Cengiz Han'ın Torunu, Tarihin En Geniş İmparatorluğuna Hükmeden Şahsiyet: Kubilay Han

1215-1294 arasında yaşayan, Hristiyan bir Türk anne ile Gök Tengri inancına sahip bir babanın oğlu olan hükümdarı inceliyoruz.
Cengiz Han'ın Torunu, Tarihin En Geniş İmparatorluğuna Hükmeden Şahsiyet: Kubilay Han

kubilay han... yüzölçümü olarak gelmiş geçmiş en geniş imparatorluğa hükmetmiş moğol kağanı. 1215-1294 yılları arasında yaşamıştır. cengiz han'ın torunudur. babası cengiz hanın en küçük oğlu olan "tuli", annesi ise hristiyan kerayıt türklerinin kağanı tuğrul han'ın yeğeni olan sorkaktanı (sorghaghtanı) idi. üç amcası cuci, çağatay ve öğeday'dir. cuci ve onun oğlu batu han, batı asya ve doğu avrupayı kapsayan altınordu imparatorluğu nun (bkz: golden horde), diğer amcası çağatay da orta asya merkezli çağataylılar devletinin kurucuları idiler. tabii bütün bunlar cengiz han'ın mirasıdır.

kubilay, dört erkek kardeşin ikincisi idi. dedesi öldüğünde imparatorluk tahtına amcası öğeday oturdu. onun ölümünden sonra imparatorluktaki en etkili kadın olan annesinin yardımıyla abisi mengü tahtın varisi olmuştur. mengü'nün ölümünden sonra da kubilay dedesinin tahtına kağan seçildi. ancak kağan seçilme süreci en küçük kardeşi "arık böke" karşısında çetin müdacele ile geçti. bu mücadelede diğer kardeşi hülağu han kubilayı desteklemiş ve daha sonra iran ve mezopotamyayı kapsayan ilhanlı hanlığının başına geçmiş, orada da müslümanların başına bela olmuştur.

kubilay han, dedesinin tamamlayamadığı işi başararak bugünkü çin'in tamamını ele geçirdi ve hanedanlık kurarak devletin ismini yuan imparatorluğu olarak değiştirdi. yuan hanedanı tüm çin'i yöneten tek yabancı hanedandır. en güçlü olduğu zaman imparatorluğun sınırları kore'den macaristana kadar genişlemişti. çağdaşı ünlü gezgin marco polo kubilay han ile tanışmış ve onun anlattıkları sayesinde batı dünyası kubilayı tanımış ve ilgi duymuştur. çok daha sonra ise şair samuel taylor coleridge tarafından yazılan "kubla khan" veya "a vision ın a dream" isimli şiir sayesinde batı dünyasında daha da bilinir bir kişilik haline gelmiştir. coleridge çektiği afyonların etkisi ile yazdığı bu şiirde kubilay han'ın yazlık sarayı xanadu yu fantastik bir dille betimlemiştir. xanadu, cennet veya ütopya anlamına gelir. bu kelime daha sonra batı edebiyatında fantastik saraylar, evler ve sığınaklar için çok kullanılmıştır.

bazı tarihçiler onu sadece barbar bir fatih olarak değil, vizyoner büyük bir imparator olarak tanımlamaktadır. farklı dinleri, ulusları ve kültürleri kendi yuan imparatorluğunda eritmek, birleştirmek istiyordu. zaten çin'i fethettikten sonra, devletin ismini de bu yüzden değiştirmiş, sadece moğolları değil, fethettiği tüm topraklara ve uluslara hitap edecek yeni bir imparatorluğun doğduğunu göstermek istemiştir. farklı uluslardan danışmanları maiyetinde çalıştırmış, tüm dinlere hoşgörülü davranmıştır. devrinde göreceli olarak ticaret ve refah artmıştır. kağıt para onun devletinde basılmış ve kullanılmıştır. başarısız japonya ve java seferlerinin getirdiği mali yükler nedeniyle ilk defa enflasyon kavramı ortaya çıkmıştır. bugün çin halk cumhuriyetinin para birimi yuan ismi oradan gelmektedir.

imparatorluk marşında dedesini onurlandıran şu sözler bulunur: "there is only god in heaven and only one lord chengis khan on earth"

kubilay han: ortak atadan (hunlar) kuzen millet moğolların sosyoekonomik açıdan bugünlere en çok etki eden imparatoru

biz türkler gibi step kavminden olup, barbar/yağmacı/ilkel olarak addedilmesine rağmen, aslında belki de modern manada iktisadın ve küresel ticaretin mucidi sayılabilecek makro ekonomi dehası.

