Bir Zamanlar Türk Askerinin Sıklıkla Kullandığı Keskin Nişancı Tüfeği: Dragunov SVD

Halk arasında "kanas" olarak bilinen, bir zamanlar Güneydoğu çatışmalarında sıklıkla kullanılan sniper tüfeğini tanıyalım biraz.
Bir Zamanlar Türk Askerinin Sıklıkla Kullandığı Keskin Nişancı Tüfeği: Dragunov SVD
Bir ABD askerinin elinde Dragunov.


dragunov, sovyet askeri anlayışının bir başka yan ürünüdür

şimdi gerisin geriye 1945'e gelelim. kızıl ordunuz savaşı kazanmış. almanya'nın bir şekilde üzerinden geçmişsiniz. askeriniz mosin nagant m1891/30 kullanıyor. ve bunlar 800 metreye denk getirdi mi öldürebilecek mermilere sahip.

M1891/30 

yakın mesafe çatışmalar için de ppd/ppş/pps yüksek atış güçlü (yüksek rpm) makineli tabancalara sahipler ve operasyonel açıklığın 0-800 metre arası askeriniz tarafından efektif şekilde korunabiliyor.

PPŞ

sonra kalaşnikof icad oluyor ve mosin-nagant'ların büyük barut haklı tam boy tüfek mermileri ile makinalı tabanca kalibrelerini müfreze seviyesi askerden alıyorsunuz. yerlerine 7.62x39mm ufak mermiler ve yüzbinlerce kalaşnikof veriyorsunuz. bunun da sayesinde müfrezedeki herkes 0-400 metre arasındaki düşmana çok yoğun ve kontrollü bir seri atış imkanına kavuşuyor. ikinci dünya savaşının ekserisinin geçtiği açıklıklarda 0-400 metrede adamlar derslerini iyi çalışmışlar, düşman genellikle burada demişler ve bu açıklığa abanmışlar. sonuç olarak da sovyet askerinin atış volümü korkunç yüksek, taşıdıkları silahlar daha hafif ve daha güvenilir hale gelmiş. 400-600 metre arası ise makineli tüfek ile ancak korunabiliyor. ancak gel gör ki makineli tüfekçiler de bu yeni mermilere ve hafif silahlara geçmişler ve onlar da kalaşnikof mermisi kullanan rpd rpk gibi şeylerle haşır neşir oluyorlar. yani soğuk savaşın ilk yıllarında sovyet müfrezesinin 600 metre üzerinde etkili atış gücü pratikte böyle yok oluyor gibi bir durum var. açık alanlarda düz arazide üstün atış gücü avantajlarından bir 13 yıl için vazgeçmiş bir haldeler.

bu, daha önceden öngördükleri bir şey ama nedense üstüne hemen gitmiyorlar. pratikte ise silahlar alt kademe birliklere eriştikten ve biriki tatbikat geçirdikten sonra sovyetler uyanıyor. operasyonel açıklığın 400-800+ seviyesinde bu mosin-nagant tüfeklerinin gidişiyle ortaya çıkan boşluğun teorize ettikleri/bekledikleri boşluktan çok daha derin olduğunu anlıyorlar. zira hafazanallah doğu avrupa polonya falan dümdüz. amerikalılarla bir sıcak çatışmaya girilse onlar hala tam boy .30-06 mermiler, m1 ve m14 tüfekleriyle 800+ metreye iyi kötü nişan alabilen adamlar. nato ve sovyet müfrezesi kafa kafaya geldiğinde nato müfrezesinin atışa başlama süresi daha erken, etkili menzili de en az 1/3 kez daha uzun. hemen müfreze seviyesindeki askerin çatışmaya duhül menzilini artırmak için bu mosin-nagant tüfeğinin mermisi etrafına bir yarı otomatik tüfek sipariş ediyorlar. hemen dediğim de sene olmuş 1958. 7.62x54r rimli mermi kullanan uzun ve ağır namlulu seri üretim bu tüfekleri dragunov dizayn ediyor. adına da snayperskaya vintovka dragunova, dragunov'un keskin nişancı tüfeği deniyor. aranızda “iyi de neden o kalibrede makineli tüfeği (mesela pkm-biksi) o tarihlerde sipariş etmiyorlar da 800 metreyi otomatik atışla korumuyorlar” diye soracak harp tarihi bilen arkadaşlar da var. onlara en baştan sovyetlerin 1945-55 arası lojistik sorunlarının 1985'e falan oranla bambaşka olduğunu hatırlatmak gerek. bir makineli tüfekçinin 7.62x54r mermi ihtiyacı ile bir keskin nişancının mermi ihtiyacı arasında dağlar var. savaştan dersler çıkarmışlar, almanların genel maksat silah yaklaşımlarına, her kademede aynı silahın aynı merminin standartlaşması ve bunların basit lojistik gereksinim anlayışına aşık olmuşlar. ikincil mermileri sistemde minimuma getirmek istiyorlar. ancak biliyorsunuz, önünde sonunda o işe de girecekler.

