Artemis Tapınağı'nı Yakarak Adını Tarihe "İlk Terörist" Olarak Yazdıran Efesli: Herostratos

21 temmuz MÖ 356 tarihinde Efes'te bulunan Artemis Tapınağı'nı, adını tarihe yazdırmak için kundaklayan Efesli genç Herostratos'un hikayesi.
Artemis Tapınağı'nı Yakarak Adını Tarihe "İlk Terörist" Olarak Yazdıran Efesli: Herostratos

herostratos, efes'teki artemis tapınağı'nı kundaklayarak adını tarihe geçiren bir kişi. bu şekilde tapınağın lidya kralı kroisos'un finanse ettiği "arkaik dipteros" evresini sona erdirmiştir. antik tarihçilerin belirttiğine göre 21 temmuz mö. 356 tarihinde, yani 2378 yıl önce kendisini üne kavuşturacak bu eylemi gerçekleştirmişti.

herostratos'un hayatı aslında çok az bilinir. kunduracılık yaparak geçimini sağlayan, kimseye zararı dokunmayan safça biri olduğu yönünde bilgiler vardır. efes vatandaşı olmayan biri veya bir köle olabileceği de söylenmektedir. her ne olmuş olursa olsun kesin olan tek şey kendisinin düşük bir sosyal statüde bulunan ve akıl sağlığı pek de yerinde olmayan biri olduğudur.

tabiki herostratos'un da her insan gibi hayalleri ve arzuları vardı. en büyük arzusu da ünlü bir kişi olarak anılarak tarihe geçmekti. kendisinden önceki veya sonraki çağlarda yaşayan binlerce kişi de aynı şeyi istemişti kuşkusuz ama herostratos'un onlardan bir farkı vardı: o, bu arzusunu gerçekleştirecek ve başarılı olacaktı. ancak pek de normal olmayan yollarla.

herostratos'un yaktığı tapınak, plinius'un aynı yerde yedi kez yıkılıp yeniden yapıldığını belirttiği tapınaklardan altıncısıydı. mö 550'li yıllarda, yani yunan arkaik çağı'nda inşasına başlanmış ve tamamen bitirilmesi yaklaşık 120 yıl sürmüştü. tapınağın inşasına, efes'i kısa bir süre önce ele geçiren lidya kralı kroisos'un emri ile başlanmıştı. kroisos'un mali destekleriyle beraber tapınak o güne kadar görülmemiş boyutlarda ve ihtişamda olacak şekilde tasarlanmıştı. alınlığı ve çatısı, 8 kısa tarafında, 21 tane de uzun tarafında olacak şekilde, dipteros düzeninde, yani çift sıralı 106 tane iyon stili sütunun üzerinde yükselmekteydi. sütunlardan 36 tanesi kabartmalarla bezenmişti(bkz: columna caelata). kabartmalı sütunlardaki tasvirler bir kurban törenini göstermekteydi: kurbanlı kaplar taşıyan figürler, kurban edilmeye götürülen hayvanlar, rahipler, kurban törenine katılanlar ve dans eden kadınlar... ayrıca tapınağın uzunluğu 300 metreyi aşan mermer sima frizlerinin de eşi benzeri yoktu. frizlerde aristokrat zümrenin yaşamını tasvir eden ziyafet sahneleri ve araba yolculuklarının yanısıra herakles'in maceraları, troia savaşı, lapithler ve kentauroslar'ın kavgası gibi pek çok mitolojik konu işlenmişti. efes'in arkaik artemis tapınağı, yunan dünyasının tamamen mermerden inşa edilen ilk tapınağıydı ve bu yönüyle de eşsizdi. yanmadan önce tapınak, süslemeleri, kabartmaları ve heykelleri ile birlikte nefes kesici bir güzellikte olmalıydı ve boşuna yedi harikadan biri olarak gösterilmemişti. elbette böylesine bir esere sahip olmak tüm efeslilerin gururunu okşuyordu.


ancak tüm bunlar herostratos'un umrunda değildi. o sadece, döneminin en ihtişamlı tapınağını ateşe vererek kazanacağı şan ve şöhreti düşünüyordu. sonunda kararını verdi ve 21 temmuz mö 356 gecesi tapınağın çatısına çıkıp buradaki ahşap kirişlere yağlı paçavraları bağladı, sonra da onları tutuşturdu. yaz sıcağının da etkisiyle çok geçmeden alev alev yanan tapınak bir gecede artık bir daha kullanılamayacak derecede ağır hasar almıştı. tanrıça artemis'in ulu evi artık dumanı tüten bir harabeden ibaretti.

