Captain America: The Winter Soldier, Neden Marvel Sinematik Evreninin En İyi Filmi?

Captain America üçlemesinin ikinci filmi olan The Winter Soldier, Marvel evreninin en iyi filmi olmakla kalmadı, yönetmen Russo biraderleri de sonraki büyük Marvel projeleri için başa getirdi. Peki bu filmin olayı neydi? Bir hatırlayalım.
Captain America: The Winter Soldier, Neden Marvel Sinematik Evreninin En İyi Filmi?

filmle direkt alakası olmayan, captain america karakterine dair ufak bir girizgah ile başlayacağım. çizgi-roman kültürüyle alakası olmayıp direkt filmle ilgili yorum okumak isteyenler bu kısmı atlayabilir.

1) captain america

bir çizgi roman hayranı ve sıkı bir marvel takipçisi olarak sıklıkla belirttiğim üzere, captain america çok fazla hazzettiğim ve ilgimi çeken bir karakter değil. gerçekçilikten uzak iyimserliği, doğrucu davutluğu, salaklık sınırlarında seyreden iyi niyeti (ki thor the dark world filminde loki cap'in bu zaaflarıyla sağlam taşak geçmiştir), ve hepsinden öte salt amerikan propagandası yapmak amacıyla yaratılmış bir karakter olduğu gerçeği (elbette diğer ana akım amerikan çizgi-roman karakterleri de aşağı yukarı böyledir, fakat amerika bayrağı desenli kıyafete bürünüp hitler'e tekme tokat dalan bir adam cap dediğimiz) ile baştan sona itici bir karakterdir benim için. 40'lı yıllarda bahsi geçen amaçla yaratılmış olup, ikinci dünya savaşı ve takip eden dönemde popüler olmuş, savaşın bitmesiyle birlikte kendisine olan ilginin azalması sonucu 50'li yılları büyük oranda pas geçmiş, 1964'te ise yeni başlamış the avengers serisine dördüncü sayıdan dahil olup takım kaptanlığını ele geçirerek bu şekilde düşe kalka günümüze gelmiştir. aradan geçen yıllarda marvel'ın böyle ucuz propaganda amaçlı karakterlerin artık para etmediğini görmesiyle de büyük oranda değişim yaşamış, sırf bahsi geçen nedenlerden kendisine antipati duyan kesimi de kazanma amaçlı bir strateji güdülmüştür. bunun başta civil war hikayesi olmak üzere birçok örneği/neticesi vardır güncel marvel çizgi-roman evreninde. nihayet günümüze geldiğimizde ise görüyoruz ki cap eski cap değil, marvel ucuz milliyetçiliği bir kenara atmış kazanacağı paraya ve itibarına bakıyor, en basit uçan kaçan süper kahramanlı çizgi-roman hikayeleri dahi daha bir derin ve okuyucuyu düşündüren bir hale gelmiş. marvel sinema evreni de bu gelişmelerden nasibini almış olacak ki, pek sevmediğim ilk filmi ve avengers filmindeki ezik hallerinin üstüne (ifademi mazur görün) harikulade bir captain america filmi ile karşımıza çıkmışlar bu sefer.

Meşhur ilk sayı.

girizgah pek ufak olmadı korkarım. neyse, hala buradaysanız film üzerinden devam edelim.

2) captain america the winter soldier

marvel phase 2 filmleri ilk açıklandığında, dürüst olmam gerekirse aralarında beni en az heyecanlandıranı captain america'nın devam filmi olmuştu. "eh işte" denebilecek bir ilk filmden ve final sekansları haricinde taşak oğlanı görevi gördüğü the avengers'tan sonra çok bir beklentim yoktu, çizgi romanlardaki gibi sırf devamlılık adına takip edecek idim. fakat akabinde filmin adının açıklanması, konunun ana hatlarıyla belli olması ve fragmanı derken bayağı bayağı heyecanlandırdı film beni. winter soldier ulan! ismindeki romantik havayı, çizgi-roman evrenindeki yerini falan geçtim, umduğum ve tahmin ettiğim şekilde işlenir ise marvel'ın şimdiye kadar yaptığı en iyi iş olabileceğini düşündüm. fakat kesinlikle şimdiye kadarki en iyi marvel filmlerinden, ve dahi en iyi çizgi-roman uyarlamalarından biridir bu film benim gözümde.

peki neydi bu filmi bu kadar iyi yapan?

