Avrupa'da Yediğimiz Kruvasanların Tadı Neden Türkiye'dekilere Göre Daha Güzel?

Avrupa'nın herhangi bir şehrinde yediğiniz kruvasanın tadını Türkiye'de herhangi bir yerde yakalamak neredeyse imkansız. Peki oralarda yediğimiz kruvasanların tadı bize neden daha güzel geliyor?
Avrupa'da Yediğimiz Kruvasanların Tadı Neden Türkiye'dekilere Göre Daha Güzel?
iStock


kruvasan aslında fazla karmaşık bir ürün değil içerdiği malzemeler bakımından

6 tane malzeme kullanılıyor. şeker, tuz, un, maya, süt, yumurta ve tereyağı. tuzu malzemeden saymadım bir tutam atıldığı için çok önemli değil. fakat içine konulan malzemelerin kalitesi çok önemli. yüksek proteinli un, taze soğuk süt olacak ve en önemlisi belki de tereyağı. neredeyse malzemenin dörtte birini tereyağı oluşturuyor. ikincisi bu ürünle ilgili tabii ki anormal bir talep var fransa'da ve gidip bir yerde bulduğunuzda burada simit fırınından çıkan simit alır gibi sıcak ve taze bulabiliyorsunuz. tereyağı tüketimine avrupa'da talep artıyor ancak 2014 yılından beri rusya'ya konulan ambargodan dolayı rusya ithalatı kestiğinden dolayı avrupalı çiftçiler zor durumda. üretimlerini kısıyorlar. süt üretimini kıstıkları gibi üretilen süt krema ve peynir gibi ürünlere kayıyor. böylece tereyağı fiyatı anormal derecede artıyor. bu açıdan kruvasan fiyatları artmak zorunda.


neden paris'te yediğimiz kruvasanın tadı daha iyi geliyor? 

bunun nedenlerinden birisi de yemek dediğimiz olgunun aslında insanın hafızasıyla ilgili anılarıyla ilgili olması. neden annenizin yemeği daha güzel geliyor? bu da onun gibi. paris'te kruvasan yediğinizde sadece hamur işi değil deneyimlediğiniz şey, ne yediğiniz kadar neyi hangi ortamda yediğiniz de önemli, ayrıca yeni bir şey tattığınızda ve o anda oluşturduğunuz beklentiler ve duygularla birlikte yeni bir şeyin ve heyecan duyduğunuz bir şeyin hafızanızda daha canlı anılarla yer etmesi kaçınılmaz oluyor. antep'te yediğin baklavanın tadının farklı gelmesinde de bu etken, bağdan bahçeden kopartıp yediğin meyvenin sebzenin daha güzel olmasında da bu etken söz konusu.


diğer mevzu; dediğim gibi adamların hayatının bir parçası bu kruvasan

herkes kahvaltıda yediği için çıtayı da daha yükseğe çekiyorlar. adana'daki adana kebapçıların kalitesinin belli bir seviyenin üzerinde olması gibi. rekabet kaliteyi getiriyor. türkiye'de kimsenin böyle bir talebi olmadığı için rekabet de yok.

malzemelerin sayısı dediğim gibi fazla değil. anormal bir içerik de yok içinde. su, un, yumurta, maya, süt, şeker tuz ...bunların hepsi burada da var. fakat kruvasan yapımı son derece meşakkatli bir iş. hamurunun laminasyona tabi tutulması gerekiyor. önceden hazırlanan hamurla tereyağın bir araya getirilmesi oldukça uzun süreçler gerektiriyor, bu süre zarfında tereyağı soğuk olacak hamurdan dışarı taşmayacak. bu milföy hamuru dediğimiz şey veya fransızca millefeuille aslında bin yaprak demek. tereyağı kalıbını hamurun içine koyup neredeyse bir düzine sefer katlıyorsun. aralarda hamuru dinlendireceksin, buz dolabına koyacaksın, tereyağı erimeyecek hamurdan sızıntı yapmayacak. vs. vs. bugün yapımına başlasan doğru düzgün bir hamur elde etmen için 2-3 gün geçiyor.


öbür değinilmesi gereken konu başta da söylediğim gibi tereyağının kalitesi

haydi diğer ürünleri sütü, yumurtayı vs. yi hallettik diyelim de. fransa'daki gibi yüzde 84 yağ oranına sahip tereyağını bulmak mesele. buradaki pastacılar margarin kullanıyor. fransa'dan tereyağı ithal edip yapmaya kalksan maliyetinin altından kalkamazsın. sonuçta abd'de veya başka ülkelerde japonya'da vs. bulunan high-end patisserie'ler, bakery'ler veya viennoisserie'ler bunlarla rekabet edecek düzeyde ürün yapabiliyorlar. bizim pastacılar da uğraştıklarında ortaya eşdeğer ürün çıkartabiliyorlar veya çıkartabilirler. ama dediğim bütün unsurlar bir araya gelecek de ürün müşteriyle doğru anda buluşacak da, ürünün içeriğindeki malzemeden ödün verilmeyecek vs. hepsinin bir araya gelmesi çok zor.