Davada Avukatsız Savunma Yapılır mı?

Tüm bu hukuk kaosunun içine avukatsız girmek akı karı bir iş mi? İşin ehli olan Ekşi Sözlük yazarlarının yorumlarını bırakıyoruz bu konuda size fikir verebilmesi için.
Davada Avukatsız Savunma Yapılır mı?

Avukatsız savunma yapılır mı?

esasen tamamen haklı olduğunuz bir konuda usulen kaybetme riskinizi artırdığınız bir durumdur avukatsız savunma yapmak.

öncelikle; süreleri kaçırabilirsiniz, davayı açarken taleplerinizi net olarak somutlaştıramayabilirsiniz, tanık-bilirkişi gibi delilleri dilekçede göstermeyi unutabilirsiniz, bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde gerektiği gibi savunma yapamayabilirsiniz.

bu liste uzar da uzar. üstelik karşı taraf avukat tutmuşsa haklı olduğunuz bir davayı kaybederek durduk yere bir de karşı vekalet ücreti ödersiniz.

avukat tutmanız tabii ki zorunlu değil ancak unutmayın ki avukat tutmak hem zamanınızı boş yere harcamamak açısından, hem de dosyanızı profesyonelce takip ettirmek açısından önemlidir.

bir avukat olarak, gerçekten de en sevdiğim davalar karşı tarafın avukat tutmadığı davalar oluyor. ya duruşmaya gelmiyor, ya bir harcı eksik ödüyor, usulden kaybediyor davayı.

siz iyisi mi saul'u arayın.

Avukatsız savunma yapmak neden çok zor?

* mobil imza ile uyap vatandaş portalı üzerinden yapılabilir.

* türk hukuk sistemi; yazılı evrak, tebligat ve usul üzerinden ilerler. en sonda ise esas gelir. konuşma neredeyse hiç yoktur. filmlere kanmayın.

* türkçeyi çok iyi bilmek zorundasınız. bir çok vatandaşımız türkçe bilmediği için hukuki işlemleri yürütmesi imkansız. dilekçenizi hukuki terimler ile doldururken, bir kaç paragrafı da mutlaka günlük dilde yazın ki hatalı bir terim kullanırsanız, mahkeme derdinizi anlayabilsin. anayasa mahkemesine dahi dilekçe verebilirsiniz ama yeter ki 3 sayfayı geçmesin ki ortalama bir hakim 3 sayfayı bile zor okur.

* süreleri, tebligatları kaçırmamak çok önemli. ptt kayıtlı elektronik posta(kep) sistemi işinize yarabilir fakat kep'e tebligat yapıldıktan sonra 5. gün sonunda otomatik olarak okunmuş sayılıyor bu sebepten dolayı sıradan vatandaşların eski moda tebligat üzerinden ilerlemesi daha faydalı olur.

* öncelikle tebligat memurunuz(her mahallenin bellidir) ve muhtarınız ile çok yakın ilişkiler kurmalısınız. düzenli olarak kapıya post it yapıştırıldı mı? muhtara tebligat yapıldı mı? bunları takip etmek zorundasınız. muhtara bırakılan tebligatlarda, tebligatın muhtara bırakıldığı tarih otomatik olarak size tebellüğ ettiği tarihtir.

* bütün bunlardan kaçınmak için her gün istisnasız olarak uyap vatandaş portalına girip dosyalarınızı tek tek gözden geçirin. hakim süre vermiş ise, hemen süreli işi gerçekleştirin. unutmayın ki, evrak uyap'a düşer fakat size tebellüğ etmesi en az bir haftadır. o bir haftada, evrak size daha tebellüğ etmeden siz çoktan uyap sisteminde gerekli işlemi yapmalısınız. süre tutum dilekçesi vermeyi de ihmal etmeyin. süre tutumun usulüne hakim olmasam gerekli gereksiz her yerde süre tutum veriyorum ben mesela, unutmayın ki yapmak yapmamaktan iyidir.

* hukuk dehası da olsanız yanınızda, çevrenizde baro kuracak kadar avukat olması lazım. çok çok çok fazla okumanız, okurken sakin olmanız, okuduklarınızı anlamanız lazım. dosyada reddiyat var, dosyam red olmuş aşamasında iseniz. çeşitli dosyaları olan tanıdıklarınızdan e-devlet şifrelerini rica edip, uyap vatandaş üzerinden hukukun pratiklerini öğrenebilirsiniz. ne kadar çok dosya okursanız o kadar çok bilgi elde edersiniz.

* hukuk demek panik bozukluğu demektir bunu unutmayın. savunma verdim mi? itiraz süresini kaçırdım mı? usule uydum mu? gibi soruların cevapları uykularınızı kaçırıyorsa; bu soruların cevaplarını odanıza asın.

örnek: xxxx / xxx no'lu dosyaya cevaba cevap verdin, yd talep ettin, katip uyap'a ekledi... gibi notları odanıza asın. uyap bağımlısı olursanız, okb atakları sıklaşır. paranoyak olmayın.

* dosya içeriğini örnek yargıtay kararları, yerel mahkeme kararları ile zenginleştirmek isterseniz paralı ya da parasız servisler var.

* çok kritik davalarda mutlaka avukatınız olsun. yapacağınız bir usul hatası pahalıya mal olmasın. idari davalar, ipc itiraz dosyaları, sulh hukuk davaları, asliye ceza davaları kendinizi geliştirmek için bir fırsattır. kritik eşik geçilince avukatınız dosyaya mutlaka vekalet sunsun.

* bu yazdıklarım sıradan türk vatandaşları için geçersizdir. hukuka aşırı merak, uyap'ı iyi kullanmak, usulü doğru anlamak gibi meziyetleriniz yoksa bu işe kalkışmayın üzülürsünüz. kendinizi test ede ede gidin. örneğin trafik cezası iptal ettirin, bu aşamayı geçerseniz ilamsız icra takibi itirazı yapın. adım adım ilerleyin.

