Bazen En Büyük Ön Yargılarımıza Bile Sebep Olan Kokuyu Nasıl Alırız?

En güçlü duyularımızdan koku sayesinde canlılar avlanmaktan iletişim kurmaya kadar birçok işini görebiliyor. Peki kokuyu nasıl alıyoruz ve neye göre ayırt ediyoruz? Sözlük yazarı "komedist" anlatıyor.
Bazen En Büyük Ön Yargılarımıza Bile Sebep Olan Kokuyu Nasıl Alırız?
iStock


koku, duyusu en güçlü duyulardandır. birçok canlı hassas koku duyusu ile avlanır. canlılar arasında ki çoğu iletişim koku duyusu ile sağlanır.(bkz: feromon)

peki nasıl koku alıyoruz? farklı kokuları nasıl ayırt edebiliyoruz ve bu bizim anılarımıza nasıl etki edebiliyor?

koku molekülleri burun deliklerinden girer ve burnumuzda ki yoğun mukus tabakası olan (bkz: olfactory epithelium)'da moleküller tutulur. molekül mukus tabakasının arkasında ki koku alma reseptörü yani (bkz: olfactory receptor cell)'a çarpar.

reseptörler bunu;

koklamak en ilkel duyulardan biri olduğu için, diğer duyulardan farklı bir sinir yolundan geçirir. her duyu beynin talamus kısmına uğrar ancak koku duyusu bunu es geçer. koku beynin en ilkel yaşam güdülerini tetikleyen beynimizin amigdala, hipotalamus'tan sonra neo kortex'e iletilir. hipotalamus yaşamsal faliyetler, amigdala hafızanın depolanması, duygu işlevlerinden sorumludur.


moleküller koku reseptörlerinin ucunda ki cillia denilen koku reseptörlerinin mikro kollarına çarptığında, sinyal yukarda ki yolu takip ederek glomerulus'a yollanır. burası ip yumağı gibi koku reseptörlerinden gelen sinyalleri depolayan küresel yapıdır. glomerulus bir üst derleyici mitral cell'e iletilir. böylece her glomerulus farklı koku reseptörlerinden gelen sinyalleri, her mitral cell glomerulus'ta toplanan sinyalleri derleyebilir. oradan sinyal beyne iletilir.

40 milyon koku reseptörü bulunmaktadır. bu reseptörler her farklı kombinasyon ile uyarıldığında buna koku diyoruz. ancak dahası var vücut çok daha gizemli bir işi meydana getiriyor. 

nasıl oluyor da molekülleri birbirinden ayırıyor?

burada iki teori mevcut:

(bkz: shape theory of olfaction)
(bkz: vibration theory of olfaction)

moleküllerin şekline göre mi koku reseptörleri moleküllerine ayırıyor yoksa quantum boyutta titreşimler göre mi?

önceden reseptörlere çarpan moleküllerin kendi bağlarıyla oluşturdukları şekillerin cillia denen mikro kıllar ile algılandığı düşünülüyordu. böylece bir anahtar kilidi gibi her molekül kendisine kendi şekliyle kapı açmış olacak ve reseptörler bunu algıladıkça biz kokuları ayırt edecektik.


ancak aynı şekillere sahip olan bileşikleri bu teori açıklamıyordu. izotop, aynı proton fakat farklı nötron sayısına sahip elementlere denir. bileşiklerin izotop versiyonları aynı şekle sahip olsalar da farklı kokmaları gerekirdi. reseptörler sadece bileşiklerin şekillerini algılayabiliyorsa, izotop etkili ile aynı kokmaları gerekirdi.

ancak aynı kokmazlar. koku reseptörleri aynı şekle sahip olsalarda, izotop bileşikleri ayırt edebiliyor. bunu nasıl yapıyor?

hidrojen ve deuterium'u düşünün. hidrojen tek protondur. deuterium ise bir proton ile birleşmiş bir nötrondur. yani hidrojenin izotopudur. hidrojenden daha ağırdır.

atomlardan oluşan moleküller titreşirler. enerji ve frekansları vardır.(bkz: raman spectroscopy) lazer ışıkları ile bileşiklere bakıldığında titreşimleri kanıtlanmıştır bu çerçevede yapılan yorum.


sinir ağımızın içinde nöronlardaki sinapslardan elektronlar geçerken enerjiye sahip olmalılar. enerji olmadan sinapslar arasında elektronlar sıçrayamazlar. ancak bilim adamları enerjisi olmadığı halde sinapslar yada mikro tüneller arasında bir bileşik konulduğunda örneğin, deuterium olsun bu. deuterium'un mevcut titreşimi, frekansı ve enerjisi, elektronun sıçramasını sağlayabiliyor. enerji birbirine etki edebiliyor.(bkz: titreşim frekansı)

vibration theory of oflaction yani kokuda titreşim teorisi bu esasasa dayanıyor. koku reseptörleri yalnızca bir bileşiğin, reseptöre çarptığında şeklinden değil, onun quantum titreşimlerini elektron etkileşimleriyle algılayıp, koku sinir yolları sırası ile glomerulus, mitral cell, olfactory bulb ve beyin'e iletiyor.

yani her molekül, bileşik aslında birer harf. doğada canlılar aslında kokuyla kendi alfabelerine, kendi edebiyatlarına sahipler. koku yalnızca parfüm seçmemize yaramıyor. damak zevkimiz ile doğrudan ilişkili.

ağzımızda yemeği parçalarken solunum yolu ile o esnada çiğnediğimiz gıdanın molekülü yine koku yolunu takip ediyor. bir yemeği lezzetli yapan yalnızca mutfak hüneri değil aynı zamanda kokusu.