Antidepresan Niyetine İzlenecek Diziler

COVID-19 karantinasının tüm hızıyla devam ettiği şu günlerde biraz olsun içinizi açacak dizileri derledik.

The King of Queens (1998-2007)

öyle çok şatafatlı, konulu, olaylı bir dizi değildir. her bölümü ortalama 20 dakika süren basit ve şirin bir sitcomdur. carrie ve doug isimlerinde orta halli bir genç çiftin karikatürize edilmiş hayatını anlatıyor. her bölümde farklı bir mini macera sahneleniyor. bizdeki (bkz: 1 erkek 1 kadın)'ın amerikan versiyonu gibi bir şey de denilebilir. ama çok daha sevimli. çoğu bölümü çok da komik olmamakla birlikte, karakterlerin oyunculuk, mimik vs başarısı ile gayet izlenebilir bir dizi. ben seviyorum.

Full House (1987-1995)

80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmak sendromu yaşayan birçok kişi gibi benim de çocukluğumun favori dizilerindendi. okuldan eve gelir, televizyonu açıp bunu izlerdim. 2010lara geldik neredeyse, millet lost, heroes, prison break, battlestar galactica falan izliyor, ben de netten bunun bölümlerini indirip izliyorum hala. ne nostaljik, ne eski günler manyağı adammışım yau. bulsam süper baba'yı da indirip deliler gibi izleyeceğim de yok işte ne yapalım...

Malcolm in the Middle (2000-2006)

tanıtımlarında bir sürü çoluk çocuğu görüp izlememeye karar verdiğim diziydi bu. çünkü bilindiği üzere aile temalı amerikan komedi dizilerinin esprileri (married with children gibi bazı istisnalar hariç) hep birbirine benzer ve hemen hemen hepsi tahmin edilebilir. ancak neden sonra izlemeye başladım bu diziyi ve bütün bölümlerini izlemiş birisi olarak gelmiş geçmiş en başarılı komedi dizilerinden olduğunu söyleyebilirim. oyuncuların hepsi müthiştir ve zamanında bu dizi ile önemli ödüller alamamaları haksızlık olmuştur bence. hadi bryan cranston sonradan ödül aldı ama jane kaczmarek'e gerçekten yazık oldu.

It's Always Sunny in Philadelphia (2005-günümüz)

kesinlikle mod yükseltir kesinlikle. amerikan kara mizah dizisi. her şeye dair bir yorum görüyorsunuz, çok çok ofansif. bir grup arkadaşın bir bar işletirken başlarından geçenleri anlatıyor. her biri ikiyüzlü, bencil, açgözlü yani hiç sevilmeyecek tipler. komediyi de bu getiriyor bence, güzel ve ahlaklı insan izlemek isterseniz friends falan izleyin. sonra gerçekler neden böyle değil diye ağlarsanız benden bilmeyin...

How I Met Your Mother (2005-2014)

dizideki herhangi bir karakterde kendinizi veya arkadaşlarınızı bulabilirsiniz. karakterlerin sevinçlerine ve üzüntülerine ortak olursunuz. o bar masasında kameranın olduğu tarafta sandalye çekmiş oturuyormuş gibi hissedersin bir süre sonra.

Brooklyn Nine-Nine (2013-günümüz)

izleyecek dizi arayıp birkaç bölüm izleyip şans vermek istediğim ama ilk başladığım gün 19 bölüm seyrettiren mükemmel ve ötesinin ötesinde bir dizidir. izleyen herkesin bilebileceği üzere çok "underrated" bir dizi. dünyanın en güzel dizisi değil ama dünyanın en komik dizilerinden bir tanesi olabilir. yazın tatil yapamamış, hayatının en zor derslerini bir arada alan, güneş görmediği zaman depresyon belirtileri gösteren beni, güneşin bulut arkasına saklandığı zamanlarda depresyon belirtileri göstermekten alıkoymuş mumtazam bir dizi.

her karakterle aramda çok sıcak bir bağ oluştu. birkaç saat önce yemek yaparken yolda yürürken andy samberg'i nam-ı diğer jack peralta -best detective/genius- görsem ne tepki veririm, fotoğraf çekildikten sonra sarılmama izin verir mi diye düşündüm. hayır her zaman bu kadar sorunlu değilim...

her karakterle o kadar bağ kurdum ki, o karakolda sonsuza kadar çalışabilirmiş gibi hissediyorum. hayata atıldıktan sonra iş yerim böyle olmazsa büyük hayal kırıklığı yaşayacağım.ve amy santiago'ya aşığım, aşkımın çocuğu olmasa instagram'dan bile yürürdüm cevap vermeyeceğini bile bile...

The Office (2005-2013)

the office üzerinden oturup bir arkadaşınızla geyik döndüremezsiniz. çünkü dizideki esprilerin tümü o acayip ortamından soyutlanıp gerçek hayata alındığında anlamını tamamen yitirmektedir. the office'te komik olan "andır" çünkü, o anı yaşamanız lazım, aynı gerçek hayatta olduğu gibi.

"abi anlatamam görmen lazım" ekolündendir the office.

The Marvelous Mrs. Maisel (2017-günümüz)

zeki, becerikli ve güzel bir kadın olan miriam’ın bir ev hanımından komedyene dönüşmesini anlatan amazon dizisi. miriam’ı canlandıran rachel brosnahan çok sempatik olmasının yanısıra doğal komik bir karakter. ve gerçekten new york dönem dizilerini, özellikle mad men bittikten sonra, ne kadar sevdiğini fark ediyor insan izlerken, hatta sanıyorum ilk sezonun üçüncü bölümündeydi, başrolün kocasının çalıştığı şirkette kısa bir toplantıya şahit oluyorsunuz ve dow chemical’in ismi geçiyor, ki kendileri mad men'de bizimkilerin büyük müşterilerinden biriydi. kısacası, izleyiniz efendim, evet bu bir eğlence tavsiyesidir.

Parks and Recreation (2009-2015)

son 2 ay içinde 7 sezonunu birden seyrettim. zaten kısa kısa, bir oturuşta 5-6 tanesi çok rahat gidiyor. altı bölümlük ilk sezonunu sabredip atlatın, ikinci sezondan itibaren dizi kendi kimliğini bulup rayına oturuyor ve final anına dek her şey katlanarak güzelleşiyor, komikleşiyor. gerçekten çok uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. kahkaha atmadan izlemek çok zor. hep geceyarısından sonra çocuklar uyurken seyrettim, kontrolsüz kahkaha patlamalarıyla defalarca uyandırmışımdır. zaman zaman ufak jestlerle ve diyaloglarla hiç bayağılaşmadan gayet de duygusallaşıyor.

internetten bulunabilecek kamera arkası ve çekim hataları videolarını da tavsiye ederim.

Ve tabii ki: Seinfeld (1989-1998)

genellikle harika olduğu söylenen birçok sit-com u 1 yıl sonra izleyemezsiniz, tahammül bile edemezsiniz. 'ne yavan esprilermiş', 'bunun nesine gülmüşüm' dersiniz... seinfeld'in 1993 yılında çekilen bölümlerini izliyorum. gerçekten bir dizinin fenomen olması çok başka bir şey. aradan o kadar yıl geçmiş ve ben - kim bilir kaçıncı kez - izlediğim hemen her bölümde dolu dolu kahkahalar atıyorum.. bundan 10 yıl önce nasıl aynısını düşünüyorsam, sanırım bundan 20 yıl sonra da aynısını düşünüyor olacağım. bu dizi bence dünyanın başına gelmiş en iyi şeylerden biri...

Antidepresan Niyetine İzlenecek Filmler