Basketbol Kariyerini Bırakıp Havaalanında Yaşamaya Başlayan Mehmet Şanlı'nın Hikayesi

Gelecek vaadeden bir basketbolcuyken psikolojik rahatsızlıkları sebebiyle Atatürk Havalimanı'nın dış hatlar bölümünde yaşamaya başlayan Mehmet Şanlı, hayatın her zaman başarı hikayesine dönüşmeyebileceğinin kanıtı.


Mehmet Şanlı, 1995 doğumlu genç bir basketbolcu. Kendisi daha önceleri Fenerbahçe altyapısında oynayarak dikkat çekmiş ve Türkiye çapındaki çeşitli turnuvalarda kendini göstermeyi başarmıştı.


Ancak Mehmet'in güzel görünen geleceği 2006 yılında, henüz 11 yaşındayken annesini kaybetmesiyle karardı. Çok küçük yaşta yaşadığı bu kayıp büyük bir yara olarak gelecek spor yaşantısını da etkileyecekti.

En sol üstte.


Buna rağmen Mehmet yılmayıp basketbolu profesyonel bir seviyeye çıkarmış ve yükselmişti. 2011'deki Fenerbahçe Ülker'in ikinci bitirdiği Genç Erkekler Türkiye Şampiyonası'nda 9.5 sayı, 12.2 ribaund ortalamalarıyla dikkat çekmişti.

O dönemde kendisiyle yapılan bir röportaj.


Bunun ardından da Beşiktaş Integral Forex ile anlaşan oyuncu, A Takım seviyesine çıkarak hayallerine ulaşmıştı diyebiliriz.

En sağda.


Ancak annesinin ölümüyle başlayan psikolojik rahatsızlıkları bir türlü tamamıyla geçmedi ve depresyonu tekrar su yüzüne çıktı. Beşiktaş'tan ayrılarak sırasıyla İBB, İTÜ, Final Gençlik, Muğla Ormanspor ve geçen sezon Bursa Nilüfer Belediyespor A takımı formaları giydi.


Kariyerinin sert bir düşüşe geçmesinin sebebi ise geçirdiği ağır depresyondu. Bunalımdan kurtulamayan Mehmet, en sonunda Atatürk Havalimanı'na geldi.


Uzun süre buradan ayrılmayarak havalimanında yatıp kalkmaya başlayan Mehmet, sürekli olarak ABD uçuşlarını takip ediyordu. Kendisinin Amerika'da basketbol oynamayı bir saplantı haline getirdiği anlaşıldı. Yıllarca uğraşarak inşa ettiği basketbol kariyeri bitmişti.


Daha sonra TBF duruma el koyarak kendisine bir ev ve maaş verdi. Ancak Mehmet, bu süre içinde verilen ilaçları da düzenli kullanmadı ve bunalımdan çıkamayarak havalimanına geri geldi.

Mehmet, ısrarla orada kalmaya devam ediyor. Yemek ihtiyaçlarını ise havalimanı personeli karşılıyor. Umarız çok geçmeden tekrar eski sağlığına kavuşur ve hayallerini kaldığı yerden devam ettirir.


Ekşi Sözlük yazarlarının konuyla ilgili yorumları

yaklaşık 1 senedir reel olarak havalimanında yaşadığına şahit olduğum, daha bu sabah poğaçasını alıp ikram ettiğim, boy uzunluğundan bagaj bantlarında yattığını düşündüğüm, hikayesini okuyunca çok üzüldüğüm basketbolcu. ki haberler çıkana kadar da basketbolcu olduğunu bilmiyorduk.

söz edildiği gibi psikolojisi bozuk. ama zararsız. kimseden bir şey dilendiği yok, kendi halinde biri. kontuar ve bilet satışçılara san francisco'ya gitmek istediğini söylemenin haricinde kimseyi rahatsız etmiyor.

bir ara ortalıktan kaybolmuştu, bakırköy ruh ve sinir hastalıklarına yatırılmış ancak tedavi görmek istememiş. yaklaşık bir hafta önce geri geldi. az önce sohbet ettik insanların gelip kendisiyle fotoğraf çekilmesinden rahatsız oluyormuş, ki bu çok normal. pr çalışması falan yaptığını sanmıyorum, acınılası bir hali var. bomboş gözlerle çaresizce etrafa bakıyor.

bir an önce destek olunup, sağlığına ve eski başarısına kavuşmasını dilerim.

zamanında genç/yıldız şampiyonalarında oynadığımdan biliyorum, genç yaşta gelecek vaadederken sonradan basketbolu sallamayan ya da yeterince kendini geliştiremeyerek gözden düşen çocuklar hep olmuştur ve olacaktır. hem de inanılmaz sayıda.

yalnız arkadaşın durumu biraz daha farklı. kendisinin çocuk yaşta annesini kaybetmesi nedeniyle depresyondan çıkamamış sanırsam. spor hayatı başarı hikayeleriyle dolu değil, arada böyle de üzücü hikayelere sahne olabilen bir şey işte.

hala oldukça genç, zihin sağlığı tamamen bozulmamış ve geri döndürülebilecek gibiyse sıkı bir idman süreci ve mental çalışma onu yavaş yavaş a takım seviyesine çıkarır. umarım amerika'da oynamanın anahtarının uçak bileti değil nba scout'larının kendisini yeterli bularak draft etmesi olduğunu anlar ve hayatına kaldığı yerden devam eder.

onca antrenman, emek ve uğraş boşa gitmemeli.

öncelikle geçmiş olsun çocuğa, söyleyeceklerim bu çocuk özelinde değil, biraz genelleme yapacağım, yanlış anlaşılmamasını rica ediyorum.

fenerbahçe ve beşiktaş gibi kulüplerle bir şekilde yolu kesişmiş on binlerce sporcu var ülkede. kusura bakmayın da kulüpler kim hastaymış, kim yaşlanmış bunları takip etmek zorunda değil. sgk mı, yoksa yetiştirme yurdu mu bu kulüpler? herkesin ailesi var, arkadaşları var, devlet var, var da var. onlar ilgilensin bir zahmet.

yüz binlerce dolar yatırım yaptığımız basketbolcular kulübe bir kuruş para kazandırmadan, parayı bırak kulübe doğru düzgün hizmet etmeden çekip gitti geçtiğimiz yıllarda. iki sene sonra bu adamları show haber'de bir gecekonduda görürsem şaşırmam. kulüpte oynarken paranı takır takır al, o kulübün imkanları ile mankenleri götür, arabalara bin, azıcık palazlanınca sat git herkesi, her şeyi. sağlığı bozulunca, parası bitince kulüp bana yardım etsin. ortam böyle malesef. kimse de vefa yok, kulüp bana bu kadar yatırım yaptı, üstümde bu kadar emeği var, çalışayım karşılığını vereyim yok. yarın bir gün düşerlerse de kulüpten yardım istemeyecekler o zaman.

kulüpler, yöneticiler insiyatif alıp yardım ederler belki ama dediğim gibi kulüplerin bir sorumluluğu yok bu işte. allah yardımcısı olsun çocuğun.