Askerlikte Yamuk Yapılacak En Son Kişiyle Küçük Bir Kaza Yaşayan Askerin Trajikomik Hikayesi

Askerlik döneminde istenmeyen bir kaza sonucu çok yanlış bir kişiyle yaşanan bu anı, askerlik anılarının ne kadar trajikomik olduğunun bir kanıtı adeta.
Askerlikte Yamuk Yapılacak En Son Kişiyle Küçük Bir Kaza Yaşayan Askerin Trajikomik Hikayesi
iStock

o dönem uzun dönem ulaştırma askerim. görevim tabur komutanı şoförü.

3-4 ayda bir, tabur denetlemeye girerdi. gene bu denetlemelerin birinde, taburdaki askerlerin hepsi 3 km durmaksızın koşacak (rütbeliler dahil), ben de tabur komutanı olan yarbayı ve denetleme gelen 1 albayı taşıyacağım askerler koşarken. albay da koşan askerleri denetleyecek. görev bu.

görevim icabı sürekli tabur komutanın yanında olmam, bizim bölük komutanı yüzbaşını acayip sinir eder ve adam bana kıl olurdu. hatta o kadar nefret ederdi ki bir keresinde bu yüzbaşı nöbetçiyken akşam tabur içtimasına 3 dk geç kaldım diye (tabur komutanı bırakmamıştı), bütün taburun önününe çıkarıp ceza olsun diye şınav çektirmişti.

neyse denetleme günü geldi çattı, yaklaşık 600 asker dörtlü koldan dizilmiş koşmak için bekliyor. ve tam teçhizat, silah,çelik başlık,hücum yeleği ve dolu su matarasıyla. hava yaklaşık 32-33 derece. güneşin en tepede olduğu vakit geldi albay ve tabur komutanı.

koşu güzergahı, tabur önünden başlıyor ve çift şeritli bir yolda, bir köy içinden geçiyor diğer tabura kadar 3 km var. 

biz de 600 askerin en arkasından arabayla takip edeceğiz. neyse tabur komutanı verdi küsküyü ve başladı koşu.

hava o kadar sıcak ve nemli ki, koşan askerlerin ön sıralarına doğru baktığımda askerler buhardan gözükmüyor, buhar girdabında kayboluyorlardı. ben de klimayı köklemişim jeep'imde dünya sikimde değil. 

köye geldiğimizde albay "oğlum biraz hızlan, varış yerine askerlerden önce varalım ki sağlam gelen bölüğe ödül verilecek" dedi. "emredersiniz komutanım" dedim ve bastım gaza.

ulan yol göt kadar ve millet dörtlü koşuyor, ızdırapları sikilmiş sıcaktan yolun ortasına falan sarkan oluyor. komutan 'kornaya bas onlar anlamaz arkadan araba geldiğini' diyor. kornanın sesi de incecik , içeriden kendimiz duymuyoruz.

askerler de iyice bitap düşmüş, yolda yere matarasını atanlar, 'sikerim koşusunu ' deyip silahını mısır tarlasına sallayanlar, çelik başlığını tekmeleyenler... ve ben o askerlerin arasından göt kadar yoldan önlerine geçmeye çalıyorum. ve ne oldu biliyor musun ? o göt kadar köy yolundan askere çarpmadan geçmeye çalışırken, ağacın arkasında anasını siktiğimin bir horozu 'höhöyt bire' deyip önüme atladı ve direksiyonu kırıp askerlerin üzerine sürmek suretiyle 1 adet askerin arkadan totosuna çarpıp çalılara doğru kanatsız uçmasına sebep oldum. komutanlar panikleyip arabayı durdurdu ve çalılara doğru uçurduğum o askeri kurtarmak için arabadan indiler.

ben panikten direksiyon başında kaldım ne yapacağımı da bilmiyordum. neyse askeri çalılardan çekip yola aldılar. üstü başı pislik içinde kalmıştı, fakat komutanlar bir türlü başından ayrılmıyor ve sürekli ilgileniyorlardı. vay be dedim, albaya bak bir asker için ne kadar ilgili davranıyor.

asker rahat nefes alsın diye üstündeki hücum yeleğini çıkartmaya başladılar. yerde yatan asker yavaşça doğruldu ,sırtı bana dönüktü. merak etmiş olacak ki yavaş yavaş arkasını dönmeye başladı. bende planımı yaptım tabi, göz göze geldiğimiz anda özür dileyip 'affet tertip yapacak bir şey yok :p ' bakışı atacaktım.

arkasını dönerken gözüm omuzlarına kaydı. o an anladım rütbeli olduğunu. yavaşça dönüyor ve pırpırındaki ilk yıldız gözüme ilişiyordu, teğmene razıydım. durmadı ikinci yıldız gözüme ve ardından üçüncü yıldız götüme kaydı. yıldızlara bakmaktan yüzünü görmek nasip olmamıştı. yarağı yediğimi anlamıştım lakin karşımdaki adam bütün galaksiyi götüme sokacak olan bölük komutanımın ta kendisiydi. onu ve kıpkırmızı yüzündeki 'ananı sikeceğim senin' bakışını gördükten sonra arabada tek olduğumu ve buradan istanbul'a kaçsam, yolda arabayı boş bir araziye bırakıp yürüyerek eve kadar devam ederim, evdekilerden helallik alıp suriye'ye rejim karşıtlarıyla çatışmaya giderim planları yapmaya başlamıştım ki albayın sesiyle kendime geldim. eliyle bana işaret ediyor ve arabayı onlara doğru getirmemi emrediyordu. hemen yanlarına sürdüm ve yüzbaşı yanıma, diğerleri arkaya bindi. tabii daha sonra yüzbaşı bana birde arabasız binecekti. nitekim öyle de oldu. askerliğim bitip, terhis olacağım güne kadar bana gece 1-3 nöbeti yazıldı. 4 hafta çarşı iznimin kitlenmesi de tabur komutanının ekstrası.

o anasını siktiğimin horozu da hala araba sürerken aklıma gelir ve irkilirim ibibiğini siktiğiminin yüzünden. askerliğimi yakacaktı az kalsın.

Sabaha Karşı Canı Pide Çeken Paşalara Pide Yetiştirmek Zorunda Kalan Askerlerin Telaşlı Hikayesi