Bizzat Tecrübe Edenlerin Ağzından: Okurken Çalışmanın İnsan Hayatına Kattıkları

Üniversitede okurken, okunulan bölümle ilgili ya da tamamen alakasız bir işte çalışmak insana çok şey katar. Tecrübe ve olgunluğun yanı sıra gelecekteki iş hayatında insanın başına gelebilecek şeylerin minik bir fragmanını da görmek mümkündür.
Bizzat Tecrübe Edenlerin Ağzından: Okurken Çalışmanın İnsan Hayatına Kattıkları
iStock.com

öğrencide gözle görülür bir farklılık yaratır.

yakın dönemlerde 4-5 farklı grup üniversite öğrencisi ile çalıştım. tamamen öznel deneyimlerime dayanarak diyebilirim ki okurken çalışmak kişiyi mutlu etmektedir. ayrıca iletişim kurmayı, analiz, sentez ve değerlendirme yapmayı kolaylaştırmaktadır.

çalışan grup; sosyal, kitap okuyan, iletişim becerileri iyi, analiz yapabilen, evrensel düşünebilen ve empati kurma konusunda daha iyiyken; çalışmayan grup ise daha çok derslerini yetiştiremediği için şikayet eden, kitap okumayan, tiyatroya, sinemaya gitmeyen ve en kötüsü de mutsuz öğrencilerden oluşuyordu.

iki grup da aynı fakültenin farklı bölümlerinin öğrencileriydi. benzer yüzdelik dilimle sınavda derece yapan çocuklardı.

iStock.com

dünyanın en keyifli olayı sanirsam acayip zor durumda olunmadigi takdirde. yani okurken çalışanlar ikiye ayrilir birinci kisimdakiler ailelerinden para almamak için calisirlarken ikinci kisimdakiler mecbur olduklari için calisirlar. ikincisi biraz zorlar çünkü alternatifi yoktur.

neyse iste, aileden para almama olayı inanılmaz haz veriyor bana mesela. insanin kendi parasini kazanması ve onunla yetinmeye calismasi kadar güzel bi şey yok bence hayatta. bunu hicbir kolayliga değişmem acikcasi.

üniversite hayatım boyunca yaptığım, araya bir de üstelik 5 aylık erasmus sıkıştırmama rağmen okulu değil uzatmak yaz okuluna bile gitmeden okulu bitirerek gerçekleştirdiğim olay. bununla beraber sosyal hayatımdan da kopmamak istediğim için uykusuz bir üniversite dönemi geçirdim diyebilirim.

 çoğu zaman zorlasa da çok faydalıdır. mezuniyetten sonra şirketler/patronlar için tercih edilme sebebinizdir. her öğrenciye şiddetle tavsiye ederim. ülkemizde çok olağanüstü, takdir edilesi karşılansa da avrupa'da 18 yaşını geçtikten sonra çalışmayanı ayıplıyorlar. nerede ne iş yaptığınızın da çok önemi yok isterseniz alanınıza yönelik bir işte isterseniz yapmaktan keyif alacağınız daha farklı işlerde çalışın.

 iş hayatında öğrendiklerinizi, edindiğiniz tecrübeleri okulda edinmeniz mümkün olmadığından ve şirketler de bunu bildiğinden okulu bitirince bir adım önde olursunuz.

iStock.com

4 yıllık okulumu 5 yıla çıkartmış olsa da, o 5 yılın 4 yılında yaptığım olay.

okulda ilk yılımın ardından daha rahat bir öğrencilik hayatı için bişeyler yapmam gerekti ve kariyer.net, secretcv vs. bburalardan kendime bir part time bişeyler bulmayı aklıma koymuştum, ilk yılın sonundaki yaz bir telefon geldi ve mehtap mutfak eşyaları şirketinden bir bayan şu, şu şu şartlarla, hafta sonları kipa - carrefour gibi mağazalarda promosyon elemanı olarak, maaş + sigorta + yol + yemek karşılığında çalışmayı kabul ediyorsanız şu gün, şu saatte izmirdeki müdürlüğümze görüşme için bekliyoruz dedi, o gün gittim ve işe kabul edildim.

evet artık çalışan bir öğrenciydim ve bunun artıları ve eksileri vardı benim için ancak eksileri yok denecek kadardı ve artıları gayet çoktu. kötü yanlarını sayacak olursam bir öğrencinin en değerli zamanı olan haftasonundan mahrum kalmıştım, sabah 11 den akşam 8 e kadar o gün hangi mağazada olmam gerekiyorsa o mağazada bulunmam gerekiyordu, bu da hafta sonu planlanan ve düzenlenen her türlü etlik için "abi ben gelemem ya, çalışıyorum, hafta sonu yapmasanız şu işi" diye cevap vermem gerekiyoru. bir diğeri ise, zaten okul için hafta içinde erkenden uyanıyordum, hafta sonu da 11 de işe yetişmek için 9 gibi uyanmış olmama gerekiyordu, sonuç olarak tüm öğrencilik hayatımda yaz ayları hariç adam akıllı sabah uykusu uyuyamadım, bu yüzden de hiç dinlenme fırsatım olmadığından çok yoruluyordum.

