Celal Şengör'ün Ekşi Sözlük Yazarlarına Verdiği Cevaplar

Celal Şengör, Ekşi Sözlük yazarlarının sorularını yanıtladı. İşte o cevaplardan bazıları.
Celal Şengör'ün Ekşi Sözlük Yazarlarına Verdiği Cevaplar


geçen gün ekşi sözlük’te sizin kendinizi hem ateist diye tanıtmanızı hem de inşallah vb. kelimeleri kullanmanızla ilgili bir tartışma çıktı. inşallah kelimesinin kullanmanızın sebebini söyledik ama anlamıyorlar bir de sizden duyabilir miyiz belki o zaman anlarlar? (esplendor)

benim kullandığım inşallah, maşallah gibi kelimeler kültürümüzün bir parçasıdır. ingilizce konuşurken mesela jesus christ derim, almanca konuşurken bir hayret ifade etmek için jesus maria derim. bu, hristiyan olduğun anlamına gelmiyor. ben türkiye'deki kültürün içinde büyüdüm. bunları ayıklayarak kullanmaya kalkmak ukalalıktır, gereksizdir.

hayvan hakları ve veganlık hakkında ne düşünüyorsunuz? hayvanların hakları var mıdır? (hayvan olun)

bu soruya aslında hiç kimsenin hiçbir hakkı yoktur diye başlayayım. haklar, bizlerin bir arada yaşayabilmek için ortaya attığımız düşüncelerdir, davranış şekilleridir, sorumluluklardır. bu davranış şekillerini hayvanlara da yayabilirsiniz. veganlık ise insan sağlığını tehdit eden bir şeydir. onun için onu tavsiye etmem. bizler büyük ölçüde ot yiyerek başladık, et yiyerek geliştik. her ikisine de ihtiyacımız var. dengeli bir beslenme daha iyi olur diye düşünüyorum.

jeoloji alanında dünyanın sayılı bilim adamlarından birisi olmanız size her konuda kesin konuşma yetkinliği veriyor mu? film eleştirmeni/yönetmeni/oyuncusu vs olmamanıza karşın interstellar'a zırva deme, sosyolog ya da ekonomist olmamanıza karşın marx'a ahmak deme gücünü nereden alıyorsunuz? bunlarla ilgili kişisel görüşünüz sorulduğunda neden sadece "interstellar'ı beğenmedim", "marksist değilim, gerçekçi bulmuyorum" gibi sadece kendi görüşünüzü ileten ama o yapıt/ideoloji ya da kişileri aşağılamayan cevaplar vermiyorsunuz?(kral leopoldun kongolu arkadasi)

bunun sebebi bu tip cevapları genellikle bir sohbet ortamında vermemdir. bana sorulduğu zaman bu cevapları veriyorum. şunu söyleyeyim ama ben marx hakkında kitap yayınladım. marx'ın, adam smith'in tarih nasıl yorumlanır konusundaki düşüncelerini anlatan bir kitap. dolayısıyla ben marx'ı epey okudum. benim evimde doğu alman komünist partisi'nin yayınladığı mavi seri kitap var. bunların hepsini okudum, üzerine kafa patlattım, haklarında yazılanları da okudum. fikrimi beyan ediyorum.

ben interstellar'ı neden zırva buldum? çünkü zırva. bu benim beğenmemle ilgili bir şey değil. orada anlatılan bilimsel olmayan bir film. düz dünya hakkında film yapmak gibi. zırva, aşağılamak anlamına gelmiyor.

marx'a ahmak dedim mi hatırlamıyorum ama aptal demişimdir. sebebi de şu; bunlar, özellikle marx, zamanının bilimlerine hakim olmadan bilim yapmaya kalkıyor. bunu yaptığınızda, mesela determinist bir dünya görüşüne saplanıyorsunuz. halbuki o zaman da determinizmin tutmayacağı kesinleşmiş durumda. bir sürü tutarsızlıklar var eserlerinde.