Dragunov

dragunov'a dönersek, bu keskin nişancı tüfeği gibi değildir pek

zira keskin nişancı bugünkü anlayışımızda "sub-moa" yanı 1'in altında açısal dakika (bkz: minute of angle) gerektiren isabetlilikte olması gereken silahlardır. çekirdek namludan çıktığında kendi dönüşü ile edindiği helezon 100 metrede 1 santimden daha geniş açıklıklara sebep olursa o namluda 10 binde birlik bir hata vardır ve namlu keskin nişancı tüfeği olmak için fazla kusurludur denir. o silahtan işte ancak piyade tüfeği olur, piyade tüfekleri 1-2 moa kusurla iş görebilir. her askeriniz 800 metrede 8 santim sapmayla iş görmesi gibi bir ihtiyaç yok elf ordusu değiliz. ancak işte bu dragunovların türk hayal gücünde "2 bin metrede tek sigaraya atan keskin nişancı" haline gelmesinin bir bilimsel arka planı yok. sub-moa denen seviyede bir isabetlilik hareketli olmayan mekanizmalarda (mauser gibi), şansa çok kusursuz imal edilmiş namlularda, çok ince ayarla üretilmiş yarışma mermileriyle yakalanabiliyor. svd dragunov'un bu üç asın ikisini bir araya getirip edinebildiği açısal dakika ise en iyi atış şartlarında 1.2 moa. o yüzden nato standardında svd keskin nişancı/sniper değil, bir dmr kabul edilir. türkçede hem sniper hem marksmen aynı anda keskin nişancı olarak çevrildiği ancak bunların ikisinin bir piyade taburundaki işleri gayet farklı olduğu için yanlış anlaşılma o yüzden biraz fazla.

sniper yani hakiki keskin nişancı eğitim programı nato ordularında 6 ayla 1 yıl arasında değişir. eğitimlerinin psikolojik unsurlar içermesi beklenir ve bu iş sadece nişancılıkla olmuyor. çok büyük baskı altında, düşman hatları gerisinde, survival koşullarında tek bir atış penceresini tam kamuflajda sabırla beklemek bambaşka bir şey. o mükemmel atışı da yapabilsinler diye işte bu adamlara sub-moa tüfek teslim ediliyor. yarı otomatik yerine bolt action mauser türevleri bu rolle daha çok özdeşleşmiştir.

dmr kullanan müfreze nişancılığı ise işte "iki yüz metrede üçte üç" geleneğinden gelen bir şey. birliğine katılıp ilk atışlarını yapan erlerde ola ki hedefte kalaşnikofun o iğrenç v geziyle gruplama yapabilen çıkarsa kendisine hemen bu svd dragunov'u verip denettirirler ve gruplaması şans eseri değilse asker bununla daha küçük bir gruplama yaparak müfrezesinin nişancısı yani marksman'i olur. psikolojik eğitimi yok, ayrı keskin nişancı eğitimi yok, arazide kamuflaj, ışık optik dersi vesairesi yok. bu askerin tek ama tek olayı müfrezesinin atış menzilini 1.5 katına çıkarmaktır. sovyet ordusunda bu seçimin nasıl yapıldığı 9 rota filminde şöyle görünmektedir:


dragunov, bu rolün önderi bayrak taşıyıcısıdır

silahın müfreze içinde kullanılma felsefesi o derecedir ki ilk parti 1963 dragunovlarda süngü kasatura kasnağı falan vardır. hesapta sovyet müfrezesi atom bombalarının uçuştuğu ortamda süngü hücumuna kalkarsa nişancı da onlarla beraber kalkacak diye düşünmüşlerdir.