öncelikle, filme dair okuduğum diğer birçok yorumda da belirtildiği üzere, başarılı bir politik gerilim olmasının bunda yadsınamaz payı var. özellikle filmin gelişme kısmında izleyici de cap ile birlikte bir anda kime veya neye güveneceğini bilemez hale geliyor, ard arda gelen darbeler ile beyin amcıklaması geçiriyor. jason bourne ve modern james bond serilerini aratmayan, yine de çizgi-roman tadından ödün vermeyen ve önceden planlandığı aşikar olan bir ajanlık hikayesi seriliyor gözlerimizin önüne. bu kadar afallamamızın öncelikli nedeni, cap'in de bir noktada belirttiği üzere işlerin eskisi gibi "ahanda düşman haydin yok edelim" tarzında bir asker mantığıyla değil, yaşadığımız döneme uygun bir şekilde iyi ile kötünün iç içe geçtiği ve kimin hangi tarafta yer aldığının bilinmediği derin bir strateji ile yürütülmüş olması şüphesiz. filmi izleyen türkiye vatandaşları olarak shield/hydra muhabbetlerinden şu meşhur paralel devlet tadını layıkıyla almışızdır diye düşünüyorum. film devam ederken hydra'nın başı olarak fethullah hoca çıksa şaşırmayacak bir noktadaydım açıkcası. kurban olduğum yaradan o hidra yılanının evlerine ateş soksun, ocaklarını yıksın.


bir diğer sebep, filmdeki sessiz ve derinden ilerleyen karakter gelişimi

bunu thor the dark world filminde chris hemsworth için de söylemiştim, şimdi chris evans için de aynı ifadeyi kullanmayı uygun buluyorum, kendisi bu filmle birlikte captain america olmuştur. finaldeki (yine de anlaşılabilir ölçüde) iyimserliğin doruklarında dolaşan saf halleri dışında, senaryo ve karakter tasarımı olarak düşünüldüğünde cap'in zaferiyle sonuçlanmıştır bu film. ikinci dünya savaşı'nda nazilerle dövüş ederken birden kendini zırhlı metal adamlar, yeşil devler ve uzaylı tanrılar içerisinde bulan steve'in henüz bu filmin başlarındayken bile geldiği nokta, barındırdığı oyunculuk ile birlikte takdire şayan. yeni yeni anlamaya başladığı ve kendisine başka kimsenin hayal dahi edemeyeceği kadar karışık gelen bir ortamda, özellikle sonlara doğru tamamiyle insiyatif alması ve olayların seyrini değiştirmesi, yer aldığı diğer iki filmde olmadığı kadar başarılı işlenmiş ve karakterine saygı duymamızı sağlayan mevzular. in de inelim, gir de girelim cap!

Chris Evans

filmde dair bir başka başarılı husus ise şüphesiz ki yan karakterler

nick fury, the avengers dahil ilk defa bir filmde bu kadar ağırlıklı bir role sahip. her ne kadar giriş-gelişme süreçlerinde yüreğimizi ağzımıza getirse de dönüşü muhteşem olmuş, ortalığın amına koymuştur. saygımız sonsuz.