adam smith var mesela bunun karşısında. adam smith, the wealth of nations'ı yazmadan önce the theory of moral sentiments'i yazıyor. diyor ki bir ekonomik sistemi anlamak istiyorsan o ekonomik sistem içinde çalışan insanları tanıman lazım önce. marx'ta bunu göremiyoruz, marx, tüm insanlığa bir makina gibi bakıyor.

müsaade edin de benim de bir fikrim olsun bazı konularda; ha benim fikrimi beğenmezsen oturur tartışırız memnuniyetle.

kendi dışkınızı hiç yediniz mi? beğendiniz mi? dışkı yemek isteyenlere neler önerirsiniz? (avagiderkenhavlanankopek)

yedim. hatta onun dışında isviçre'de benim doktora alanımda otlayan ineklerinkini de tattım. dağ keçilerinin de tattım. özellikle insan dışkısı acıydı. ötekiler de tatlıydı ama insanınki kadar acı değildi.

bu bir merak meselesidir, merak eden her şeyi dener.

sürekli sansasyonel açıklamalar yaparak tuhaf bir popülariteye sahip olduğunuzun farkında mısınız? (28061984)

ben sürekli sansasyonel açıklamalar yaptığımın farkında değilim. doğru bildiğimi söylüyorum. ama bunun bir popülariteye yol açtığının farkındayım. çoğu insanın ne dediğimi anlamamasından kaynaklanıyor bu durum.

mevcut türkiye koşullarında bir şeyi değiştirme hakkınız olsa bu ne olurdu? bir de yurt dışında yaşama imkanınız varken neden hala türkiye? (theangryriver)

eğitimi değiştirirdim.

burası benim ülkem. doğduğum, büyüdüğüm, kültürünü benimsediğim ülkem. burada daha mutluyum. türkiye'de çalıştığım üniversitenin bana sağladığı imkanların bana herhangi bir yerde sağlanacağını düşünmüyorum. itü'de bulduğum rahatı başka hiçbir yerde bulamayacağım kanaatindeyim.

din hakkındaki görüşleriniz bazen ad hominem bir cevap olabiliyor, bunun yerine felsefeci dinciler (caner taslaman, emre dorman, enis doko gibi) bir programda tartışmayı düşünüyor musunuz? (illuminatimemuru)

hayır. çünkü bu kişiler din hakkındaki görüşlerini önce ciddi dergilerde yayınlasınlar, o zaman bilimsel bir tartışma olur.

kütüphanenizi ölümünüzden sonra bir vakıfa/derneğe veya kuruma bağışlamayı düşünüyor musunuz? (kutukcu)

benim kütüphanem ben öldükten sonra oğlumun olacak. bir tane çocuğum var. o da bilim adamı. ama kendisine tavsiyede bulundum; seni burada ilgilendirmeyen bir kitap olacağı zaman bunları itü'ye bağışla.

fatih sultan mehmet'i tek cümle ile anlatabilir misiniz? (tolkyy)

en büyük osmanlı rönesansın bir parçası olan bir düşünür. daha ne denir bu adam için! sonsuz bir hayranlığım olan bir adam fatih.

youtube'da bir videonuza denk gelmiştim. pornoyu sevdiğinizi ve gerekli olduğunu söylüyordunuz. porno izlemenin ve mastürbasyon yapmanın, çaba harcamadan elde edilen bir zevk olduğunu.. dolayısıyla insanı kolaycılığa alıştıracağını düşünüyorum. ayrıca sosyal yaşama, özellikle karşı cinsle iletişime karşı olumsuz etki sağlayacağını da.

sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek isterim. saygılar. (bozuntu)

aynı fikirde değilim. çünkü cinsel tatmin, bizlere biyolojinin yüklediği bir içgüdü. bunu tatmin edemediğiniz zaman kötü yerlere götürebiliyor. özellikle pornonun yasaklandığı yerlerde bakıyorsunuz tecavüz gibi davranışlar artıyor. mesela katolik kilisesi... nolur neticede? çocuklara sulanıyor adamlar. felaket yani!