silahın tasarımcısı dragunov kendisi de uzun mesafe tüfek atıcısı olduğundan olaya hem tasarımcı hem kullanıcı tarafından yaklaşmış ve silah yarı otomatik olduğundan mekanizmanın isabetlilik üzerindeki etkisini namlu ve mermi kalitesi üzerinden düzeltmeye çalışmıştır. ijevsk fabrikasının en iyi tornalarını bu svd namlularını oymaya ayırmıştır. mermilerin helezon profilini de çıkaran dragunov bayağı bir hesaplama sonrasında namlu yivini 32 cm devridaimle oymuştur. o da cidden isabetliliği oldukça yükseltmiştir. merminin kendisine gelince işler biraz sıkıntılıdır, zira sovyetler birliğinde askere verilen bu mermilerin ekserisi makinelitüfeklere ayrılmış 9.5 gram çekirdekli 148 grain barut haklı fmj mermilerdir. bunlar çok kaba üretimden çıktığından keskin nişancı kullanımına uygun değildir ve en iyi şartlarda 1.5-1.7 moa ortalamasıyla hizmet verirler. dragunov sovyetlerdeki en iyi üretim mermiyi de silahın dizayn unsuru olarak şerh düşerek verir ki o da 13 gram çekirdekli 200 grain barut haklı pirinç kaplama çelik mermilerdir. bunlarla svd dragunov tüfeği fabrikadan yeni çıkmış ve aşınmamış namlusuyla 1.2 moa seviyelerini yakalayabilir. ancak pratikte tabur bölük kademesine kadar özel mermi tahsisi falan görülmeyecektir. hele afganistan çeçenistan gibi sıcak savaş ortamında asker eline ne geçerse silaha onu takıp atacaktır. ijevsk fabrikası çıkışında silah 100 metreye sabitlenip 10 atış yapıldığında gruplama 14 santim veya daha düşükse silah sovyet ordusu standartlarında diyip silahı hizmete sokmaktadır. bu da 1.4 moa eder ki batılı dmr akranları için bu isabetlilikte silah dmr olamaz. mesela alman hk417 falan günümüzde standart mermiyle 1 moa gruplamayla hizmet verirler. yarışma mermisiyle 0.8moa yakalanabilir. dragunov o yüzden işte seri üretim hyundai araba gibi bir şeydir. ilk kez gördüyseniz yarış arabası falan sanabilirsiniz ama bakmasını bilen için bu silahların limitleri falan bellidir.

niye bu denli yaygındır?

işte bunun yaptığı işi bu maliyete getirecek başka bir silah platformu yok pek de ondan. yarı otomatik, tam boy piyade tüfeği kalibresi atan batılı bir dmr akranı, mesela m14 ebr bunun iki buçuk katına falan mal oluyor. ne gereği var? keskin nişancılık gereksiniminin çok daha hassas olduğu yere m40 türevleri veya 12.7mm anti materyal tüfekleri taşıyan hakiki keskin nişancıları tabur seviyesinde gönderebilirken müfreze seviyesindeki isabetliliğe o derece bir para harcamak herkese uymayabiliyor. daha önceden dragunov kullanmış olanlar işte alışkanlıktan bırakamıyor gibi. nato'da demir perde geleneğinden gelen polonya, çek cumhuriyeti ve romanya'da falan bu dragunov kullanımı halen yüksektir.

ha yarı otomatik dmr ile hakiki sniper görevleri yapamaz mıyız, düşük moa değerleri varsa tabi yaparız. dmr bir role uygun üretilen silah tipidir. işte piyade tüfeğinden biraz daha isabetli olsun, optik falan takılsın, aynı mermiyi atsın, namlusu uzatılsın operasyonel açıklık uzun. elde ettiğiniz şey dragunov ise bunu her on askerden birine dağıtırsınız. ortaya çıkan şey bir psg 1 ise parası yeten alır ama sniper de isterse gayet kullanır.

Bir Macar askerinde.

tsk'daki kullanımı ise öncelikle jandarma eliyle olmuştur

güneydoğu iç güvenlik bölgesinde pkk'nın ırak ve suriye'den topladığı yerel üretim dragunov türevleri, öldürülen teröristlerin üzerinden çıktıkça bu silahlar önce tek tük sonra gittikçe artan bir hızda komando timlerinde görünür olmuştur. 1989 ve öncesi jandarma komando timleri makineli tüfek nişancısı haricinde herkesin g3 taşıdığı basit bir birlik yapısında iken bir süre sonra böyle böyle beleşe nişancı kabiliyetine de sahip olacaktır. dragunov ise, işte hakiki keskin nişancı silahı olmak için fazla seri üretim aksaklıkları da taşısa varlığı yokluğundan her zaman iyi addedilecektir. güneydoğu anadolu'da ise operasyonel açıklık 800-1000 metreleri çok sıklıkla gördüğünden bu silah o ortamda kendi arzını da yaratmıştır diyebiliriz. keskin nişancılık o noktadan sonra türk silahlı kuvvetlerinde ilk kez tim seviyesinde görülecek burada edilen deneyim de jöh'ün kendi hakiki sniper keskin nişancılarına yol verecektir. onlar da anti materyal tüfeklerle 1 kilometre açıklığa bugün hala bam güm dalmaktadır.

yani işte sevin tabi bunları, güzel-kullanışlı-ucuz diye ama batılı bir keskin nişancının da neden özellikle gidip svd dragunov kullanmadığını da merak ederek sevin. aynı kalaşnikof gibi, daha iyisini alabilecek bir ülkeyseniz, paranız varsa uğraşmazsınız dragunovla falan. sovyet ordusu, çin ordusu gibi bir şeyleriniz varsa ancak o zaman denklemi güçlendirebilirler.

Sanıldığı Gibi Oyuncak Olmayan Havalı Tüfeklere Dair Bilinmesi Gerekenler