herostratos'a daha sonra ne olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. cayır cayır yanan tapınağı bir sanatçının en büyük eserine baktığı gibi hayranlıkla seyrederken çok geçmeden yakalanır ve işkence görür. şan ve şöhret kazanıp adını sonsuza kadar tarihe geçirmek amacıyla bu eylemi yaptığını itiraf eder. mahkeme tahmin edilebileceği üzere ona ölüm cezası verir. ancak kundakçının tapınağı yakma sebebi efesliler'i daha çok kızdırmıştır. bu nedenle herostratos'un anısı lanetlenir(bkz: damnatio memoriae). bundan sonra adını anarak onu "onurlandıran" herkes de herostratos ile aynı kaderi paylaşacaktır.

fakat tabi ki de bu yasağın pek bir faydası olmaz. bu ilginç adamın hikayesi antik tarihçilerin dikkatinden kaçmamıştı. ilk kez khioslu tarihçi theopompus, philippica adlı eserinde herostratos'tan bahseder. onu daha sonra strabon da anacaktır. bu şekilde herostratos'un ünü çağları aşacak ve günümüze kadar gelecektir. hatta adı ün kazanmak için suç işleyen kişileri belirtmek için bir terim olarak kullanılacaktır. ironik bir şekilde, herostratos'un ününü duyanların çok çok az bir kısmı arkaik artemis tapınağı'nın mimarları samoslu theodoros, giritli khersiphronos ve oğlu metagenes'i bilmektedir. demek ki, insanlar o muhteşem tapınağı yapanları değil yıkanı daha çok merak etmekteydi. evet, herostratos doğru düşünmüştü. tanrıçanın bu en güzel mabedini yakarak asırlar sonra dahi kendisinden söz ettiren bir üne kavuşmuştu.

ancak bazı modern tarihçiler tapınağın yanmasında herostratos'un rolünü sorgulamaktalar. herostratos'un amacı "gerçekten de" adını tarihe yazdıracak bir ün kazanmak mıydı? bu konuda pek çok fikir ortaya atılmıştır. d. hegyi adlı bir araştımacı, herostratos'un tapınağa yaptığı bu saldırının altında efes'e karşı bir "karia intikam duygusunun" yattığını iddia etmiştir. stefan karweise adında bir başka araştırmacı, yangının tapınağa düşen bir yıldırım sonucunda ortaya çıktığını ileri sürmüştür. bu belki doğru olabilir ancak bölgede yaz ayları son derece kurak ve bulutsuz geçtiğinden tapınağa bir yıldırımın düşmesi pek olası gözükmemektedir. üstelik tapınak gerçekten yıldırım düşmesi sonucu yanmışsa neden herostratos isimli hayali bir kişi uydurmaya gerek duyulmuştur? fakat karweise'ın diğer iddiaları son derece önemlidir. herostratos'un amacını sadece işkence altında itiraf ettiği için, bu durumun şöhret arayan bir adama uymadığını belirtmiştir. ayrıca herhangi bir kundakçının tapınağı yakacak büyüklükte bir yangın çıkarması için ahşap çatı çerçevesine ulaşması gerekmekteydi. fakat sıradan birinin tapınağın içine böylesine kolay bir şekilde girebilmesi gerçekten çok tuhaf bir durumdur. bilindiği üzere, yunan tapınaklarının içine genellikle rahipler ve rahibeler dışında kimsenin girmesine izin verilmezdi. ayrıca bunu yaparken hiçkimsenin kendisini fark etmemesi de ilginçtir. oysa dieter knibe'nin belirttiğine göre o zamanlar efes'te tapınağı muhafaza etmekle görevlendirilmiş(muhtemelen tapınakta saklanan hazineleri korumak için) bir birlik bulunmaktaydı. herostratos, hem bu muhafızları hem de tapınağa oldukça yakın yerlerde ikamet eden rahipleri atlatabilerek bu yangını çıkarmışsa ya gerçekten çok yetenekli biri olmalıydı ya da ortada "başka bir durum" vardı.
artemis tapınağı'nı kazan avusturyalı arkeologlardan anton bammer, mö 4. yüzyıla gelindiğinde yükselen taban suyu seviyesi yüzünden tapınağın batma tehlikesi içinde olduğunu, yangının da bu nedenle aynı yerde yeni bir tapınak inşa edilmesini isteyen tapınak yönetiminin eliyle çıkarılabilmiş olduğunu öne sürmüştür. bugün bile tapınağın olduğu arazinin taban suyu yüzünden sürekli sulak ve bataklık bir alan olduğu düşünüldüğünde aslında bu iddia hiç de mantıksız değildir. ayrıca yangından sonra yapılan yeni tapınağın temellerinin eskisine göre 2,70 metre kadar yükseltilmiş olması da bu durumu destekler niteliktedir.

