Antidepresanların Temel Mantığı ve Çalışma Prensipleri

Her depresif bireyin elinde görmeye alıştığımız bu ilaçların ardındaki çalışma mekanizması nasıldır, ne şekilde vücudumuza etki ederler, ne yaparlar da karamsar duyguları azalttıkları söylenir? Bu ve benzeri sorulara cevap veren bir yazı.
Antidepresanların Temel Mantığı ve Çalışma Prensipleri
iStock

antidepresanlar, tüberküloz tedavisini uygulanırken tesadüf eseri bulunan ilaçlardır. antidepresanların temel mantığı, etki mekanizmaları ve çeşitlerini aşağıda özetle açıklamaya çalıştım:

1960'ların başında ilk kullanılan türü monoamin oksidaz inhibitörleri (maoi)'dir. bu ilaç grubunun çalışma prensibi ise, serotonin, norepinefrin ve dopamin gibi kimyasal ileticileri yok eden monoamin oksidaz denen enzimi baskılamaktır. ancak inanılmaz boyutta yan etkiye sahip oldukları için günümüzde çok fazla tercih edilmemektedir. örneğin moklobemid bir maoi'dir.


depresyon tedavisinde kullanılan monoamin oksidaz inhibitörleri (maoi) aslında 1970'li yıllarda ortaya atılan "monoamin varsayımı" düşüncesinden temel alır. bu varsayıma göre depresyonun sinir sisteminde sinaps boşluklarında kimyasal mesaj ileticilerinin (serotonin-dopamin gibi) eksikliğinden kaynaklandığını öne sürer.

yukarıdaki varsayımın daha sonra kısmen doğru olduğu ortaya çıkmıştır. çünkü depresyon tedavisinde kimyasal mesaj ileticilerinin seviyesini artırmanın tek başına işe yaramadığı tespit edilmiştir. burada da "kimyasal mesaj iletici almaç varsayımı" teorisi devreye girmiştir. bunu anlamak sinapsları tekrar göz önünde canlandırın. ileticilerin bağlandığı ikinci sinir hücresindeki almaçların yapısal olarak bozulduğunu düşünün. bu durumda da serotonin ve dopamin yeterli seviyede olmasına rağmen yine depresyon ortaya çıkacaktır. işte bu ikinci teori bunu anlatır. sinaps için: 


daha sonra trisiklik denilen antideprasan (tsa) tipleri icat edilmiştir. ancak bunların da yan etkileri çok fazladır. tsa'lar, 1980'lere kadar yaygın bir şekilde kullanılmışlardır. yan etkilerine rağmen hala panik atak, depresyon, dikkat eksikliğ-hiperaktivite (adhd) sıkıntılarında kullanılır. en büyük risk faktörleri zehirlenmelere (toksisite) neden olmalarıdır. aslında kimyasal olarak “trisiklik” kelimesi çok uygun değildir; bunun nedeni de bu grubun içerisinde “monosiklik”, “bisiklik” ve “tetrasiklik” yapıda olanları mevcuttur. ssrı'lardan sonra en çok kullanılan antidepresan türevleridir.

günümüzde ise yan etkilerinin nispeten daha az olması nedeniyle daha güvenilir kabul edilen seçici serotonin geri alım inhibitörleri (ssrı) yaygın olarak kullanılmaktadır. en bilinenleri fluoksetin, paroksetin, fluvoksamin, sitalopram'dır. çalışma mekanizması için şuradaki 2 dk'lık video işinize yarayabilir (ingilizce altyazı mevcut):


son olarak da belirtmekte fayda var

yapılan meta-analiz çalışmaları antidepresanların küçük ve orta seviyedeki depresyonda etkili olmadığını, plasebo'dan çok farkı olmadığını gösterirken, ancak ağır şiddette depresyonlarda antidepresanların daha fazla işe yaradığını göstermekte. bu konudaki ileri okuma için: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18303940

kaynaklar: tübitak bilim ve teknik dergisi, mayıs 2019 sayı 618, dr. özlem ak.
http://www.eczaakademi.org/…027112044bgiray_tca.pdf

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18303940

https://www.journalagent.com/…fs/kpd_7_80_17_24.pdf

Günümüzde Sıkça Kullanılan Antidepresanların İçerdikleri Etken Maddelerine Göre Muhtemel İşlevleri