bu tip şeylere mani olabilmek için bir deşarj mekanizması gerekli. porno bunu sağlıyor. pornoda oynayan insanlar sanatçı, para alıyorlar bunun için. dolayısıyla bir toplumsal görev görüyorlar; çıplak kadın göremeyen adam pornoda görüyor, bir miktar tatmin olabiliyor.

cinsel birleşme tekniklerini bilmeyen adam teknik öğreniyor. erkek de kadın da. bazı şeyleri yapmamanızı öğreniyorsunuz. dolayısıyla ben pornoyu cinsel eğitimin bir parçası olarak gördüm her zaman.

artık çok sık seyredemiyorum. neden? geçti de ondan! artık bir jurassic park izlemek beni daha çok ilgilendiriyor. pornoyu seyretsem nolur seyretmesem nolur. artık geçmiş zaten, finito!

hocam genelde nerelerde takılıyorsunuz? (anthopkins)

evimdeki kütüphanede ve itü'de. kürkçü dükkanları buraları bizim. başka bir yere gitmek de içimden gelmiyor, istemiyorum gitmek. öğrencilerime de söylüyorum; itü'nün içindeyken mutluyuz. dışarı çıktığımızda sorunlar başlıyor, trafik başta olmak üzere.

hocam insanların bilimsel metotla ispat edilmiş gerçekleri reddetmemeleri için ne yapılabilir? (malchir)

bilimsel metotla ispat edilmiş denilen gerçekler sadece bu burada var şeklindeki önermelerdir. genel kainata dair şeyler ispat edilemez, yanlış olduğu ispat edilebilir. yanlış olduğunu anlayabilmek için akıl yerinde olmalı, tahsilleri olmalı. yoksa anlamazlar. düz dünya teorisi gibi şeyler ortaya çıkar. bunun zırva olduğunu anlayabilecek kadar tahsili olmalı insanın.

kenan evren gibi demokrasi düşmanına çelenk bırakmak nasıl bir duygu? (barismenges)

kenan evren demokrasi düşmanı değildi. kenan evren ve arkadaşlarının yaptığı demokrasiyi kurtarmak için yapılan bir müdahaleydi. türkiye'nin ne duruma düştüğününü, bundan kimlerin sorumlu olduğunun farkında olmayan kişiler bu tarz sorular soranlar. o günleri yaşayanlara sorarsanız iyi ki oldu diyeceklerdir. sokaktaki insanlar askerlere sarılıyordu. zaten kısa süre sonra demokratlara devredildi yönetim. demokrasi düşmanı olsa öyle mi olurdu?

kenan paşa'yı tanıyorum, yakın değildim ama konuştum. tahsin şahinkaya generali 13 yaşımdan beri tanıyorum. dolayısıyla onlar hakkında söylenen birçok şeyin doğru olmadığını biliyorum. dolayısıyla kenan evren'in cenazesine çelenki büyük bir mutlulukla gönderdim. hatta üzüldüm gidemediğim için.

şimdi diyecekler ki efendim o kötü ortamı o askerler hazırlamıştı. külliyen yalan! o ortamı hazırlayan politikacıların aptallıklarıydı. amerika fişekledi diyecekler, o da doğru değil. bu konuda iki şahit göstereyim; bir tanesi çevik bir general. orgeneral. o zaman kenan paşa'nın özel kalem müdürüydü. bizim çocuklar yaptı lafının olmadığını, böyle bir lafın nereden çıktığını anlayamadığını bana defalarca söylemiştir. şahinkaya generalin bir gün evinde çay içerken, gene 12 eylül konusu açıldığında, en çok ne ağırıma gidiyor biliyor musun celal dedi, bu 12 eylülcüler amerikalıların adamıydı, onlardan icazet aldılar. yahu bir türk subayı dedi, kendi ülkesinin problemi için amerika'dan mı icazet alacak! bu sözü söylerkenki kızgınlığı gözlerimi yaşartmıştı, hiç unutmuyorum.

