Cumhuriyet Tarihinin Başarısız Darbe Girişimlerinden Biri: 9 Mart 1971 Darbe Teşebbüsü

9 Mart 1971 Darbe Teşebbüsü, direkt olarak "rejimi" değiştirmeye yönelik bir teşebbüs olması sebebiyle oldukça dikkat çekici.
Cumhuriyet Tarihinin Başarısız Darbe Girişimlerinden Biri: 9 Mart 1971 Darbe Teşebbüsü


Darbe teşebbüsünün özeti

doğan avcıoğlu'nun başını çektiği ve kendilerine milli demokratik devrimci adını veren ve yön dergisi etrafında toplanmış bir grup kemalist sol aydının, ordunun tepesindeki generalleri ayartıp yapmayı planladıkları, ama planlayıcılar içinde yer alan bir grup üst düzey askerin son anda saf değiştirmesi ve içlerinden biri olan atıf erçıkan'ın ihbar etmesi ile akım kalmış darbe teşebbüsü. 

darbe başarılı olsa idi, zamanın kara kuvvetleri komutanı faruk gürler'in başta olduğu bir askeri yönetim planlanıyordu. (arap ülkelerindeki baas benzeri bir rejim) darbe teşebbüsü ortaya çıkınca, genelkurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı vakit geçirmeden 12 mart muhtırası'nı verdiler demirel hükümetine.

solcu aydınlar, başta kendi yandaşlarının muhtıra verdiğini zannedip sevinmişlerse de gerçek kısa sürede ortaya çıktı. bu aydınlardan büyük kısmı göz altına alındı, ve bir kısmı ziverbey köşkü'nde işkenceye tabi tutuldu. muhtıracılar, ayrıca gerek sağ gerek sol kanatta pek çok tutuklama gerçekleştirdiler. 68'lerde başlamış sol öğrenci hareketleri de bu dönemde tamamen yer altına indi ve bir çeşit gerilla savaşına başladılar.

Olaya detaylı bir şekilde bakacak olursak

1971 senesinin başlarında siyasal ve sosyal huzursuzluk ordu içinde alternatif çözüm yolları üretilmesine yol açmıştı.

ihtilal hazırlıklarının düşünce kaynağı doğan avcıoğlu, onun türkiye'nin düzeni adlı kitabı, yön dergisi ve devrim gazetesi olmuştu. ilhan selçuk, ilhami soysal, hasan cemal, uluç gürkan bu hareketin içinde yer alan ünlü isimlerdi. avcıoğlu'nun devlet yönetim şekli önerisi bir tür sosyalist askeri yönetimdi. tabi ki bu tipte bir devlet şekli önerisi en çok ordunun ilgisini çekiyordu.

o zamanlar ordu da hava kuvetleri komutanı muhsin batur sosyal barışın ve siyasal istikrarın sağlanması için ordunun bir şeyler yapmasının gerekliliğini savunuyordu. kara kuvvetleri komutanı faruk gürler de batur ile aynı fikirdeydi. fakat genelkurmay başkanı memduh tağmaç ordunun siyasete karışmaması gerektiğini savunan bir subaydı. ülkedeki sorunların kaynağını özgürlükçü 1960 anayasasında görüyordu. cumhurbaşkanı ve hükümetin kibarca uyarılmasını, cumhurbaşkanının yeni bir hükümet kurması için yeni bir başbakan ataması gerektiğini savunuyordu tağmaç. batur ile gürler ordu bu işe elini atmazsa her hangi bir tür uyarının fayda getirmeyeceği görüşündelerdi.

1971 senesinin başında ordu içinde kurulan bir çalışma grubu devrim planı, devrim sonrası yönetim şekli ve devrim anayasası hazırlamaya başladı. çalışma grubundaki subaylara doğan avcıoğlu'nun etrafındaki aydınlar ve hukukçular da yardım ediyorlardı. planlara göre devrim sonrasında bir devrim konseyi kurulacaktı. faruk gürler devlet reisi, muhsin batur da başbakan olacaktı. tek parti ve devletçilik temelli, askeri, sosyalist özellikleri olduğu söylenebilecek bir rejime geçilecekti. planı hazırlayanlar ise yeni rejimin sadece ve sadece atatürkçü olduğunu söylüyorlardı.

sonunda hazırlanan planlar muhsin batur'a gösterildi. batur olaylardan sonra asla planları hazırlattığını ya da önüne getirilince olumlu görüş bildirdiğini kabul etmedi. plan genelkurmay başkanını es geçmekteydi. ayrıca faruk gürler'in devlet reisi olmasıyla güç muhsin batur'un elinde toplanıyordu. batur, kendi beyanına göre, planlara olumsuz görüş bildirdi fakat "gürler paşa bu harekete destek verirse siz de destek verir misiniz?" sorusuna da "gürler paşa bu plana destek vermez. ama o olursa ben de olurum" cevabını verdi.

planlar faruk gürler'in önüne gitti bu sefer de. fakat faruk gürler tahmin edilen üzerine otoritesiz bir devlet reisliğindense genelkurmay başkanı olmayı istiyordu. bu yüzden planlara soğuk baktı.