selçuk'taki efes müzesi'nin eski müdürlerinden sabahattin türkoğlu'na göre ise tapınağın yakılması, o yıllarda efes'i persler'e bağımlı olarak yöneten oligarşi yönetiminin işiydi. oligarşi taraftarları arasında herhangi bir anarşik olayı fırsat bilip her türlü yağmayı yapan çıkarcı kimseler bulunmaktaydı. bunlar, oligarşi yönetiminin hoşgörüsü sayesinde kente doluşan hırsızlar ve serserilerdi. kentte soyulacak pek çok yer vardı kuşkusuz ama artemis tapınağı en ilgi çekici olanıydı. tapınakta, tanrıçaya adak veya hediye olarak sunulan değerli birçok mücevherin bulunduğu yüzyıllardır biriktirilen bir hazine bulunmaktaydı. ayrıca bilindiği üzere tapınak, o yıllarda bir banka işlevi görüyor ve pek çok insanın parası burada saklanıyordu. bu güruhun hazineyi yağmalaması için artemis tapınağı'nın yanması bulunmaz bir fırsat olurdu. efes halkının bu yağmacı oligarklara olan tepkisi bu iddiayı destekliyor gibidir. halk uzun zamandır nefret ettikleri bu kişilerden intikam almak istiyordu ve büyük iskender'in mö 334'te şehre gelişi onlara aradıkları fırsatı vermişti. başta pers yanlısı tiran syrpax olmak üzere pek çok oligark halk tarafından taşlanarak öldürülmüştü.

tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde, kanımca en olası sonuç tapınağın yakılması ile bir şekilde kazancı olan kişi veya kişilerin(tapınak rahipleri veya oligarklar, belki her ikisi de beraber hareket etmiştir.) sadece ünlü olmak gibi masum bir isteği olan zavallı akıl hastası herostratos'u amaçlarına ulaşmak için kullanmış olmalarıdır.


bazı yazarlar mermerden inşa edilmiş bir binanın nasıl yanabileceğini sorgulamışlar. arkaik artemis tapınağı neredeyse tamamen mermerden inşa edilmişti. hatta çatısındaki kiremitleri bile mermerdendi. çatıyı taşıyan kirişler doğal olarak ahşaptandı. herostratos'un da zaten yangını bu ahşap bölümleri tutuşturarak çıkarttığı düşünülmektedir. bununla beraber, mermer yüksek sıcaklıkta bir takım fiziksel ve kimyasal değişiklikler geçirir. ahşap malzemeler gibi alev alarak yanmaz ancak aşırı sıcak yüzünden çatlayabilir ve parçalanabilir. hatta iyice ufalanıp toz haline bile gelebilir. bu yüzden bir yangının, mermerden yapılmış bir binaya son derece büyük zarar vermesi aslında hiç de şaşırtıcı değildir. nitekim tapınağı kazan avusturyalı arkeologlar anton bammer ve ulrike muss, arkaik dipteros'un olduğu katmanda bir yangını gösteren kül ve mermer tozundan oluşan bir tabaka bulmuşlardır. ayrıca yangının izlerinin kazılarda bulunan arkaik tapınağa ait heykel süslemelerinde açıkça görüldüğünü, birçok parçanın yüzünün çatlak olduğunu ve isten dolayı kararmış olduklarını kaydetmişlerdir.

yine bazı yazarlar heralde kendisi yüzünden artemis tapınağı'nın sonunun geldiğini sanmışlar ve herostratos'a küfürler yağdırmışlar. merak etmeyin, efesliler sevgili tanrıçaları olmadan yaşayamazdı. artemis için yeni bir tapınak yapamamak kendileri için son derece onur kırıcı olurdu. bu yüzden efesliler, varlarını yoklarını harcayarak eskisinden de görkemli olacak yeni bir tapınağın inşaatına başladılar. hatta efesli kadınlar bu uğurda mücevherlerini bile sattılar. kentin ekonomisi inşaat maliyetleri yüzünden iyiden iyiye sarsılmış olsa da mö 300 civarında yeni tapınak tamamlandı. artemis tapınağı hellenistik dönemde ve roma çağı'nda da efes'in gözbebeği olmaya devam etti. zaman zaman şiddetli depremler yüzünden ve ms 263'te gotlar'ın yağmalamasından dolayı büyük hasara uğrasa da ms 400'e kadar yaklaşık 700 yıl boyunca ayakta kalmayı başardı.