Belli Bir Yaştan Sonra Yeni Hobiler Edinmeyi Nasıl Başarabiliriz?

30 ve sonrası yaşlara geldikçe öğrenmenin eskisi kadar kolay olmadığı aşikar. Peki yeni bir hobiyi veya alışkanlığı beynimize nasıl öğretebiliriz, beynin bu konulardaki işleyişi nasıldır?
Belli Bir Yaştan Sonra Yeni Hobiler Edinmeyi Nasıl Başarabiliriz?
Sağda: Power Grid kutu oyunu oynayan gençler.

beynin temel işleyişi ve bunu nasıl lehimize kullanabiliriz?

ön not: beynimiz tembeldir. yenilik sevmez, öğrenmeye gelişmeye açık değildir. emeksiz mucizevi biz çözüm yolu arayanlar şimdiden okumayı bırakabilir. işin teorisini ve yardımcı olacak bilgileri verdikten sonra asıl iş her zaman kişiye düşmekte. değişmek/gelişmek sancılı bir süreçtir. lütfen bunun bilincinde olun ve hazırsanız başlayalım.

arkadaşlar, beyin sanaldır. peki ne demek sanal? aslında beynimiz bir dekoder gibi, duyu organlarımızdan gelen sinyalleri yorumlar. görme, dokunma, koku alma gibi eylemlerin beynin sinir hücrelerinden gelen elektrotlara bir tepkisi olduğunu herkes biliyor. diğer memeli canlılardan bizim beynimizi ayıran yegane özellik ise üst beyin'dir. üst beyin, alt beynin aksine içgüdüsel olayları değil, doğumdan bu yana çevresel faktörlerle öğrendiğimiz verileri nöron ağlarıyla kablolar.

eğer siz amboyna adası'nda yaşasaydınız, verim artsın diye tarlaların arasında çıplak bir şekilde mastürbasyon yapan erkekler anormal gelmeyecekti.

moritanya'da yaşayan bir kadın olsaydınız; eğer obez değilseniz beğenilmeyecektiniz. hatta yemek yemediğiniz için aileniz tarafından cezalandırılacaktınız.

bangladeş, nepal gibi bir ülkede shiva dinine mensup olsaydız; ölülerinizin derileri giyecek hatta onları yiyecektiniz

ve bunların hiçbirisi size anormal gelmeyecekti. neden mi?

çünkü yukarda bahsettiğim gibi üst beyin, çevresel faktörlerle öğrendiğimiz verileri nöron ağlarıyla kablolar.

(bkz: alt beyin)
(bkz: üst beyin)

bizim işimiz üst beynimizi kanalize edip yönlendirmek ve beynimizdeki nöron ağlarını yeniden organize edebilmek.

beynin deneyimler ve çevresel faktörler sonucunda kendisini yeniden “kablolayabilmesi” 26-27 yaşına (frontal korteks'in gelişimi) kadar oldukça kolay bir şey. özellikle çocuklarda nöron ağı kurma kapasitesi bir yetişkinden 10'larca kat fazla olabilir. çocuk beyni deneyimlerine göre sürekli ve neredeyse kendiliğinden yeniden kablolayabiliyor. 26-27 yaşına kadar beyin kendisini, çevre ile uyumlu olacak şekilde sürekli güncelliyor. farklı anadilli ebeveynleri olan bir çocuk iki dili hiçbir efor sarfetmeden aynı anda anadili gibi öğrenebilir. bunu 30 yaşında bir insanın yapması ile bir hayli zordur.

nöronları 30 yaşından sonra yeniden şekillendirmek zor olmasına rağmen imkansız değil

ama bunun için yaptığınız şeye odaklanmanız gerekiyor. örneğin yetişkin biri yeni bir alışkanlık edinmeye ya da yeni bir dil öğrenmeye çalışıyorsa, öğrenme sürecine odaklanması gerekiyor.

