Attack on Titan'ın Finalini Biraz Daha İyi Anlamanıza Yardımcı Olacak Bir Yazı

2009'dan beri manga, 2013'ten beri anime olarak da devam eden Attack on Titan (Titana Saldırı) manga kanadında final yaptı. Bazı hayranlarının beklentisini karşılamamış olsa da, bu finalin daha iyi anlaşılmaya ihtiyacı var gibi.
Attack on Titan'ın Finalini Biraz Daha İyi Anlamanıza Yardımcı Olacak Bir Yazı

sanki çoğu kişi eren'in asıl amacını ve ymir muhabbetini kaçırmış, anlayamamış gibi geldi.
oradaki önemli detayı yazayım...

Eren Jaeger: Dizideki bir karakter.

ön ekleme: son sayının türkçe çevirisi çıkınca daha bir oturdu, haliyle aşağıda yazdığım final teorisinde ufak bir değişikliğe gitme kararı aldım. onun da ne olduğunu bu yazının en sonundaki ekleme kısmında yazdım. iyi okumalar.

(manga finaline dair spoiler içerir.)

erenin ilk sezon ilk bölümden beri tek bir hedefi var: o da tüm devleri yok etmek

devlerin kaynağı ne? 2000 yıldır, paths isimli bomboş, sonsuz bir çölde (orası bir tür araf gibi) devleri yaratmaya devam eden ymir.

paths'deki zaman kavramı tamamen farklı. geçmiş, şimdi ve gelecek, tüm her şey paths'de zaten orada aynı anda oluyor. olmuş olan, oluşmakta olan ve oluşacak olan her türlü dev, zaman kavramının farklı olduğu paths'deki ymir tarafından kumlar ile oluşturuluyor aslında.

peki bu ymir neden 2000 yıldır path'de habire dev oluşturuyor? çünkü kız hala kral fritz'in emirlerine sadık. neden sadık? çünkü kral fritz'e aşık olmuş.

o halde bu kızın devleri yaratmayı bırakması ve böylece tüm devlerin yok olması için ne olması lazım? ymir'in kral fritz'e olan aşkının sonlanması lazım.

eren, ymir'in fritz'e olan aşkını nasıl sonlandırıyor?

eren şöyle düşünüyor: öyle bir şey yapmalıyım ki, mikasa bana karşı çıkmalı hatta beni öldürmeli. buna tanık olan ymir de, kendi aşkı olan 2000 yıl önceki kral fritz'in emrine karşı gelmeyi akıl edebilmeli ve böylece devleri yaratmayı bırakmayı düşünebilmeli. dev yaratmazsa tüm devler yok olur.

ne yapıyor peki? planı ne: tüm dünyayı yok etmeye çalışmak. mikasa eren'i hala sevmesine rağmen eren'in tüm dünyayı yok edeceğini düşünerek onu öldürmek zorunda kalıyor, buna tanık olan ymir de "aaa, şu an mikasa'nın yaptığı gibi, bir insan sevdiğine karşı çıkıp onu öldürebilir ama onu hala sevmeye devam edebilir" diye düşünüyor ve fritz'in 2000 yıl önce vermiş olduğu emre karşı çıkarak dev yaratmayı bırakıyor.

böylece eren temel amacına ulaşıyor, tüm devler yok oluyor. final...

ha tabi ymir'in krala olan aşkı devam ediyor mu, emre karşı çıktığı gibi bir de aşkı da mı sonlandı bilemiyoruz. sonuçta kralın isteğine karşı gelerek dev yaratmayı bırakmış oldu. tabi çevirim yetmediği için, aşkı sonlandı mı o kısmı anlamamış olabilirim. fakat dev yaratmayı bırakıyor. bunu anlıyoruz.

bunun kanıtı olarak zaten bir önceki bölüm 138'in son karesinde, mikasa eren'in kafasını kesip onu öldürdükten sonra eren'in kesik kafasını öperken, arkada ymir tüm bu olaya gülümseyerek bakıyordu.

herkes 138'in sonunda lan bu ymir ne arıyor orada, mikasa eren'in kopuk kafasını öperken neden arkada ymir gülümsüyor, ne alaka diye sorup durmuştu reddit'te ve sözlük'te.

