Beşiktaş'ın Aynı Hataları Yaparak 4-1 Kaybettiği Sporting Lizbon Maçının Analizi

Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi grup maçında Sporting Lizbon'a 4-1 mağlup oldu. Grupta üç maçta üç mağlubiyet alan Beşiktaş'ta bu mağlubiyetin sebebi nedir? İşte maçın ayrıntılı teknik analizi.
Beşiktaş'ın Aynı Hataları Yaparak 4-1 Kaybettiği Sporting Lizbon Maçının Analizi

beşiktaş'ın yine aynı yanlışlar sebebiyle yenildiği maç oldu lizbon maçı.

bu kadro yapısıyla, avrupa'da böylesine efor sarfetmek biraz kumar; tutarsa anlık üstünlükler getirir, ama takımınızın kapasitesinin üstüne çıkmasını gerektirdiği için tutması da düşük ihtimaldir, ki zaten kaçan goller ve verilen pozisyonlara bakıldığında bu eforun sonuç getirmediği üst üste üçüncüdür açık şekilde ortada; her maç sonunda "onu atsaydık maç değişirdi" veya "o pozisyonu vermeseydik bambaşka olurdu" diyoruz, bu kafayla daha çok diyeceğiz.

beşiktaş sporting'e çok önde basarak maçın ilk diliminde ambale etmek istedi; sporting oyun kurarken bjk'nin bekleri çok öne çıktı, önde larin-batshuayi-ghezzal üçlü durdu, josef de souza sol stopere geçip welinton ile birlikte kenar forvetleri tutarken, teixeira ile pjanic ise merkezi kontrole aldı. sporting'in merkez stoperi sebastian coates'in önlibero gibi konumlandığı alanda batshuayi, kalecinin pası verdiği stopere direkt pres yapan kişi olurken diğerleri top hangi taraftaki stoperdeyse ona göre öne çıkıp konumlandı.

yerleşim: 


bu düşüncenin temsili animasyonu:


top sol stopere gelir gelmez batshuayi direkt prese giderken rachid ghezzal onun sol bek m.reis'le bağlantısını kesen ve olası seken topu alınca iyi kullanabileceği bir açıda duruyor (valentin rosier ise öne çıkıp m.reis'in alanını kontrol ediyor). alex teixeira palhinha'yı bırakıp önliberodaki coates'e koşuyor, miralem pjanic ise matheus'u kontrol etmeye devam ediyor.

bu düşünce, ghezzal'ın güzel şutuyla biten atak haricinde başka sonuç vermedi: 


nitekim iki kenarında da büyük koridorlar bırakan beşiktaş'a karşı sporting maçın başındaki o kısa afallamayı üstünden atar atmaz kendi güçlü tarafı olan geçiş oyununu sahneye koymaya, beşiktaş'ın bıraktığı bu koridorları işlemeye başladı:

- gonçalves'in topu söküp pasını vermesi + aynı koridordan koşusuna devam edip topu tekrar alması + soldan bomboş koşup gelen m.reis'in şutu:


- sağdaki boşluğa topu göndererek başlayan atak sol kanatta boş koşan paulinho'ya atılan uzun topla devam ediyor, onun içeri çevirdiği ve bjk'nin çeldiği top kornere çıkıp vida'nın penaltısına sebep olacak:


- kenarlar yine çok önde:


beşiktaş topa sahipken ne buna benzer bir organizasyon yapabildi, ne de rakibi abluka altına alabildi. sporting'i kendi sahasında eksik yakalayamadığı için mecbur hep onları takım halinde karşısına alarak hücum etti. ancak beşiktaş paslaşmalı / organize bir oyunla ceza sahasına girmeye çalışmadı (daha doğrusu yapamadı) ve savunma arkasına sızmaya dayalı paslarla şansını denedi:

- batshuayi'ye şandel pas:


- teixeira'ya şandel pas:


- larin'e şandel pas:


muhtemelen sergen yalçın, sporting'in üç stoperi de ağır olduğu için bu tip bir avlama yöntemine başvurdu ama ruben amorim'in de eli armut toplamıyor; o da biliyor elindeki malzemeyi, nitekim beşiktaş bu hücumların hatrı sayılır kısmında ofsayta düştü.

ayrıca bu tip pasları maç boyunca sürekli denemek, hücumdayken hem ön hattınızla arkası arasında büyük boşluk doğurup seken toplarda elinizi zayıflatır, hem de ön hattaki oyuncularınıza çok yüksek efor sarfettirirsiniz ve dk'lar ilerledikçe bu şekilde gol bulma şansınız azalır, beşiktaş bunu özellikle ikinci yarı sürekli michy batshuayi özelinde denediği için adam inanılmaz yoruldu ve hem vuruş hem de koşu zamanlamalarını ayarlayamayacak raddeye geldi:

- vuruşa bak:


- ofsayt:


batshuayi'nin şl'de bu şekilde kullanılması ona gereğinden fazla yük bindiriyor. dortmund maçından sonra da bahsetmiştim (bkz: #128098807). hem her yere koşup pres yapacak, hem de diri kalıp iyi vuruşlar yapacak... ikisini birden yapabilecek bir santrfor değil batshuayi, deli dana presi yapacaksa golü daha çok başka oyuncular atacak. ama beşiktaş hem presi onunla başlatıyor, hem de neredeyse aynı eforu sarfetmesi gerekecek pozisyonlara sokup (uzun top, kontratak vs.) ondan gol bekliyor. maçların kaderini onun bu yorulmuşlukla yapacağı vuruşlara bağlamak işi çok daha zor bir hale getiriyor.

dortmund maçında da, ajax maçında da, bu maçta da... üçüncüdür üst üste "batshuayi o golü atsaydı bambaşka olurdu" diyoruz. ama olmazdı, çünkü batshuayi bunların bir tanesini bile atsaydı o maçlarda yine mağlup olunurdu, avrupa maçlarındaki stratejimizi böyle pamuk ipliklerine bağladığımız sürece de, hasbelkader bulunan pozisyonları gole çevirmemize rağmen uzun vadede yine başaramayacağız.