COVID-19 Pandemisi Sonrası Büyükşehirlerin Geleceği Nasıl Olacak?

Pandemi sürecinde birçok kişi hem hastalanma riskini azaltmak için, hem de ekonomik krizin etkisiyle uzaktan çalışma ve eğitimin de olanak sağlaması ile pahalı ve sıkışık olan büyük şehirleri terk etti. Peki pandemi sonrası neler yaşanabilir?
COVID-19 Pandemisi Sonrası Büyükşehirlerin Geleceği Nasıl Olacak?

dünya bir süredir iklim, doğa, kaynaklar, insan nüfusu ve gelir farklılıkları açısından bir çıkmazdaydı. ve sonra birden hayatımıza covid-19 girdi ve tek gecede yaşayış şekillerimizde köklü değişiklikler oldu. bir anda insanlar eğitim, iş, alım-satım ve sosyal faaliyetlerinin neredeyse tamamını online olarak yürütmeye başladı. peki bu durum şehirlerin geleceğini nasıl şekillendirecek? insanlar eskiden bu faaliyetlerini gerçekleştirmek için köyden kente göçerken şimdi tam tersi yönde bir eğilim mi başlayacak?

büyükşehirleri cazip kılan en önemli faktör, diğer şeylere olan yakınlığı. insanlar sosyal faaliyetlerini, alışverişlerini, işlerini ya da eğitimlerini sürdürebilmek için bu aktiviteleri bir arada bulabildikleri büyük şehirlerde yaşamayı tercih ediyordu. fakat şimdi şartlar değişti ve eskiden bir avantaj olan bu yakınlık, covid-19 salgını ile hayatımıza giren mesafe kavramıyla bir anda dezavantaja dönüştü ve büyükşehirler artık cazibe merkezi olmaktan çıktı. insanlar şu günlerde doğanın içinde kendi bahçesi olan herkesten uzakta bir hayatı büyük şehirlere tercih ediyor. bu durum covid 19 salgının kontrol altına alınmasıyla değişir mi? şirketler temelli olarak evden çalışmaya neden geçiyor? insanlar salgından önce şehirlerdeki hayatlarından memnun muydu?

covid- 19 salgını kontrol altına alınsa dahi insanlarda oluşan bu korku ve tedirginlik uzun bir süre etkisini sürdürecek gibi ve mevcut çevre krizleri ile yeni salgınların baş göstermesi olasılığı da ihtimaller arasında. dünyada bir çok büyük şirketin daha karlı ve verimli olması gerekçesiyle temelli olarak online çalışmaya geçtiği haberlerini alıyoruz ardı ardına.


okulların online eğitime geçmesiyle çocuklarının eğitimi için de büyükşehirlerde kalmasına gerek kalmadı artık insanların. birçok okul şimdiden salgın sonrası dönemde online eğitimin bazı bölümler için veya isteyenler için dahi olsa bir opsiyon olarak devam edeceğini öngörüyor. büyükşehirlerin uzun çalışma saatlerinden, trafiğinden, yüksek fiyatlarından, stresinden, gürültüsünden, kirliliğinden zaten şikayetçi olan şirket çalışanlarının alınan bu kararlarla artık şehirlerde yaşamasına gerek kalmadı. türkiye örneğine baktığımızda şimdiden insanlar istanbul'a yakın bölgelere göçlere başladılar bile. peki herkes isteyerek mi göçüyor, yoksa bir de küçük yerlere göçmek zorunda olanlar mı oldu salgın sürecinde?

mevcut ekonomik kriz her geçen gün daha da büyüyor ve salgının da etkisiyle birçok insan işini kaybediyor. durum böyle olunca bu kişiler de pahalı ve sürdürülebilir olmayan büyükşehirlerden daha küçük yerlere göç edip hayatlarını orada devam ettirme eğilimi gösteriyorlar. zira küçük yerlerde kiralar ve diğer masraflar daha düşük ve eğer biraz alana sahiplerse kendi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tarım ve hayvancılık yapma şansları az da olsa var. tabii bu mevcut su ve iklim krizinde çok da mümkün değil fakat yine de henüz o kadar kötü değil, en azından türkiye'de durum. türkiye için konuşursak yine zaten birçok kişinin köyde ya ailesi ya da aileden kalma bir toprağı var. bu nedenle biraz da bu durumun etkisiyle hızlı bir göç yaşandı bile geçtiğimiz bir yılda türkiye'de.

her yıl artan istanbul nüfusu, 2020 yılında bir önceki yıla göre 57 bin azaldı.

tabii ki bu durum şehirlerin tamamen boşalmasını falan sağlamayacak fakat özellikle türkiye gibi şehirleşmenin belirli birkaç bölgeye sıkıştığı yerlerde özellikle nüfus dağılımı açısından olumlu bir gelişme olacaktır. bu göçün ve ekonomik krizin etkisiyle birçok iş merkezinin kapandığını, evlerin ve iş merkezlerinin boşaldığını, trafiğin rahatladığını, alış-veriş merkezleri ile kafe restoran gibi yerlerin sayısında azalma olduğunu görüyoruz ve göreceğiz önümüzdeki günlerde.