ahanda işte şimdi sebebini anladınız: o an anlıyor ki, insan sevdiğine karşı çıkabilir, hatta onu öldürebilir ama hala onu sevebilir. ymir bunun farkına varıp yaptığı işi, dev yaratmayı bırakıyor ve haliyle tüm devlerde yok oluyor, olay bundan ibaret.

zaten o kareden hemen sonra final bölümünde görüyoruz ki hooop devler buharlaşmaya başlamış. mikasa'nın eren'in kafasını kesip öptüğü sahne ile devlerin buharlaşmaya başlayarak yok olduğu sahne hemen birbirinin devamı. sadece mangada araya arminle eren'in konuşmasını eklemiş isayama.

ayrıca eren'in planın yan amaçları da var: kendisini yok etmeye çalışan eldialıların ve marleylerin omuz omuza çarpışması ve böylece dünyaya barış gelmesi, eldialıların kahraman olarak görülmesine sebebiyet vererek ve tüm devleri yok ederek böylece eldia'nın şeytan olarak görülmeye devam edilmemesi, yani yaptığı plan birçok işe yarıyor aslında...

ha akılda çeşitli sorular var tabi

- mesela şu 40 ayaklı devlerin kaynağı olan canlı da mi buharlaştı?
- buharlaşırken görmedik o şeyi ??
- insan onu bir gösterir aga ne oldu o canlıya?
- şu an ymir nerede? hala pathsde mi?
- yoksa ruhu paths'den çıkıp özgürü mü kaldı?
- ymir'in içine düştüğü içi su dolu ağaç neyin nesiydi?
- tüm ağaçların atası mıydı, viking mitolojisindeki gibi yggdrasil ağacı gibi bir şey miydi?
- neden o kadar uzun ince farklı bir ağaçtı o?
- neden içi su doluydu?
- o ağacın gövdesi neden yukarı doğru kollarını uzatmış ve birbirlerine dayanmış kadın ve erkek gibi görünüyordu?
neydi onlar adem ve havva mı?
- insanlar deve dönüşürken gökten düşen yıldırım nereden geliyordu? paths'den mi?
- deve dönüşürken oluşan yıldırım niyeydi?
- devlerin kaynağı olan 40 ayaklı canlı nereden geldi o ağaca, ne işi vardı o ağaçta, şimdiye kadar hiçbir canlı hayvan o ağacın içine düşmemiş mi yanlışlıkla yani?

sorular da sorular...

ekleme: 4. sezonun sonunda falcon'un sersemken "ben az önce elimde kılıçlar ile uçmuyor muydum ya" demesi mesela hala soru işareti... elinde kılıçla uçmak paradise adasındaki 3 boyutlu manevra teçhizatı kullananlara yönelik bir olay. falcon neden böyle bir şey gördüğünü sandı veya gördü sersemken? serinin bir tür spin-off'u yapılsa ne iyi olur.

ne diyelim, 2012 yılında başladım bu seriye. o zaman 22 yaşındaydım, şu an 31.
9 yılım bu hikaye ile geçti. çantası, cüzdanı, kolyesi, t-shirt'ü... her bir haltı var bende, şarkı listemde müzikleri... e.m.a. isimli şarkısını 9 yıldır hala açar dinlerim mesela.
insan 9 yıllık sevgilisinden ayrılmış gibi hissediyor.

cevapsız bıraktığı sorular sebebiyle biraz beklentinin altında bir final gerçekleştirdi.
özellikle aşırı merak konusu olan, canlıların kaynağı olan 40 ayak nereden geldi, tam olarak neydi sorusu cevaplanmadığı için çok kursağımızda kaldı.

gerçi zeke'nin öğretmeni olan beyzbol toplu gözlükle eleman, ismini hatırlayamadım, devlerin kaynağı, tüm organik maddelerin kaynağı olan bir şey olabilir, demişti gözümüze soka soka. sanırım isayama, 40 ayaklı canlının tüm organik bileşenlerin atası ve ilk formu olduğunu düşünmemizi istedi.

kuş teorisi doğru çıktı ya ona çok şaşırdım. çeşitli sahnelerde sürekli gözümüze sokularak gösterilen kuş, ciddi ciddi eren veya eren'in bir tür avatarı çıktı. vay arkadaş...