mart ayı başında deniz gezmiş ve arkadaşlarının 4 amerikalı askeri balgat'daki hava üstünden kaçırmaları ve sonrasında odtü'ye giren askerlerle öğrenciler arasında çıkan çatışma müdahale hazırlıklarını hızlandırdı. genelkurmay başkanı tağmaç 10 mart'da tüm ülkedeki üst düzey subayları ankara'da toplantıya çağırdı. 7 mart 1971 akşamı müdahale çalışma grubu bu toplantı öncesi değerlendirme yapmak için chp eski milletvekili fakih özfakih'in evinde toplandı.

bu toplantıda faruk gürler'in harekete liderlik etmek konusundaki isteksizliği masaya yatırıldı. tüm hazırlıklar tamamdı, ama hareketin lideri eksikti. toplantıda faruk gürler'in mutlaka ikna edilmesi, gerekirse ekarte edilmesi gerektiği konuşuldu. fakih özfakih "sayın paşalar, faruk gürler allah mı da her hareketimizi ona endeksliyoruz. eğer siz faruk gürler engelini aşamayacaksanız bana izin verin o engeli aşayım, kendisini vurayım" gibi fazla heyecan içerisinde söylenmiş sözler sarfetti.

bir ihtilalci için normaldi bu sözler fakat iki önemli durum vardı: birincisi ihtilalin liderinin olmaması ve ilk defa bu toplantıda telafuz edilen üst komuta kademesi ile karşı karşıya gelme ihtimali hareketin gücünü zayıflatıyordu. ikincisi toplantıya katılan korgeneral atıf erçikan konuşulanları banda alıyordu.

ertesi gün bu band kaydı faruk gürler'e gitti ve gürler'in hareketin son durumundan haberi oldu. hareketin eğer destek olmazsa kendisini de bertaraf edeceğini ya da etmeyi deneyeceğini anladı. ve bunun üzerine tam ters yönde bir manevra yaptı. hareketin liderliğini ele almayı değerlendirmeyi kabul etti. fakat hareketi genelkurmay başkanı memduh tağmaç'a da açıp onun desteğini de almaya karar verdiğini söyledi harekatın çalışma grubuna. gürler'in planladığı aslında tağmaç ile harekete karşı bir karşı harekete geçmekti.

9 mart günü hava kuvvetleri komutanlığında ihtilal için son toplantı yapıldı. planlanan o gece harekatın gerçekleştirilmesiydi. toplantıya faruk gürler ve muhsin batur da katıldı. batur o toplantıda faruk gürler'e tüm hazırlıkları açık ağızdan anlattı ve sonunda "gördüğünüz gibi herşey hazır paşam. sadece sizin emrinizi bekliyoruz" dedi. bunun üzerine gürler "emrediyorum, bu hareketleri durduracaksınız. çünkü yarın genişletilmiş komuta konseyi var" dedi. toplantı orada bitti. darbe teşebbüsü de başlayamadan o noktada sonuçlandı.

gürler darbeye liderlik etmek bir yana dursun durdurmak için elinden geleni yapmıştı. batur da bu girişimin felsefesini ve rejim önerisini tamamen desteklemiyordu, sadece en iyi alternatifin bu olduğunu düşündüğü için bu hareketin içinde yer almıştı. bu noktadan sonra bu iki kuvvet komutanı bu hareketi terkettiler bir anda.

o gece faruk gürler'in emriyle bir tür kontrgerilla planı olan dev-kur devreye sokuldu. bu plan nato üyesi ülkeler için standart hazırlanan, ülkede bir tür sol devrim hareketi başladığı zaman uygulanacak olan direniş planıydı. bir gün sonraki genişletilmiş komuta konseyinden müdahale kararı çıktı. 11 mart günü kuvvet komutanlarının yaptığı dörtlü zirvede memduh tağmaç'da müdahaleye ikna edildi. ve 12 mart günü demirel hükümetinin istifasıyla sonuçlanan muhtıra verildi.

basın, sendikalar, dernekler ve tüm sol kesim bu muhtıranın altında batur ve gürler'in imzasını görünce 9 mart cuntasının başarıya ulaştığını sandı. fakat 12 mart'ın ilk icraati (o zamanlar başbakanlık görevini vekaleten yürüten demirel'in imzasıyla) 9 mart cuntasının beyin takımının emekli edilmesiydi. nihat erim'in başbakan olması bülent ecevit'in darbenin asıl hedefinin sol kesim olduğu çıkarımını yapmasına yol açtı. nihat erim chp'deki sol çizgiye karşı bir siyasetçiydi ve onun seçilmesi tesadüf olamazdı. ecevit chp genel sekreterliğinden istifa etti.

9 mart cuntasının orduda başını çekenler emekli edildi hemen, fakat temellerinin tasnifi bir süre sonra başladı. nisan ayında sıkıyönetimin ilan edildi. daha sonra mayıs ayında israil başkonsolosunun kaçırılmasıyla sıkı yönetim adeta bir askeri yönetime dönüştü. tüm ülkede solcu, atatürkçü, devrimci ve aydın olarak bilinen yüzlerce insan tutuklandı, sorgulandı, işkencelere tabi tutuldu.

9 mart cuntasının önemi cumhuriyet tarihinde devlet şeklini değiştirmeyi amaçlayan tek darbe girişimi olmasıdır.