Bir Erkeğe Verilebilecek En Ağır İdam Cezası: Hanged, Drawn and Quartered

İngilizlerin 1241'den 1814'e kadar vatan hainlerine uyguladığı idam cezası Hanged, Drawn and Quartered; görüp görebileceğiniz en korkunç idam yöntemlerinden biri.
Bir Erkeğe Verilebilecek En Ağır İdam Cezası: Hanged, Drawn and Quartered

teknik olarak magna carta libertatum'u çıkaran bir toplumdan (ingilizler) ayak üstü beklenmez ama, "hung, drawn and quartered," ya da zaman ilerledikçe "hanged, drawn and quartered" olarak da bilinen bu olay, bir ingiliz icadı olarak tarihe geçmiş. 1241'den 1814'e kadar, krallık tarafından yalnızca vatan hainlerine verilen bu ceza, bir erkeğe verilebilecek en ağır idam cezası imiş. hung, drawn and quartered olayı üçe ayrılıyor, hemen anlatalım:

hung (hanged)

asmak oluyor ama öldürme amacı ile değil. bu olayı komple bir ibret işkencesi olarak düşünelim; bu bağlamda asılma olayı iki türlü olabiliyormuş: ya kalkıp elemanı alıyorlar, boynuna geçirdikleri ipi bir ağaç/yükseltiden geçirip bir ata bağlıyorlar, sonra da atın kıçına vurmak sureti ile elemanı yerden kaldırarak, yani ani güç uygulamadan, boynunu kırmadan/koparmadan, bir süre toplum önünde can çekiştiriyorlar, ölmeden de indiriyorlar. ikinci türde ise, elemanı dikey bir düzleme isa tarzı bağlayıp, kollarını ve bacaklarını bağladıkları ipleri yine büyükbaş hayvan vasıtası ile çekerek bir süre can çekiştiriyorlar.


drawn

wikipedia'nın dediğine göre tarihçiler bu konuda tartışmaktalarmış. bir kısım diyormuş ki teşhir/idam edilecek kişi, bir atın arkasına bağlanıp mekana yerde sürüklenerek getiriliyormuş, "drawn on the ground" manasında kullanılırmış. diğer kısım ise diyor ki, yok kardeşim ne alakası var, bir kere kanunda yazdığı şekilde "hanged, drawn and quartered," yani "drawn" kelimesi "hanged"'i takip ediyor, bu olsa olsa disembowelment olur, yani organların karın ve göğüs boşluğundan çıkarılması... tabii ihtimale göre, vatan hainini astıktan sonra esas işkencenin/kesimin yapılacağı yere yerde sürüyerek de götürülme anlamı taşıyor olabilir, ama ben göre efekti nedeniyle disembowelment olayını daha uygun buluyorum.


quartered

(dörde) ayırmak. yani kollar, bacaklar, gövde ve başın vücuttan kesilmesi. olay nasıl vuku buluyor denir ise; eleman yargılandıktan(!) sonra -ki o yıllarda politik ortamlar ilginç tabii; kuzeyde iskoçlar, batıda irlandalılar, doğuda fransızlar ile mücadele ediyor krallık, resmen ölüm kalım mücadelesinde; vatan haini bol, istediğini hain ilan etmek kolay- "he shall be hanged, drawn and quartered" diye ilan ediliyor, halk avluya/meydana toplanıyor, askerler eşliğinde sürüyorlar bunu meydana, elleri ayakları bağlı... 

önce sallandırıyorlar, can çekiştiriyorlar herkesin önünde. sonra seriyorlar adamı bir masaya, cellat gelip bıçakla dalıyor, bağırsak, böbrek vb. gibi yokluğu adamı hemen öldürmeyecek organları kesip çıkarıyor. yine bazı durumlarda bu organlar elemanın gözü önünde yakılabiliyormuş, ama orayı geçelim; işte cinsel organ, testis falan ne varsa türlü acılar çektirilerek çıkarıldıktan sonra "quartered" kısmına geçiliyor. (ve büyük ihtimalle eleman herkesin önünde bas bas bağırıyor bir saat falan bunlar olurken) eğer hala bir süre yaşar gibi gözüküyor ise kollar ve bacaklar, hemen ardından da kafa kesiliyor ve idam tamamlanıyor, ardından kalbi çıkarılıp gösteriliyor. 

bu "seremoni"yi takiben, elemanın işlediği hainliğe ve bu suçun işlendiği/köklendiği bölgelerin isyan seviyesine göre, kesilen organlar ve/veya vücut parçaları ülkenin ibret verilmek istenen yerlerine yollanıyor ve köprü, kule gibi belli başlı yerlere asılıyor ki herkes görsün, bilsin.


hangi ünlüler bu şekilde ölüme gitti?

william wallace, guy fawkes derim en baba ünlülerden. hatta ölümünden sonra krallık tekrar gelince oliver cromwell bile mezarından çıkarılıp yine sırf ibret olsun diye bu muameleye tabii tutulmuş... thomas more da bu cezaya çarptırılmasına rağmen kralın güzel gününe denk geliyor, sadece kafa kesilmesi ile idam ediliyor. çok sonra amerikan kolonilerinin "ooeeeh yeter ulan" diyerek "boston tea party" olayına girmeleri, ve bunu takip eden bağımsızlık ilanı ve ingiltere'nin bunu tanımasına kadar giden yıllarda benjamin franklin gibi deklarasyona imza atanların çoğu da bu cezaya çarptırılmalarına rağmen, diğer avrupa ülkelerinin ingiliz nefreti, hammadde ihtiyacı ve özellikle de fransızlar ile ispanyolların yeni dünya'da, hem de cash crop çıkan yerlerde ingiliz tehdidi istememesi ağır basıyor, koloniler bu destek ile savaşı uzatınca da ingilizlerin parası savaşa yetmiyor. ingiltere kolonilerin bağımsızlığını tanıyınca franklin ile john hancock g*tü kurtarıyorlar...


fransızlar, ingilizlerden geri kalır mı hiç? 

onlar da 1450-1700 yılları arasında bu yöntemi deniyorlar ama kendilerine has şekilde: ateşten yeni çıkardıkları ucu korlaşmış kılıçla mahkumun vücudunda yara açıyorlar, ardından yaraların içine eritilmiş sülfür, kurşun vb. dökerek acı çektiriyorlar. bunun akabinde suçlu, kollarından ve bacaklarından atlara bağlanarak parçalara ayrılıyor. en sonunda hala yaşamakta olan vücut ve ona bağlı olan baş, ateşte yakılıyor.


bu olay nasıl sona erdi?

neyse efendim, sonra bu olay 1814'te değişen kanun ile sadece asılma ve ölümün gerçekleşmesinin ardından kol, bacak ve kafayı kesmeye dönüşüyor, 1870'teki değişiklikle de sadece "asma" kısmı yasal olarak kalıyor. not edelim ki adamlar insan hakları'nı başlatmalarına rağmen düzeni sağlamak için her türlü atraksiyona girişmişler, hatta yüzyıllar boyu düzen kurulana kadar baskıcı devlet devam etmiş. aynı fantastik olaylar abd'de de var 17xx-19xx yıllarına kadar... düzen/birlik yoksa insan hakları falan dinlememiş bunlar da. "taksim'de sallandıracaksın" lafının yalnızca taksim kısmı bize ait yani...