vay be, 2012 yılında seriyi ilk izlediğimde hiçbir serideki kadar merak etmemiştim acaba devler nedir, kaynağı nedir, neden deve dönüşürken yıldırım düşüyor oraya kırmızı şekilde diye. aşırı meraklı heyecanlıydım, bir an önce finali gelsin her şeyi öğrenelim istiyordum.
9 yıl geçti aradan ve bugün geldi...

elbette sonuçta bu bir hikaye. gerçek değil. bir yazar oturuyor ve nasıl bir şey üretsem diye düşünüyor. ortaya hikaye çıkıyor. ben de roman ve hikayeler yazan biriyim, her ne kadar henüz hiç biri bitmemiş ve kitap olarak çıkmamış olsa da, kendimi bir yazar bir hikaye anlatıcısı olarak görüyorum.

bu kadar üzerine düşmeye ve bir başkasının yarattığı masalı merak etmeye gerek var mı diye sorabilirsiniz?

ama bizi biz yapan, hayatı heyecanlı ve zevkli yapan, varoluşumuzun bir gün son bulacağı bilgisini bize unutturan hikayeler değil mi? herkes kendini bir hikayeye, ülküye veya ideolojiye veya hayale adamıyor mu? varolma durumunu çekilir kılan şey hikayeler ve masallar değilde nedir?

saygılarımla...

ekleme: yazının başında da söylediğim gibi, teoriyi düzeltiyorum

eren, en baştan beri mikasa'nın kendisini öldürmesini ve bunun sonucunda ymir'in bu anı görüp 2000 yıldır aşık olduğu kralın emrine karşı çıkmayı akıl edip devleri yaratmayı durdurmasını hiç planlamamış olabilir. hatta muhtemelen planlamadı ve ben yanılıyorum.
çünkü eren, armin ile gemide yaptığı konuşmada ymir ve mikasa'dan bahsediyor, konuşma şöyle:

eren: ymir, 2000 yıl boyunca kendisini çektiği aşkın acısından kurtaracak birini aradı ve o kişiyi buldu, o kişi mikasa'ydı.
armin: mikasa mı? neden?
eren: ben de bilmiyorum, bunu yalnızca ymir bilebilir. ben bile mikasanın ne yapacağını bilmiyorum. kesin olarak bildiğim tek şey mikasanın seçtiği son. her şey bu sona ulaşmak içindi. bu yüzden ilerlemeye devam ettim.
armin: bu, senin madalya töreni esnasında historanin elini öperken gördüğün gelecekti. o zamandan beri yalnızdın. çok acı çekmiş olmalısın.
eren: kafam tamamen altüst oldu, kurucu devin güçleri yüzünden benim için ne geçmiş ne gelecek vardı, hepsini aynı anda yaşıyordum.
bunu yapmak zorundaydım.


açıkcası bu konuşmadan çıkan sonuç şu

eren gelecekte olan her şeyi görmüş ve biliyor. yaptığı her şeyi gelecekte ne gördüyse gerçekleşsin diye yapmış. yaparken de pek kendinde değilmiş, zaman algısını yitirmiş ve aklı allak bullak olmuş. fakat mikasa'nın ne yapacağını görememiş, bilmiyorum diyor.

bu konuşma daha henüz armin, erenin devasa devine ulaşıp kavga etmeye başlamadan önce armin gemideyken gerçekleşiyor. dolayısı ile eren, mikasa'nın kendisini öldüreceğini bilmiyor. belli ki o sonu görememiş. yani adam geleceği görüyor ama parça parça görüyor gibi.
o halde mikasa'nın erenin kafasını kesmesi, bu kesme olayına ymir'in şahit olması ve şahit olduğu için 2000 yıldır aşık olduğu kralın emrine karşı gelmeyi akıl edip devleri üretmeyi bırakması ve bunun sonucunda da tüm devlerin yok olması, eren'in farkında olmadan spontane gelişen, tesadüfî olarak oluşan bir olay olabilir. kısacası dur mikasa'yı kendimi öldürteyim de ymir buna şahit olup 2000 yıllık aşkından vazgeçsin diye düşünmemiş olabilir.

yukarıda yazdığım konuşmadan, erenin "mikasa'nın ne yapacağını ben bile henüz bilmiyorum" deyişinden çıkan tek sonuç bu bana göre. zaman mekan konuları bir hikayeye girince karma karışık oluyor işin açıkcası. hikayenin yaratıcısı burada büyük risk almış bana göre...