black widow bacımız ise iron man 2 ile girizgahı yaptığından beri en etkin rolünde fevkalade başarılı (ve güzel). nihayet bilekliklerini de kullandı bu filmde. dövüş sekansları da her zaman olduğu gibi muazzamdı, bir noktada winter soldier'ı dahi indireceğini düşündüm. cap ile de aralarında bir elektriklenme oldu gibi ama bir neticeye bağlanmadı, ki bu da filmi takdir etmek bir başka sebeptir nezdimde. ana kadın ve erkek karakterler arasında hikayeye etki etmeyecek minimum seviyede bir etkileşim olduğu ve bunun bir yere bağlanmadığı son marvel filmi iron man idi. bu klişeyi tekrar kırabilmiş olmaları güzel. tabi natasha'nın gönlünde yatan aslan kuvvetle muhtemel bir başkası, ama oraya geleceğiz.

falcon olmasını istediğim her şeydi. hemen hemen. böyle dolu bir filmde çok fazla şans bulamayacağını biliyordum, fakat geçmişi ve falcon kostümünü alışı biraz daha derin işlense memnun kalırdım. yine de özellikle sonlara doğru çılgın atmasıyla sevdirdi kendini, rumlow'u da indirebilseydi keşke. the avengers age of ultron'da tekrar görebiliriz umuyorum, gerçi bu filmin son sahnesine bakarsak yer almaması tuhaf olur gibi.

maria hill nefes alsın yeter. cobie smulders the avengers filmindeki rolüne göre burada daha ağırlıklı olarak yer alsa da, yine de karakter kalabalığının arasında kaybolmuş. finalde stark industries'e iş görüşmesine gittiği sahnede gülümsetti, neyse ki yakın zamanda agents of s.h.i.e.l.d. dizisinde tekrar göreceğimizi biliyoruz.

ve robert redford'ı bir marvel filminde görmek! kısa (ama ağır) rolünde oldukça iyiydi robert abimiz. o yaşa geldiğimde ben de öyle görünmek isiyorum lan. hail hydra!


teknik konulara gelirsek

imdb sayfasında okuduğum üzere yönetmen russo biraderler cgi kullanımı ve özel efektleri minimumda tutarak daha gerçekçi bir hava yaratmaya çalışmışlar ve büyük ölçüde de başarılı olmuşlar. cgi manyağı olduğumuz iron man three ve thor the dark world filmlerinden sonra ilaç gibi geldi. ama o dövüş sekansları yok mu, sanırım marvel filmlerinde gördüklerim içerisinde en başarılı olanlarıydı (evet, the avengers dahil). özellikle filmin giriş kısmında korsanların kaçırdığı gemide olan sahneler ile cap ve winter soldier'ın birebir daldıkları kısımlar muhteşemdi. müziklere ayrı bir parantez açmak lazım, x-men first class soundtrack ile dikkatimi çekmiş henry jackman bir başka mükemmel işe daha imza atmış. filmin her anında, özellikle cap vs. winter soldier sekanslarında belli etti kalitesini.

ve winter soldier. allah'ına kurban olam ben senin, o ne güzel bir karakterdir sebastian stan! kafamda kurduğum her şeyi ve fazlasını buldum, tek şikayetim beklediğimden çok daha az görünmüş olması. batman için joker ne ise, captain america için o olmuş bucky bu filmde. gizemli, kaotik, karizmatik. kıpırdaması imkansız bir objeye son sürat ilerleyen durdurulması imkansız bir güç. bu kadar az yer almasına rağmen filme ismini vermesine şaşırmamak lazım gelir, zira varlığı dost bildiklerinin düşman olduğu ve shield ile hydra'nın birbirine karıştığı bu film için başlı başına bir metafordur. kalkanı her tuttuğu sahnede yüreğim hop etti. ancak her şeyin ötesinde filmin sonunda yaşamasına izin verildiği için müteşekkirim sanırım, öyle kolay harcamadılar ve ilerleyen filmlerde de geri döndü winter soldier.

captain america the winter soldier yakın dönem marvel filmlerinin en iyisi olarak kesinlikle övgüyü hak ediyor. the avengers ve iron man filmlerinin ardından üçüncü sıraya kondurum listemde. kim derdi ki bir captain america filmi bu kadar iyi olacak diye? taşşağına kurban winter soldier!