* vicdanen, ahlaken, kafa olarak, delikanlılık kanununa göre vb. hiç bir değere göre haklı ya da haksız olmanız önemli değil. hukuk sistemine göre haklı olmanız önemli. meşhur örneği ile; polis banka soyguncularının hangi evde saklandığını öğreniyor, mahkeme emri olmadan hukuksuz bir şekilde kapıyı kırmak suretiyle parayı buluyor. bu elde edilen para hukuka göre yok hükmündedir. usul çiğnendiği için esas da yoktur. mantığınızı bu şekilde oturtursanız gerisi gelecektir.

"ben avukat tutmadım kazandım, kaynım da kazandı gayet. alt tarafı bir dilekçe zaten. bir şey yaptıkları yok. bir soru soruyoruz ona bile para istiyorlar" diyen arkadaşların yaptığı tam olarak avukatlık mesleğini küçümsemektir. bu her meslek için geçerlidir. bayılıyorum böyle insanların özgüvenine. aynısı diğer tüm meslekler için de geçerlidir.

geçen gün bir tanıdığıma zayıflamaya çalıştığımı ve bir online diyet programına başvuracağını söyledim. bana cevaben "aman boşuna diyetisyene para verme gel ben seni zayıflatırım"dedi. bu da diyetisyenliği küçümsemektir. bunu söyleyen kişi de yıllardır kilo almaya çalışan birisi mesela.

bu tam olarak sizin aldığınız eğitimi, tecrübenizi küçük görmektir. sebebi şark kurnazlığıdır.

avukatların egosu, ukalalıği diye linç yiyeceğim büyük ihtimalle ama avukatlık kalifiye bir meslektir, aldığınız hizmet de kalifiye bir hizmettir. dolayısıyla bunun bedeli de yüksek olacaktır. tabii ki davalarınızı avukat tutmadan da takip edebilirsiniz, bunda hiçbir engel yoktur. avukat ile temsil zorunlu değildir. ama bunu yapmak için dahi arkadaşınızın, eniştenizin, baldızınızın bir avukat tanıdığına soracaksınız. çünkü usul bilmiyorsunuz, adliyenin içinde dava açacağınız ön büroyu, vezneyi dahi bulamıyorsunuz. çünkü tanık olduğunuz duruşmada dahi hakim karşısında kekeliyorsunuz. çünkü siz sorununuzu hukuki olarak tanımlayamıyorsunuz bile. sonra da kıytırık bir davada dahi ben haklıydım kaybettim bu ülkede adalet yok diye ağlıyorsunuz. avukatsız kazandım dediğiniz davalarda belki de hak ettiğimizden daha azını kazandınız, haberiniz bile yok. avukatlar; sizin haklı olduğunuzda sizin bile bilmediğiz tüm haklarınızı kazanmanızı, haksız olduğunuzda kaybedeceğinizin en azını kaybetmenizi sağlamaya çalışırlar.

cep hukuk kitaplarıyla, google araştırmalarıyla, arzuhalci dilekçeleriyle, mübaşir yönlendirmeleriyle dava takip edebileceğini düşünenler var. gerçekten başarılar diliyorum kendilerine.

asliye ceza mahkemesinde ihtiyacınız yoktur. karar çoktan verilmiştir. asliye cezada iddianame mahkemeye düşüp kabul edildiği anda sonucu bellidir. 8000 tane avukat toplansa da fayda etmiyor.

ağır cezada bazı suçlarda işe yarar avukat arkadaşlarımız bu hususta nam yapmış kişiler ile çalışın, ipten adam alır derler ya gerçekten alırlar.

hukuk mahkemelerinin hepsini özellikle genç pırıl pırıl avukat arkadaşlarımız ile yürütün. hukuk mahkemesini normal bir vatandaşın yürütme imkanı yok, iyi niyetli bi hakim denk gelip yol gösterir anlatırsa o ayrı. oda milyonda bi denk gelir anlatacak açıklayacak şöyle yapman gerekiyor diyecek ohho...

genç arkadaşlara olabildiğince fırsat verin, benim gözlemim genç kardeşlerimiz çalışkan, az dosyaları olduğu için isim yapmak için hırslılar, dosya takipleri de iyi.

Kaybedilen davaya bir örnek

davayı açan savunma yapmaz. dava açılan, yani davalı savunma yapar. "ya ne önemi var, bir kelime hatası yapmışız işte" diyecekseniz hiç de öyle değil. davalar tek kelimeyle kaybedilebiliyor. bence bu işe hiç girmeyin.

örnek: 

bir müşteri, çalıştığım bankaya borcunu ödüyor ama bir şekilde sistemde ödeme görünmüyor. tekrar ödetiyorlar. ikinci defa ödediği tutarı iade almak üzere dava açıyor. dilekçesine parayı "defaatle" (tekrar tekrar) ödedim yazacağına "defaten" (tek seferde) ödedim yazıyor.

mahkemede hakim soruyor:

- borcun 5000 lira mıydı?
- evet.
- yani borcu kabul ediyorsun.
- evet.
- sen bu 5000 lirayı defaten mi ödedin?
- evet.
- tamam o zaman. davanın reddine...

müşteri davayı kaybetti ancak yıl sonu kontrollerinde kayıp para bulundu. para iade edildi. bence de sistem kötü. ama hukuk sistemleri genelde böyledir. mesela suits dizisinde de vardı. göçmen bir eleman forma "asylum" yazacağına "refugee" yazdığı için sınır dışı ediliyordu. çünkü hukuk sistemlerinde kelimeler önemlidir.