yeni bir hobi, bir dil, yeni bir spor öğrenmede veyahut bir travmayı (depresyonu) atlatmak, sigarayı/kumarı bırakmak için terapi sürecinde bu kavramlar önemli: time–line–result. yetişkin birinin bunlar için bir çocuğa nazaran büyük bir çaba harcaması gerekiyor ve bu çabaya girişmek maalesef başlangıçta her zaman acı ve isteksizlik duyguları uyandırıyor.

zaten amacımız, bu isteksizlik duygusundan arınmak ve bunun nasıl yapılacağını öğrenmek. gerisi inanın çorap söküğü gibi gelecektir.

sporla uğraşanlar, vücut geliştirenler şimdi bahsedeceğim kısmı daha iyi anlayacak. beynin asetilkolin (sinirden kasa uyarı geçişini sağlayan nörotransmit) salgılaması için stres evresini yaşaması gerekli. tıpkı vücut geliştirmedeki gibi önce kaslarımıza bir stres altında (ağırlık) hasar verip, daha sonra vücudumuzun onararak güçlemesini sağlamak gibi. yetişkin beyninin çocuk beyninden farkı, hali hazırda elde bulunan algoritmaları yenisiyle değiştirmeye direnç göstermesi. yani en büyük düşmanımız = alışkanlık (konfor).

ama siz buna karşı koyup devam ederseniz beyin direnç gösterse de yeni davranışın veya düşüncenin gerektirdiği sinir hücrelerini değişim için işaretliyor. işaretli nöronlar, tıpkı stres altında hasar görmüş kaslar gibi gece uykusu esnasında onarılıp değişiyor. bu sebeple ileride değineceğim bir önemli noktada kaliteli uyku.

beynin en fazla sayıda davranışı otomatik hale geçirmeye meyilli yapısını kavradıktan sonra, aslında harakete geçip ilk süreci başardığınızda gerisinin otomatik olarak geleceğini fark edersiniz.

tekrar edip özetlemek gerekirse: yeniliğin getirdiği stres ve bırakma hissinin, nöronlarınızın değişmeye başladığının sinyali olduğunu unutmayın.

yapacağınız işi sürekli kafanızda kurmayın

çünkü kafada kurmak; yapacağınız şeyi sürekli ertelemenizin, bir türlü başlayamamanızın, yeterli motivasyonu bulamamanızın ana sebeplerinden birisi.

beyniniz icin sonucunu hayal etmemizle, yapmanız arkasındaki fark çok azdır. dopamin beynin sınırlı sayıda ürettiği değerli bir kaynak ve siz ne yaptınız, beyninizin bu iş için ayıracağı dopamin rezervini daha harekete bile geçmeden tükettiniz. artık bu işi yapmak size cazip gelmemeye başladı. parasını peşin alan bir usta misali, işi ertelediniz. henüz ödemesini (dopamin) almadığınız işlere yöneldiniz.

"o an yapmayacağınız bir işle zihninizi asla meşgul etmeyin."

gözlemlediğim kadarıyla insanların en sık yaptığı yanlış bu. dışardayken akşam çalışacakları dersi, işteyken mesai sonrası yapacakları sporu düşünüyorlar. o an yapamayacağınız bir işle zihninizi meşgul etmeniz hem o an yapmış olduğunuz şeye odaklanmanızı zorlaştıracak hem de az önce bahsettiğim gibi 'kafada kurmak'.

peki yapmanız gereken ne; bir işin sonucunu düşünmekten ziyade sürecine odaklanmak ve belirli bir mental altyapıya (fizibilite) oturtmak. beynimizin biz faaliyete geçmeden dopamin tüketmesine izin vermemek.

dopamin beyinde maksimum seviyesine sonuca ulaşıldığında değil, beklentiye geçmeyle ve işi tamamlama arasında çıkar. yani ödüle ulaşmak için harcanılan çaba süresince dopamin seviyesi artar.

