Bazı Babaların Boşanmadan Sonra Çocuğa Beklenen İlgiyi Göstermemesi

Boşanmanın ardından gelen bu karmaşık olaya dair Ekşi Sözlük'ten düşündürücü yorumları derliyor ve son sözü size bırakıyoruz.
Bazı Babaların Boşanmadan Sonra Çocuğa Beklenen İlgiyi Göstermemesi
The Squid and the Whale (2005)

annelere empati yapan bir yorum

boşandıktan sonra çocuğuyla ilgilenmeyen baba, insanı hayattan soğutan bir tiptir. arada arar, ayda yılda bir görür, çocuğun dengesi bozulur. çocuk özler babayı göremez. hayatında bir baba figürü yoktur. özel günlerinde yanında annesi, dedesi, ananesi, dayısı vs vardır. bu babalar genelde boşanmadan önce de ilgilenmezler ama boşanma davasında vefakar, cefakar baba olurlar. dünya kadar insan olsa da o çocuğun yanında babanın boşluğunu doldurmaz. ya hiç aramayın sormayın yada adam gibi ilgilenin çocuklarınızla. büyüyor bu çocuklar. okula başlıyor, hasta oluyor, doğum günü oluyor, özel günleri oluyor yoksunuz sonra ben babayım hadi ya gerçekten mi? sizin yapmadığınızı da başkası yapınca zorunuza gitmesin hiç boşuna. sıkışınca basıp gidicem beni kimse bulamayacak, işine gelince "ben babasıyım." yapmayın çocukların psikolojisi bozuluyor. ya tam yanında olun ya hiç olmayın. en azından babam yok der.

babalara empati yapan bir yorum

boşandıktan sonra çocuğuyla ilgilenmeyen baba... değerli arkadaşlar, sosyal medyada bu konu hakkında yazılan yorumların çoğu duygusal ve gerçek dışı. boşanma deneyimini yaşayan babalar dışında bu konuyu anlamak kolay değil.

medeni insanlarda olması gereken boşanırken mal paylaşımı, nafaka, çocuğa karşı yükümlülükler, görüş süreleri gibi konularda anlaşıp ortak velayet düzenlemektir. ancak türk kadınları ile boşanma sırasında maddi konularda anlaşmak zordur. çünkü bazı türk kadınları (istisnası belki sizsiniz) boşandığı adamı yolunacak kaz olarak görmektedir. buna boyun eğmeyen babaya karşı en etkili silah çocuktur. boşanma bu çekişmeye girdi mi, anne tarafı çocuğun psikolojisini düşünmez. bıçaklar çekildi mi olan baba çocuk ilişkisine olur çünkü çocuk anneye yakın ve ilgisine muhtaçtır. küçük yaşta annenin dolduruşuna açıktır. unutmayınız ki her baba için çocuğu dünyadaki en değerli şeydir. ve bu da aynı zamanda kadının silahını güçlü yapan şeydir. bir baba-çocuk ilişkisini bitirecek kadar güçlü ve zalimce kullanmaya elverişli.

peki madem babalar için çocuk bu kadar önemli, neden istenen şartlara boyun eğip ortak velayet alamıyor babalar diye soruyorsanız, çevrenizde boşanma süreçlerindeki kadın taleplerine bakmanızı öneririm. erkek kadın eşitliğini dilinden düşürmeyen, benim de kazancım var, ekonomik özgürlüğüm var kimseye ihtiyacım yok diyen anneleri bir de avukat bürosunda görün. (anlaşma için önce oraya gidilir.)

velayet çekişme sonrasında anneye verilir. baba kanuni (maddi) haklarını, hakimin belirlediği nafaka yükümlülüğünü alır. sadece 2 haftada bir (+ tatiller) çocuğu görme halkı vardır. çocuğun ikameti, eğitimi, sağlığı dahil hiç bir konuya karışamaz. bu süreçten sonra babanın psikolojisini ve çocuğun babaya karşı doldurulmasını da buna ekleyiniz.

ya anne boşanma sırasında yasal hakkı olan imkanlarla (mal paylaşımı+nafaka) yetinseydi ve ortak bir velayet anlaşması yapsaydı , yaşanan sorunları çocuk üzerinden cezalandırmayacak medeni seviyede olsaydı, boşanma sonrası nasıl bir baba-çocuk ilişkisi nasıl olurdu dersiniz.

eşler arasında yaşanan çekişmenin derinliği dışarıdan bilinemez. ama sonuçlarını çocuklar yaşar. dışarıdan bakıldığında görünen budur. bu sürecin bu duruma gelmesinin önlemek sadece babanın elinde olan bir şey değildir. annenin işbirliğini gerektirir.

tamam ilgisiz babalara saydırın da arada bir "nasıl bir anne ki boşanma sonrası baba-çocuk ilişkisini sağlayamamış " gözü ile de değerlendiriniz.

not: yazdıklarım velayet alan ama çocuğu anneye karşı dolduran babalar için de geçerlidir.

son söz: bir babanın yazdıkları

her gün saat 06:30'da kalkarım. evi sessizce toplarım. oğluma kahvaltı hazırlar kızımın da sütünü ısıtırım. önce oğlumu kaldırıp masaya oturtur, sonra da kızımın yanına beş dakika kadar yatıp süt içmesine eşlik ederim. biraz sohbet ettikten sonra oğlum uzaktan eğitime gider. kızıma işimin olduğunu anlatıp sessiz olmasını tembih edip evden çalışmaya koyulurum. onların yemeğini pişirip beraber yeriz. onlar bir köşede oynarken ben de bir köşede evden para kazanmaya çalışırız. ben onlara bizim bizden başka kimsemizin olmadığını her zaman birbirimize destek olmamız gerektiğini anlatırım. evi siler süpürürken onlar da bana yardım ederler. ödevleri beraber yapar biraz film izleyip onları yatırır ve kalan işleri tamamlamaya çalışırım. arada balkonda bir dal sigara içip dinlenmeye çalışırım. eğer dışarıda toplantım varsa beraber evden çıkarız, onlar arabada sessizce beklerler ben de saatlere varacak kadar onlardan ayrı kalmak zorunda kalırım. ama toplantı bitince onlarsız geçirdiğim dakikaların hıncını alırız beraber.

her allah'ın günü yaşadığım hayata bir taraftan lanet okurken diğer taraftan da ne kadar şanslı olduğumun farkına varırım ben. onların saçlarına burnumu dayadığımda değdi be derim. değdi. tıpkı kramer vs. kramer'deki ted kramer gibi hayatım. çoğuna göre alt üst gözükse de allah bu günlerimizi aratmasın.

annesi mi? ortalarda yok. herkesten anne olmadığı gibi her erkekten de baba olmaz çıkarımı yapmamak lazım. sevgiye; emek, zahmet, sabır ve sorumluluk eklediğinde ancak baba oluyor. ben babamın babalığı yanında daha çömez sayarım kendimi.