bilmek dışında insanı sizce ne özgürleştirir. aşka bakış açınız nedir? (youllgetfunkywithfunky)

bilmek dışında insanı hiçbir şey özgürleştirmez. bilmediğiniz bir ortamda yapacağınız her şey başınıza dert açabilir. tam özgürlük için mümkün olduğu kadar çok bileceksiniz.

aşk; tabiatın, insan türünün sürmesi için icat ettiği bir mekanizmadır. kimin söylediğini hatırlayamadığım bir söz: "aşk bir deliliktir. "

gördüğüm kadarıyla doğru bir söz. ama öyle olmasa zaten tabiatın istediğini yapamazsınız.

burada şunu söyleyeyim; aşk derken insanlardaki karşı cinse duyulan duyguyu kastettim. bir de okumaya, mesleğe duyulan aşk var. buna tutku diyorum. işte bu tutku olmadan da büyük iş yapmak mümkün değil.

ülke için umut var mı? yıllardır üzerimize yapışmış olan ve her geçen gün bizi daha çok bataklığa çeken arap kültüründen kopabilir miyiz? (iyi aile gocugu)

bir kere ümit her zaman var. arap kültürünü de pek benimsediğimizi zannetmiyorum. bazı kesimler bu kültürü türkiye'ye satmaya çalışıyorlar ama zor. türklerin kendi kültürleri var. bu kolay bir iş değil. ama her şeyden önce içinde bulunduğumuz durumdan çıkabilmek için ümit olduğunu asla unutmayın.

neden ümitlisin diye sorarsanız; gençlere bakıyorum, ekşi sözlük gibi yerlerin mevcudiyetine ve yaşamlarını sürdürmelerine bakıyorum, bu bana ümit veriyor.

bu yaşta “şımarık bir velet” gibi görünmeyi nasıl başarıyorsunuz? (hemi tune tune)

bu başarının sırrı benim çocuk olarak kalmayı başarmış olmamdandır. eğer çocuk olarak kalamasaydım zaten bilim yapamazdım. bilim orijinal düşünmeyi gerektiren bir şey. orijinal düşünmek için kafanın serbest olması lazım. insan büyüdükçe kafası kalıplaşıyor. ben o kalıba bir türlü giremediğim için çocuk kaldım. bundan da çok memnunum ama.

evrimin müfredata girmesi için kendi çapınızda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? (false pretension)

bizim yapabileceğimiz tek şey bunun girmesi gerektiğini söyleyip orada burada yayın yapmaktır. onun dışında politikacı değiliz biz. bunu halk verdiği oylarla belli edecektir.

ben kişisel olarak varoluşumu tasarım fikri olmaksızın anlamlandıramıyor ve onu sürdürebilir kılamıyorum. siz bu motivasyon ve anlamı nasıl bulabiliyorsunuz? hep merak etmişimdir. (entellectual)

bir kere varoluşun anlamı yoktur. herhangi bir anlam olduğu zaman bu sizin ona yükleyeceğiniz anlamdan ibarettir. dolayısıyla olmayan yerde anlam aramayın. bu şuna benziyor; jupiter niye var? var işte. neden oluşmuş sorusu abes bir soru. abesliği şuradan geliyor; neden oluştuğu konusu sanki bu oluşuma birisi karar vermiş imasını içeriyor. halbuki böyle birisinin izi gözükmüyor kainatta. dolayısıyla bu soru şuna benziyor; bugün denize neden atladınız? atladım çünkü serinlemek istedim. bunun kararını ben verdim ve ben de ortadayım. onun cevabı var. ama birisi dese ki melekler neden evlenmezler. bunun cevabı yok çünkü melek yok ortada. dolayısıyla bu saçma bir soru.

