Bir Tekstil Mühendisinden: Yeni Nesil Kot Pantolonların Bacak Arası Neden Eriyor?

Son 10-15 yılda üretilen kot pantolonların bacak arası (jeans), çocukken giyilen versiyonlarına kıyasla daha çabuk eriyor sanki. Bir tekstil mühendisi bunun sebebini, ayrıntılarıyla açıklamış.
Bir Tekstil Mühendisinden: Yeni Nesil Kot Pantolonların Bacak Arası Neden Eriyor?
iStock

açılın ben tekstil mühendisiyim.

7 yıldan uzun süre kot pantolon üretimi/ihracatı yapan fabrikalarda çalıştım. öncelikle planlı eskitmeyi unutun, bizim sektörde öyle bir şey yok. kot pantolon dediğimiz şeyin kumaşı denim diye geçer. çözgü ipliği boyalı, atkı ipliği ham bir kumaştır.

çözgü iplikleri (giyildiğinde pantolonun boyuna olan iplikler) çamur benzeri bir boyar madde ile (indigo) kaplanır. ipliğin kesitinde ortada kalan pamuk lifleri beyaz dış tarafında kalan lifler indigo rengi olur. daha sonra haşıllanır dokunur, konfeksiyona geçer. kesilir dikilir.

daha sonra her pantolon tek tek zımpara ve sprey ile kullanılmış görünmesi için işlem görür. toplu olarak (50-150 adet bir makinede) yıkanır (renk açığa gittikçe kumaş daha çok yıpranır çünkü ponza taşı ile yıkama süresi uzar ve pamuğa zarar verebilen ağartıcı miktarı artar) paklanır (nötralizasyon, yumuşatma, kurutma), düğmesi riveti çakılır, ütülenir paketlenir mağazalara gönderilir.

burada sağlamlığı belirleyen ölçütler var

1- sağlam kot kumaşı incecik olmaz.
2- sağlam kot kumaşı likralı olmaz.
3- sağlam kot kumaşı minimum 12oz/sqf (yaklaşık 375g/m^2) ağırlıkta olur, hafif olmaz.
4- sağlam kot kumaşı sağlam iplikle olur. sağlam iplik ince olmaz, ucuz olmaz.
5- orijinal kot kumaşı open-end yüksek bükümlü iplik ile yapılır, sert olur, yumuşacık olmaz.
6- çok fazla yıkanmaz, raw denilen koyu lacivert tonlarda olur.
7- kot pantolon vücuda tam oturmaz, hafif bol olur.

şimdi son kullanıcı isteklerine gelelim

a- hafif olsun, çok ağır olmasın (1 ve 3'ten ödün verdik, dolaylı olarak 5'ten de ödün veriyoruz)
b- rahat olsun eğilirken kalkarken kastırmasın (2'den ödün verdik)
c- ucuz olsun (4'ten ödün verdik)
d- açık renk olsun
e- popoma cuk otursun, bacaklarımı sarsın (7'yi mundar ettik)

son müşteri talepleri bu şekilde olduğu için ihracatta da yurt içi marka üretiminde de öncelikle aranan özellikler bu şekilde. hal böyle olunca üretim tarafında kumaştan yıkamaya tüm prosesler etkileniyor.

mesela kadın pantolonlarında müşteriler 10oz/sqf (300g/m2)nin üstünde kumaş istemiyor. hatta bazı markalar daha ince kumaşlar istiyor.

kadın pantolonunda %100 pamuk neredeyse kullanılmıyor. iplik içindeki lifleri bir arada tutan şey bükümdür. iplik bükümü için optimum değerler vardır ancak %98 pamuk %2 elastan, %95 pamuk %5 elastan hatta %92 pamuk %8 elastan (super stretch deniyor) olan kumaşlar mevcut. hal böyle olunca her esneme toplanma sırasında büküm açılıyor dolayısı ile lif kaybı meydana geliyor. (esneme toplamadan kasıt yıkama oluyor)

aslına bakarsanız "nerde o eski kotlar" dediğimizde sonuç buraya varıyor.

ben bundan 26-27 sene önce (orta okul/lise yıllarımda) giydiğim kotları hatırlıyorum

bildiğiniz kazık gibiydi. çömelip ayakkabı bağlama süresinde bile ayaklara giden kan akışını kesiyordu. ağ kısmındaki dikiş o kadar sertti ki taşakları bir tarafa yatırıp ters hareket yaptığınızda iğdiş olma riski yaşatıyordu. eskiden 2 ay giyip öyle yıkanırdı. renk olarak, yıkama olarak zibilyon tane seçenek yoktu. koyu renk vardı, eskitmeli vardı bir de açık renk vardı. ama bir kot minimum 5 sene giyilir. sonra da atılmaz bedeni küçüldü diye dolaba kaldırılır, bir süre sonra bulunur birine verilirdi.

