Atatürk'ün Övgüyle Andığı Büyük Türk Hükümdarı: Bilge Kağan

MS 683-734 yılları arasında yaşamış olan, İkinci Göktürk Kağanlığı'nın hükümdarlarından Bilge Kağan hakkında bilgiler.
Atatürk'ün Övgüyle Andığı Büyük Türk Hükümdarı: Bilge Kağan

"ben kağan olduğumda her yere gitmiş olan millet, yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi!" -bilge kağan

çinlilerin soğuktan derilerinin çatladığı, çin piyadelerini yarısının donarak öldüğü 720 senesi göktürk - çin savaşı sırasında üstündeki kıyafetler paramparça olduğu hâlde savaşmaya devam ettiği için böyle bir şeyin mümkün olabileceğine inanmayan çinlilerin kendi kaynaklarında karın içerisinden çıkmış (doğmuş) bir kurt olarak bahsettikleri büyük, çok büyük bir türk hükümdârıdır bilge kağan.

babası, ikinci göktürk kağanlığı'nı kurarak türkleri yeniden bir araya getiren ilteriş kağan, annesi ilbilge hâtun'dur. bilge bir isim değil, bir ünvandır. asıl ismi çin kaynaklarına göre beg-kür'dür. yani "yiğit, savaşçı bey". bilge ise mâlumunuz akıllı, bilgin gibi mânâlara gelir ve en büyük ünvandır töredeki. çocuk yaşta babasını kaybeden bilge, devletin başına geçen amcası kapgan kağan'ın himayesi altında büyümüştür.

15 yaşına geldiğinde ilk savaşı olan bolcu savaşı'na katılır ve göktürkler kendilerinden tam beş kat daha fazla olan 100.000 kişilik düşman askerini mağlup ederler. bölge göktürklerin himayesi altına girince kapgan kağan bilge'yi burada bırakmış ancak onun bir çocuk olduğunu düşünen on-oklar hanedanı lideri sakal, isyana kalkışmış fakat bilge tarafından öldürülmüştür. hem de hakarete uğrayarak! bir çuvala koyulup atlara dövdürülerek öldürülür. eski bir türk inancıdır. lanetli kişilerin kanları toprağa değdirilmez.

716 yılına kadar onlarca savaşa katılan bilge yine onlarca ayaklanmayı bastırmıştır. bu tarihte amcası kapgan kağan, bayırkular tarafından kurulan bir pusuda öldürülünce kurultay devletin başına kapgan kağan'ın oğlu inal'ı geçirir. fakat inal, oldukça başarısız bir yönetim sergileyince devletin de tehlikeye girdiğini gören bilge, kardeşi kül tigin ile birlikte inal'ı tahttan indirir ve idam eder. yeni kağan, kardeşi kül tigin tarafından "tanrı gibi gökte olmuş türk bilge kağan" ünvanıyla ilan edilir. 

bilge kağan bu tarihten sonra dağılan bütün türkleri bir araya toplamaya başlar. amacı tek bir bayrak altında yaşayan türklerin törelerini unutmalarını engellemektir. yerleşik yaşama geçmeyi düşünmüşse de vezir tonyukuk, eğer türkler yerleşik hayata geçerse savaşmayı, at binmeyi unuturlar. üstelik sayıları bizden çok üstün olan çinliler tarafından da asimile ediliriz diyerek onu bu kararından vazgeçirmiştir.

türkleri yüksek oranda bir araya getirmeyi başaran bilge kağan, 727 yılında yardımcılarından buyruk çor'u diplomasi için çin'e gönderir. buyruk çor, yıllarca burada kalır ve iki devlet arasındaki barış elçiliği görevini üstlenir.  734 yılında buyruk çor, bilge kağan'ın otağına geri döner ancak hemen bu tarihte bilge kağan hastalanıp yatağa düşer. kendisini buyruk çor'un zehirlediğini anlayan bilge kağan, emir vererek onu ve onunla kan bağı bulunan herkesi idam ettirir. 25 kasım 734'te kendisi de vefat eder. cenazesinde bütün türk topluluklarının temsilcileri bulunmuştur.

"bunca millet saçını kulağını kesti. iyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip bıraktı!"

definin ardından bilge kağan'ın oğlu tengri kağan tarafından dikilen bilge kağan yazıtı bugün orhun yazıtları dediğimiz yazıtlardan biridir ve türk dilinin en eski yazılı kaynaklarındandır.
burada da tıpkı kül tigin yazıtı'nda olduğu gibi bilge kağan'ın sözleri yazılıdır.


bilge kağan'ın her yere asılası sözlerinden bazıları

"böylesine kenetlendikten sonra kim türk'le başa çıkabilir."

"türk oğuz beyleri, budunum, işitin! üstte mavi gök basmadıkça, altta yağız yer çökmedikçe, türk milleti; ilini, töreni kim bozabilir."

"tanrı, türk kavmi yaşasın diye beni tahta oturttu. içte aşsız, dışta giyeceksiz bir kavme kağan oldum. babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım. küçük kardeşim kül tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım."

"altın, gümüş, pirinç, ipek, bunca şeyleri ölçüsüz veren çin milletinin sözü tatlı, kumaşı yumuşak, yani armağanı çekicidir. çinliler bu tatlı dil ve çekici armağanlarla uzaktaki milletleri kandırarak kendilerine çekerler. yakına çekip kondurduktan sonra da fitne bilgisini yayarlar. uzaktaki kavimler çinlilerin ne fesatçı olduklarını ancak o zaman anlar."

"sözümde yalan, yanlış var mı? türk beğler! millet! işitin! türk milletinin derlenip il tuttuğunu, yanıldığı zaman öldüğünü, buraya vurdum. ne sözüm var ise, bu ebedî taşa vurdum. onları görerek, okuyarak bilin! türk milleti! beğleri! tahtına bağlı, kağanına itaat eden beğler olarak mı yanılacaksınız!"

son olarak, atatürk’ün övgüyle andığı türk’ün ulu kağanıdır bilge kağan:

"söyleyin bana, vii. yüzyılda dünyanın neresinde hangi hükümdar devlet idaresi ve halk sevgisi anlayışını bizim bilge kağanımız veya kül-tekinimiz gibi güzel ve akıcı bir dille ifade edebilirdi?"

(yakup kadri karaosmanoğlu’nun “atatürk’ün türkçülüğü” adlı yazısındaki türk alfabesine ilişkin hatırası - prof. dr. zeynep korkmaz, atatürk ve türk dili: belgeler, ankara, 1992, s.148)