iStock.com

işin güzel yanları ise, aileye yük olmadan kendi kendime öğrenciliğimi geçirebilir olmuştum, ailemden sadece ev kirasının bana düşen 150 lira civarında olan kısmını almam yeterli oluyordu, gerisi zaten burs ve maaş ile bana fazlasıyla yetiyordu. bu zaman içerisinde maddi olarak hiç sıkıntı çektiğimi hatırlamıyorum, hafta içerisinde de okuldan sonra dilediğim gibi arkadaşlarla felan vakit geçirebiliyordum, hatta bu zamanlarda maddi olarak ne kadar rahat davranabildiğimi hesap öderken ve ya şuraya mı gitsek, şunu mu yesek diye sorulduğunda farkedebiliyordum. ben hadi şu kebapçıya ve ya kafeye öğle yemeğine gidelim diye ortaya bişey attığımda arkadaşların bir kısmı orası çok pahalı vs. şuraya gidelim gibi cevaplar alıyodum, ısrar edince hesaplar da bana kalıyordu :) bunlar tabi işin maddi boyutu.

öte yandan hayata bir başlangıç olarak değerlendirmek gerekirse, kendimi bildim bileli bir ve ya iki kez yaz tatilini boşa geçirdim şu vakte kadar, hep bir yerlerde bi iş buldum çalıştım, yeri geldi tornacıda, oto elektrikçisinde, hurdalıkta, internet cafede, dondurmacıda vs. hep çalıştım ama hep geçici şeylerdi.

burada ise 4 yıl boyunca bir çok mağazada, bir çok reyon elemanı, bir çok departman ve mağaza müdürü ve müşterilerle yüzgöz oldum durdum, ne nerede nasıl ne şekilde yapılır, edilir, söylenir, davranılır hep üstüne koydum. tecrübe, deneyim falan filan işte, olgunlaşma.

eğitim açısından... bu işin bana maddi açıdan sağladığı yarardan sonra en çok işe yaradığı şey ise derslerime katkısı oldu, yok halkla ilişkiler ve ya işletmede felan okumadım, bana bu işin faydası, her hafta okumamış gereken sayfalarca ingilizce kısa hikayeler ve ya oyunları okuyabilmekteki faydasıdır. 

iStock.com

arkadaşların hatrı sayılır bir bölümü her hafta ya yattıkları için ya da gezip tozdukları için bunları okuyamazlardı ama ben her çalışma en az gününde 2 saat, toplamda 4 saat olmak üzere eshot yolculuğumda ne okunması gerekiyorsa hepsini en az bir, canım isterse iki kere okuyabilmiş oluyordum, ve bölümün en baba derslerinde derse katılımda ve sınavlarında üstlere oynayabiliyordum.

yani diyeceğim şu ki, okumak güzeldir, çalışmak da güzeldir. hem okuyup hem çalışmak biraz zordur ama kendinizi çok sıkmadan çalışabileceğiniz bir iş bulursanız o da güzeldir, rahat edersiniz, hayata herkezden daha sağlam hazırlanırsınız.

benim kaybım işe girdiğim ilk yıl, yıl tekrarı yapmam gerekmem oldu ama sonrasında çok rahat biir öğrencilik hayatım oldu. mezun olup işi ve okulu aynı anda bıraktığımda ise az daha devam etseydim böyle iyiydi diye düşündüm hep.

- ilk artı tahmin ettiğiniz üzere cepte baba kaynaklı olmayan bir paranın dayanılmaz hafifliğini yaşamak.

- şimdilerde pek işe yaramaz velakin o zaman iyi bir özellikti sigortanın erken ve kesintisiz başlaması.

- millet o yaşlarda zımbaya tel koyamazken türk bürokrasi sistemindeki çoğu belgeye vakıf olma.

iStock.com

- gözün açılması (mecazi anlamda)

- şu an yaşlı kişilerin gelip “ gençler bizim zamanımızda daktilo, karbon kağıdı, facit hesap makinası, kalamoza defter vardı”cümlesini sarf ettiklerinde, ben o şeylerin içinde büyüdüm cevabının verilmesi. (yaşlıları severim ben. hep onlarla çalıştım)

- iş yerinin resmi kıyafetinin (takım elbise) 4 sene bir deri gibi taşınması. ( fakültede kravat ve uzun pardesü çok işime yaradı). gerçi bunu eksilere de yazabilirim. doğru düzgün kot giyemedim okulda bre.

- yıllar boyu en iyi not tutan tüm sınıf birincilerini, ikincilerini ve dahi üçüncülerini tanıma fırsatı. (ne iyi insanlardı)

- ailenin her daim gurur duyması (paha biçilemez) ve tabi ki onlara maddi anlamda yük olmamak.