şimdi eşofman niyetine, tayt niyetine giyip top oynayabileceğiniz, yoga yapabileceğiniz kadar esnek kot pantolonlar var. kumaşı incecik, üzerinde yokmuş gibi, yumuşacık ve tiril tiril.

bilinçli yıpranma, aman da çabuk eskisin çok satılsın gibi dertleri üreticinin de markanın da yok.

ama tüketici çok seçeneği olsun (en azından avrupalılar) ucuz olsun, çok rahat olsun, şık olsun, değişik olsun, antin kuntin yıkaması olsun derdinde olunca markaların aradığı şeylere kumaş ve konfeksiyon üreticilerinin de bulduğu çözümlerin sonucu bu.

ek olarak vücut şeklinizin (kadın erkek fark etmez) de bu duruma negatif etkisi büyük. özellikle bacaklarınız fazla bitişikse ve kalınsa ince/rahat pantolonlar aldığınızda bu durumdan kaçma şansınız maalesef yok. her türlü kumaşın ana düşmanı sürtünmedir ancak kot kumaşı bu konuda ekstra hassastır çünkü üzerindeki eskimiş görüntüyü elde edebilmek için bu şekilde üretilir.

hani bazısının ayakları çorabı deler ya sizin de götünüz pantolonu deliyor, yapacak bir şey yok.

eklemeler

işin özeti: ucuz olur, kaliteli olur, şık olur... ama üçü bir arada olmaz. 

dayanıklılık kumaşta bitiyor ve kumaşın da kopyalanmasını önlemek için genel olarak üreticiler kodlar ile hareket ediyor. içerik (pamuk, polyester, elastan oranı), kendi verdikleri renk ismi, kumaş eni ve birim gramajı dışında bilgi vermezler.

şöyle söyleyeyim. 120 cm eninde metre fiyatı 1.80 usd olan kumaş da var, 160 cm eninde metre fiyatı 2.80 usd olan kumaş da var, 60 cm eninde (çok dar dikkat edin) metre fiyatı 12 usd üzerinde olan da var.

ucuz markalar, toplu üreten markalar 1.80-2.40usd bandı üzerine çok çıkmaz. çıksalar da "limited series" "special collection" etiketi ile düşük adetlerde üretirler ve fiyatları normal fiyat bandının üzerinde belli mağazalarda ve internette bulunur genellikle.

son nokta derseniz arayın internette "japanese selvedge denim jeans" diye aratın 800-1000 usd arasında modeller var. türkiye'de bulunur mu bilmiyorum. bunların raconu paçasını kıvırarak giymektir. anlayan birisi görürse "vaaaaay bunu mu giyiyorsun, nereden aldın" sorularına maruz kalırsınız.

ha bir de ekşi sözlük'ten soran oldu "nasıl bakacağız bu kotlara" diye

kotlarınız tersten, 30 derece ya da soğuk suda kısa programda, ağartıcı içermeyen deterjanlarla çok çok az deterjan ve az yumuşatıcı ile yıkayın. düşük devirde sıktırın ve yine tersten asarak direkt güneş ışığı almayan bir yerde kurutun.

çok sık yıkamayın. kot boyası (indigo) sürtünmeye karşı çok hassastır. koyu renkleri özellikle uzun süreli kullanım sonrası yıkadığınızda özellikle kıvrım yerlerinde (diz arkası, bacak arasından ceplere uzanan yerler, dikiş yerleri gibi sürtünmeye fazla maruz kalan yerlerde) daha çok renk açılması görürsünüz. normaldir.

saklayacağınız dolap da karanlık olsun (floresan ışığı dahil almasın) indigo boyar madde ışık haslığı düşüktür. yani ışıkta solar ve sararır. dolabınız buzlu cam bile olsa aldığı ışıktan sararır.