Çocuklarını Öldürüp TV'de Timsah Gözyaşı Döken Soğukkanlı Katil: Susan Smith

25 Ekim 1994 günü iki çocuğunun kaçırıldığını söyleyip bir süre televizyonda timsah gözyaşları döken, sonrasında çocuklarını öldürdüğü ortaya çıkan katil anne Susan Smith'in hikayesi.
Çocuklarını Öldürüp TV'de Timsah Gözyaşı Döken Soğukkanlı Katil: Susan Smith

susan smith, biri 3 yaşında ve diğeri 14 aylık çocuklarını korkunç bir ölüme sürüklemiş ve bundan dolayı ömür boyu hapis cezası almıştır. fakat bu kimseyi tatmin etmemiş çünkü çocukların babası dahil tüm vatandaşlar infazını istemişler.

olayın gelişimi şu şekilde: susan, eşinden ayrı yaşarken çalıştığı iş yerinin sahibinin oğluyla ilişkisi oluyor fakat adam ondan çocukları olduğu için ve çocuk istemediği için ayrıldığını söyleyerek ilişkiyi bitiriyor. susan barışmak istiyor fakat adam kabul etmiyor.


sonrası susan'ın anlattığı şekilde şöyle: susan 25 ekim 1994 günü saat öğlen üçte çocuklarını kreşten alıyor, bir alışveriş merkezine uğruyor, sonra evine gidip onlara pizza hazırlıyor. daha sonra arkadaşına gitmek için evden ayrılıyor fakat trafiğin olmadığı ve tek bir arabanın bile geçmediğini söylediği bir noktada kırmızı ışığa yakalanıyor. (ifadesindeki yalanlardan biri dedektifler hiç ir arabanın olmadığı yerde kırmızı ışık olmasından ve orda durmasından şüphelenmiş. yani yalan söylediğini ilk olarak bu noktadan ve walmart çalışanlarının onu görmediğini söylemesinden anlıyorlar.)  

arabasını durdununca bir afro-amerikan adamın silahla yanına gelip oturduğunu ve sürmesini söylediğini anlatıyor. sonra john d. long gölü yakınlarından bir eve koşup yardım istiyor. oradan 911'i arıyorlar ve polisler geliyor. devasa bir arama çalışması başlatılıyor. orman korucularına kadar herkes yardıma koşuyor çocukları bulmak için. ve bu kadın tv'lere çıkıp timsah gözyaşları döküyor. beni en çok dehşete düşüren cümlesi şu oldu: " yaşadığınızı ve eve döneceğinizi biliyorum. beni tek endişelendiren şey yaşamak için ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılayamadığınız. birbirinize iyi bakın" ve bunları söylerken ağlaması... polis birkaç gün sonra kadının hayatına daha yakından bakıyor ve özel hayatındaki problemleri öğreniyor. eğer bu bir cinayetse ana motivasyon kaynağı nedir, bunu araştırıyorlar.


arkadaşlarından biri çocuklar kaybolmadan önce susan'ın ona "çocuklarım olmasaydı hayatım nasıl olurdu, merak ediyorum" demiş olması, olayın gerçekleştiği gün susan'ın yolda olmasının sebebinin bir arkadaşına gidiyor olmasını söylediği, arkadaşının bunu yalanlayıp "ben o gün evde bile değildim" demesi. ve en büyük motivasyon kaynağı olarak kendi hayatından sıyrılıp zengin varlıklı olan aşkına kavuşma ihtimali... ne demişti aşık olduğu adam: "eminim çocukların çok iyi çocuklardır fakat iyi olsalar dahi ben çocuk istemiyorum." yani ayrılışını onun bir anne olmasına bağlamıştı. buradan yola çıkan dedektifler artık susan'ın ifadesinin hiçbir kısmına inanmıyorlardı ve onu 'kırmak' yani yavaş yavaş çözülmesini sağlamak zorundalardı. ayrıca susan'ın tarif ettiği adam carolina'da yaşayan her siyahi bireye uyuyordu. susan'dan başka bir şüpheli veya ipucu bulamamışlardı. ellerinde olan tek şey susan'ın ifadesi ve poligrafta (yalan makinası) hata yapmasıydı.


birkaç günlük baskıdan sonra susan, ifade verdiği polisten silahı istedi kendisini vurmak için. o anda artık 'çözülmüştü'. olayı anlatmayı kabul etti. aslında kendisinin intihar etmeyi planladığı golün kenarına gelip güvenlik kapısında durduğunu, kendisinin de çocuklarla birlikte ölmek istediğini fakat arabadan inip güvenlik kapısını açıp arabayı suya sürüklediğini anlattı. bu ifadeden hemen sonra polisler dalış ekibiyle göle gitti ve arabayı golün 37 metre altında buldu. michael ve alex arabanın içindelerdi fakat suyun altında 10 gün kaldıkları için bedenleri deforme olmuştu.

dedektif bir basın toplantısıyla susan smith'in iki oğlunu birinci derece cinayetten tutukladıklarını söylerken insanlar şoka uğradı çünkü birlikte gözyaşı döktükleri susan aslında soğukkanlı bir çocuk katiliydi. aklınız alabiliyor mu? çocuklarınızı, hatta bebeklerinizi; yahu biri 3 yaşında, biri 14 aylık, öldürüyorsunuz ve kaçırılma süsü verip tv'lere o çocukların babasıyla çıkıp ağlıyorsunuz. uzmanlar bu davranışı susan'ın narsist oluşuna bağlamış.


izlediğim suç belgeselinde en etkileyici, can alıcı ve insanlığı sorgulatan kısım ise kesinlikle şu olaydı: iddia makamı ömür boyu hapis kararından sonra asıl cezanın idam olmasını istedikleri için bir  suç kurgulaması yapıyorlar. arabayı aynı noktadan suya sürüklüyorlar. öğrenmek ve jüriye göstermek istedikleri şey; susan'ın çocuklarını kurtarmak için vakti ve fırsatı olup olmadığı... ve evet, susan'ın tam 5 dakika 52 saniye vakti vardı...