günümüzde amerika kıtasında açıklanan fed tutanaklarının bizim mahalledeki sakız fiyatlarını nasıl etkilediğini 1.000 sene önce mecburiyetten görmüş, geniş sınırların ileride (günümüzde) enflasyon denilecek naneyi nasıl etkilediğini anlamış ve bunun için kaba kuvvetle de olsa çözüm üretmeye çalışmış komutan, imparator, makro ekonomi profesörü. kaba kuvvet dediğim de laf anlatmaya üşenmiş ve iyi de yapmış. hayatında kağıt para görmemiş, duymamış adama o devirde nasıl anlatacaksın böyle bir olguyu? adamın koyununu alıp karşılığında altın, gümüş yerine kağıt parçası veriyorsun. zaten ne anlatmaya vakti var ne o kadar geniş coğrafyada herkese ulaşmanın bir yolu var ne de hükümranlığın verdiği güç varken uğraşmanın gereği var. batıda mezopotamyada araplarla uğraş, çin'in tamamını fetheden ilk komutan ol, yetmesin donanma kurup japonya'ya sefere çık, bu da yetmesin çok uluslu imparatorluğa adaptasyon için devletin isminin bile değişmesini göze alacak (yuan imparatorluğu) siyasi-politik düşünceler geliştir, üstüne bir de işin yoksa horasan esnafına kağıt parayı anlatmakla uğraş.

evet belki kağıt parayı icat etmemiştir (bkz: tang dynasty) ama makro ekonomiyi, küresel ticareti, ipek yolunu ve günümüzü şekillendiren başlıca aktörlerdendir. tabii çağdaşı ve bir dönem elçisi (17 sene) olan ünlü kaşif marco polo ile teşrik-i mesailerinin de kağıt paranın batıya yayılmasında katalizör etkisi yadsınamaz.

işin bir de dini kültürel boyutu var ki o da bambaşka bir yazının konusu. ama çok kısaca bahsetmek gerekirse; bu adam, amcası, dedesi ve kardeşi olmasa, avrupa ve orta doğu hristiyanlık-islam kıskacında orta çağ'da takılıyordu belki hala. "barbarlıklarıyla" avrupalıyı ve arabı daha da barbarlaşmaktan kurtardılar bu ilkel barbar moğollar. güzelim yunan medeniyetini yıkıp hristiyanlaştıran romalıları, endülüs'ten anadolu'ya kadar islamlaştıran arapları kötekle hizaya soktular biraz.

Marco Polo ve Kubilay Han

kubilay han çağının çok ötesinde vizyonu olan büyük bir adamdır

her ne kadar moğollar tarihte yağma ve yıkımla anılsa da, o moğollar'ın var olan göçebe/nomad - yağma yaşam tarzını ; yerleşik bir medeniyete dönüştürme ve sürdürülebilir bir yönetim idealinin peşinde olmuştur. çin'e olan yönelimi ve çevresi tarafından da çok eleştirilen öykünmesinin temelinde de bu vizyonu yatıyor.

pasifik'ten karadeniz'e, endonezya'dan macaristan'a ulaşan toprakları ile de tarihin bütünleşik sınırlara sahip en büyük imparatorluğunu var etmiştir. ama onun öne çıkan özelliği bu değildir. her dine her ırka olan eşitlikçi yaklaşımı ve kana, inanca, milliyete değil liyakat ve bilgiye dayandırdığı yönetim anlayışıdır. kendisi hristiyan türk bir anneden olmadır , babası şamanist-gök tengri inancına sahiptir. ama ne yöneticilerini ne de idare şeklini inançlara veye köklerine göre ayırt etmiştir. , dönemin en bilgili ve kapasiteli insanlarını çevresine toplamış, yetki vermiş, onlara saygı göstermiş , liyakatı esas almışır. yani dönemin meritrokrasini son derece özgür biçimde hayata geçirmiştir.

kubilay, asya'nın verimsiz steplerinden böyle bir zihniyete varmışken ; 800 yıl sonra rize'nin trabzon'un köylüsü olmak dışında ölçüt bilmeyen dinci köhneliğini 21. yy'da yaşamanın bize isabet etmesi büyük talihsizliktir.