türkiye'de akademisyenlerin yeterlilikleri hakkında ne düşünüyorsunuz. hepsi de gerçekten hak ederek mi alıyorlar bu statüleri? (metallora)

büyük çoğunluğu hayır. feci durumda, feci. size anlatamayacağım kadar kötü. bir avuç iyi akademisyen var, onun dışında felaket. bundan sadece politikacıları sorumlu tutmak da doğru değil. üniversiteler kendi ayağına kurşun sıkmıştır yıllar önce.

aşk hayatınız, hayatınız boyunca nasıl gitti ve şu an nasıl gidiyor ? (uzun ve ozel)

çok güzel bir soru bu çünkü hayatım boyunca çok iyi gitti. çok sevdiğim bir kadınla evlendim, bugün olsa yine aynı kadınla evlenirim, aynı aşk devam ediyor, çok sevdiğim bir mesleğim var, meslek aşkım da aynen devam ediyor, dolayısıyla aşk hayatım bayağı iyi, bayağı mutluyum yani.

tabii seks hayatımı sormayın; belli bir yaştan sonra o azalıyor, o da normal.

cengiz han, timur ve büyük iskender’i askeri yetkinlikleri açısından kıyaslayacak olsanız sıralamanız nasıl olurdu, teşekkür ederim. (jose)

cengiz han > timur > iskender şeklinde olurdu.

yalnız burada bir sıkıntı var. cengiz han 60, timur 70 yaşında öldüler. iskender 32 yaşında öldü; dolayısıyla daha neler yapabilecekti bilmiyoruz.

binlerce yıllık insanlık tarihinde olanlarla son 100 yılda olanları karşılaştırınca biraz hızlı mı gidiyoruz. olası sonuçları ne olabilir? (emesdos)

biraz değil çok hızlı ve hızımız giderek artarak gidiyoruz. hem bilimde öğrendiklerimiz artıyor, nüfusumuzun artmasının hızı artıyor... nüfusta hızlı gidiyoruz, gitmememiz lazım. onun sonucu felaket olur durduramazsak. bilimde hızlı gitmenin de hiçbir zararı yok. belki bilimdeki hız, nüfus sorununa da bir çözüm bulacak sonunda.

hitler almanyasında bir bilim insanı olsaydınız, hitler'in bilimsel çalışmalarına da hizmet eder miydiniz? bugün insanlık dışı kabul edilen deneylerde görev alır mıydınız? (3 tas has hos hosaf)

insanlık dışı şeylerde tabii ki görev almazım, zaten yapamazdım. ama hitler almanyasında jeolog olarak çalışırdım. neden çalışmayayım.

hitler almanyasında roket inşasında bulunur muydum, evet. çünkü o başlı başına bir mühendislik harikasıdır. ay'a gidildiyse o adamlar sayesinde gidildi. dolayısıyla bilimle politikayı karıştırmayın. biz bilim adamları elimizden geleni yaparız, bunun nasıl kullanılacağını politikacı belirler, o politikacıları da halk belirler. dolayısıyla hiçbir halk sorumluluktan kaçamaz.

meritokrasi türkiye'ye uygun mu? (gordonmilne)

her yere uygun.

türkiye'de akademisyenliğin size göre artı ve eksilerini söyler misiniz? (dusunmeasamasi)

artıları bulunduğunuz yere göre değişiyor. pek çok yerde bir artısı yok maalesef. en büyük eksisi ekonomik. aldığınız parayla yaşayamıyorsunuz. bilim yapamıyorsunuz dolayısıyla. elinize gelen öğrencinin kalitesi çok düşük. meslektaşlarınızın büyük çoğunluğu kalitesiz.

artıdan çok eksi var. ama çalıştığınız yere göre değişiyor. mesela benim için sırf artılardan ibaret. ben bir kere devletin bana verdiği maaşa bağlı değilim. itü bana büyük bir özgürlük veriyor. karşımıza gelen öğrenciler türkiye'nin en iyi öğrencileri. bunlar arasından da muhakkak her sene en az bir iki tane işimize yarayacak öğrenci çıkıyor. o da bize yetiyor.