ömür verebilirmiş.

şu an bir sayıdan ibaret olabilirdim...

çığlıklar, patlama sesi, alevler... unutamam... siz de unutmayın!

çok güçlü bir patlama, 5-6 katlı apartman yüksekliğine çıkan bir ateş topu, havada uçuşan parçalar ve sonrasında ne olduğunu anlayamadığımız silah sesleri.insan önce donup kalıyor, sonrasında patlama yönünün aksine koşmaya başlıyorsun.

ardından nereye gittiğini bilmediğin dolmuşlara binip oradan uzaklaşmaya çalışıyorsun.dikkatimi en çok çeken noktalardan biri; insanların hiç tanımadığı kimselerin omuzlarına yaslanıp ağlaması ve birbirlerini sakinleştirmeye çalışmalarıydı.söylenecek, yazılacak çok şey var ama henüz yazacak derman yok...