Ankara'da da Örnekleri Bulunan, İşlevi Sanat Haline Getiren Mimari Akım: Brutalizm

1950'lerin İngiltere'sinde ortaya çıkan ve yerlere şaptan gayrı kaplama yapmayan bu enteresan akımı inceliyoruz.
Ankara'da da Örnekleri Bulunan, İşlevi Sanat Haline Getiren Mimari Akım: Brutalizm

Nedir?

le corbusier'in marsilya'daki konut birimi ve chandigarh'daki eserlerinin tarzı ve daha sonradan bu tarza yakın inşa edilen yapılar için 1954 yılında ingiltere'de ortaya atılan terim.

malzemeyi mümkün mertebe doğal haliyle kullanan; kaplama, süs, boya gibi eklere yüz vermeyen; strüktürü saklamayan, bilakis vurgulayan; binanın organizasyon şemasının, iç mekanlarının ve taşıyıcısının dışardan da rahatça okunabildiği bir mimari yaklaşım; doğal ve minimum müdahale edilmiş görüntüsü sebebiyle kamuoyunda minimalizm ile karıştırılır. brüt beton favori malzemelerdendir, sıvanmaz, boyanmaz; yerlere şaptan gayrı kaplama kaplanmaz, tavanda havalandırma boruları, kablo taşıyıcılar, çelik kirişler vs. açıktadır. mekan anlayışı olarak örneğin binada yer alan amfi tiyatronun zeminindeki eğim dışarda da yerden yükselen bir görüntüye sahiptir, mekanın amfi tiyatro olduğu şıp diye anlaşılır. behruz çinici'nin odtü kampüsü'ne tasarladığı binalarda, özellikle mimarlık fakültesinde bu yaklaşım rahatça görülür.

Behruz ve Altuğ Çinici, 1961-1963 - ODTÜ Mimarlık Fakültesi / Fotoğraf: Arkitektüel


brütalizmde rasyonel formların irrasyonel düzen kurgusu söz konusudur

eğrisel ve kırık formlar söz konusu değildir. brütalizm için dışavurumculuk da denilebilir ancak ekspresyonizmdeki gibi ifadenin dışavurumu değil, malzeme, fonksiyon ya da strüktürün dışa vurumu söz konusudur. tasarlamada "kimliği bileşenleri ile belirtme" felsefesi esastır. örneklerine bakacak olursak peter smitshon'un handson okulu, paul rudolph'un yale üniversitesi, louis kahn'ın richard laboratuarları, kenzo tange'nin telekomünikasyon binası, walter förderer'in saint-nicolos kilisesi, moshe safdie habitat...

Barbican Centre, Londra.

Tarih içindeki işlevi

tarihine baktığımız zaman, brütalizmin ilk kez ikinci dünya savaşı sonrasında avrupa'da ortaya çıktığını görüyoruz. tabii bunda savaş yüzünden tahrip olan şehirler ve tamamen ortadan kalkan binaların yarattığı boşlukların ve bu şehirleri yeniden inşa etme gerekliliğinin bir payı olduğu kesin. sanılanın aksine brütalizm kelimesi ingilizce'de gaddar, acımasız anlamına gelen brutal kelimesinden değil, fransızca bir tabir olan béton brut, yani işlenmemiş betondan geliyor. karşıtları tarafından genellikle soğuk ve ruhsuz olmakla itham edilen brütalist binalar, mimari tarihinin bağlamı içinde bakıldığında o zamanın sosyal ve siyasi vaziyetinin bir yansıması ve doğal sonucu olarak da değerlendirilebilir. her ne kadar 1980'li yıllara gelindiğinde brütalist akımın sonu gelmiş olsa da, modern mimari dahilinde bu akımın küçük çaplı bir yeniden doğuş yaşadığını da söylemek gerekiyor.

Ankara'daki örnekleri

brutalizm pek bilinen bir mimari akım değil. ankara'da bazen önünden geçip gittiğimiz, bazen de bakıp garip bulduğumuz binaların türkiye'nin en iyi brutalist mimari örnekleri olmaları ne kadar ilginçtir değil mi?

hani ankara için soğuk, gri, kasvetli şehir derler ya. o kasvetin içinde brutalizm göğe kaldırılmış devasa bir yumruk gibi yükselir adeta.

eski türkiye iş bankası genel müdürlüğü, bugünkü bddk binası. koray inşaat firmasının kuruluş projelerinden olan, mimarlık ve inşaat fakültelerinde ders niyetine okutulan bu bina, göğe dikilmiş 5 tane devasa beton dilimi gibidir. şehrin anıtkabir ve atakule ile birlikte 3. sembolü sayılabilecek bu binanın kıymetini pek bilmiyoruz gibi...


emekli sandığı'nın 1970'de tamamlanan otel projesi; stad oteli, doğan tekeli, sami sisa ve metin hepgüler ortak çalışmasıdır. brutalist mimarinin ankara'daki önemli ve ödüllü örneklerinden biri olan projenin, cumhuriyet döneminin ilk mimari eserlerinden, vedat tek ve mimar kemaleddin'in gözde çalışması, ankara palas gibi art nouveau eserle neredeyse dip dibe olması şehir görselliği açısından bir kaos yaratmıştır. birbirinden tamamen farklı iki mimari eserin neredeyse 250 metre mesafede olması bilinçsizce yapılmış bir tercih olsa da, bu brutalist bir çalışma olarak stad oteli'nin güzelliğine göle düşürmez. bina, klasik brütalizme yakın bir tasarımdadır. simetrik, sıralı balkonlar, birbirini tekrar eden öğeler mevcuttur.
otel günümüzde satılmış ve radisson sas olarak hizmet vermektedir.


diğer ikisi mimariye ilgisi olanlar tarafından fark edilse de, diğer birçok kişinin önünden geçerken neredeyse hiç fark etmediği tunalı mevkiindeki tübitak binası sıra dışı dizaynıyla brütalizm mimariyi takip edenler için ilginç bir deneyim olsa gerek. dışı boyanmamış, beton görsellik bu yapıda biraz daha geride kalmış. özellikle kule bölümün simetri bozan mimarisi brutalizmin şaşırtan yönünün altını çizmiş.