süreklilik isteyen işlerde bocalamak.

sağlıklı yaşamak için diyete, fit görünmek için spora, yeni bir dil öğrenmeye büyük bir motivasyonla başlansa bile birçok insan mental altyapısını beynine oturtamadığı için başlangıç motivasyonları geldiği gibi yok oluyor ve devamlılık gösteremiyorlar.

gelin biraz bu alt yapıyı nasıl kuracabileceğimizden bahsedelim

1) kilometre taşı

almanca öğrenmek üzerinden gidelim, ilk hedefiniz almancayı sular seller gibi konuşmak olmamalı. bugün şu kelimeleri öğreneceğim, gündelik hayatta kullanılan şu kalıpları öğreneceğim, 2 hafta sonra ayaküstü muhabbet edecek seviyeye geleceğim. sonra şu sonra bu şeklinde adım adım planlamanız yani kilometre taşlarını oluşturmanız lazım. nedeni basit, zaman.

zaman; beyninizin tek reel ölçü birimidir. şimdi basitçe yapabileceğiniz bir iş karşılığında 1 hafta sonra 1m dolar alacağınızı düşünün. şimdi de bu 1m dolara 40 yıl sonra sahip olacağınızı düşünün. bahsettiğim şey tam olarak bu. beyniniz; sonuca ulaşmanız belirli bir zaman baremini aşıyorsa o iş için dopamin harcamak istemiyor.

süreklilik isteyen bir işte bu kilometre taşları ise beynin zaman kavramını yeniden kodluyor.

2) yol

istikamette kalmak, başarıdır. süreklilik isteyen işleri başaramamanın bir diğer nedeni ise ilerlememe hissi ve en ufak falsoda pes etme meyilidir. bunu aşmanın yolu da; hem kilometre taşlarını kullanmak hemde kendimize sürekli pozitif telkin vererek ilerlemediğiniz sanrısını ortadan kaldırmaktır.

örneğin; diyet ve spor yapıyorsunuz ama o gün canınız inanılmaz tatlı mı istiyor, bu tarz durumlarda insanlar iradesine gereğinden fazla yük bindiriyor. arkadaşlarınızla dışarı çıktınız ve böyle bir durumda söyleyip iradenizi fazla yormadan ve sınırı fazla aşmadan hafif bir tatlı söyleyin. lütfen kendinizi kasmayın, beyninize yaptığınız şeyin bir başarısızlık olduğunu, diyetinizi bozduğunuz anlamına geldiğini telkin etmeyin. çünkü siz ne şekilde kodlarsanız, beyin o şekilde yorumlar ve sonuç alamayacağı bir şeye dopamin kaynağı ayırmak istemez. yapılan bir hata da; bir işte ki aksama nedeniyle diğerlerini askıya almaktır. bugün güzel beslenmedim spor da yapmayım düşüncesi. genel şablonu dikkate alın : bir haftadır seker tüketmiyorsunuz, ve bugünde o ana kadar iyi gitmişsiniz. yüksek kalorili bir tatlı yerine sütlü bir tatlı tercih ederek diyetinizi bozmadan ufak bir kaçamak yapmış oldunuz.

robot değilsiniz, her gün aynı oranda ilerleme sarf etmek mümkün değildir. mükemmeliyetçi planlar her daim başarısızlığa kapı aralar. önemli olan genel şablondur ve istikamette kalmanızdır.

3) sonuç

belirli bir yolda, bir zaman ilerledikten sonra ulaşacağınız yer tatmin edici olmalı. sonuç aldıktan sonra, kendinizi ödüllendirmek (tatil, dizi, film, oyun vs her insan için farklılık gösterir) beyninizi bir sonraki kazanım için daha istekli olmasını sağlar. emek verdiğiniz gibi dinlenmeyi ve keyif çıkartmayı da bilin.

kaynak 1, kaynak 2, kaynak 3