Bağırsaktaki Bakteriler Beynimizin Kimyasını Gerçekten Etkiliyor mu?

Bilim dünyasını meşgul eden konular arasında gizemi hala kesin olarak çözülemeyen bağırsak-beyin ilişkisi var.
Bağırsaktaki Bakteriler Beynimizin Kimyasını Gerçekten Etkiliyor mu?
iStock


işin özgür irade vs bilim dışı felsefi kısmını bir kenara bırakıp araştırmaya gelecek olursak; bağırsak bakterilerinin beyne etkisi olayı kesinlikle doğrudur

son yıllarda adı sayılı üniversiteler de dahil olmak üzere bu konuda yapılan binlerce çalışmalar bağırsak beyin ekseninden bağırsaktan beyne giden mesajların verdiğimiz kararlarda ve hislerimizde çok büyük bir rol oynadığını göstermektedir. ekşi sözlük'teki "sentetik ilaçlar dışında her şeye pseudoscience" deyip korkunç cahilliğini belli eden insanlar; önce pubmed'de yarım saat bu konuda birkaç şey okusanız çok şey değişirdi.

probiyotik bakteriler kısa zincirli yağ asitleri ile beyne mesaj iletip yemek tercihimizi bile etkilemektedir. serotonin, dopamin, gaba gibi pekçok nörotransmitter %90'ı bağırsakta üretilmekte olup vagus siniri aracılığıyla beyne etki etmektedir. probiyotik bakteriler sitokin üretimini düzenleyerek beyinde ve vücutta anti inflamatuar yanıta yol açmaktadır. probiyotik bakteriler tarafından yiyecekler fermente edilerek beyin sağlığı açısından çok önemli b vitaminleri, k vitaminleri meydana getirilmektedir.


bağırsakta yaklaşık olarak 10^14 yani yüz trilyon bakterinin var olduğu düşünülmektedir. bu neredeyse insan hücreleri aynı sayıya eşittir ancak bakterilerin insan hücrelerinden küçük ve sıkı kenetlendiği düşünüldüğünde, ayrıca bağırsağın bir futbol sahası kadar büyük olduğu hesaba katılırsa hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

probiyotik bakteriler ayrıca bağırsak dokularına sıkı sıkıya tutunup, antimikrobiyal maddeler üretip, bağırsak ph'ını dengeleyerek bağırsakta olası patojenlere geçit vermezler. probiyotik bakterilerin yokluğunda bağırsaklar patojenlerin üremesi için çok müsait olduğu için (sıcaklık, nem, besin şartları göz önüne alındığında) probiyotik bakterilerin varlığı önemli değilmiş gibi görülmemesine karşın hayatidir.


evrimsel süreç içerisinde insan vücudu ve probiyotik bakteriler vücuttaki bir organ gibi birbiriyle mükemmel bir uyum içinde çalışacak şekilde tasarlanmışlardır ve zorunlu mutualizm geliştirmişlerdir. o kadar önemlidirler ki doğum sırasında vajina kanalından daha doğar doğmaz bebek probiyotik bakterileri alır ve anne sütünün içindeki prebiyotikler sayesinde bu probiyotikler gelişip bağırsakta hakim hale gelir.

probiyotik bakteriler mide asidine, safra tuzlarına ve sindirim enzimlerine karşı dirençlidirler. besinlerden alınan lifler ve laktozu sindirecek enzimler insanda olmadığı için probiyotik bakteriler olmadan bunların sindirimi mümkün değildir. ayrıca probiyotik bakteriler dışkı kütlesinin büyük bir kısmını oluşturduğundan ve dışkıyı asitleyip yumuşatarak peristalsizmi uyardıklarından dışkılama için de zorunludurlar. eksiklikleri sindirim sorunlarının, psikiyatrik problemlerin, alerjilerin, otoimmün hastalıkların altında yatan en önemli sebeptir.

kaynak

Konuya dair genel bir özet

"insan mikrobiyomunun boyutu ve karmaşıklığının keşfedilmesiyle sağlık ve hastalıkla, özellikle merkezi sinir sistemi hastalıkları ile ilgili bir çok konsep yeniden değerlendirilmiştir. artan ölçüde klinik öncesi literatür, birçok nörokrin ve endokrin mesajlaşma mekanizmalarını da içeren beyin ve bağırsak mikrobiyomunun kendi içinde iki taraflı olarak mesajlaştığını göstermiştir.

psikolojik ve fizyolojik stres faktörlerinin bağırsak mikrobiyotasının kompozisyonunu ve metabolik aktivitesini etkileyebileceği bilinirken, bağırsak mikrobiyomunun deneysel olarak değiştirilmesinin de duygusal davranış ve alakalı beyin sistemlerini etkileyebileceği düşünülmektedir.

bu bulgular bağırsak mikrobiyomundeki değişimlerin insanlardaki otizm, anksiyete, depresyon ve kronik ağrı gibi beyin hastalıklarındaki patofizyolojik rol oynadığı yargısını düşündürülebilir.

halen daha devam eden bağırsak mikrobiyomunun modulasyonu ile duygu ilgili uyarıcıya olan tepki ile ilgili büyük ölçekli populasyona dayalı deneyler ve beyin görüntüleme çalışmaları bu spekülasyonları doğrulamak için yapılmaktadır."

şuradan bilgi edinebileceğiniz konudur. ben de bu kaynaktaki özeti çevirdim yukarıda.