Arctic Monkeys'in Yeni Single'ı There'd Better Be a Mirrorball Ne Anlatıyor?

İngiliz indie rock grubunun 21 Ekim'de çıkacağı duyurulan 7. stüdyo albümü The Car'dan yayınlanan ilk single (tekli), tam olarak ne anlatmak istiyor? Bir bakalım.

Şarkıyı önden verelim


there'd better be a mirrorball... yeni albümün en merak ettiğim şarkısı bu olabilir. 9 ağustos istanbul konserinde sahne dekorları geldiğinde disko topunu görünce çok şaşırmıştım. konserlerde de alex arada sırada bezle temizleyip parlatıyor falan :) çok değişik bir era geliyor gibi hissediyorum :) şarkının neyi anlattığıyla ilgili bir yazıyı da şuraya bırakıyorum.

şarkı bizimle ilgili. grup ve biz. alex ve biz.

şarkıyı dinliyordum ve ilk başta bunun bir çiftin ayrılmasıyla ilgili olduğunu düşünsem de (ve bir anlamda öyle), şarkının arctic monkeys ve onların hayranlarıyla ilgili olduğunu anladım. mirrorball'u seviyorum ve şarkının bir başyapıt olduğunu düşünüyorum. ne kadar olgunlaştıklarını gösteren bir şarkı. işte benim görüşüm...

mirrorball, yani disko topu, hayranların grup ve özellikle alex ile ilgili beklentileri. başka bir am, başka bir r u mine, başka bir fluorecent adolescent veya certain romance beklentileri yani.

ve bu asla olmayacak.

birçoğu mirrorball'un neden ilk single olduğunu ve son parçaya uygun olan bu kadar yavaş bir baladın neden açılış şarkısı olduğunu sorguluyor. grup açıklama yapıyor. burada hayranların beklentilerini anlıyorlar aslında.

mirrorball hüzünlü, nostaljik bir şarkı. müziği bize geçmişi hatırlatıyor, eski güzel günleri arkadaşlarla ya da bir sevgiliyle hatırlamak gibi. şarkının başlama şekli, sözlere ulaşmak için zaman ayırmak, sahneyi hazırlayan bir şarkıya sahne hazırlamanın bir yolu: enstrümantal, ani bir duruş, sert bir c majör piyano akoru ve ardından sözler... verse'lerde maymunlar/alex konuşuyor, nakaratta ise biz.

don't get emotional, that ain't like you
yesterday's still leaking through the roof, that's nothing new
i know i promised this is what i wouldn't do
somehow giving it the old romantic fool
seems to better suit the mood

hiçbir şey eskisi kadar güzel görünmüyor. bu yeni bir şey değil. ve rock'n roll asla ölmeyecekti -ama yaptılar. evrimleştiler, daha olgun maymunlara dönüştüler. aşk temaları hala orada olabilir, sonuçta şarkıların havasına uyuyorlar ama aynı değiller.

so if you wanna walk me to the car
you oughta know i'll have a heavy heart
so can we please be absolutely sure
that there's a mirrorball?

araba deneyimin kendisi. bu, bunca yıldan sonra çıktığımız ve hala onlarla yaşamakta olduğumuz yolculuk, tarih. "walk me to the car", yani "bizi arabaya götür" sözü bize yeni müzikler getiriyor. arctic monkeys'in şarkılarına yüreğimiz buruk, şifa arayan, duygu yüklü geliyoruz. bize bir "disko topu" olacağını garanti edebilirler mi? kesinlikle emin olabilir miyiz, bilmek istediğimiz bir şey olacağına dair bize söz verebilirler mi? bir pop şarkısı, parlak, "eski arctic monkeys gibi" bir şarkı?

disko topu geçmişte kaldı. arkamızda ne olduğunu görmek için aynaya bakmak gibi, eski günlerin dans pistinde ışığı yansıtmak için yavaşça hareket eden parlak bir top.

you're getting cynical and that won't do
i'd throw the rose tint back on the exploded view
darling, if i were you
and how's that insatiable appetite?
for the moment when you look them in the eyes
and say "baby, it's been nice"

hayranlar alaycı olduğunda olan budur: "arctic monkeys bitti". "tbhc adamı yoruyor, berbat, şarkıları hatırlamıyorum bile". "neden bu kadar değiştiler? neden on yedi yaşında söyledikleri şeyleri söylemiyorlar?" ne kadar doyumsuz bir iştah, değil mi? alex ve grup neden sonsuza kadar geçmişe zincirlenmek istesin ki? evet, "güzeldi" deme hakları var, tıpkı birçok hayranın "evet, artık benim için değilsiniz" dediği gibi.

so can we please be absolutely sure
that there's a mirrorball for me?
oh, there'd better be a mirrorball for me

"benim için". fanların egosu, kendileri için parlak bir disko topu istiyorlar. yıllar önce olanlar gibi "çarpıcı".

şarkı bir durum bildirisi. bu yüzden açılış şarkısı. bu yüzden ilk single. geçmişin iyi, "disko topu gibi parlayan" şeylerine tutunmak isteyen insanların bir yansıması. müzik buruk - ve kendisi bize bir mesaj vermenin bir yolunu oluşturuyor: güzel olsa da, bu duygular ve beklentiler üzücü. alex'in finaldeki falsettosu yeni bir kapı, aydınlanma için yeni bir kapı açmak gibi: yeni arctic monkeys'in olayı artık bu.

ve bu iyi bir şey. her zaman yaptıklarını yapıyorlar: kalabalığın trendlerini veya taleplerini takip etmek değil, istedikleri şarkıları yaratmak.

sonuçta, alex çok uzun zaman önce bize bu hype'a inanmamamızı söylediğinde haklıydı.

Arctic Monkeys, ilk TV performanslarından birinde I Bet You Look Good On The Dancefloor'u çalmaya başlamadan hemen önce solist Alex Turner, "don't believe the hype" (beklentilere/aldatmacalara/heyecana inanma) diyerek şarkıya girmişti.

kaynak: truelegendsneverdie/reddit